Bilim, fosil yakıt ve iklim değişikliği

Bilim, fosil yakıt ve iklim değişikliği bağlantısını belgeledi... Şirketler yeşil tedarik standartlarını kendileri belirleyecek... Açık Market'te plastiğe yer yok... Hepsi Yeşil Gündem'de...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Bu hafta Climatic Change isimli bilim dergisinde yayımlanan ve daha önce benzeri yapılmamış bir çalışma, aralarında BP ve Shell’in de bulunduğu, fosil yakıt üreticilerinin ürünlerinden kaynaklanan emisyonlar ile iklim değişikliği arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor. En büyük gaz, petrol ve kömür üreticilerine odaklanan "Büyük Karbon Üreticilerine Dayalı Sıcaklık Deniz Seviyesi ve Karbondioksit Oranının Yükselişi" çalışmada, bu şirketlerin hem ürünlerinden hem de ürünlerin çıkarılması ve üretim süreçlerinde salınan karbondioksit ve metan emisyonlarının sebep olduğu deniz seviyesindeki yükselme ve küresel ısı artışı miktarları hesaplandı.

Union of Concerned Scientists (UCS–Duyarlı Biliminsanları Birliği) İklim Bilimi Direktörü ve Başyazar Brenda Ekwurzel çalışma hakkında: “Fosil yakıtların iklim değişikliğinin en büyük sorumlusu olduğunu uzun bir süredir biliyoruz. Burada yeni olan, belirli şirketlerin ürünlerinin Dünyanın ısınmasına ve deniz seviyelerinin yükselmesine sebep olduğunu doğrulamış olmamız” dedi.

90 ÜRETİCİ KARBONDİOKSİT ARTIŞININ YÜZDE 57'SİNE SEBEP OLDU

Araştırmaya göre En büyük 90 karbon üreticisinden kaynaklandığı tespit edilen emisyonlar 1880’den bu yana gözlemlenen atmosferik karbondioksit miktarındaki artışın yaklaşık yüzde 57’sine, küresel ortalama ısı artışının neredeyse yüzde 50’sine ve küresel deniz seviyelerindeki yükselmesinin hemen hemen yüzde 30’una sebep oldu.

Makalenin çıktıları ışığında  BP, Chevron, ConocoPhillips, ExxonMobil, Peabody, Shell ve Total’in de bulunduğu özel iştirakçilere ait olan 50 şirketinin ürünlerinden kaynaklanan emisyonların, 1880 ve 2010 yılları arasındaki küresel ortalama ısı artışındaki payı yaklaşık yüzde 16 ve küresel deniz seviyelerindeki yükselmedeki payı ise neredeyse yüzde 11 olduğu ortaya çıkıyor.

Fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinin küresel ısınmaya yol açtığının bilincinde olduğu 1980 ve 2010 yılları arasında, aynı 50 firmanın yaptığı emisyon salımı 1880'den bu yana sıcaklıkların yüzde 1o deniz seviyesinin ise yüzde 4 oranında artmasına sebep olmuş.

Oxford Üniversitesi’nde Jeosistem Profesörü ve çalışmanın eşyazarlarından Myles Allen on ya da yirmi yıl öncesine kadar, hiçbir şirket ürünlerinden kaynaklanan emisyonlarının sonuçlarından etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip olunamadığı için sorumlu tutulamadığını hatırlatarak  "Bu çalışma, fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinden kaynaklanan emisyonlar ile okyanus asitlenmesinde, sıcak hava dalgalarının sebep olduğu ölümler, kontrol edilemeyen yangınlar ve diğer aşırı hava olaylarındaki artışlar arasında bağlantılar kurulması için bir çerçeve sağlıyor. Umuyoruz ki bu çalışmanın sonuçları büyük karbon üreticilerinin bu problemdeki payları hakkında sorumlu tutulmalarına dair yapılan politika ve sivil toplum tartışmalarına bilgi sağlar” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MALİYETİ ARTIYOR

İklim değişikliğin sorumlusu kim ve buna bağlı masrafları kim ödemeli sorusunun yanıtı iklim etkileri ağırlaştıkça ve maliyet de arttıkça daha büyük aciliyet kazanıyor. Yetkililerin tahminine göre, sadece New York şehrinin iklim değişikliğine uyum maliyeti 19 milyar ABD dolarını aşacak. Küresel düzeyde uyum maliyet projeksiyonları da aynı derecede aşırı yüksek maliyetler ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gelişmekte olan ülkelerin uyum maliyetlerinin 2030’a kadar yılda 140 milyar ile 300 milyar ABD doları, ve 2050’ye kadar yılda 280 milyar ile 500 milyar ABD doları arasında olacağını tahmin ediyor.

