Halkevleri Ankara’da yaşam maliyeti çıkardı: Kentlerden itiliyoruz

Halkevleri’nin ‘Ankara Geçim Raporu’na göre dört kişilik ailenin beslenme ve barınma maliyeti 15 bin 420 TL oldu. Halkevleri’nden Kılıç, hayat pahalılığı karşısında mahallelerde yaşananları anlattı.

Google Haberlere Abone ol

Nur Kaplan

ANKARA – Hayat pahalılığının etkileri kentlerin ara sokaklarında kendini daha görünür hissettiriyor. Ankara’nın dört farklı ilçesindeki mahallelerde saha çalışması yapan Halkevleri, yaşam maliyetini gözler önüne serdi.

Dikmen, Mamak, Keçiören ve Batıkent’teki mahallelerde kasım ayı boyunca yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir hanenin beslenme ve barınma maliyeti 15 bin 420 TL’ye ulaştı. Ankara’da çoğunlukla alt gelir grubunun yaşadığı bölgelerin raporlandığı çalışmada, dört kişilik bir ailenin barınma maliyeti 7 bin 392 TL olarak kaydedildi.

Halkevleri diğer yandan, kent genelinde en yoğun alışveriş yapılan marketlerde, semt pazarlarında ve şarküterilerde bulunan ürünlerin fiyat değişikliği ve doğal gaz, elektrik, su, internet faturalarını da hesapladı ve yaşanan değişimi gözler önüne serdi.

BESLENME MALİYETİ 8 BİNİ AŞTI, ORTALAMA KİRALAR 6 BİN’E DAYANDI

Halkevleri’nin ‘Ankara Geçim Raporu’nda yer alan verilere göre, dört kişilik bir ailenin aylık sağlıklı ve dengeli beslenme maliyeti 8 bin 28 TL iken, ortalama kira fiyatı 6 bin 128 TL olarak tespit edildi. Dar gelirli ailelerin evlerinden alınan faturaların derlendiği hesaplamaya göre, kasım ayında doğal gaz faturaları ortalama 572 TL, elektrik faturaları 430 TL, su ise 248 TL olarak kayıtlara geçti.

‘Ankara Geçim Raporu’ çalışmalarında bulunan Dikmen Halkevi üyesi Temel Kılıç, gıda ürünlerini araştırırken günlük veya saatlik değişikliklere tanık olduklarını, barınma maliyetinin artmasıyla işçi ailelerin kent merkezinden uzağa doğru çekildiğini söyledi. Hayat pahalılığı karşısında asgari ücretle geçinmeye çalışanların çözümlerini anlatan Kılıç, Halkevleri’nin 11 Aralık’ta Ulus Meydanı’nda yoksulluğa karşı eylem düzenleyeceğini ifade etti.

‘AMACIMIZ HALKIN BİZZAT YAŞADIĞI GERÇEKLERİ GÖSTERMEK’

Halkevleri’nden Temel Kılıç hazırladıkları rapora ve deneyimlerine dair sorularımıza şu yanıtları verdi:

Türk-İş, uzun zamandır açlık ve yoksulluk sınırı araştırması yaparak her ay bu sınırları açıklıyor. DİSK’in de asgari ücret, işsizlik, gıda enflasyonu araştırmaları mevcut. Halkevleri ise ‘Ankara Geçim Raporu’ yayımladı. Böyle bir rapor oluşturma ihtiyacı nereden doğdu?

İki kurumun da açıklamalarını takip ediyoruz. Bizim araştırmamızın dayandığı iki temel araştırma konusu var. Birincisi insanca beslenme hakkı diğeri ise insanca barınabilme hakkı. Bu iki temel hak, kamusal bir hak olması bakımından önemli. Araştırmamızda ortaya çıkan sonuçların özeti olarak, milyonlar en temel kamusal haklarından yani beslenme ve barınma hakkından dışlanmış vaziyette diyebiliriz. Dengeli ve sağlıklı beslenmek, açlık sınırında yaşamamak, sağlıklı koşullarda barınabilmek kamusal bir hak. Mevcut ekonomik tabloda bu haklarından dışlanan milyonlarca haneye karşı iktidar tarafından açıkça insan hakları ihlali sergileniyor. İnsan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamak herkesin hakkı. Bu hak sadece belirli bir zümreye ait olamaz. İktidarın yarattığı bu düzen, milyonların bu hakka erişmesi önünde en büyük engel. Araştırmadaki amacımız, iktidarın milyonları bu haktan nasıl mahrum bıraktığını bizzat halkın yaşadığı gerçeklerle göstermek.

Temel Kılıç

‘KENTE TUTUNMA MÜCADELESİ VERİLİYOR’

Ankara’da hangi mahallelerde rapor için çalışmalar yapıyorsunuz? Bölgeleri neye göre belirliyorsunuz?

