Masal gibi ağaçlar

Dünyanın gelmiş geçmiş en ilginç hikayelerine sahip olan ağaçlarını sizler için derledik…

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Bu ağaçlar bilinen ağaçlardan çok farklı… Bu sadece güzel veya ilginç olduklarından değil, hepsinin kendilerine has bir hikayesi olmasından kaynaklanıyor.

haber-ici-banyan Banyan ağacı

BANYAN

Banyan ağacının kendisi aslında başlı başına bir orman... Klasik bir Banyan ağacının 300’e yakın ana gövdesi ve 3000 civarında ince gövdesi var. Ağaç büyürken dalları yere uzanarak toprağı deliyor ve yeni bir gövdeyle dışarı çıkıyor. Yani dal diye düşündüğünüz her kol aslında bir gövde… Tohumu bir toplu iğnenin başından ufak var ve bu minicik tohum binlerce gövdesi olan bir ağaca dönüşüyor. Tropikal iklimi seven bu ağaç daha çok Hindistan ve Güneydoğu Asya’da yetişiyor. Bir kaynağa göre Budizm'in babası Buda, Banyan’ın altında oturup çile çekerken aydınlandığı için Hindular ve Budistler tarafından da kutsal kabul ediliyor. Ağaç uzun yıllar yaşadığı için ölümsüzlüğü simgelediği için "Yaşam Ağacı" olarak da biliniyor.


BAOBAB

Afrika yerlilerinin inanışına göre, Tanrı önce Baobab ağacını yaratmış, ağacın ihtişamını ve güzelliğini kıskanan şeytan da ağacı tutup ters çevirmiş. Bu ağacı bu kadar ilginç kılan da, bu sanki ters çevrildiği için kökleri dışarıdaymış gibi duran görüntüsü. Çok uzun ömürlü olan ve yeryüzünün en geniş gövdeli ağaçlarından sayılan Baobab ağacı, daha çok Madagaskar, Afrika ve Avustralya’da yetişiyor. "Maymun Ekmeği" olarak da bilinen ağaçların gövdelerinde oyuklar olduğu için, bazı yerliler bunların içinde yaşıyor. Günümüzde bu ağaçlar soyunun tükenmesi tehdidine karşı korumaya alınanlardan...

Baobab ağacı Baobab ağacı


ATEŞ

Bu ağaç da Madagaskar bölgesinden… Dünyanın en güzel ağaçlarından sayılan bu büyüleyici Ateş ağacı, 12 cm çapa ulaşabilen parlak kızıl, alev kırmızısı, turuncu ve sarı renklerden oluşan dev çiçekleri sayesinde tam bir tabiat harikası sayılıyor. Aynı zamanda çok popüler Bonsai bitkilerinden olan Ateş ağacı, sıcağı sevdiği için Kıyı Ege ve Akdeniz sahil bölgesinde de yetişebiliyor. Tohum kabukları ise Karayipler'de "marakas" olarak da bilinen bazı perküsyon aletlerinin yapımında kullanılıyor. Ağacın "Poinciana" olarak da kullanılan isminin İngiliz Kraliyet Ailesi tarafından Fransız valisi Phillipe de Longviliers de Poincy'nin onuruna verildiği söyleniyor. Bu da ağacı gerçek bir mavi kan yapıyor.

Ateş ağacı Ateş ağacı


SEKOYA

John Steinbeck, "Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında" kitabında bu ağaçlardan şöyle bahsediyor: “Sekoyalar, bir kere görüldüğünde artık

haber-ici-sekoya Sekoya ağacı

hep sizinle kalan bir iz bırakıyor. Bu ağaçların yarattığı his aktarılabilir bir şey değil. Dinginlik ve huşu yayıyorlar. Bu sadece inanılmaz endamlarından, gözlerinizin önünde dalga dalga farklılaşan renklerinden, bildiğimiz hiçbir ağaca benzememelerinden ziyade başka bir devrin elçileri olmalarından kaynaklanıyor.”

