Halk sağlığı uzmanı Cavit Işık Yavuz, 'ifşa listesi'ni tek tek inceledi: Hangi madde neden zararlı?
Tarım Bakanlığı'nın ifşa listenin ‘sahtekarlık’ boyutu dışında bir sağlık boyutu var. Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz listeyi tek tek analiz etti, hileli ürünlere katılan maddelerin zararlarını anlattı.
DUVAR - Gıda güvenliği ve sağlıklı gıdaya erişim hem Türkiye’de hem dünyada ciddi bir sorun. Özellikle ‘pestisit’, ‘aflatoksin’ gibi zehirli madde kalıntıları nedeniyle gıda ürünlerinin sık sık Avrupa kapılarından dönmesi ve ekim ayından bu yana ‘hileli ürün listesinin açıklanması, gıda güvenliğini sürekli gündemin ilk sıralarına taşıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2 Ekim’den bu yana internet sitesinden markaları ifşa ederek açıkladığı listenin adı ‘taklit ve tağşiş gıdalar.’ Siteye girdiğinizde tarih ve ürün koduyla arama yapabiliyorsunuz.
İKİ AYDA ORTAYA ÇIKAN TABLO
“Taklit”; gıda maddesinin kendisinde olmayan özelliklere sahip gibi gösterilmesi demek… “Tağşiş” ise; gıda maddelerinin mevzuata aykırı olarak üretilmesi hali olarak tanımlanıyor. İki aylık süre aslında bir tablo ortaya çıkardı. Halk sağlığı uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’un liste üzerinde yaptığı çalışmaya göre, ifşa edilen ürün sayısı 800’ü geçti. İfşası yapılan ürünlerin yüzde 98'i beş ürün grubundan. Bu ürünlerin yarısı bitkisel yağ, dörtte biri ise et ve et ürünleri. Sağlığa zararlı olarak ifşa edilen ürün sayısı ise 169 ve bu listede de ilk sırada et ve et ürünleri var.
Listede çok sık tekrarlanan ‘hileler’ var. Örneğin, zeytinyağına tohum yağları karıştırılması, et ürünlerinde ‘tek tırnaklıların’ olması ya da kanatlı eti karıştırılması, salça ve baharatlarda gıda boyası kullanılması. Bu haliyle, listenin ‘sahtekarlık’ boyutu dışında ‘halk sağlığı’ boyutu da var. Söz, listeyi madde madde inceleyen Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz'da:
ZEYTİNYAĞINDA ‘TOHUM YAĞI’ NE DEMEK?
Siz saf zeytinyağı diye satılan ürünleri alırken doğal olmasını bekliyorsunuz. Ancak bunların içinde ‘tohum yağları' dediğimiz farklı bitkisel yağlar olabiliyor. Literatürde farklı yağların zararlarıyla ilgili örnekler var.
Mesela; vücutta sindirimi mümkün olmayan kolza yağ kullanıldığı için İspanya'da toksik yağ sendromu diye anılan bir zehirlenmeye yol açmıştı.
Ya da saf zeytinyağı diye satılan üründe kullanılan fıstık yağı gibi farklı bitkilerden elde edilen tohumlar alerjik etkilere veya sindirim problemlerine yol açabiliyor. Tohum yağları karıştırıldığında besin değerleri değişiyor, saklama ve kullanma koşulları birbirinden farklı hale geliyor. Çünkü bunların önemli bir kısmı çok farklı kimyasal özellikteki yağlar.
PEYNİRDE ‘NATAMİSİNE’ DİKKAT
Natamisin, özellikle peynir türlerinde, yoğurtlarda hatta bazı ülkelerde içeceklerde, meyve sularında ve şaraplarda da kullanılıyor. Bizim 'antifungal' dediğimiz mantar önleyici bir etkisi var. Raf ömrünün uzaması açısından mantar ve maya oluşumunu engellemek için ürünlerin yüzeyinde kullanılıyor. Mevzuatımızda da belirli peynirlerde kullanımına izin verilmiş durumda. Özellikle sert, yarı yumuşak peynirlerde ve sosislerin dış tabakasında bulunuyor. Ancak fazla miktarda alınmasıyla ortaya bazı sağlık problemleri çıkabiliyor.
