Halk hikâyelerinde nadir bulunan söz, söz-öbeği ve deyimler

Kürtçede yazı dilinin ifade gücünü artıracak pek çok kelime, deyim ve kalıp söz ve dilbigisel form bulunmaktadır.

Fotoğraf: Arşiv.
Google Haberlere Abone ol

Daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi Kürt sözlü edebiyatı az bilinen sözcük, söz öbeği, deyim, benzetme gibi söz sanatları açısından bir deryadır. Ayrıca sözlü edebiyat eserlerinde bazı gramer biçimleri de özgün bir şekilde korunmuştur. Birçok kelime ve dilsel form fosilleşmiş bir biçimde korunmuştur. Bunlar ezberlenmiş formlar oldukları için sadece o eserlerin anlatılmasında kullanılmıştır.

Çoğu zaman bu eserleri söyleyenlerin günlük konuşmaları bu eserlerin dilinden çok uzaktır. Konuşucuların dilinde yabancı dilde sözcük ve biçimleri çokça kullanılır, ancak bu eserlerin anlatımında o biçim ve sözcükleri nadiren kullanılır; bunun yerine çoğu zaman kendilerinin de anlamlarını bilmedikleri hafızalarında bulunan bazı sözcük ve kalıpları kullanırlar.

Biz daha önce hem sözlü hem yazılı klasik Kürtçe eserlerdeki bazı kalıp söz ve deyimleri sunmuştuk. Bu yazıda ise Kürt masal ve hikayelerinde yer alan bazı az bilinen söz, söz öbeği, deyim ve söz kalıplarından bahsetmek istiyoruz. Bu çalışma için  Heciyê Cindî’nin “Hikyatêd Cimeta Kurda (Kürt Halk Hikayeleri)[1]” adlı eserini temel alacağız. İçinde 80 halk hikayesinin yer aldığı bu eser 231 sayfadan oluşmaktadır. Eserin redaksiyonu Çerkezê Reş tarafından yapılmış. Eseri yayına hazırlayan ise Frida Jewari’dir.

Yapacağımız bu çalışma bir derleme çalışması olmadığından alıntıları imla ve gramer açısından yazı diline uygun hale getirdik. Bu hikayeler Sovyet Kürtleri arasından derlendiğinden, bu bölgenin ağzına göre yazılmış, ayrıca Sovyet Kürtleri imla konusunda bugünkü yazı dilinden farklı bir imla kullanıyorlardı. Örneğin Sovyet Kürtlerinin de konuştuğu Serhat bölgesi ağzında ön edatlar çoğunlukla kullanılırken, Sovyet Kürtlerinin imlasında son-edatlar isme bitişik yazılır, biz bunu değiştirdik. Ayrıca bu bölgenin yöresel ağzında bulunan bazı kurallı ses değişimlerini, yazı diline uygun hale getirdik. Örneğin, bu bölgenin ağzında /b/ sesi sistematik olarak /v/ sesine dönüşmüş; dibe>dive gibi.  Bu genel açıklamadan sonra örneklerimizin sunumuna geçebiliriz.

-Mêrik nihêrî boş e, serî bi jinikê ra nayê kutanê: Adam kadınla anlaşamayacağını, onunla başa çıkamayacağını anladı.

-bejinbihost: boyu bir karış olan, cüce

-Perîyê şirît dahiştê, ew derxist: bera jêr dan. Ew zincîrê tîne, Elo dadihêle. Bu örnekte “dahiştin” fiili az bilinen bir fiildir, bir şeyi aşağı bırakmak anlamında kullanılmıştır. Başka bir örnekte ise onun şimdi zaman formu olan “hêlan” kullanılmıştır. Hiştin fiili Kurmancî Kürtçesinde şimdi zaman da “hêlan” olan olarak kulanılır.

-destek kinc: bi kat elbise

-Hetanî wî çaxî ewana xwe ra tev dijîtin: Jiyîn (yaşamak) fiili bugün kuralsız bir fiil durumuna gelmiş, burada gördüğümüz “dijîtin (yaşıyorlar) örneği fiilin eski kurallı yapısın “jî(n)tin) formuna tanıklık etmektedir.