Dikmen, Keçiören İncirli, Piyangotepe, Mamak Mutlu, Şahintepe, Ege ve Tuzluçayır ve Batıkent bölgeleri, buralar aynı zamanda bizim de esas olarak faaliyetlerimizin yoğun olduğu yerler. Bu bölgeler Ankara’nın sonradan kültürel olarak kozmopolitleşmiş ama esas olarak emekçi kesimlerin yoğun yaşadığı ve kent merkezine de yakın yerler. Aslında bu bölgelerde yaşayanlar bir yandan da kente tutunma mücadelesi veriyor. Ankara’nın merkezine yakın olduğu için kira artışlarının da çok yükseldiği yerler diyebiliriz. Kiralardaki yükseliş ve özellikle sanayinin de Ankara’nın çeperinde gelişiyor olması emeğiyle geçinen insanları kent dışına sürmeye zorluyor. Dolayısıyla bu bölgeler kent yoksulluğunun en yoğun hissedildiği bölgeler o yüzden tercihimiz de biraz bu bölgelerden yana oldu.

‘ÇOCUKLARA ‘ÜCRETSİZ ÖĞÜN’ ÇAĞRISI GÜÇLENDİRİLMELİ’

Öğretmenler son günlerde öğrencilerin beslenme çantalarının fotoğraflarını paylaşarak yaşanan yoksulluğun boyutunu gözler önüne seriyor. Muhalefet partilerinin ‘çocuklara ücretsiz öğün’ çağrıları da mevcut. Sizin ailelerde gördüğünüz durum nedir? Çocuklar, bu yoksulluktan nasıl etkileniyor?

Raporumuzda da belirttik, kasım ayı içinde çocuklar da dahil olmak üzere dört kişilik bir hanede sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için aylık harcanması gereken asgari tutar 8 bin 28 TL. Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu olduğunu düşündüğümüzde mevcut asgari ücret bizim açlık sınırımızın tam 2 bin 528 TL altında. Çocukların gelişim çağında günlük daha fazla kalori tüketme ihtiyacı bilimsel bir gerçeklik olarak karşımızda dururken ortaya çıkan tablo ise yoksul ailelerin çocuklarının beslenememesi gerçeği. Sağlıklı beslenmek için tüketilmesi gereken birçok ürün yoksul hanelerde artık lüks, bu sebeple açlığa bağlı kalıtsal gelişim ve hastalıklar ne yazık ki ortaya çıkıyor. Çocuklara ücretsiz öğün çağrısı güçlendirilmeli. Çocukların yoksulluğa mahkûm olmayacağı yeni bir düzen inşa etmenin gerekliliği, zorunluluğu vurgulanmalı.

‘HAYAT PAHALIĞININ TEK VE ASLİ SORUMLUSU SİYASİ İKTİDAR’

Küresel Gıda Fiyat Endeksi’nde son 6 ayda düşüş yaşanırken, Türkiye’de ise gıda enflasyonunda hızla yükseliş söz konusu. Ankara’da Geçim Raporu’nda kuru bakliyat, sebze, kahvaltılık ve et ürünlerinin fiyat listesinin çetelesi tutulmuş durumda. Raporlama yaparken nelerle karşılaştınız?

Sadece devletin resmi verilerinden örnek verelim. Türkiye’de resmi verilere göre gıda enflasyonunda bir yıllık artış oranı yüzde 99. Türkiye şu an dünyada yüksek gıda enflasyonu sıralamasında 6’ncı sırada yer alıyor. Gıda fiyatlarında yaşanan fahiş artışların sorumlusu olarak sürekli başkalarına suç atılıyor. Tarımsal girdi maliyetlerinde bir yıllık yüzde 138’lik artıştan haberleri yokmuş gibi. Marketlerde, günlük hatta bazen saat başı fiyat değişimlerine tanık olabiliyorsunuz. TÜİK her ay bizim de hesaplama yaptığımız ürün çeşitleri için madde sepeti ve ortalama fiyatları açıklardı. Mayıs ayından bu yana açıklanmıyor. Elbette açıklanan veriler halkın hissettiği gerçek enflasyondan uzaktı. Bizim çalışmalarımız halkın bire bir hissettiği gerçek yoksullaşma hali. Bu hal karartılan resmi verilerle ölçülemez. İktidar bile isteye belirli bir kesimi zengin etmek için elinden gelen her türlü aracı kullanırken, geriye ise milyonların açlık ve yoksulluk içinde yaşaması kalıyor. Hayat pahalığının tek ve asli sorumlusu siyasi iktidardır. Siyasi iktidarın bir avuç mutlu azınlığın refahına refah katmak için uyguladığı ekonomi politikaları yaşamaktayız.

‘KENT MERKEZİNDEN UZAKTA YAŞAMAYA İTİLİYORUZ’

Raporda, Ankara’da ortalama kira fiyatlarının asgari ücretin üstünde seyrettiğini belirtiliyor. Barınma maliyetini nasıl hesapladınız? Diğer kentlere bakıldığında Ankara’da barınma sorunu nasıl baş gösteriyor?

Barınma maliyetini hesaplarken birinci kalem olarak, Ankara genelinde ev kira fiyatlarının aylık bazda artış oranlarına bakıyoruz. Bu araştırmayı internet siteleri ve mahallelerde doğrudan saha çalışmalarıyla ilerletiyoruz. İkinci kalem ise barınma maliyetinin bir diğer başlığı olan zorunlu faturalar. Bunlar ise hem TÜİK’in harcama endeksi değerleri kullanılarak hem de bizzat mahallelerden farklı tipte hanelerden topladığımız faturalar üzerinden hesaplıyoruz.

