Hapis cezası verilen Gulgeş Deryaspî: Kürt meselesinde gelinen herhangi bir nokta yok
PEN, yazar Gulgeş Deryaspî'ye verilen hapis cezasının kaldırılması çağrısı yaptı. Sunduğu kanıtların gerekçede yer almadığını anlatan Deryaspî, "Kürt meselesinde gelinen herhangi bir nokta yok" dedi.
DUVAR - 'Örgüt üyeliği' suçlamasından 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edilen Kürt yazar Gulgeş Deryaspî için Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) çağrı yaptı. PEN açıklamasında, Gulgeş Deryaspî'nin Kürt dilini ve kültürünü tanıtan yazıları nedeniyle hedef alındığı ifade edildi. Temyiz kararının nisan ayı sonuna kadar açıklanmasının beklendiğini aktaran PEN “Harekete geçin: Türkiye makamlarına itiraz gönderin” diyerek Gulgeş Deryaspî'nin mahkumiyetinin bozulması için çağrı yapılmasını istedi.
'GİZLİ SAVCININ YASALLAŞMASINI BENİM DOSYAMDA GÖRDÜK'
Kürt yazar Gulgeş Deryaspî, 25 Temmuz 2019 tarihinde sabah saat 4'te evinin çelik kapısı kırılarak gözaltına alındı. Deryaspî, ‘örgüt üyeliğinden’ 4 gün tecrit altında tutuldu. Savcılığa çıktıktan sonra tutuklama talebiyle Bitlis E tipi kapalı cezaevine gönderildi. 8 ay 6 gün sonra, 31 Mart 2020 tarihinde ‘delilsiz tutukluluk sürecinin dolması nedeniyle’ serbest bırakıldı. 3 Aralık 2020 tarihinde görülen 6'ıncı oturumda ise 6 yıl 3 ay cezaya çarptırıldı.
“Gerekçeli karar çıktığında gördük ki sunduğumuz resmi kanıtlar, yazılı ve sözlü sunduğumuz savunmalar gerekçeli kararda yer almadığı gibi talep üzerine bana verilen dosyamda da yoklardı” diyen Deryaspî, şunları söyledi: “Gerekçeli kararda eksik, hatalı ve şahsıma ait savunmaların büyük kısmı yer almamış, sadece evet ya da hayır demişim gibi, şahsıma ait olmayan cümlelerle hazırlanmış. Dosyamda açık ve bilinçli bir çarpıtma söz konusu. Ayrıca kanıtlarım ve savunmalarımın akıbetini de öğrenmek istiyorum. Dosyamdaki en çarpıcı husus da üzerime teşhiste bulunan Mıgin Kayıtbeyi adlı şahısın savcılık tutanağında birden çok yanlışın olması. Tek yanlış belgeyi geçersiz kılarken birden çok yanlış ise belgeyi sahteleştirmez mi? Ki tutanağı hazırlayan savcının ismi ya da sicil numarası tutanakta yok. Yani ‘gizli savcının yasallaşmasını’ benim dosyamda gördük. Gerekçeli karara itirazda bulunduk, dosyam bir üst mahkemeye intikal etti. Van bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza dairesinde bekliyor."
'KÜRT YAZARLARIN KATLEDİLDİKLERİNE ŞAHİTLİK ETMİŞ JENERASYONUZ'
Türkiye'de, Kürt aydın ve yazarlara yönelik hayata geçirilen 'kontrollü baskı' politikasına ilişkin Deryaspî, şunları söyledi: “Yazar demek yeni bir sosyoloji, yeni bir toplum, yeni bir felsefe, yeni bir psikoloji, yeni bir inşa, yeni bir tasarım, yeni bir düzen, yeni bir şekillenme demek. Kürt aydın, sanatçı ve yazarı demek de Kürt toplumuna yenilikler katmak, zenginleştirmek demektir. Var olan Kürt dilini, kültürünü yeni bir bakış açısı, yeni bir felsefe, yeni bir biçimle şekillendirmek demek. Bilindiği gibi bu süreç yeni bir süreç değil. Kürt aydın ve yazarlarının katledildikleri, cezalandırıldıkları hatta diri diri yakıldıkları süreçlere de şahit olmuş bir jenerasyonuz biz. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu tarihten bu güne, gelen her yeni iktidar bu tür caydırıcı politikaları her zaman güncel tuttu. 20 yıllık AKP Hükümeti’nin uyguladığı politikalarda, Anterlerin yerine Ahmetlerin öldürüldüğü politikaların devamı niteliğindedir. AKP hükümetiyle olumlu olumsuz pek çok değişim oldu, pek çok aşama kat edildi ve pek çok sorunda bir noktadan ötekine gelindi. Tabi bu değişim ve gelinen noktalar herkesi mutlu etmemiş olabilir, muhaliflerin kırmızı çizgileri aşılmış vs… Ancak Kürt meselesinde gelinen herhangi bir nokta yok. Ne ileri, ne geri. Geçmişte de Kürt aydın yazarları hedefte idi, şimdi de hedefte ve bu ülkede rejim de değişse, politikalarda değişse, iktidar da değişse Kürt meselesi çözülmeden, Kürt gelişiminin öncülüğünü yapan aydın yazarların katledilmesi, cezaevine atılması değişmeyecektir.”