-Dest-pîyê mêrik girê didin, şiva germaşivê rind dikutin: Bu cümlede birkaç dikkat çeken şey var; öncelikle “germaşiv” özel bir çubuk gibi görünüyor, muhtemelen insanları cezalandırmak için kullanılmış. Ayrıca bu cümlede “bi” edat ile “ê” zamirinde oluşan birleşik zamir “pê” yanlış kullanılmış. Bilindiği gibi zamirler ismin yerine kullanılır. Bu tür zamirlerde isim gelince yanlızca edat kullanılır. Burada “kutan” fiili de vurmak/dövmek anlamında kullanılmış. Kısacası “bi şiva germaşivê li mêrik didin/dixin. (Germaşiv ile adamı dövüyorlar).

-Jinik kelbîn (bi) pey mêvan dikeve. Kelbîn sözcüğü az bilinen bir sözcük, heyecan anlamında kullanılmış; kel+bîn

-Jinik, ese medê min diçu helîsê, lê te çavê min tê da hişt. Birinin gözünün bir şeyde kalması bir deyimdir.

-Êvarî pîrê qurbana hazira dibe: Bu kalıpsöz ölen kötü insanlar için kullanılır.

-Na apor, qezyake mezin (li) min qewimîye, hergê tu dikarî komekê bide min da: Bu cümlede geçen “komek” sözcüğü yardım anlamında kullanılmış, Farsça’da da aynı anlamda kullanılmaktadır.

-Dibe agir bi xwe dikeve: Ateş düşmüş içine.

-Birayê biçûk (di) ber dil da tê, dibêje, sebir bike, mala Xwedê bi sebirê ava ye: Di ber dil da hatin ( Birinin gönlünü almak) bir deyim, “Mala Xwedê bi sebirê ava ye (Allahın evi sabır üzerine kuruludur)” ise bir atasözüdür.

-Roj şîrin dibe: Güneş doğar, ortalık ısınır.

-Lê lê bû xwe bikuşta: Az kalsın

-Tu naka tenê yî, huba te (ji) zû da firîye dilê min: Aşkın yüreğime düşmüş.

-Dinhêre va horîk, staxula rûniştîye ber temnê, teminê çê dike: Bu cümlede ilginç olan “temn” sözcüğüdür. Bu sözcük yazı dilinde “tevn” biçiminde kullanılmaktadır, buradaki m>v ses değişimi ilginçtir.  

-Gava Xezal çav bi xanimê û carîyêd wê dikeve, bi ber wan va radibe, ji wan ra postê piling û kurebeşka datîne: Eski zamanlarda hayvan postu üzerine oturmak için kullanılırdı, bu bilinen bir şey ancak “kurebeşk (porsuk)” derisinin bu amaçla kullanılması az bilinen bir şey.

-Ez bona we hatime, gunê min (bi) rehmetîyê bavê we tê, bira dûyê wî vênese: Dumanınız tütsün anlamındaki bu deyim, ocağınız sönmesin anlamında kullanılıyor.

-Dil û dînê min ber hev neda: Yüreğim ve dinim bu durumu kabul etmedi.

-Ewana serê wezîr bi cenimê şa dikin: Vezirin başını cehennemle mutlu ettiler.

-Herge tu serê xwe bi min ra têkî yek: Bu deyim halk arasında yaygın bir deyim, kadınlar için kullanılır, birisi ile düşüp kalkması anlamında.

-Cimet gişik bûbû risas: Cemaat kurşun gibi donup kaldı.

-Wezîr ruhê wî kişyabû li kêleka padişê: Ruhu çekilmişti, korkudan ölmek üzereydi.

-Erê tu Peyaleyî, bavê min timê payê te dide, ça xortekî aqil: Paye burada övgü için kullanılmış.

-Di cihê xwe da ker be: Gerçekte sağır olmak anlamına gelen “ker bûn” burada mecaz olarak sessizlik anlamında kullanılmış.

