Barış Balkır: 'Türkiye'de hep birlikte haksızlığa uğruyoruz'
Özkan Özgür ile 23 Soru'nun konuğu oyuncu-komedyen Barış Balkır...
1. Sizin için kullanılan hitap biçimlerinden hangisi daha çok hoşunuza gidiyor?
Junior Barış hitabı en sevdiğimdi sanırım. Ufak ve enerjik olduğum için derlerdi. Hala ara sıra kullanırlar. Bir de yıllar öncesindeki detayları çok net hatırlayabildiğim için Google Barış diyorlardı.
2. Sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz arkadaşlarınız var mı?
Kesinlikle var. Zaten bir yerde en zeki bensem, pek doğru bir yerde olmadığımı düşünürüm. Bunu böyle rahatça söylemek kolay; ama tabii bu sefer en zeki başkası oluyor ve o da doğru yerde değil diye diye paradoksa sokmak istemiyorum bu konuyu. Dostlarımın kesinlikle çok yaratıcı ve enerji dolu insanlar olduğunu söyleyebilirim. Hepsinin oldukça zeki olması bir yana, eğlenmeyi gerçekten iyi bilmeleri ve herkesin birbirini can kulağıyla dinleyebilmesi en önemlisi.
3. Arada sırada saçma şeylerle uğraşmak zorunda olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Ben bu ülkede çoğu şeyin yeterli karşılık bulamadığına eminim artık. Bu yüzden bazen tutkuyla bağlı olduğum işleri yaparken bile tereddüt ediyorum. Tabii bu durum motivasyonumu azaltıyor... Saçma sapan şeyler pek aklıma gelmiyor açıkçası. Hayatımdan oldukça çıkarmışım sanırım. Ama tamamen saçma sapan bir yerde değil miyiz ya? Şahane!
4. ‘Tüm yaşadığım sıkıntılara değdi bu!’ dediğiniz olaylar yaşadınız mı?
Başarı veya başarısızlığı varılan hedeften öte, daha çok yolun kendisi olarak görüyorum. Bu yüzden bazen yaşadığım sıkıntılara değiyor, bazen değmiyor diyebilirim.
5. Bir evcil hayvanın insanı mısınız? Geçmişte böyle bir deneyiminiz oldu mu, ileride bir gün düşünür müsünüz?
Bir yıldır kedimiz var evde, herkes bayılıyor ona. İnanılmaz bir ilgi odağı. Gerçi ben kedinin adını viski koydum, yeni bir apartmana taşındık bir de, şimdi herkes alkolik sanıyor bizi. “Viski! Viski!” diye bağırıyoruz ailecek... Stand-up’ta da anlatıyorum bu konuyu, iyi ki almışız kediyi...
6. Çocukluğunuzdan kalan ve ilk fırsatta tatmak istediğiniz özel tat var mı?
Ben hep büyümek istedim küçükken, bir tek o vardı sanırım. Şimdi de sürekli tadıyorum diyebilirim. Malum zaman hep ileri akıyor. Bununla beraber tabii hep sahne almak istedim. En büyük hayalim stand-up ve tiyatroyu profesyonel olarak yapmaktı ve yapıyorum. Çok başındayım sadece, daha çok yol var...
7. Sanatın ya da sanatınızın neresindesiniz?
Çocukluğundayım diye düşünüyorum. O da benim gibi, az önce dediğim gibi sürekli büyümek istiyor, sürekli daha fazla farkındalık, daha fazla içindeki tanrısallığa ulaşma gayesinde. Yolun çok başındayım ve umarım devamı vardır.
8. Ezberinizde şiir var mı? Hangi şairin hangi şiiri?
Orhan Veli Kanık – Anlatamıyorum şiiri. Çok sade olduğu kadar derin...
9. Okuduktan sonra çok etkilendiğinizi düşündüğünüz bir kitap var mı?
Çocukluğumda Harry Potter beni en çok etkileyen kitap olmuştu, hala da filmlerini çok severek defalarca izleyebilirim. 20 yaşından sonra okuduğum en iyi kitap William Shakespeare – Venedik Taciri oldu sanırım.
