Esenler'de bir yolcu: Eşini ikna ederse Edirne'den Midyat'a taşınacak!
Bayram tatilinde İstanbul'dan ayrılmak isteyenlerle dolu Esenler Otogarı... Acentelarda bilet bulmak mümkün değil. Bir de 'kimliksiz' yolcular var ki...
Bilet satan acentada görevli bir personel ile yolcu arasında küçük bir tartışma geçiyor: Yolcunun kimliğinin olmaması personeli kızdırmış! Belki de Suriyeli bir mülteci çünkü Türkçesi 'çat pat'... Sonunda istediği bileti alamadan acentadan çıkmak zorunda kalıyor. O gidince soruyorum neden bilet vermediklerini. Cevap: "Abi adamın IŞİD'li olmadığını ben nereden bileyim. Otogarda binlerce insan var. Hele böyle bir dönemde insanların ne olduğunu kestirmek çok zor. Günde en az 200 yolcu bilet almak için geliyor. Bunlardan en az 30 kişinin kimliği yok. Ben bunlara nasıl bilet veriyim? Önümüze gelen herkese bilet versek yandık."
MİDYAT'TAN EDİRNE'YE...
Benim kimliğim var, kimlikli 170 kişiden biriyim! Nihayet istediğim yöne bir bilet bulabiliyorum... O sırda Edirne bileti alan 30'lu yaşlarındaki Ayhan'la tanışıyoruz. Otobüsünün kalkmasına daha 3 saat var. Midyat'tan yeni geldiğini söylüyor. Başlıyor anlatmaya: "Ben Midyat'a arkadaşımı görmek için gittim. Giderken birçok ön yargım vardı. Gitmeye ilk başlarda çekiniyordum. Ama kafama koydum. Salı günü Midyat'ta gittim. Arkadaşım beni karşıladı. İlk gün her yeri gezmek istedim. Nusaybin'e gitmek için arkadaşımı zorladım. Oranın havasını solumak istedim. Acaba her şey medyada gösterildiği gibi miydi? İlk önce beyaz suya gittik. Ardından Nusaybin'e gittik. Oradaki insanlar beni çok iyi karşıladılar. Her girdiğimiz bakkalda bize çay ısmarlıyorlardı."
'EŞİMİ ALIP MİDYAT'A TAŞINACAĞIM'
Kürt illerini gezdikten sonra kafasındaki şüphelerin giderildiğini söylüyor! İstanbul otogarı ile Midyat'takini karşılaştırıyor... Orada bilet almak için hiçbir sorun yaşamadığını anlatıyor: "Burada bilet almak için 6 saattir bekliyorum. Keşke gelmeseydim. Midyat'a giderken çekinerek gitmiştim. Ama İstanbul'da daha çok çekindiğimin farkına vardım. Burada her an bir bomba patlayabilir. İnsanlar birbirine düşman gibi bakıyormuş. Bunu çok iyi anladım. Nusaybin'deki o yıkıntıya rağmen insanlar misafirperliklerini hiç eksik etmediler. Orada 'insanlık' vardı. Bu insanlığı herkese anlatacağım. Düşünebiliyor musun 4 gün Mardin'e gittim diye Edirne'den arkadaşlarım her gün beni arıyordu. 'İyi misin kendine dikkat et' diye. Ama asıl benim onları merak etmem gerekiyor. Ben iyiydim orada. Hiçbir şey onların dediği gibi değil. Eve gittiğim zaman eşime Midyat'a taşınacağımızı söyleyeceğim. Eğer eşimi ikna edebilirsem bir daha İstanbul'un kahrını çekmeyeceğim."