Haftalık çevrimiçi bülten: MUBI ve Netflix'ten öne çıkan dizi ve filmler
Bu hafta çevrimiçi platformlarda öne çıkan içerikler arasında 'Müjdemi İsterim', 'The Cold War', 'The Pentaverate', 'To The Lake', 'Caniko', 'Inspector Montalbano' yer alıyor.
DUVAR - Her hafta buluşmayı tasarladığımız bu rehberde çevrimiçi platformların kataloglarına şöyle bir göz atacak, öne çıkan içerikleri birçok başlık altında sunmaya çalışacağız.
Anlatı enflasyonunda kaybolmamak için tür ve seyirci beğenisi ağırlıklı bir bölümlendirmeye gittiğimizi belirtelim. Rehberimizde "Evet, komik bir şey var!" başlığında komedilere, "Bir yanım güler bir yanım ağlar"da kara komedi örneklerine, "Ben yapmadım amirim!" başlığı altında ise polisiyelere yer vereceğiz. Bazen "Modern Nalan"da romantik komediler bazen "Bugünden yarına"da bir nefeste biten dramalar tanıtacak, çeşitli belgeseller ve sosyal içerikli yapımlar paylaşıp "Kült mertebe" diyerek yakın dönem dizi tarihine damga vurmuş işleri gündeme taşıyacağız.
"Önüm arkam sağım solum Distopya"da dönemin en popüler janrlarından olan distopya örneklerinden söz ederken diğer yandan tek kanallı, tüplü televizyon günlerine uzanıp her hafta yerli bir diziyi anacağız. Son olarak "Bilin Bakalım Ben Kimim" bölümünde yine televizyon tarihimizden bir diziye dair ipuçları verecek, sizden doğru cevabı isteyeceğiz.
Evet, komik bir şey var!
Müjdemi İsterim (Netflix)
Ahmet Kural'ı Murat Cemcir'siz izlediğimiz Müjdemi İsterim, Müjde'si Ecem Erkek'le keyifli bir komedi vadediyor.
Nişanından kaçan Bulut'la geçimini geçici garsonluk işleriyle sağlayan bir yandan ise senaryolar kaleme alan Müjde'yi buluşturan filmde aksiyon ve romantizm de dozunda kalıyor.
Müjdemi İsterim, beklentiyi düşük tuttuğunuz takdirde komedi ihtiyacınızı giderecektir ama öyle müjdeler verip de yüzünüzü güldüremeyecektir.
Sanat sepet çevrimiçi
The Cold War (MUBI)
Adını aldığı siyasal tarihsel kesiti bir aşk hikayesiyle aktarmaya böylece dönemin Demir Perde'ye eleştiri getirmeye niyetlenen film baskının karşısına sınır, engel, baskı dinlemeyen bir tutkuyu yerleştirerek seyirciyi uzaktan da olsa kendi kutbuna çekiyor.
Pawel Pawlikowski'nin aynı zamanda Yeşilçam'ın zengin-fakir, mentor-cahil ilişkilerini anımsatan filmi orkestra şefi Wictor ile yanık sesli Zula'nın yıpratıcı, yorucu birlikteliğine odaklanırken imkansızlık temasını siyasi bir düzlemde yeniden üretmekten de geri kalmıyor.
Filmi güzel şarkıları için izleyebilirsiniz. Siyah beyaz çekilen The Cold War'un görüntüleri de hoş. Anlatısının giderek düşüşe geçtiğini ve müzik eleştirmeni olmamamıza karşın Lehçe okunan şarkının Fransızca versiyonundan çok daha etkili/duygulu olduğunu, not düşelim.
Bugünden Yarına
The Pentaverate (Netflix)
Anadolu bozkırında yahut İstanbul kahvehanelerinde izlense pek beğenilecek bir dizi The Pentaverate. Zira dünyayı kaç ailenin yönettiğine dair faideli bilgiler içermekte!
Mike Myers'ın yine başrolünde karşımıza çıktığı 1993 tarihli So I Married An Axe Murderer'den türetilmiş dizi, o kült örgütlere, ezoterik öğretilere yönelik paranoyayı tiye alan, vakit geçirmelik bir yapım.
Kısa bölümleri, yormayan hikayesi, esprileri ile aksiyonu dengeleyen örgüsüyle öne çıkan dizide bir gazeteci kendini bir anda kara veba salgınından beri dünyayı yöneten örgütün genel merkezinde buluyor. Girmesi kolay çıkması zor olan bu merkezde gazetecinin görevi pek kolay değildir. Hem örgüte ihanet eden işbirlikçiyi bulacak hem de bu sırada dünyaya yönelmiş tehlikeleri bertaraf edecektir.
Myers'ın absürt işlerini seviyorsanız bunu da seveceksiniz. "Yok işimiz olmaz" diyorsanız zaman kaybetmeyin.