Bonsai: Sen başlarsın, oğlun devam eder, torunun görür
Kendi bonsai ağacını yapmak ya da evinde ilginç bitkiler yetiştirmek isteyenler buraya. Bu işin eğitmenini bulduk ve gerekenleri öğrendik.
DUVAR - Aslında serbest çalışan bir fotoğrafçı olan Eraydın Erdoğan Bonsai yetiştirmeye hobi olarak başlamış, sonra işin uzmanı olmuş ve tam yedi yıldır Bonsai disiplini üzerinde çalışıyor. Seramik sanatçısı eşi Yaprak Hanım ile birlikte çalıştıkları bir atölyeleri var. Erdoğan, burada Bonsai ağaçları için özel saksılar üretiyor; bu fikir de aklına hiçbir yerde Bonsai ağacı saksısı bulamamasından gelmiş. Bir de sukulent bitkilerden oluşan bir seraları var evlerinde. Hayatınızda hiç görmediğiniz bitkilerle içiçe yaşıyorlar.
Nasıl başladı bu serüven?
Biraz öyle hakikaten. Çocukluğum doğada geçti, bitkilerle ve hayvanlarla aram her zaman iyiydi. Fakat şartlardan dolayı hep ilgimi çekmiş olan Bonsai konusunda sadece teorik olarak çalışabilmiştim. Bonsai çok eski bir disiplin, aklımıza hemen Japonya gelse de tarihi daha eskiye, Mısır uygarlığına kadar gidiyor. İnsan ile doğa arasında karşılıklı hizmete dayanan çok uzun soluklu, sabır isteyen, eğitici bir serüven… Yedi yıl önce taşındığımız ev böylesi pratik çalışmalar için çok elverişliydi ve serüven böylece başlamış oldu.
Sizce bu bir sanat mı? Bu size göre mi böyle yoksa dünya da sizinle aynı fikirde mi?
Literatürde ‘Bonsai Sanatı’ olarak geçiyor fakat ‘sanat’ demek çok iddialı geliyor bana. Hobi de değil kesinlikle. Bir ‘yol’ demek daha yakın geliyor bana göre. Kendini daha iyi tanıyacağın binlerce yoldan biri sadece, belki dünya da benimle aynı fikir de olabilir bu anlamda.
Bonsai yapmak ülkemizde çok bilinen bir uğraş değil sanki...
Aslında hatırı sayılır bir Bonsai meraklası var ülkemizde. Dernekler var, bir çok ilimizde Bonsai toplulukları var, Workshop yapanlar var. Ve her geçen gün daha çok insan ilgi duymaya başlıyor sürekli. İnsanlar artık doğayı özlüyorlar ve bu yüzden Bonsai üzerinde çalışmak müthiş bir terapi.
Bonsai nedir peki, nasıl yapılır?
Önce şunu belirteyim; Bonsai kesinlikle bir ağaç türü değildir. Gövdesi odunsu olan bitkiler üzerinde çalışabileceğiniz bir uygulamalar disiplinidir. Amaç bitkiyi minyatürize etmektir. Alt açıdan bakıldığında gerçekten asırlık bir ağacın altındaymışsınız hissini vermesi beklenir. Yıllar süren kök ve dal budaması sonucunda kendi ebatlarına göre mükemmel ve kök sistemi gelişmiş çok sağlıklı ağaçlar üzerinde çalışılır. Bu noktaya kadar ağacınız sadece bir Bonsai adayıdır ve bunun tamamlanması 3-4 yıl sürer. Daha sonra adayın uygun olduğu stil seçilir ve çeşitli yöntemlerle dallar istenilen yönlere doğru şekillendirilir. Her aşama çok zordur, sonuçları almak da uzun sürer, gerçek bir sabır ister. Bu ancak yıllarca sürecek bir iletişime dönüşürse zevklidir.
Demek ki aşık olmak gerekiyor bu kadar zaman bekleyebilmek için. Altında yatan felsefi bir anlamı da olmalı!
