Melike Birgölge: Hayalleri olanlar uyumaz!

Özkan Özgür ile 23 Soru'nun konuğu gazeteci,yapımcı ve yazar Melike Birgölge...

Google Haberlere Abone ol

1. Sizin için kullanılan hitap biçimlerinden hangisi daha çok hoşunuza gidiyor?

Benim için söylenen lakaplardan en çok hoşuma giden Kelebek. Ne mutlu ki; kelebek kanadındaki renkleri, naifliğimi, en küçük şeylere bile mutlulukla kanat çırpışımı, uçtuğumu görüyorlar sanırım.

Melike Birgölge. Melike Birgölge.

2. Sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz arkadaşlarınız var mı?

Olmaz mı? Ve bu zeki arkadaşlarımdan, karşılaştığım zeki insanlardan çok şey öğreniyorum, haybeme atıyorum. Gün geliyor onlardan öğrendiklerim, yeri geldiğinde bir kıvılcımla işime yarayarak ya da güzellik katarak yazılarımda ya da hayatımda kendini gösteriyor.

3. Arada sırada saçma şeylerle uğraşmak zorunda olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Maalesef evet… Bugün varız yarın yokken, bir saniye sonrasında ne olacağını, ne olacağımızı bilemezken, ölüm gibi gerçek varken, incir çekirdeğini doldurmayacak saçmalıklarla hangimiz uğraşmıyoruz ki çoğu zaman.

4. ‘Tüm yaşadığım sıkıntılara değdi bu!’ dediğiniz olaylar yaşadınız mı?

2004’te ilk kitabım çıktığında, Hürriyet’te köşe yazarı olarak çalışmaya başlayıp ilk yazımı yazdığımda; yapımcılığını üstlendiğim televizyon programımızın çekimlerini 60 hafta başarıyla gerçekleştirdiğimde; yazdığım şarkı sözüm bestelenip albüme girdiğinde…

5. Bir evcil hayvanın insanı mısınız? Geçmişte böyle bir deneyiminiz oldu mu, ileride bir gün düşünür müsünüz?

Yirmili yaşlarımda evcil hayvan insanıydım kısa bir süre. Çok tatlı, minik bir kediydi. Odamın dışında yatağı vardı. Her sabah ben uyurken çarşafa tırmanıp yorganımın altına girip, beni uyandıran maskara bir bıcırıktı. Fakat evin çeşitli yerlerine pisleyince, tuvalete alıştıramayınca vermek zorunda kaldım çok üzülerek. Son yıllarda bir evcil dost alamadım, çoğu zaman şehir dışına çıktığımda ardımda bırakmak istemediğimden.

6. Çocukluğunuzdan kalan ve ilk fırsatta tatmak istediğiniz özel tat var mı?

Çocukluğumdan… Bahçemizden topladığımız kiraz, incir, yeni dünya… O günlerden kalan şeftalilerin mis kokusu burnumdadır hâlâ. Bahçemizdeki gül ve yasemin kokuları da öyle… Ve özlediğim o yıllardaki tatlara gelince, babaannemin yemekleri tabii ki.

7. Sanatın ya da sanatınızın neresindesiniz?

Sanatsal etkinlikleri sevmemin yazmamın yanı sıra yoğun yaşadığımdan olsa gerek… Sanat, benim için aşk… Elif Şafak’ın “Ya tam ortasındasındır, merkezinde” dediği gibi… Tam ortasındayım, merkezindeyim sanatın. Koşarım, uçarım tiyatro, film, resim, heykel, müzik, kitap söz konusuysa.

8. Ezberinizde şiir var mı? Hangi şairin hangi şiiri?

Louis Aragon’un Büyük Bir Sır Söyleyeceğim Sana, Elsa’ya Şiirler; Atilla İlhan’ın Böyle Bir Sevmek, Beni Koyup Gitme, Ben Sana Mecburum; Yahya Kemal Beyatlı’nın Sessiz Gemi’si bir başkadır benim için. Ayrıca Nazım Hikmet’in, Özdemir Asaf’ın ve Turgut Uyar’ın şiirlerinde, dizelerinin satır aralarında yeni şiirlere çıkar yolum.

9. Okuduktan sonra çok etkilendiğinizi düşündüğünüz bir kitap var mı?

Ayırt edemediğim, bir değil birçok… Stefan Zweig’in Satranç’ı, Paulo Coelho’dan Kazanan Yalnızdır, Gabriel Garcia Marquez’den Yüzyıllık Yalnızlık, Patrick Süskind’in Koku’su, Elias Canetti’den Körleşme, Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı, Sabahattin Ali’den Kürk Mantolu Madonna, Değirmen; Kafka’dan Dönüşüm, Gülriz Sururi’den Kıldan İnce Kılıçtan Keskince, Bir An Gelir; Ferhan Şensoy’dan Kalemimin Sapını Gülle Donattım, Ayşe Kulin’in Adı Aylin ilk aklıma gelenler.

10. En son ne zaman tiyatroya gittiniz?

Sezonda hemen hemen her gün tiyatroya giden biri olarak en son iki gün önce… Ki her sene nisan sonunda biten sezon bu yıl haziran sonlarına geldiğimiz bu günlere kadar devam etmesi sebebiyle… 3 ay nasıl geçecek bakalım tiyatrosuz? Özleyeceğim sahneleri; çıkmak için değil, oyunları izlemek için tabii.