100 metreyi aşan boyu ve 13 metreyi bulan çapıyla dünyanın en büyük ve en uzun yaşayan canlılarından sayılan dev Sekoya ağaçlarının anayurdu Kuzey Amerika, en çok da Kaliforniya… "Mamut Ağacı" ismiyle de bilinen Sekoya ormanlarının dinozor çağlarından kalma devasa ve mistik görünümü, "Yıldız Savaşları" ve "Jurassic Park" gibi pek çok film de set olarak kullanılmış. İki yıl evvele kadar bu ağaçlardan hiçbiri doğru düzgün fotoğraflanamamıştı ama National Geographic dergisi ilk kez 2014 yılında "Başkan" isimli dünyanın 3200 yaşındaki en yaşlı ve uzun ağacını, 120 adet fotoğraf kullanarak tek karede fotoğraflamayı başarabildi.


JAPON VİSTERYASI

Dünyanın en romantik ağaçlarından sayılan Japon Visteryası, bizde Mor Salkım ağacı olarak biliniyor ve zarafet, sabır, şeref gibi pek çok duyguyu sembolize ediyor. Japonya’daki en eski Visterya ağacı tam 1200 yıllık, bu yüzden ağaç ölümsüzlüğün ve uzun aşkın da sembolü… Etkileyici bir kokusu olan ve mavi-menekşe ile kırmızı-mor çiçeklerin süslediği bu ağaç adeta görsel bir şölen. Romantik bir tarafı olduğu için dokunduğu her canlı cansız dokuya tutunuyor.

Rivayete göre, 1820'li yıllarda Japon "Kabuki" tiyatrosu Fuji Musume'de, elinde Visterya dalı tutan bir kızın resmedildiği bir tablo vardır. Bir gün tablodaki genç kız, bir adama aşık olduğu için o tablodan dışarı çıkar. Ne yazık ki aşkı karşılıksızdır ve sonunda iki boyutlu dünyasına geri döner. Bu yüzden Visterya acıyı da sembolize eder.

haber-ici-japon-visteryasi Japon Visteryası


Gülle ağaçlarının meyveleri Gülle ağaçlarının meyveleri

GÜLLE AĞACI

Karayipler, Güney Amerika ve Hindistan gibi tropikal iklimli bölgelerde yaşayan bu ilginç ağaç, ismini top mermisi şeklindeki meyvelerinden alıyor. Neredeyse bir Bowling topu büyüklüğünde ve ağırlığında olan bu meyveler yüzünden, gülle ağaçlarının altında oturulması yasak. Yaklaşık 3000 yıldır yeryüzünde bulunan bu ağacın her ne kadar değişik bir görüntüsü olsa da, meyveleri gerçekten korkunç bir kokuya sahip. Ağacın çiçekleri de dallarında değil, direkt gövdesinde yetişiyor.

Bu şaşırtıcı ağaçlar, Hindistan'daki Şiva tapınaklarında, ayrıca Sri Lanka ve Tayland'daki Budist tapınaklarında bulunuyor. Ağacın kabukları, yaprakları ve çiçekleri anti bakteriyel, antiseptik ve analjezik özelliklere sahip olduğundan tıbbi amaçlı kullanılıyor. Budistlerin ağacı kutsal saymalarının sebebi de, bu ağaçların Buda’nın doğduğu köyde yetişmesinden…


haber-ici-gokkusagi-agaci Gökkuşağı okaliptusu

GÖKKUŞAĞI OKALİPTÜSÜ

Görenleri ilk bakışta büyüleyen bu ağaç doğanın mucizelerinden biri sayılıyor. Kuzey yarım kürede bulunan bölgelerde görülen tek okaliptüs türü olan ve sudan beslenen bu ağaçlar adeta usta bir ressamın elinden çıkmış gibiler. Sudan beslendikleri için bataklıkların kurutulması amacıyla da kullanılıyor.

Yılanların deri değiştirmesi gibi okaliptüsler de yılın farklı zamanlarında fazlalık olan parçalarını döküyorlar. Dökülme ile birlikte açık yeşil olan iç tabakalar havayla ve suyla temas ettikçe koyulaşarak, mavi, mor, turuncuya dönüşüyor. Bu renklerin gövde üzerindeki dağılımı da bu muazzam görüntüyü oluşturuyor. Bu ağacın hikayesi de Yuki isminde bir okaliptus ağacı ile en yakın arkadaşı olan Spec isimli gökkuşağı hakkında. Yuki arkadaşını kötü bir cinden korumak için kabuklarının içine saklar ve arkadaşı Spec de minnettarlığını göstermek için renklerini ona verir.