Felsefesi var çünkü 5000 yıllık bir disiplin. Aşk mı bilmiyorum ama acelem yok benim, sonuca odaklı bir uğraş değil çünkü. Sürece yönelik sadece… Japonlar Bonsai için, ‘sen başlarsın, oğlun devam eder, torunun görür’ derler. Bu, Uzakdoğu yaklaşımı tabii… İnternette ‘bugün yaptığımız Bonsailer’ diye bir paylaşım görmüştüm. Bu da bizim yaklaşımımız... İkisinin arasını da Avrupa buldu. 8-10 yılda sergilenecek düzeyde Bonsailer yapılıyor. Binlerce topluluk var ve her sene dünyanın pek çok yerinde çok ciddi organizasyonlar, yarışmalar, sergiler yapılıyor.
Şu öteki uğraşınızdan bahsedelim biraz; sukulent bitki koleksiyonerisiniz aynı zamanda...
Sukulent konusu, herkes gibi gördüğüm bütün sukulentlere saldırmakla başladı ve zamanla da birkaç türün çeşitlerini üretmeye giden başka bir serüvene döndü. Sukulentler, kaktüsleri de içine alan çok geniş bir aile… %99’u 400 milyon yıldır sadece Güney Afrika’daki Namibya çölünde yaşar. Formları müthiştir. Habitatları bile sanki başka bir gezegen gibidir.
Çok pahalı bir uğraş değil mi bu? 50 bin Euro'luk ağaçlar olduğunu bile duydum.
Çok ucuz bir uğraş olmadığını söyleyebilirim ama pahalı bir uğraş da değil. Ağaçların rahat edebileceği balkon, teras, bahçe ortamı ve ortalama bir araç kiti yeterli olacaktır. Uğraşmak değil de satın almak istenirse gerçek Bonsailer oldukça pahalı… Birkaç sene önce Japonya’da muazzam bir Bonsai 1.000.000 Yen’e alıcı bulmuştu. Yapı marketlerde satılan Bonsailer çok daha ucuz fakat gerçek Bonsai değiller. Florya’da İstanbul Seracılık diye bir işletmede Japonya’dan gelmiş özel bir koleksiyon var görmek isteyenler için.
Türkiye'de bu anlamda çok koleksiyoner var mı?
Sukulent bitkilerin, Bonsai konusundan çok daha fazla meraklısı var Türkiye’de. Köklü bir dernek ve bu derneğe bağlı yüzlerce koleksiyoner var. Son yıllarda bu sayı ciddi bir şekilde arttı.
Herkes koleksiyoner olabilir mi?
Sukulent koleksiyonerliğini herkes yapabilir, bunun için ille de bir bahçeniz olması gerekmiyor. Genel olarak aydınlık mekanlarda tutulmaları gerekse de yarı gölge mekanlarda da yaşayabilen türler var. Biraz internet araştırmasıyla yaşadığınız şartlara uygun türlerin isimlerini öğrenip küçük koleksiyonlar edinebilirsiniz.
Bunu yapmak size ne kazandırıyor? Hayatta...
Bitkilerle uğraşanlar bilir, bu ilişki sevgi, şefkat ve sabır gerektirir. Aynı zamanda güzelliklerini izlemek zihni by-pass eder. Doğadan çok şey öğrendim ve her gün yeni birşeyler öğreniyorum. Heyecan verici bir öğrenme ve deneyim süreci bu benim için, bir nevi hayatta tekamül gibi…
Peki, Yamadori ya da Yamadorian nedir?
Yamadorian benim Japonca’daki ‘yamadori’ kelimesinden ürettiğim bir isim aslında, bir nevi imza…. Yamadori doğada kendi kendine oluşmuş bonsailere verilen isim. Seramik atölyemizde yaptığım Bonsai ve sukulent saksılarının altına bir şeyler yazmam gerektiği bir sırada uydurmuştum. İnstagram da ‘Yamadorian’ diye bir hesabım var. Bu konulara ilgi duyanlar ile ordan iletişime geçiyorum.