Hacer Foggo'dan Mücella Yapıcı'ya: Haksızlığa direnen gülüşünü özledim
Hacer Foggo, Gezi Davası tutuklusu Mücella Yapıcı'ya gönderdiği mektupta "nasılsın diye sormuyorum, içeride de o güzel gülüşünün etrafını saran kadınların olduğunu tahmin ediyorum." diye yazdı.
DUVAR- Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo'nun, Gezi davası tutuklusu Mücella Yapıcı'ya yazdığı mektup "Dışardan İçeriye Mektuplar" başlığıyla Birgün'de yayınlandı. Hacer Foggo, "gülüşünün etrafına toplanan kadınlara selam söyle özellikle ve özellikle adli mahkûmlara benim için ayrıca sarıl" diye bitirdiği mektubunda Yapıcı'ya şöyle seslendi:
"Canım Mücella,
Sanırım en çok gülüşünü özledim…O aldırmaz gülüşünü… haksızlığa direnen gülüşünü… yoldaşlarınla birlikte olduğunda da mutluluktan attığın kahkahanı…
Bir yanımız eksik…
Seninle en çok sanırım yıkıntılar arasında kentsel dönüşüm mahallelerinde görüştük. O mahallelerden eser kalmasa da o mahalledeki çocukların Mücella ablalarını unutmadığını bil... Seni sorduklarında içeride olduğunu söylüyorum, yüzlerindeki şaşkınlık yeter. Haksızlığa, zulme karşı yapılan her mücadele haklı olduğu için gazete arşivi gibi internetten kaldırmaya benzemiyor, hafıza bu dışarıdan silemiyorsun. Öyle de büyüyor çocuklar. Bugün de Tokatköy, Tozkoparan ve Fetihtepe’de şimdi evleri yıkılan ve aylarca elektriksiz, susuz yaşamak zorunda kalan çocukların, büyüdüklerinde 'ışıksız' geçirdikleri o 'karanlık zamanlar' silinmeyecek ve biliyorsun ki aydınlık bir dünya için çalışacaklar.
İçeride nasılsın diye sormuyorum ama içeride de o güzel gülüşünün etrafını saran kadınların olduğunu tahmin ediyorum.
Ben mi ne yapıyorum? En son haber kitabım çıktı, çok heyecanlıyım ne hakkında olduğunu tahmin ediyorsundur… Yoksulluk Günlükleri-Askıda Hayatlar ismi kitaptaki günlük notlardan birinde sana anlattığım bir hikâyeye de yer verdim. Hatırlıyor musun Sulukule’de yıkım esnasında ailelerin tapulu evlerini 3-5 kuruşa satın alanların listesi 'o dönemin' Hürriyet gazetesinde yayımlanmıştı. Neyse sonrasında beni belediyenin başkan yardımcısı yanına çağırmıştı, işte o görüşmeyi sana anlatmıştım, yıl 2009. Sana ayrıca göndereceğim kitabı, o günlük notun başlığı: Kendiyle Yüzleşmek-2009
Mücella ablacığım, bugün başkan yardımcısı ile görüştüm. Aman Tanrım hiçbir istikrar yok bu belediyede. Hemen her gün her an her dakika değişebilir, her saniye arkanı döndüğünde söyledikleri, söz verdikleri her şey kendileri dışında bir el tarafından değiştiriliyor. Sulukule’de evlerin satın alan rantçıların isimleri Hürriyet gazetesinde yayımlandı diye çok sinirlenmiş. Kendi ismi de satışlara aracılık yaptı diye çıktığı için bana 'Sen mi verdin benim adımı?' diyor. Ben de dedim ki: 'Bakın siz belediyeden herhangi birini Sulukule’ye gönderin, ‘Sulukule’de evlerin satış işlerini kim yapıyor?’ diye sorun hepsi sizin isminizi verecekler, bizim sizin için ayrı bir çalışma yapmamıza gerek yok. Ben üç yıldır bu proje karşı olduğumu söylüyorum ama kişisel olarak sadece siz değilsiniz benim hedefim, benim derdim bu projede insanların yerinden edilmesi. Haber kaynağını bulmak istiyorsanız kendi içinize dönün.'
İşte böyle Mücella ablacığım, yazarken ne kadar çok özlediğimi düşünüyorum seni bir yandan, bu günler geçecek biliyorum ve şundan o kadar eminim ki çocuklar seni hep hatırlayacak, ne zaman mı, iyi ile kötünün ayırımına varan her çocuk…
Can’a, Çiğdem’e, Tayfun’a, Hakan’a ve Mine hanıma çok sevgilerimi iletiyorum... Bir de, gülüşünün etrafına toplanan kadınlara selam söyle özellikle ve özellikle adli mahkûmlara benim için ayrıca sarıl… Özlemle…" (HABER MERKEZİ)