Hatay’da hayat kurtaran yüksek lisans tezi: Bina yıkılmadı, kimse ölmedi

Hatay’da 2009 yılında akademisyenler tarafından güçlendirme çalışması yapılan bina, depremde ayakta kaldı. Projenin yürütücüsü Prof. Dr. Özcebe yapılan çalışmayı anlattı.

Google Haberlere Abone ol

Ogün Akkaya

ANKARA - Merkez üssü Maraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremde 40 binin üzerinde kişi yaşamını yitirdi. Aralarında Maraş, Hatay, Antep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Urfa, Adıyaman, Kilis ve Elazığ'ın olduğu 11 kenti etkileyen depremde yıkılmış, yıkılacak ve ağır hasarlı 105 bin bina tespit edildi.

Tüm kentler içinde en çok can kaybının yaşandığı Hatay’da 2009 yılında depreme karşı güçlendirilen bir binanın ayakta kalması dikkat çekti. Eski binada 14 yıl önce yapılan güçlendirme projesinin yürütücüsü TED Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güney Özcebe projenin nasıl geliştiğini anlattı. Özcebe’nin verdiği bilgiye göre Antakya’daki 9 katlı betonarme binada lifli karbon polimerleri ile yapılan güçlendirme, tuğla dolgu duvarların da yapı içerisinde yük taşıyıcı elemanlar olarak kullanılmalarını sağladı. Bina hem içeriden hem de dışarıdan güçlendirildi.

‘İNSANLARA GAYRİMENKULLERİ MEZAR OLMASIN DİYE BİR ÇABA BAŞLATTIK’

1999 depreminden sonra meydana gelen büyük yıkım sonrasında ‘Ne yapabiliriz?’ sorusuyla harekete geçildiğini söyleyen Özcebe, projenin başlangıcını “Aftan affa büyüyen, nasıl büyüdüğü belli olmayan kontrolsüz yapılar ve o yapılarda hatalı imalatlar gündeme geliyordu. Bu yapılar altında insanlar kalmasın, insanlara gayrimenkulleri mezar olmasın diye bir çaba içinde olduk. Arkadaşlarım Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde çok ter döktüler ve sonunda bir ürün ortaya çıktı” sözleriyle anlattı.

‘BİNADAKİ HER BİR KİŞİNİN BUGÜN SAĞLIKLI OLARAK HAYATA TUTUNMASI BİR AKADEMİSYENİN ALABİLECEĞİ EN BÜYÜK ÖDÜLDÜR’

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen güçlendirme projesinin Orta Doğu Teknik Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Mustafa Tümer Tan’ın “Orta-Katlı Bir Betonarme Binanın Lifli Karbon Polimerleri Kullanarak Güçlendirilmesi: Gerçek Hayattan Bir Uygulama” isimli tez çalışması olduğunu söyleyen Özcebe proje hakkında şunları söyledi:

“Temel amacı insanları evlerinden çıkarmadan, mümkün olduğu kadar onları yerlerinde tutarak binalarını can güvenliklerini sağlayabilecek bir performans düzeyine çekmekti. Bu çok önemli bir amaçtı. Çünkü siz bir binayı güçlendirmek için bina sakinlerini ‘Sen git sekiz on ay bir yerde otur. Ben senin binanı güçlendireceğim’ derseniz bunu yapmaya ne güç yeter ne de imkân. 99 tane izin gerekiyordu tek tek aştık. Antakya’da normal şartlarda göçme arifesine gelmiş bir binayı içindeki sakinlerini çıkarmadan hatta onlarla vakit geçirerek onardık. Depremde binanın içindeki bütün insanlar kurtuldu. Bu da benim mesleki hayatımda en üst düzey içimi rahat ettiren başarım olmuştur. Binadaki her bir kişinin bugün sağlıklı olarak hayata tutunması bir akademisyenin alabileceği en büyük ödüldür”

‘BİZİM AMACIMIZ BU İŞİN YAPILABİLECEĞİNİ GÖSTERMEKTİ’

Binada gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında bilgi veren Özcebe, lifli karbon polimerleri ile yapılan bina güçlendirmesi hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
“Bina çok düzensiz bir binaydı. İçeriden betonarme döküm işlemler yapılamayacağı için içerideki bütün parçaları, taşıyıcı duruma getirebilmek için tuğla duvarlarını aynı bir betonarme duvar gibi kullanabilmek için lifli karbon polimerleri kullanarak güçlendirilmesini sağladık. Duvarların depremde çatlayıp, patlayıp dökülmemesini, yük taşımasını sağladık. Binanın dışından da güçlendirme işlemine destek verdik. İçerideki taşıyıcı duvarları depreme karşı dirençli, dayanıklı hale getirebilmek için karbon nanofiber kullandık. O yıllarda bu teknoloji çok pahalıydı. Bir ekip çalışmasıyla binayı ayakta tuttuk. Proje sadece bir binada gerçekleşti. Bizim amacımız bu işin yapılabileceğini göstermekti.”

‘BUGÜNKÜ YEREL VE MERKEZİ YÖNETİM KISA ZAMANDA OYA DÖNÜŞEBİLECEK İŞLERİN PEŞİNDE’

Projenin genele yayılmasının önünde yerel yönetimler açısından maddi imkansızlıklar olabileceğini söyleyen Özcebe, “Bu bir belediyenin altından kalkabileceği bir iş değil” dedi. Depreme karşı mücadelenin bir devlet politikası haline getirilmeden çözülemeyeceğini anlatan Özcebe, şöyle konuştu:
“Bu ülkede bundan 7, 8 sene önce güçlendirmeye güvenmeyen ama kentsel dönüşümün çare olduğunu söyleyen siyasilerimiz vardı. Hem de üst düzey siyasiler. Böyle bir siyasi mesaj verdikten sonra sizin güçlendirme projeleriniz ön plana çıkamaz. Belediyelerin kaynakları sınırlı ama yol gösterebiliriz ona bir şey demiyorum. Yönetmelikte bir açılım olsaydı belki o anlamda yönetmelik bina sahiplerini kişisel bazda aştığı için belediyeler de teşvik edebilirdi. Belediye politikalarıyla bu sorunu çözemezsiniz. Hükümetler, belediyeler 10-15 yıl kalacaktır ama depremler 100 yıl. Deprem bir milli güvenlik sorunudur. Bugünkü yerel ve merkezi yönetim kısa zamanda oya dönüşebilecek işlerin peşinde. Örneğin imar affı.”