Hak örgütlerinden çağrı: TİHEK üyelerini istifaya davet ediyoruz
Dört insan hakları örgütü, Şırnak'ta kaçırılan Şimuni ve Hürmüz Diril çiftiyle ilgili yapılan başvuruyu reddeden Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) üyelerini yaptıkları ortak açıklamayla istifaya davet etti.
DUVAR - Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği ve İnsan Hakları Gündemi Derneği ortak bir açıklama yaparak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'na (TİHEK) tepki gösterdi. Açıklamada Şırnak'ta kaçırılan Şimuni ve Hürmüz Diril'le ilgili yapılan başvurunun TİHEk tarafından formel bir gerekçeyle reddedildiği belirtilerek, "Böylesine ağır bir insan hakları ihlali karşısında, TİHEK’in gösterdiği son derece formel tepki, aynı zamanda bu kurumun insan haklarını korumakta yetersiz ve isteksiz olduğunu, şekilsel olarak var olduğunu kanıtlamaktadır. TİHEK’in yanıtı yalnızca hukuken değil, ahlaken de sorunludur. TİHEK’in olaya ilişkin yaklaşımı mağdurlarda ikincil travma etkisi yarattığı kanaatindeyiz" denildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
ŞİMUNİ DİRİL'İN CANSIZ BEDENİ GÜÇLÜKLE TEŞHİS EDİLDİ: Şırnak ili Beytüşşebap ilçesi Kovankaya köyünde mukim Şimuni Diril ve Hürmüz Diril çifti, 11.01.2020 tarihinde kaçırılmışlar, 20.02.2020 tarihinde Şimuni Diril’in cansız bedenine ulaşılmış, Hürmüz Diril’in akıbetinden ise bugüne kadar haber alınamamıştır. Olaydan sonra evlerinde yapılan incelemede, kimliği belli olmayan kişi ya da kişilerce yetmişlerindeki çiftin karda çırılçıplak yürütüldükleri izlenimini uyandıracak şekilde iç çamaşırları evlerindeki sobanın yanında bulunmuş, kaybolma tarihinden yaklaşık 40 gün sonra bulunan ve adli tıp teriminde “sabunlaşmış” olarak nitelenen Şimuni Diril’in cansız bedeni, çocuklarınca dahi teşhis edilmekte zorlanmıştır.
TİHEK'E YAPILAN BAŞVURU: Yaşlı çiftin kaçırılmalarının üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmişken ve ortada toplanacak başkaca delil kalmadığı halde Beytüşşebap Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma halen sonuçlandırılmamış ve olaya ilişkin olarak bugüne değin herhangi bir dava açılmamıştır. Olayla ilgili olarak, Diril çiftinin oğulları Remzi Diril,avukatı aracılığıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK)’e yaptığı başvuruda, annesi Şimuni Diril’in naaşının çıplak bir şekilde ve vücudunda sayısız kırıklarla bulunduğunu, cinayetin aydınlatılması için gerçek bir çaba gösterilmediğini, babası Hürmüz Diril’in ise akıbetinden hiçbir şekilde haber alınamadığını, bulunması için de ciddi bir çaba gösterilmediğini, bu belirsizlik halinin bir işkenceye dönüştüğünü belirtmektedir. Remzi Diril’e göre devlet kurumlarındaki bu kayıtsızlık hali, mağdurların dini inançlarından ve onlara atfedilen siyasi görüşleri temel alan ayrımcı saiklerden besleniyor olabileceğidir.
HERKES BAŞVURUDA BULUNABİLİR: Bilindiği üzere, 6701 sayılı kuruluş kanununun 1. maddesinde TİHEK, “insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerinden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi ile bu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek ve bu konuda ulusal önleme mekanizması görevini yerine getirmek” üzere kurulmuştur. Aynı kanunun 9. maddesinde TİHEK, “ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek”le görevlendirilmiş; kanunun 17.maddesinde ise ayrımcılık yasağı ihlallerinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek ve tüzel kişinin kuruma başvurabileceği düzenlenmiştir.
İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI AÇIKLANIRKEN GELEN YANIT: Söz konusu başvuru üzerine TİHEK’in yapması gereken, bu ağır insan hakları ihlalinin etkili soruşturulmasına katkı sağlamak ve soruşturma sürecindeki aksamaların inanç ya da siyasi düşünce ayrımcılık kaynaklı olup olmadığını araştırmaktır. Oysa, TİHEK başvuruya ilişkin olarak, tam da İnsan Hakları Eylem Planını’nın açıklandığı dakikalarda, başvurucuya verdiği yanıtta, “kanuna aykırı olduğu iddia edilen uygulamanın düzeltilmesinin ilgili taraf veya tara ardan talep edildiğine ilişkin belgelerin başvuruya eklenmemiş olmasını” gerekçe göstererek ve mutlaka “ayrımcı uygulama” ibaresine dilekçede yer verilmesini tavsiye ederek başvuruyu işleme almadığını belirtmiştir.
AHLAKEN DE SORUNLU BİR TAVIR: Böylesine ağır bir insan hakları ihlali karşısında, TİHEK’in gösterdiği son derece formel tepki, aynı zamanda bu kurumun insan haklarını korumakta yetersiz ve isteksiz olduğunu, şekilsel olarak var olduğunu kanıtlamaktadır. TİHEK’in yanıtı yalnızca hukuken değil, ahlaken de sorunludur. TİHEK’in olaya ilişkin yaklaşımı mağdurlarda ikincil travma etkisi yarattığı kanaatindeyiz. Bu derece ağır bir insan hakları ihlaline karşı, yukarıda belirtilen tepkiyi gösteren bir kurumun, ayrımcılığın yaygın ve sistematik bir hal aldığı ülkemizdeki diğer başvurulara nasıl tepkiler gösterdiği de kamuoyunun malumudur.
İSTİFAYA DAVET EDİYORUZ: Kurulduğu tarihten bu yana insan hakların korunmasına yönelik hiçbir etki yaratmayan TİHEK, bu haliyle varlığına gerek olmadığını kendi kararlarıyla ortaya koymaktadır. Biz aşağıda imzası olan insan hakları örgütleri olarak; Diril çiftinin durumlarıyla ilgili olarak etkili bir soruşturma ve kovuşturma yapılması hususunu sorumlulara bir kez daha hatırlatıyor ve tüm TİHEK üyelerini istifaya davet ediyoruz. (HABER MERKEZİ)