Mide, bağırsak ve sindirim sorunlarına; bulantı, kusma gibi sıkıntılara yol açabiliyor. Gıdaları sindirim sürecinde en önemli organlarımız karaciğer ve böbrek. Dolayısıyla bu kimyasallar bu organları olumsuz etkileyebiliyor. Herkeste aynı etkiyi ortaya çıkarmayabilir. Hatta aynı yaş grubunda hassasiyetler farklı olabiliyor. Ayrıca 'anti mikrobik özelliği olduğu için antibiyotik direncinde de bir problem oluşturuyor mu?' sorusu da gündeme geliyor. Böylesi kuşkular var ama kesin olarak gösterilmiş değil. Bu açıdan da mevzuatta belli limitler var. Listede gördüklerimiz muhtemelen izin verilen sınır değerin biraz daha üzerinde ya da uygunsuz kullanım şeklinde rapor edilmiş gibi görünüyor.
ET ÜRÜNLERİNDE TEK TIRNAKLI VE KANATLI ÇIKARSA…
Örneğin dana etinden yapıldığı belirtilen bir ürüne farklı et türleri eklendiğinde onun besin değerini düşüren bir özellik gösterir. Bu aynı zamanda, kullanıldığı ürünün saklanma ve pişirilme koşullarını da değiştirir. Kırmızı etin içine kanatlı eti katıyorsanız, o kanatlı etinin saklanma koşulları kırmızı et gibi değildir. Onun farklı saklanması gerekir. Farklı pişirme usulleri gerekebilir ve buradan kaynaklanan problemler olabilir.
Hayvansal gıda tüketiminde veteriner kontrollerinin çok önemli olduğunu unutmamamız lazım. O dana etinin veteriner kontrollerinden geçmiş olduğunu varsaymalıyız. Tek tırnaklı eti dediğiniz zaman, hiçbir kontrolü olmayan, belki de hastalıklı bir hayvanın etinin karıştırılması söz konusu olabilir. 'Tek tırnaklı' dendiğinde açıkça söylemek gerekirse at, eşek gibi hayvan etleri kastediliyor burada.
Örneğin, ‘trichinella’ dediğimiz bir parazit var. Bu parazit hayvanların kaslarına yerleşiyor. Dolayısıyla etler karıştırıldığı zaman bu mikroplar ve parazitler de kırmızı etlere geçebiliyor. Böylesi riskleri de göz ardı etmemek gerekiyor.
ET, SALÇA VE BAHARATTA YASAKLI GIDA BOYASI VAR
Gıda boyası, sadece salça ve baharatlarda kullanılmıyor, ette de rengi tutturmak için farklı boyalar kullanılabiliyor. Bunlar, mevzuata göre yasak olan boyalar ve bunların bir kısmı farklı sektörlerde kullanılabilir. Şöyle bir örnek vereyim size; mesela 'anelin' diye bir boya vardır. Bu boya tehlikeli bir boyadır, birçok yerde kullanılır, ama gıda dışındaki sektörlerde kullanılır. Dünyanın farklı yerlerinde yağlarda kullanıldığında toksik yağ sendromu denilen zehirlenmeye yol açmıştır, ölümlere sebep olmuştur. Bu boyaların kullanımı konusunda ciddi riskler olabileceğini unutmamak lazım. Boyaların kullanımı, çeşitli alerjilere, toksik belirtilere, hatta bazıları uzun vadede kullanımı devam ederse kanserlere bile sebep olabilecek özellikler gösterir.
'PESTİSİT ORANLARI DA AÇIKLANMALI'
Yavuz, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın markaları, ürünleri ifşa etmesinin ‘olumlu’ olduğunu vurgularken eksikliklere de dikkat çekiyor.
Yüzbinlerce gıda üretim ve tüketim alanı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz son olarak şunları anlatıyor:
“Bu işletmeler ne sıklıkla denetleniyor? Gittiğim işletmenin en son ne zaman denetlendiğini ve oradaki ürünlerin sonuçlarını bilmeye hakkım yok mu? Bir işletmeye gittiğimde en son ne zaman denetlenmiş olduğunu bilmeliyim.
Ayrıca bu denetim sonuçları taklit ve tağşiş edilen ürün ve firmaları mı gösteriyor? Örneğin biz neden yediğimiz sebze ve meyvelerdeki pestisit kalıntı analizlerini bilmiyoruz? Bunlar neden açıklanmıyor? Sağlık Bakanlığı’nın da gıda denetimi yetkisinde belli ölçülerde gıda denetiminde yetkisi olmalı.
Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı’nın yayınladığı uyarılarda Türkiye ilk sıralarda. Sınırdan tonlarca ürün geri gönderiliyor. Bunların Türkiye'de nasıl imha edildiği, nerelerde imha edildiği, nasıl bir prosedür yürütüldüğü tam olarak bilinmiyor. Tarım Bakanlığı bir şeyler yapıyor ama daha şeffaf bir süreç yürütmesi gerekiyor."