‘İŞÇİLER KENT MERKEZİYLE, SİYASETLE ETKİLEŞİM KURAMIYOR’

Ankara’da emekçi, yoksul ve dar gelirlilerin çok büyük bir kısmı kent merkezinde yaşamakta ciddi zorluk çekiyor. Ankara’da kent merkezinin Kızılay olduğunu düşünürsek Meclis hemen yanında. Ülkenin, devletin kalbi diyebileceğimiz bir konumda. Yakınında Dikmen bölgesi var. Bir yandan orta ve düşük gelir düzeyinde insanların yaşadığı diğer yandan hem demokrat, solcu bir yapısı mevcut. Mamak’a doğru yönünüze çevirdiğinizde Tuzluçayır ile karşılaşıyorsunuz orası da çoğunlukla alt gelir grubunun yaşadığı bir yer. Barınma ve beslenme maliyeti kent yapısını da doğrudan etkiliyor. İşçiler kent merkeziyle, siyasetle etkileşim kuramıyor. Kent merkezinden uzakta yaşamaya itiliyoruz.

‘BARINMA SORUNU HALEN KARŞIMIZDA DURUYOR’

Ankara’nın geçmişte gecekondu kenti olduğunu göz önünde bulundurursak barınma hakkı mücadelesinin yürütüldüğünü bir il olduğunu da söyleyebiliriz. Niteliksel olarak değişen barınma sorunu halen karşımızda duruyor. Sosyal konut hakkı emekçileri kentin merkezinden uzaklaştırmadan, sürgün etmeden hayata geçirilmesi, kira artışlarında kiracıları da içeren denetleme mekanizmalarının kurulması, kiralara bölgenin niteliğine göre üst sınır getirilmesi gibi tartışmalarımız var.

APARTMANDAKİLERLE ORGANİZE ALIŞVERİŞ

Son dönemde ekmekten doğal gaz ve elektriğe, internetten suya kadar yaşamın her alanında art arda zam yapılıyor. Bu zamlar karşısında asgari ücretle geçinmeye çalışan evlerde neler yaşanıyor?

İnsanların ilk refleksi tasarruf yapmak ve harcamalardan kısmak oluyor. Doğal gaz daha düşük derecede yakıyor, zorunlu olmadıkça ışık açılmıyor. İnternet bağlantısını iptal ettirilip telefonda kalan internet paketiyle idare ediliyor. İki ekmek yerine bir ekmek almak zorunda kalıyorlar. İşçilerin birçoğu ek iş yaparak geçinmeye çalışıyordu, bu dönem de daha da arttı. Tabii, bu işler güvencesiz ve kayıt dışı. Son dönemde market alışverişini daha ucuza getirmek adına apartmanca organize biçimde toplu alımlar oluyor. Toplu alımlarda indirim yapan yerler olması dolayısıyla insanlar kısmi biçimde tasarruf sağlamaya çalışıyorlar. Halk, yoksulluğa, yoksullaştırmaya karşı dayanışmayla tepki gösteriyor.

11 ARALIK’TA EYLEM DÜZENLENECEK

Halkevleri’nin hayat pahalılığı karşısında eylem programı nedir?

Raporda da vurguladığımız gibi aslında mevcut duruma karşı mücadele çağrımızı her koşulda ve fırsatta yaygınlaştırıyoruz. Somut olarak 11 Aralık’ta Ulus Meydanı’nda yapacağımız bir eylem var. Yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı bir halk buluşması olacak. İşçilerin, mahallelilerin, kadınların, gençlerin konuşacağı, sorunlarını yüksek sesle anlatacağı ve taleplerimizi de sıralayacağımız bir eylem düzenleyeceğiz. Düzen siyasetinin çekişmeleri arasında yoksulların talepleri, sesleri görünmez oldu. Biz bu sesi görünür hale getirmeye çalışıyoruz.

‘HALKIN TALEPLERİ GÖRÜNÜR HALE DÖNÜŞMELİ’

20 yıllık AKP iktidarı kamusal haklarımızı tahrip ederek çöktü. Yoksulluğa karşı tek çözümün temel hizmetlerin kamusal bir hak olarak tesis edilmesi ve halk denetimine alınması gerektiğini savunuyoruz. Ocak ayında sempozyumlarımız olacak. Bu çalışmalar aynı zamanda halkın gündelik sorunlarına anlattığı ve çözüm önerilerinin olduğu bir yerde duruyor. Halkın talepleri görünür hale dönüşmeli ve bu talepler etrafında örgütlenerek siyasete sirayet etmeli. Halkın derdi, iktidarın da muhalefetin de seçim malzemesi olmanın ötesine geçemiyor maalesef. Yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı eylem programımız bu sorunlar etrafında halkın örgütlenmesini geliştirerek bu sorunları siyasal bir sorun olarak ortaya koymaktır.