10. En son ne zaman tiyatroya gittiniz?
Birkaç gün önce. Her ay en az dört oyuna gitmeye çalışıyorum.
11. Belleğinizde yer eden ve tavsiye edeceğiniz bir film var mı?
Türk filmi olarak Gemide favorim. Yabancı olarak o kadar çok var ki... Interstellar’dan Olağan Şüpheliler’e, Matrix’den Midnight in Paris’e...
12. Size göre ‘yabancı’ kimdir?
Az veya hiç konuşmayan.
13. En son ne zaman haksızlığa uğradığınızı düşündünüz?
Önceki sorularda belirttiğim gibi karşılık bulmak zor. Türkiye’de çoğu konuda, hep beraber haksızlığa uğradığımızı düşünüyorum.
14. Hak etmediğini düşündüğünüz birilerine saygı göstermek zorunda kaldığınız oldu mu?
Ben dürüstlükten uzak, üstü kapalı davranmaktan olabildiğince kaçan birisiyim. Bu yüzden öyle bir durumda kaldım evet ama saygı göstermek değil de, saygısızlık etmedim diyebilirim.
15. Günlük hayatta görünce nefret ettiğiniz hareket nedir?
Yavaş yürüyüp yolları işgal eden insanlar ve içten gelmeyen, robotik olan bir ‘pardon’ kelimesinin, o anki dikkatsizliği hemen affettireceğini düşünüp, empati yapamayan insanlar.
16. Sizi umutlandıran bir duruma örnek verir misiniz?
Yaptığım işlerden sonra tebrik edilmek.
17. Hayallerinizin peşinden koştunuz mu? Hayal kurmaya devam ediyor musunuz?
Uzun yıllardır tek yaptığım bu. Hem koşmak, hem kurmaya devam etmek. Hayali olmayan birinin başka neyi vardır ki?
18. Rekabetçi olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Her zaman dün olduğum adamdan bir tık daha iyi adam olmak istemişimdir. Mümkün olmasa da bu konuda kendimle rekabet içindeyim diyebilirim. Fakat bazen haketmeyenlerin oldukları yeri görünce savaşmayı bırakmak istemiyor değilim. Kendilerine ait olmayan giysileri nasıl yakıştırıyorlar üstlerine bilmiyorum. Bu da karanlık yanım.
19. Özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi ihmal ettiğiniz olur mu?
Özür dilemeyi öğrenmekten çok, özür dilenecek durumlara sebebiyet vermemeyi öğrenmek lazım bence. Karşıdaki insan bazen özür bekler ama bana göre öyle bir durum değildir. Bu yüzden özür dilemeyi başkalarına göre ihmal ediyor olabilirim. Teşekkür etmeyi hiç ihmal etmedim, çok netim bu konuda.
20. Neyi ya da kimi özlüyorsunuz?
Budapeşte ve Amsterdam şehirlerini çok özlüyorum.
21. Stres atmak ya da kafanızı dağıtmak için ne yaparsınız?
En yakın zamanda olan bir komedi etkinliğinde yer almaya çalışırım. Evden çıkamıyorsam ya gitar çalarım ya da açarım uzay bilimi makaleleri okurum.
22. Şu ana kadar geçen hayatınızı özetleyen kelime hangisidir?
En korktuğum soru tarzı. Buna cevap verdikten iki gün sonra aklıma başka kelime gelecek ve “tüh ya” diyeceğim kesin. Bu soruya bir cümle ile kaçak cevap vermek istiyorum: “Sevdiğiniz işi yapın, bir gün bile çalışmak zorunda kalmazsınız”.
23. Allah gecinden versin, hak vaki olursa, geride kalanların sizi nasıl anacağını düşünüyorsunuz?
Kesinlikle gülerek... Böyle de olsun isterim.