-Ewana hetanî soreborê sivê ajotin, soreborê sivê ra dengê kelba wan tesele bû: Burada “sorebor” şafak anlamındadır.

-Dilê Peyale hinekî baristan bû: Baristan bûn, rahatlamak anlamında.

-Ez serşoya wê. Serşo (baş yıkayan kimse)

-Hermûşî: ipekli

-Xwe (li) xamî avêt: Bilmemezlikten geldi.

-Xwê kirine birînê wan: Yaralarına tuz basmak eski bir cezalandırma yöntemi.

-Xûşka wî jî dike qazvanok: Kaz güden kimse “qazvanok”.

-Birayê te bi bayê birûskê: Yıldırım gibi.

-Merivêd Ferat kereker rabûn solêd xwe kirin pê: Burada “kereker” sessizce anlamında kullanılmış.

-Ez sura ra pakuste me, heta mirinê gilî ji devê min dernayê: “Pakuste” sözcüğü bir işin ustası anlamında.

-Senemê morya xewê avête guhê wî: Birebir çevirisi“Kulağına uyku boncuğu yerleştirmek” olan bu söz kalıbı Kürt destan ve masallarında çok sık geçer.

-Jintî: Kaynının eşi, elti.

-Şerê tekmerîtî: teketek savaş, dövüş.

-Çavronkayî: İyi haber için kullanılır, göz aydınlığı gibi.

-Kerem bikin, nîn bixwin: Bu cümlede dikkat çeken şey “nan” sözcüğünün büküm alma şekli. Genel olarak Kurmancî Kürtçesinde eril isimler, /-î/ soneki ile büküm alır, bazı ağızlarda ise sadece içinde /a/ veya /e/ sesleri olan eril isimler büküm alır, bu sesler /ê/ sesine dönüşür; gavan> gavên, nan>nên, derî> dêrî gibi. Ancak bu örnekte “nan” sözcüğündeki /a/ sesi /î/ye dönüşmüş. Bu eserde benzer birkaç örnek daha geçiyor; gavan>gavîn, xulam>xulîm gibi.

-Lê ew posîde hate mala xwe: Posîde sözcüğü burada düşünceli, endişeli, üzgün anlamında kullanılmış, gerçek anlamı da budur, ancak son dönemlerde bazıları bunu düşünmek anlamında kullanıyor, bu doğru bir kullanım değil.

-Mîrzemehmed apincî hilda: kürk

-Dûrgar ewana gişk qir kirin, yê sax ew bûn, ji mala xwe nehatibûn: Bu söz kalıbı da çok kullanılar, bir tür mübalağa, yani sağ kalan sadece evinde kalanlar oldu, kimse sağ kurtulmadı.

-Parîyê ewilîn dibe pişîkê, pişîk pê ra pêra (h)işk dibe: Burada “hişk bûn (kurumak)” ölmek anlamında kullanılmış.

-Were mala min dabêre, bîna min bê te dernayê, rabe derê ser belexanê, ez te ji dûr va bibînim, bira bîna min derê: Burada “belexane” yüksek yer anlamında kullanılmış. Zaten “bala” yüksek, “xane” hane anlamındadır. Bugün yazı dilinde “balaxane” gökdelen anlamında kullanılmaktadır.

Sonuç olarak, sunduğumuz bu birkaç örnekten de anlaşılacağı üzere sözlü edebiyat ürünlerinde bugün kullandığımız Kürtçede yazı dilinin ifade gücünü artıracak pek çok kelime, deyim ve kalıp söz ve dilbigisel form bulunmaktadır. Bu nedenle dilbilimcilerin, sözlükbilimcilerin ve yazarların bu eserlere dönüp gerekli sözcük, söz öbeği, dilbilgisel form ve edebi söz sanatı örneklerini derlemeyip üzerinde bilimsel çalışmalar yapması, kendi çalışmalarında bunları kullanması önemlidir.

[1] Cindî, H. (2005). Hikyatêd Cimeta Kurda. Asoxîk Yayınevi, Erivan.

Etiketler hikaye halk söz öbek