Halkevleri'nden deprem raporu: Merkez üssü Bayraklı'ya taşındı
İzmir depremine ilişkin rapor açıklayan Halkevleri, Bayraklı’da pek çok alanın zeminden kaynaklı yapılaşmaya uygun olmamasına rağmen imara açılmasının ve denetimsizliğin, depremin merkez üssünün Bayraklı'ya taşınmasına neden olduğunu belirtti. Depremin tek sorumlusunun müteahhitler olmadığı da belirtilen raporda, en büyük sorumlunun ruhsatsız yapıları ‘güvenli yapı’ sayan ve halkı müteahhitlerin insafına bırakmayacak bir kent ve konut politikası geliştirmeyen iktidar olduğu ifade edildi.
İZMİR – İzmir'in Seferihisar ilçesinde gerçekleşen depremin ardından deprem alanında günlerce faaliyet yürüten İzmir Halkevleri, bölgede yaptığı gözlemleri raporlaştırdı. Depremden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Bayraklı ilçesinde yapılan gözlemlere yer verilen raporda, 17 binanın yıkıldığı, 115 kişinin hayatını kaybettiği, 1000’in üzerinde insanın ise yaralandığı belirtildi. 857 okulda hasar tespiti yapıldığı belirtilen raporda, adliye, sağlık kurumları, okullar başta olmak üzere çok sayıda kamu binası ve işyerinin kullanılamaz duruma geldiği de kaydedildi.
2 BİN 758 ÇADIR KURULDU
İzmir genelinde deprem sonrası 2 bin 758 adet çadır kurulduğu da aktarılan raporda, "9 Kasım itibariyle AFAD verilerine göre; Âşık Veysel Rekreasyonu Alanı 817, Deve Güreş Alanı 300, 75. Yıl Parkı 125, Hakan Ünal Sakarya Parkları 114, 286/15 sokak 49, Zeki Müren Parkı 62, Bornova Özel Tınaztepe Galen Hastanesi bölgesi 73, Buz Pateni Pisti 110, Öğretmenevi Yanı 39, Bayraklı Bilal Çakırcalı Parkı 222, Bornova Şehir Stadı 217, Evka 4 Mahalle-Eceler Parkı 130, Buca Hipodromu 196, Buca Stadında 142, Tepekule Pazar Alanı 42 Ege Üniversitesi kampüs alanında 120 olmak üzere, İzmir genelinde 2 bin 758 adet çadır kurulumu tamamlanmıştır" verilerine yer verildi.
'UYARILARA RAĞMEN YAPILAŞMANIN ÖNÜ AÇILDI'
Raporun değerlendirme kısmında ise Bayraklı’da pek çok alanın zemin sebebiyle yapılaşmaya uygun olmamasına rağmen imara açılmasının ve denetimsizliğin, merkez üssü Bayraklı olmayan depremin Bayraklı’ya taşınmasına neden olduğu kaydedildi. İlçede değiştirilen imar planlarıyla birlikte son 30 yılda çok fazla sayıda bina inşa edildiği ve 2011 yılından itibaren İzmir’in "Manhattan"ı olarak pazarlanan Bayraklı'nın, inşaat şirketlerinin rekabet alanı olduğu da belirtilen raporda, "90’lı yılların başında tarım arazisi olarak kullanılan ve güncel alüvyonlarla dolu olan bölgede Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin tüm uyarılarına rağmen yüksek yapılaşmanın önü açılmıştır" ifadeleri kullanıldı.
Biva Tower, Folkart Tower, Megapol Tower, Ege Perla gibi gökdelenler ile toplu işyeri, turizm ve ticaret bölgesi haline getirilen Bayraklı'nın rant ve kâr odaklı kent yapılaşmasının somut örneği olduğu belirtilen raporda, bölgedeki denetimsizliğe de dikkat çekildi. Raporda, "Yıkılan binalar içerisinde yer alan Yılmaz Erbek Apartmanı ve Rıza Bey Apartmanı’nın altında yer alan market ve kafelerin kolonlarının kesildiği iddiası savcılık bilirkişi raporuyla doğrulandı. Sadece Bayraklı ilçesinde değil İzmir genelinde faaliyet gösteren pek çok işletmenin benzer biçimde alan genişletmek için kolonları kestiği bilinmektedir. Deprem sonucu hasar gören, yıkılan binaların tek sorumlusu olarak müteahhitler gösterildi. Ancak asıl sorumlu; kamusal denetim görevini yerine getirmeyen, bunun yanı sıra imar affı çıkartarak ruhsatsız yapıları ‘güvenli yapı’ sayan ve halkı müteahhitlerin insafına bırakmayacak bir kent ve konut politikası geliştirmeyen iktidardır" ifadelerine yer verildi.
'İMAR AFFI BOYUNCA TOPLANAN 23.5 MİLYAR TL NEREDE?'
1999 yılından bu yana toplanan deprem vergilerinin ne amaçla, nerelerde kullanıldığının bilinmediğinin de altı çizilen raporda, diğer yandan yerel yönetim seçimleri öncesinde Çevre ve Şehircilik eski bakanı Mehmet Özhaseki'nin “imar affı” programından bahsettiğine de dikkat çekildi. Bu program kapsamında 40-50 milyar TL toplanmasını umduğunu, bu paranın da “depreme karşı kentsel dönüşüm” amaçlı belediyelere sıfır faizle verileceğini söylediği belirtilen raporda, ilgili meslek örgütleri ve bilim insanlarının karşı çıkmasına rağmen, depreme dayanıksız binalara ruhsat verilerek can kayıplarına neden olunduğu vurgulandı.
Raporda, "İmar affı süresi boyunca toplanan 23,5 milyar TL civarındaki kaynağın da nereye gittiğine dair herhangi bir resmî açıklama bulunmamaktadır. İmar affı uygulamasına meslek örgütleri ve bilim insanları tarafından en başından beri karşı çıkılmıştır. Ancak AKP iktidarı bu paraların depremle mücadele amacıyla topladığını belirterek, bu uygulamaya meşruiyet kazandırmak istemiştir" denildi.
Raporun son kısmında ise şu taleplere yer verildi:
"Tüketim, rant ve kar odaklı kent politikaları derhal terk edilmelidir.
Yaşam hakkını önceleyen, insan, doğa ve tüm canlıları odağına alan bir kent planı için 'Yerel yönetimler ve Emek meslek örgütleriyle' birlikte kent koordinasyonu kurulmalıdır.
Kent genelinde yapımı süren gökdelen ve AVM inşaatları durdurulmalıdır.
Mahalle/ilçe nüfuslarına uygun toplanma alanları oluşturulmalıdır.
İzmir genelinde apartman girişlerindeki BİM ve benzeri tüm dükkanlar denetlenmelidir."
Raporun tamamına şu adresten ulaşılabilir;
https://sendika.org/wp-content/uploads/2020/11/Halkevleri-Izmir-Depremi-Raporu.pdf