YAZARLAR

'Güzel şey devrimci olmak'

Özgün E. Bulut'un "Devrim ve Şiir" kitabı, devrime katkı sunarken şiirle de hemhal olmuş insanları hatırlatmayı hedefleyen bir vefa borcu niteliğinde.

Şiir ve Devrim. Bu iki muazzam kavramın bir arada durması, birlikte telaffuz edilmesi bile heyecan verici. Bu, en azından geçmiş kuşaklar için böyledir ve çağdaş Türkçe şiirde devrim düşü ve düşüncesi çokça bir araya gelmiştir. Yazının konusu olmadığı için devrime inanmış, şiirini devrim düşü ve mücadelesi ile kurmuş her bir şairi ayrı ayrı yad edecek ya da değerlendirecek değilim. Ancak şunu söylemek isterim: Şiir ve devrim denildiğinde iki şiir ve bu şiirleri seslendiren iki isim gelir aklıma. Türkçedeki devrimci şiire örnek olabilecek nitelikler taşıdığı ve hakkıyla okunduklarını düşündüğüm için...
Biri Adnan Yücel'in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiiridir, ki devrimci şiirin en ünlü şiirlerinden biridir. Diğeri, Hasan Hüseyin'in "Bıçak Kemikte" şiiri.
Aslında hem Adnan Yücel'in hem de Hasan Hüseyin'in bu tarzda çok sayıda şiiri vardır. Bu iki şiiri bu yazı için özel yapan şey, bu şiirleri seslendirenler, seslendirenlerin yüksek sesli vurguları ve şiiri seslendirirken bulundukları mekandır.
"Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiirini Haydar Ertem, Yaşar Kemal'in cenazesinde okur. Yaşar Kemal bin türlü güzel uğurlanır elbette ama uğurlanırken bir devrimci şiir okunmayacaksa tören eksik kalır sanki.
"Bıçak Kemikte" şiirini fotoğrafçı, yazar Mehmet Özer, 2010 yılında, Diyarbakır'da Tekel işçilerinin direniş çadırının önünde, hatırı sayılır bir kalabalıkla birlikte okur. Hem öyle bir okur ki, Hasan Hüseyin o kalabalığın içinde olsa, kendi şiirini tüyleri diken diken dinler ve kalabalıkla birlikte, "Bıçak kemikte" diyerek Mehmet Özer'e eşlik ederdi.
Geçerken,
"biliyorum/matarada su/
torbada ekmek/ve kemerde kurşun değil şiir/ama yine de/
matarasında suyu/
torbasında ekmeği/ve kemerinde kurşunu kalmamışları/ayakta tutabilir" diyen Hasan Hüseyin'in şiirlerini, şimdi İş Kültür'ün basıyor olması hayatın bir ironisi belki.
Tamam, devrimci şiir hep bu tarzda yüksek sesli olmaz. Hatta bu tarz şiirden haz duymayan devrimciler de vardır. Ve evet, Türkçe'de usul sesli enfes devrimci şiirler de vardır.

*

Bunlar ve daha fazlası, şair Özgün Enver Bulut'un yakın zamanda Totem Yayınları'ndan çıkan "Anlatılan Onların Şiiridir- Şiir ve Devrim" kitabını okurken hatırladım, düşündüm.

*

Şair Özgün E. Bulut, teoride ve pratikte devrim için mücadele eden, devrimci mücadeleye önderlik eden şahsiyetlerin şiirle temasını incelediği yazılarını, "Anlatılan Onların Şiiridir- Şiir ve Devrim" adıyla bir araya getirerek kitaplaştırdı. Bulut, bu kitapta, Türkiye'den ve dünyadan birçok devrimcinin şiirleri ve şiir hakkındaki yazılarını, yorumlarını derli toplu bir şekilde meraklısı ile paylaşıyor.
Bulut, neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duydu? Önsöz'de belirttiğine göre, 1987 yılında, Mayıs Dergisi'nin arka kapağında, Mahir Çayan'ın bir şiirine rastlamış Bulut. Sonra başka kitaplar ve dergilerde, başka devrimcilerin şiirlerine, şiir üzerine yazdıklarına da denk gelmiş. Öyle anlaşılıyor ki bu okumalar, bir şairin hafızasında tuttuğu notlara dönüşmüş. Devrimci mücadeleye verdikleri emekle bir değer olan isimlerin şiirle kurduğu bağ, Bulut'un da içinde yer aldığı kuşak için çok önemli. Mahir Çayan'ın şiiriyle karşılaştığı 1987 yılında 12 Eylül faşizmi hükmünü sürdürüyor, devrimciler toparlanmaya çalışıyordu. Bulut'un kuşağı ise ağır baskı altında el yordamıyla devrime ve şiire ulaşmanın yolunu arıyordu.
İşte bu zor zamanlarda şairin hafızasında tuttuğu notlar, yıllar sonra "Anlatılan Onların Şiiridir-Şiir ve Devrim" adlı bir kitapla okurun karşısına çıktı, diye düşünüyorum.