'YILLARDIR İNCE BİR KILIÇTIR Kİ BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE HEP TUTULDU'
Kürt aydınların sürekli suçlandığı 'örgüt üyeliği'ni Kürt aydın ve yazarların tepesindeki Demokles'in kılıcına benzeten Deryaspî, yıllardır ince bir kılıcın Kürt yazar ve aydınlarının başlarının üstünde tutulduğun söyledi. Türkiye'deki iktidarların, Kürt yazarlara yönelik nefret politikasından sakınmadığını dile getiren Deryaspî, şöyle konuştu:
“İşin aslı şudur ki sorun Kürtçe yazıyor olmanın ta kendisidir, yazının içeriğindeki hoşa gitmeyen olgular değil. Ve bunun bir zamanı yok. Tüm iktidarlar, tüm zaman ve dönemde Kürtçe konuşulmasından, yazılıp-çizilmesinden hep rahatsız oldu. Nefret politikalarını uygulamaktan da sakınmadı. Yıllardır ince bir kılıçtır ki başımızın üstünde hep tutuldu. Gelen iktidar gideni aratmadı, Kürt politikasında demokratik çözümler üretilemedi. Tersine Kürt dili yıllarca yasaklanarak, kültürel gelişimin önü tıkandı. Aydın ve yazarlar da bu politikaların tersine Kürt dili ve kültürünü yaşatma ve geliştirme çabasında oldu. Bunun içindir ki aydın ve yazarlara yönelik baskı politikaları hep gündemdeydi. Ve tabii yapılan ev baskınları ve hapis cezalarının hiçbir tutarlı tarafı olmadı. Bunu ceza dosyalarını hazırlayanlarda biliyor; tutarsız, belgesiz bir davada olumsuz yargıda bulunanlarda.”
'KÜRTÇE YAZMAKTAN KAYNAKLI CEZALANDIRMA'
Deryaspî, geçmişten günümüze pek çok partinin iktidar olduğunu, kendi ideolojilerine göre politikalar geliştirdidiğini ancak yasaklanan, cezalandırılan Kürt dili ve kültürüyle ilgili politikaların hiçbir zaman değişmediğini vurguladı: “Kürtlerin yok edilmesi üzerine inşa edilmiş bir Kürt politikası tüm dönemlerde aktifleşti, tekçi anlayış her dönemde kendini var etti. Buna karşın Kürt dili ve kültürünü yeniden ve yeniden inşa etmeye çalışan, tasarlayan, şekillendiren aydın ve yazarlar da, tekçi, ayrıştırıcı, ötekileştirici politikaları boşa çıkaran bireyler olarak en tehlikeli unsurlar halini aldı. Bu nedenledir ki öldürüldük, bu nedenledir ki cezaevlerine atıldık, kaybedildik... Türk hukukunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bağlı bir hukuk olması nedeniyle aydın ve yazarları Kürtçe yazıp çiziyorlar diye tutuklayamayan hukuk, uyduruk senaryolarla örgütten gelip teslim olmuş, emir kulu, itibarsız şahıslar üzerinden teşhis tutanağı hazırlayıp Kürt aydın ve yazarlara Kürtçe yazmak, kültürünü, dilini geliştirmek çabasından kaynaklı cezalandırmak istemektedirler.”