Hak savunucuları: Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde sorunlar artıyor

Diyarbakır'daki hak savunucuları Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili açıklama yaptı: "Sorunlar gittikçe artıyor."

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Hak savunucuları, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde ceza infaz kurumlarında yaşandığı iddia edilen hak ihlallerine ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, “Hapishaneler yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ve ciddi ihlallerinin yaşandığı yerler haline gelmiştir” denildi.
 

Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Diyarbakır Tabip Odası, İnsan Hakları Haftası nedeniyle yapılan etkinlikler kapsamında D Tipi Kapalı Cezaevi önünde hasta tutuklulara dair açıklama yaptı.

'10 YILDA 682 MAHPUS ÖLDÜ'

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Diyar Çetedir’in okuduğu açıklamada, mahpusların yaşam hakkının güvence altında olmadığını söyledi. Çetedir, “Hapishaneler yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ve ciddi ihlallerinin yaşandığı yerler haline gelmiştir. Tek kişi ya da küçük grup izolasyonu/tecrit uygulamaları nedeniyle kronik bir sorun haline getirilen hapishanelerde son olarak Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde gördüğü işkence ve cinsel saldırı sonrası şüpheli ölümüyle gündeme gelen Garibe Gezer vakasında görüldüğü üzere mahpuslarının yaşam hakkı güvence altında değildir. Son 10 yılda hapishanelerde 682 mahpus yaşamını yitirmiştir” dedi.

CEZAEVLERİNDE SORUNLAR ARTIYOR

Cezaevlerinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmadığı ileri sürülen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Aşırı kalabalık koğuşlar, revire geç çıkarılmalar, hastane sevklerinin geç yapılması ya da hiç yapılmaması, hastanelerde revirde kelepçeli muayene uygulaması, havalandırma hakkından yararlandırılamama, havalandırma kapılarının geç açılması ve erken kapatılması, hijyenik olmayan odalar, insanın hem sağlığını hem de psikolojisinin olumsuz yönde etkileyen tek kişilik bölmeli nakil araçlarıyla sevkler, ısıtılmayan ve nemli odalar, yetersiz beslenme, diyet yemeklerine erişememe, temiz su ve sıcak suya erişimde yaşanan sorunlar, hapishanelerde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmaması, tek başına yaşamını devam ettiremeyecek mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması ve benzeri durumlar mahpusların yaşamış oldukları sorunlar gittikçe artmaktadır.”

ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILMALI

Çocuk cezaevlerinin kapatılması gerektiği ifade eden Çetedir, “Dezavantajlı grupların başında gelen çocuk mahpuslar da cezaevlerinde ciddi hak ihlallerine maruz kalmakta, korku ve baskı altında bunları dile getirememekte ya da adalete erişimi sağlanamamaktadır. Türkiye’de 743’ü anneleriyle birlikte toplamda 3 bin çocuk hapishanede yaşamak zorunda bırakılmıştır. Çocuk cezaevlerinin çocuğu suçtan arındırmadığı aksine yeniden suça teşvik ettiğinin kabulü ile çocuk cezaevlerinin kapatılmasının tartışılması gerekirken, çocuk cezaevlerinin sayısının giderek arttığı gözlemlenmiştir” şeklinde konuştu.

‘SÜNGERLİ ODA’ İŞKENCESİ

Mahpusların sevk sırasında sözlü ve fiziksel tacize uğrakları iddia edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türkiye hapishanelerinde sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, haksız disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır. Birçok cezaevinde mahpusların çeşitli nedenlerle cezaevlerinden sevk/sürgünleri sırasında ters kelepçe uygulaması, ring araçları içerisinde 1 metrekarelik kapalı bölümlerde uzun süren yolculuklarla sevkler yapılmaktadır. Sevk sırasında güvenlik görevlileri ve cezaevi personellerinin sözlü ve fiziki tacizlerde bulunması, bazı mahpusların kameralarla donatılan, her tarafı sünger veya benzeri bir malzeme ile kaplı ‘süngerli oda’ olarak tabir edilen odalarda keyfi bir şekilde tutulması nedeniyle kötü muamele ve işkence uygulamasına maruz kaldığına ilişkin hak temelli örgütlere sık sık müracaatlar yapılmaktadır. Hukuka ve yasaya aykırı uygulamalar nedeniyle yapılan yasal müracaatlara karşı adli ve idari pasiflik; kural dışı hareket edenleri cesaretlendirmektedir. Sivil toplum örgütlerinin, cezaevlerinde başta yaşam hakkı ve mahpusların sağlık hakkı olmak üzere hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine dair raporlama çalışma ve çözüm önerilerine rağmen hapishanelerin bu gerçekliği ne yazık ki değişmemektedir.”

ÖNLEMLER ALINMALI

Çetedir’in paylaştığı ortak açıklamada, ceza infaz kurumlarında yaşandığı iddia edilen hak ihlallerinin önüne geçmek için şu öneriler yer aldı: “Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı; tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır. Hasta mahpuslarla ilgili acil durumlarda sağlık hizmeti derhal ve gecikmeksizin gerekli tedbirlerle yerine getirilmelidir. Acil durumlarda tedavi hizmetleri, kişinin onurunu zedelemeyecek şekilde sağlanmalı.

- Hasta mahpuslara hastane dönüşlerinde uygulanan 14 günlük karantina uygulama koşulları yerine PCR testi ve 2 gün tek kişilik odada tutulma uygulaması yapılmalıdır.

- Kronik, ağır, terminal dönem hasta mahpuslar için erken tanı, tedavi süreçlerinin sürekliliği, düzenli olarak izlenme vs yönden gerekli sağlık tedbir ve olanak sağlanmalı.

- Kadın mahpuslar, hasta LGBTİ+ mahpuslar, engelli mahpuslar, yaşlı mahpuslar gibi özel ihtiyaçları bulunan mahpuslara İnfaz kurumlarında uygun koşullar ve özel bakım için standartlara uygun koşullar sağlanmalıdır.

- Cezaevlerinde kötü muamele, işkence yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik iddiaları karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmeli, şeffaf ve etkin soruşturmalar yürütülmelidir.

- Cezaevlerinde kapasite sorununa rağmen infaz yasasına aykırı bir şekilde tek kişilik hücrelerde tutulan çok sayıda tutuklu ve hükümlü bulunduğu, bu uygulamaların ağır insan hakları ihlallerine yol açtığı gözetilerek tecrit ve izolasyon koşullarına son verilmeli ve hapishane koşulları insan onuruna yaraşır şekilde düzeltilmelidir.

- Hapishanelerde denetimin ve şeffaflığın önemli ve en etkili unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. (DUVAR)