Nejat İşler: Ayak parmaklarım da yok

Nejat İşler, İkimizin Yerine filmi ve hayatıyla ilgili soruları yanıtladı. İşler, tedavi sürecinde ayak parmaklarını da kaybettiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Oyuncu Nejat İşler, başrolünü Serenay Sarıkaya'yla paylaştığı İkimizin Yerine adlı filmle yeniden setlere döndü. İşler, aylar süren tedavi sürecini ve bu sürecin ardından gelen filmi Hürriyet gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu'na anlattı.

İşler'in "Biliyor musun benim ayak parmaklarım da yok" dediği röportajdan öne çıkan bölümler şöyle:

Serenay Sarıkaya’nın oyunculuğunu nasıl buldun?

- Gayet başarılı. Meraklı, çalışkan ve en önemlisi cesur. İyi iş çıkardı bence.

Filmin bu hafta içinde hem galası hem özel gösterimleri gerçekleşti. İlk tepkiler nasıldı?

- Çok kimseyle konuşma fırsatım olmadı ama konuştuklarım filmi ve Serenay’ı beğendiklerini söylediler. Özellikle annem, babam ve yeğenim çok beğendi. Sen de izledin, nasıl buldun?

İyiydi, çarpıcı finaliyle ilginç bir film olmuş. Geçirdiğin ağır hastalık sonrası rol aldığın ilk film oldu “İkimizin Yerine”. Ne hissettin kamera karşısına geçince, özlemiş misin?

- Hem de çok özlemişim. Başlangıçta biraz korktum, zira bir daha hiç oyunculuk yapamayacağımı düşünüyordum. Sonra hatırladım her şeyi. Huysuzluklar bile yaptım eskisi gibi... Korkularım çabuk geçti ama. Ekip sağ olsun.

Eminim başka projeler de sunulmuştur sana. Neden bu filmi seçtin?

- Tanımadığım insanların işlerinde pek çalışmam. Timur Savcı, ilk başrolümü oynadığım “Mustafa Hakkında Her Şey”in yapımcısıydı. Umur Turagay’ın çektiği bir reklamda oynamıştım, benim enkaz halimden şahane bir iş çıkarmıştı. Pınar Bulut’un yazdığı işleri izlerdim. Serenay’la “Behzat Ç. Ankara Yanıyor”da çok eğlenmiştik. “Koşun, ekibi tekrar topluyoruz” tadında bir işti, o yüzden bu filmi seçtim.

YARIN ÖLECEKMİŞİZ GİBİ...

Oynadığın karakterde kendine benzettiğin huylar var mı?

- İnsana dair olan her şeye anlayışla bakarım. Anlamaya çalışırım. Müşfik Hoca, “Ne kadar kötü bir karakter oynasanız da, onun haklı olduğuna inanmalısınız” derdi. İnandıktan sonra sadece sesini ve vücudunu kullanman gerekiyor, dolayısıyla her rolü kendime benzetiyorum.

Şimdi sağlığın nasıl, kendini tam anlamıyla sağlıklı hissediyor musun?

- Eskisi gibi asla olamayacağım. Ancak şu anda kendimi çok iyi hissediyorum. Mahrum kaldığım pek bir şey yok.

Tiyatro için yazdığın üç oyunun ardından bu yıl “Gerçek Hesap Bu” adında bir kitap çıkardın. Satışı ve geliri ne durumda?

- Gençliğimde oyunlar yazdım, evet. Bunlardan üçü oynandı. Fakat onlar kitap olarak basılmadı. Bu da internette dolaşan yanlış bir bilgi. “Gerçek Hesap Bu” ilk kitabım. Gümüşlükspor, geçtiğimiz futbol sezonunu bu kitabın telif geliri sayesinde başarılı ve sorunsuz geçirdi. Biraz acemice ve hızlıca yazılmış yerleri olmasına rağmen 100 binin üstüne çıktı.

 “Tek isteğim, gerçekten istediğim şeyleri yapmak” diyorsun kitapta. Şu an bunları gerçekleştirdiğin bir dönema mi yaşıyorsun?

- Açıkçası, gribe yakalanıp ‘Tahtalıköy’e gidiyordum az daha. Bu yüzden yarın ölecekmiş gibi eksiksiz yaşamanın peşindeyim. Ve öldükten sonra iyi anılmanın.

Kitapta hastalık sürecine ve Gümüşlük’e yerleşme kararına da değinmişsin. “Her şey Gezi Direnişi’yle başladı” diyorsun. Uzun uzun anlattın ama neydi seni bu kadar derinden etkileyen şey?

- 19-20 yaşındaki gençlerin, hayat tarzlarını ve sevdiklerini korurken kullandıkları dilin ve yöntemin çok zekice ve korkusuzca olması etkiledi beni. Her sanatçı gibi, böyle kalabalık bir kesimi de anlamak, onlara da hitap etmek zorundayım. Güneydoğu’da yaşayan ve eğitim gören bir grup çocuk ve gençle bir yaz kampı yaptık. Aralarında hiç deniz görmeyen, hiç tiyatro seyretmeyen vardı. Yüzme öğrettik, resim, heykel yapmayı denediler, yazılar yazdılar ve “Küçük Prens” oyununu seyrettiler. Birbirimizi anlamayı denedik aslında. Sonra Muğla Üniversitesi’nden hocalık teklifi geldi, bir sene boyunca 30 tane canavarla uğraştım. Halen de en küçüğü 2008 doğumlu 100 kadar sporcuyla ilgileniyorum.

ÇOCUKLAR BANA FASULYE MUAMELESİ YAPIYOR

Spor var mı hayatında peki? Gümüşlükspor dışında...

- Olmaz olur mu! Fırsat bulduğum zaman takımla idmana çıkıyorum zaten. Yazları plaj voleybolu maçlarımız yıkılır. Halı saha maçları yaparız kışın. Bazen masa tenisi. Basketbolu çok seviyorum, lisanslı da oynamıştım. Köyde henüz basket sahası olmadığı için oynayamıyoruz ama yakın bir zamanda Gümüşlükspor tesisinin içinde olacak. Bir de, el ve ayak parmaklarım kesik, akciğerin biri yarım olduğu için, çocuklar bana “fasulye” muamelesi yapıyor, kızıyorum.

El parmaklarının kesildiğini biliyorduk. Ayağında kaç parmağın kesildi?

- Rakam vermeye gerek yok.

Zorlanmıyor musun ayakta dururken, yürürken?

- Zorlanmaz olur muyum, ayağıma göre ayakkabı seçmeye çalışıyorum hep.

Hastalık öncesi ve sonrası Nejat İşler nasıl biriydi? Değişimler oldu mu?

- Olmaz olur mu... Artık daha dikkatliyim. Yakın çevrem yaşamış travmayı zaten. Onlara kulak veriyorum bir şey yaparken. Meşhur inadımı bıraktım biraz...

Şimdi hastalık dönemine baktığında ne düşünüyorsun?

- Yaşıyorum ya... Hayattayım... Bundan güzel şey olur mu?

HABERİN TAMAMI