*

Kitap, bir devrimci şairler antolojisi değil elbette. Ancak Bulut, sözünü ettiği devrimcilerin şiirlerinden de örnekler veriyor. Örneklerin kitap konseptine göre seçilmiş olması, devrimci şairlerin şiiri hakkında yeterli bir bilgilenmeye olanak vermiyor. Bunun için, kitapta anılan insanların daha çok ve değişik konularda yazılmış şiirlerine ihtiyaç var. Ama zaten "Devrim ve Şiir" bir şair-şiir değerlendirme kitabı değil. Birçoğunun şiirlerinin dergi sayfalarında kaldığını ve Bulut'un bir kazı çalışmasıyla bunlara ulaştığını hesaba katarsak, bu çok da mümkün görünmüyor. Bu nedenle "Devrim ve Şiir", daha çok devrime katkı sunarken şiirle de hemhal olmuş insanları hatırlatma ve bir vefa borcu niteliğinde.
Bulut, devrimcilerin şiirlerini, şiirle ilgili düşüncelerini hatırlatıyor ve bu kitapla hedefine ulaşmış diyebiliriz.
Öte yandan devrimcilerin hayat hikayesi, mücadele içinde konumlanmaları ve şiire ilgileri, Bulut'un merakını kışkırtan en önemli unsurlardan olsa gerek. Girişte şöyle diyor Bulut: "Bu çalışmada daha çok devrimci liderlerin şiirlerine bakma, anlama gayreti vardır. Kapsamlı bir analizden çok, temel vurgularla şiirlere yaklaşılmıştır. Asıl muradı gerek dünyada, gerekse kendi ülkelerinin hayaletleri olan bu insanları şiirleriyle de olsa yad etmedir."
Dolayısıyla "Şiir ve Devrim" için, Bulut'un dünyaya bakışını netleştiren insanlara gönül borcu da denilebilir.

*

Bulut'un Mahir Çayan'ın bir şiiriyle başlayan okuma macerası, zamanla dünya liderlerinin şiirlerine merak duymakla devam ediyor. Marx ve Engels ile başlayan, Ho Şi Minh, Che Guevara, Ernesto Cardenal ile devam eden, Hüseyin Cevahir'e, Hikmet Kıvılcımlı'ya, Behice Boran'a ulaşan geniş bir yelpazede devrimci liderlerin şiirleri ve şiir üzerine söyledikleri yer alıyor kitapta.
Kitapta şiirlerine yer verilen devrimcilerin mücadele hayatlarıyla ilgili epey bilgiye sahip olduğumuzu düşünüyorum. En azından haklarında yazılmış kitaplar mevcut. Fakat şiirleri, kim bilir neden, pek görünür olmadı. Çoğunlukla dergi sayfalarında ya da kitaplardaki alıntılarda kaldılar.
Bu nedenle kitapta yer bulan devrimci liderlerin şiirleri hoş bir sürpriz olarak çıkıyor okurun karşısına. Karl Marx güzel bir örnektir. Gençliğinde şiir yazan Marx, belki daha sonra şiir yazmak için yoğunlaşmak imkanı bulamadı ama iyi bir okur olduğunu, edebiyatla ilgili yazılar yazdığını, yazarlarla mektuplaştığını biliyoruz. Fikirleriyle, öngörü ve tespitleriyle dünyada kalıcılığı muhakkak izler bırakan Marx'ın şiirleri şaşırtıcıdır. Çünkü Marx'ın şiirlerinde, "Atılalım yiğitçe ileri/Bir an durup dinlenmeden" gibi yüksek sesle okunan dizelere eşlik eden Jenny vardır: "Jenny, duy benim biricik sözümü!" Gençlik şiirleridir bunlar ve dünya şiirine yön vermek yetenek ve kudretinden uzaktır. Ancak insan düşünmeden edemiyor: Marx, ömrünü şiire adasaydı, şiir nasıl bir yere evrilecekti?
Burada Hikmet Kıvılcımlı'nın yazdığı şiirden de söz etmek gerekiyor. Kıvılcımlı, malum çok sayıda kitap ve makale yazdı, Türkiye ve sosyalizm üzerine özgün teoriler üretti. Peki şiir yazdığını kaç kişi biliyor? Donanma Davası sırasında tuttuğu notların arasında "Bakıyorsun" başlıklı bir şiiri de vardır Kıvılcımlı'nın. Şiir, "Ne çok özlüyorum seni; bilsen ne çok;/ Divane divan şairine döndüm:" diye seslendiği Fatma Nudiye Yalçı için yazılmış. Hayatını sosyalizme vakfetmiş, yoldaşlarıyla da polemikten kaçınmamış Kıvılcımlı, şiiri şöyle bitirir: "Eğer 'Yakmak' bu ise,/İnsanı ne güzel... yakıyorsun." Şiirde ironiyi ihmal etmeyen sosyalist şair Kıvılcımlı'yı sevgiliden başka kim yakabilirdi?

Özgün E. Bulut'un, Mahir Çayan'ın şiiriyle karşılaşmasından söz etmiştim yukarıda. Bulut, Mahir'in bilinen 3 şiirinden söz ediyor. Mahir'in "Hücredeki Adalının Dünyası" adlı şiiri, yoldaşı Hüseyin Cevahir için duyduğu acıyı güçlü bir şekilde hissettiren şu dizeyle bitiyor: "Ve Cevahirimi kalbime gömüp dönerim hain hücreme."
"Güzel şey devrimci olmak/İnsana epey baş ağrısı verse de" dizeleriyle başlıyor
El Salvadorlu devrimci şair Rogue Dalton'un "Baş Ağrısı Üstüne" adlı şiiri. Şöyle devam edip bitiyor: "Sosyalizmin kuruluşunda da/Olacak baş ağrıları/Başka nedenlerle de olsa azalmayacak//Gelgelelim, sınıfsız toplum/Güneş büyüklüğünde bir aspirin olacak."
Bu dizeler, örneğin Sovyetler Birliği'nde, sosyalizmin kuruluşundaki feci baş ağrılarını da hatırlatıyor. Ama bu yazının konusu olmadığı için, sosyalizmin kuruluşundaki baş ağrılarını geçiyoruz, "Güzel şey devrimci olmak" diyerek.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.