Halkların Köprüsü Derneği: 'Nefret politikalarını reddedelim, insanlığı savunalım'

Son dönemde mültecilere yönelik ırkçı söylemler ve provokasyonlara ilişkin açıklama yapan Halkların Köprüsü Derneği, “Tüm nefret politikalarını reddedelim ve insanlığımızı savunalım” dedi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR – Halkların Köprüsü Derneği, son dönemde Türkiye'deki vahim ırkçılık tablosu ve provokasyonlara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Türkiye'de ırkçılığın utanılacak bir tavır olmaktan çıkıp toplumda neredeyse övünülecek bir tutum olarak yaygınlaşması ve mültecilere karşı nefretin açıkça ifade edilir olmasının en temel insanca değerleri çürütecek vahim bir durum olduğu vurgulanan açıklamada, seçimler yaklaşırken ortaya çıkabilecek bir şiddet ve kaos ortamına karşı toplumu sağduyuya davet etmesi gereken politikacıların ise nefreti körükleyen sorumsuzca açıklamalara devam ettiği belirtildi.

'NEFRET SÖYLEMİNE KARŞI DURMAZSAK KENDİMİZİ PROVAKASYON VE KAOS ORTAMINDA BULABİLİRİZ'

Partisinin varlığını mülteci karşıtlığı üzerine inşa eden ve bütün siyasi söylemlerini bunun üzerine kuran Ümit Özdağ'ın, bir mülteciye ait kuyumcuda kimlik kontrolü yapıp sosyal medya aracılığıyla dezenformasyon ürettiğine belirtilen açıklamada, mülteci karşıtlığı belediyeciliği ile meşhur Tanju Özcan'ın da son olarak billboardlara, "İstenmiyorsunuz, artık ülkenize dönün" diyecek kadar çığırından çıktığı dile getirildi. Türkiye’de durmaksızın artan enflasyon ve ekonomik sıkıntıların halkı haklı bir gerginliğe ve hatta umutsuzluğa sürüklediği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi;

“Biriken hiddet ve öfkenin sorunun gerçek sorumlularına değil, toplumun en kırılgan ve korumasız insanlarına yöneltilmesi bazılarının siyasi emellerine hizmet etse de acı sonuçlara yol açabilir. Giderek artan nefret söylemleri yerel halk ile mülteciler arasındaki gerilimleri ve çatışmaları büyütebilir. Toplumdaki gerginlik göz önüne alındığında, bu nefretin şiddete dönüşmesi bir kıvılcıma bakar. Nitekim geçen yıl Altındağ'da ve devamında başka yerlerde de vahim olaylara toplum olarak şahit olduk. Bu yüzden savaştan, şiddetten kaçıp ülkemize sığınan insanları hedef alan nefret söylemine bütün gücümüzle karşı durmazsak kendimizi bir provokasyon ve kaos ortamında bulabiliriz”

“SUÇLU MÜLTECİ, MAĞDUR TÜRK TOPLUMU” MESAJI VERİLİYOR'

Göçmenlerin Türkiye’de zaten güvencesiz ve kalıcı bir statüden yoksun olarak tutulduğu belirtilen açıklamada, doğup büyüdükleri yerler yakılıp yıkılan bu insanlar için Türkiye'nin bir bekleme merkezine dönüştüğünün altı çizildi. Mültecilerin geldikleri ülkelere apar topar geri gönderilmelerinin imkânsız olduğuna da değinilen açıklamada, “Çoğunun yakılıp yıkılmış yurtları en azından yakın zamanda onlara bir yaşam sağlayamaz. Üstelik 2014 yılında kabul edilen Geçici Koruma Yönetmeliğinin 6. maddesi 'Bu Yönetmelik kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez' diyor. Suriye'de sorunun çözülmediği ve farklı yerleşim yerlerinde farklı grupların hüküm sürdüğü gerçeğini düşünürsek, mültecilerin güvenle gidecekleri ve hayatlarını sürdürebilecekleri bir yer olmadığını görebiliriz” vurgusu yapıldı.

Türkiye’de her seçim dönemi tekrarlanan dezenformasyon veya marjinal örnekler üzerinden mültecilerin hedef olarak gösterildiği dile getirilen açıklamada, dernek olarak medya ve sosyal medyada sıklıkla yer alan mülteciler hakkında dezenformasyon içeren paylaşımlara yönelik yaptıkları “Doğru Bilinen Yanlışlar” başlıklı çalışmalara da dikkat çekildi. Yaklaşık sekiz yıldır sahada on binlerce mülteciye dokunmuş bir dernek olarak, evlerinden atılan, köle gibi çalıştırılan, saldırıya uğrayan ve hatta öldürülen mültecilere rastladıkları bilgisi verilen açıklamada, “Ama buna rağmen gittikçe artan bir ‘suçlu mülteci, mağdur Türk toplumu’ mesajı yaygınlaştırılıyor” denildi.


'TÜM NEFRET POLİTİKALARINI REDDEDELİM, İNSANLIĞIMIZI SAVUNALIM'

Nefret söylemlerinin seçim yaklaştıkça kötücül bir politikanın malzemesi olarak sunulduğu vurgulanan açıklamada, “Irkçılık, hangi kesime karşı olursa olsun, tüm toplumu çürütebilecek bir hastalıktır. Sorunun çözümünün AB'nin sınırları açması ve Suriye'de barışın hâkim olmasıyla çözüleceği gerçeğini unutmayalım. İktidarın topluma sunmuş olduğu bir mülteci politikası hala ortada yokken, muhalefetin 'göndereceğiz' yaklaşımının insani ve vicdani bir tarafı yoktur. Muhtemel bir gerginlikte en az iktidar kadar sorumlu olacakları aşikardır. Suriyelilere ilişkin yanlış algılarımızı değiştirebilmek için empati kuralım. Bu insanların keyfi değil zorunlu kaldıkları için yerlerini, yurtlarını terk edip buraya geldiklerinin farkına varalım. Tüm nefret politikalarını reddedelim ve insanlığımızı savunalım” ifadelerine yer verildi. (DUVAR)