11. Belleğinizde yer eden ve tavsiye edeceğiniz bir film var mı?

5 film… Jean Dujardin ve Berenice Bejo’nun rol aldığı, Michel Hazanavicius’un yönettiği Artist; başrollerini Colin Firth, Geoffrey Rush’un oynadığı, Tom Hooper’in yönettiği Zoraki Kral; Lubna Azabal, Melissa Dosermaux – Poulin, Remy Girard’ın oynadığı ve Denis Viieneuve’nin yönettiği İçimdeki Yangın / İncendies; Pierre Niney, Paula Beer ve Ernst Stötzner’in rol aldığı, Fraçois Ozon’un yönettiği Frantz; Mert Fırat ve Saadet Işıl Aksoy’un rol aldığı ve İlksen Başarır’ın yönettiği Başka Dilde Aşk beni etkileyen ve önereceğim filmler arasında…

12. Size göre ‘yabancı’ kimdir?

Kendini tanımayan, ne yapacağını bilmeyen kişi, sadece bana göre değil, kendine bile yabancı değil midir aslında?

13. En son ne zaman haksızlığa uğradığınızı düşündünüz?

Yakın zamanda yaşadığım bir haksızlık oldu mu hatırlayamadım ama 2013’te, 6 yıl aşkla tutkuyla köşe yazıları yazdığım röportajlar yaptığım gazetemin, bana hiçbir sebep göstermeden işime son vermesi, beni üzen, karşılaştığım bu haksızlık oldu.

14. Hak etmediğini düşündüğünüz birilerine saygı göstermek zorunda kaldığınız oldu mu?

Sanırım hayır, olmadı ne mutlu ki!

15. Günlük hayatta görünce nefret ettiğiniz hareket nedir?

Sebebi ne olursa olsun yapılan saygısızlıklar, haksızlıklar, saçma konuşmalar – davranışlar…

16. Sizi umutlandıran bir duruma örnek verir misiniz?

Sıradan olmayanlar, farkını ortaya koyanlar, üretenler, yaratanlar, mucitler, asiler, deliler ve dahiler…

17. Hayallerinizin peşinden koştunuz mu? Hayal kurmaya devam ediyor musunuz?

Hem de nasıl… Yıllarca peşinden koştum çok, hayallerime bıyık altından gülenlere, ‘Yapamazsın, olmaz, zor’ diyenlere inat! Sonuç ne mi oldu; lise ve üniversite yıllarımda dergilerde ve gazetelerde yayınlanan yazılarımın röportajlarımın sonrasında, 26 yaşında gazeteci oldum, 32 yaşında Hürriyet’te köşe yazarı oldum. 2004’te ilk kitabım çıktı, 5 kitap yazdım, bir sözüm bestelendi. 60 hafta 'Maksat Sanat 'adını verdiğim kültür sanat programının A’dan Z’ye yapımcılığını üstlendim, ne şahane bir duygudur ki; sevilen, çok değerli ünlü isimleri bir telefonumla programımıza konuk etme güzelliğini, mutluluğunu yaşadım.

Hayal kurmaya devam ediyorum tabii ki. Ve şunu da eklemek isterim ki, hayalleri olanlar uyumaz!

18. Rekabetçi olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Rekabetçi olsaydım şu an çok başka yerlerde olurdum sanırım. Yaptığım iş her neyse, onun en iyisini yapmaya çalışmak derdindeyim. Bunun yanı sıra… Sınırlarımı aştığımda, kanatlarımı açtığımda yapabileceklerimi ve bunların gerçekleştiğini görmek kendimle rekabet yolumda doğru ilerlememin göstergesi galiba.

19. Özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi ihmal ettiğiniz olur mu?

Ne ihmal etmesi, tam tersi… Hatta gereğinden fazla teşekkür ettiğim olur bazen. Bir yere giderken yol veren veya adres sorduğum bir insana, tezgahtara, garsona…

20. Neyi ya da kimi özlüyorsunuz?

2012’de kaybettiğimiz, doğumum itibariyle bana bakan, 28 yaşıma kadar yanımda olan, bende emeği çok canım babaannemi çok özlüyorum. Bir de şu an yurt dışında olan, ikibuçuk yıl öncesine kadar altı yıl boyunca her gün 4 – 6 kere konuştuğum arkadaşımı, sohbetlerimizi ve uzun yürüyüşlerimizi…

21. Stres atmak ya da kafanızı dağıtmak için ne yaparsınız?

Şarkılar dinlerim bazen eşlik ederek, uzun yürüyüşler, iyot kokusunu içime çekerek, martıları beleyerek deniz kenarında demlenirim.

22. Şu ana kadar geçen hayatınızı özetleyen kelime hangisidir?

Sabır, inanmak ve vazgeçmemek!

23. Allah gecinden versin, hak vaki olursa, geride kalanların sizi nasıl anacağını düşünüyorsunuz?

‘Kelebek kadın… Pozitif, gülen, gülümseten, insanları seven, onların iyiliğini isteyen, herkesin yardımına koşmaya çalışan, bazen gereğinden fazla fedakarlık yapan, içi dışı bir, küçük şeylerle mutlu olan, kalemi iyi, dürüst biri’ diye anarlar diye düşünüyorum.