EJDERHA KANI AĞACI

Ejderha Kanı ismi, ağacın kendi ürettiği kan kırmızısı doğal reçineden geliyor ama bize göre en büyük sebebi, ağaç kesildiğinde üzerinden akan reçinenin ağacın kanadığı hissi vermesinden... Dünyada sadece Hint Okyanusu kıyısında, Arap Denizi’ndeki "Sokotra" adasında ve Güney Amerika’nın Amazon ormanlarında yetişen ağaçlardan alınan bu değerli reçine, tamamen doğal ve organik… Koyu kırmızı kıvamında olan bu reçinenin kendine has, çok keskin ve ekşimtırak bir kokusu var, bunun sebebi de çok yüksek antioksidan içermesinden kaynaklanıyor.

Ejderha Kanı reçinesinin iyileştirici ve tedavi edici gücü, yüzlerce yıldır vahşi Amazon ormanlarının yerli kabileleri tarafından kanamaları durdurmak, yaraları dezenfekte etmek ve her tür cilt sorunlarını iyileştirmek amacıyla kullanılıyor. Mitolojiye göre, altın elmayı çalmaya çalışan Herkül tarafından öldürülen Ejderhaların Efendisi Draco Hesepros’tan akan kanlardan yükselen ağaçlar bunlar. Günümüzde artık çok nadir bulunan bu mucizevi Ejder Kanı Ağacı nesli tükendiği için koruma altında…

Ejderha Kanı ağacı Ejderha Kanı ağacı


BRİSTLECONE ÇAMI

Bu çamlar dünyanın en eski canlı organizmaları olarak biliniyor. Araştırmacı Tom Harlan’ın Kaliforniya'nın "Beyaz Dağları"nda bulduğu bir örnekte yaptığı ölçümlerine göre, ağacın yaşı en az 5000 yılın üzerinde. Bu ölçüm çam ağacını dünyanın bilinen en eski ağacı yapıyor. M.Ö. 3049'da, yani ilk yazı icat edildiğinde ve ülkemizdeki Truva şehrinin kurulduğu zaman bu ağaçlar varmış. Antik ağaç statüsünde olduklarından binlerce yıldır çetin hava koşullarına maruz kalmış ve sanki kurumuş gözükmelerine karşın, hücresel seviyede Truva’nın inşa edildiği zamanki kadar gençler. Kimse bu ağaçların nasıl bu kadar uzun zamandır ayakta kalabildiklerini bulabilmiş değil! Eski Yunan efsanelerine göre, Prometheus insanlara ateş (bilginin sembolü) getiren bir ölümsüzdü. Bu çamlar da köklerinde sakladığı bu bilgilerin insanlığa aktarılmasına yardımcı oldu.

Bristlecone Çamı Bristlecone Çamı


ŞİMŞİR

Türkiye'de Fırtına Vadisi’nde bulunan, Şimşir ormanı dünyada bulunan anıt ormanlardan biri... Çamlıhemşin, Şimşirlik mevkii ve Kito ormanlarında bulunan Şimşir ağaçlarının, boyları ve kalınlıkları nedeniyle dünyada tek orman olma özelliği taşıdığı söyleniyor.

Şimşir ormanının içine girdiğinizde, gerçek anlamda bir Ortaçağ masalının içine girmiş gibi hissediyorsunuz. Her an karşınıza bir şövalye, bir "elf" veya bir orman perisi çıkacakmış gibi… Rivayete göre, Şimşir ağacı eski çağlarda Hades'e ithaf edilen bir ağaçmış. Ölümsüzlüğü simgelediği için yaprakları tedavi için kullanılır ve zehirli bir bitki olduğu için ölüme sebep olabilirmiş. Muhtemelen iyileştirme ve öldürme kabiliyeti göz önüne alındığında, bu ağacın neden Hades’e ithaf edildiği anlaşılır.

Şimşir ormanı Şimşir ormanı