İklim değişikliğiyle mücadele ve uyum tartışması uzun süre, Paris iklim müzakerelerinin çerçevesi olarak da kullanılan, ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar”ına odaklandı. Gün geçtikçe dikkatler devlet dışı aktörlere, özellikle de büyük fosil yakıt üreticilerine çevrildi.

Ekwurzel ve arkadaşlarının araştırmasının etik sonuçları hakkında bir yorum kaleme alan Oxford Üniversitesi’nde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Henry Shue’ya göre: “Sanayi Devrimi’nin başlangıcında, karbondioksit emisyonlarının biriktikçe iklim dengesini bozduğu çok az kişi tarafından anlaşılmıştı, ve dolayısıyla satın almak isteyenlere fosil yakıt satmanın suçlanabilecek bir yanı yoktu. Ancak özel mülkiyetli birkaç şirketin uzun süredir ürünlerinin yol açtığı zararı biliyor oldukları ve buna rağmen fosil yakıtların küresel enerji üretiminin merkezinde yer almasına devam etmesi için bu zararlar hakkında kuşku tohumları ektikleri bulgusu bu şartları tamamıyla değiştirdi. Şirketler bilerek en temel ahlak kuralı olan “zarar vermeme” kuralını ihlal etti ve artık neden oldukları zararları tazminat ödeyerek ve uyum maliyetinin kendilerine düşen payını ödeyerek telafi etmeleri gerekiyor.”

KENDİ BİLİM İNSANLARINI DA DİKKATE ALMADILAR

Örneğin, ExxonMobil kendi ürünlerinin yol açtığı riskler üzerine kendi bilim insanlarının yaptığı araştırmaların sonucuna göre hareket etmiş olsaydı, bugün iklim değişikliğiyle daha kolay başa çıkıyor olmamız muhtemeldi.

UCS’de Bilim ve Politika Direktörü ve çalışmanın eşyazarlarından Peter Frumhoff: “Fosil yakıt şirketleri temiz enerjiye ya da karbon tutma ve saklamaya yatırım yapmak gibi bir dizi önlem alabilirdi ancak birçoğu bunun yerine karbon emisyonlarını aklıselim sınırlarda tutmak isteyen iklim bilimi hakkında kamuoyunu yanıltmak için milyonlarca dolar harcamayı tercih etti. Vergi mükellefleri, özellikle de kırılgan kıyı bölgelerinde yaşayanlar, bu şirketlerin sorumsuz kararlarının ağır yükünü kendi başlarına yüklenmemeli” dedi.


fairtrade

Büyük şirketler kendi yeşil kıstaslarını belirliyor

Dünyanın büyük gıda markları bir süredir etik hammadde kullanım standartlarını Fairtrade aracılığıyla belirliyordu. Şimdi ise Cadburt ve Toblerone gibi markaları bünyesinde barındıran Mondelez International cd Unlever bünyesindeki  Lipton gibi markalar tedarik zincirlerinde kendi etik standartlarını uygulamak için kolları sıvadı.

Şirketler kendi hedeflerinin daha kapsamlı olduğunu ve tedarikçilerini etik davranıp davranmadığını takip etmenin daha kolay olduğunu söylüyorlar. Çok sayıda analizci ise esas meselenin para tasarrufu olduğuna dikkat çekiyor. Çok sayıda uzman bunun sürdürülebilirlikte şeffaflık ilkesine ne kadar uygun olacağına dair endişeler taşıyor.

KÜÇÜK ÜRETİCİ YEŞİL ÜRÜN ÜRETEBİLECEK Mİ

Fairtrade ve Rainforest Aliance gibi kuruluşlar esas olarak gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde gıda sektöründe çalışan küçük ve orta ölçekli üretim yapan çiftçilerin insani çalışma koşullarına sahip olmasını gözeterek doğal yaşamı korumak ve ormansızlaşmayı engellemeyi hedefliyor. Benzer STK'lar bu hedef doğrultusunda Cadburry gibi çikolata, Starbucks gibi kahve ve Lipton gibi ünlü çay markalarını sertifikalıyorlar. Rainforest Alliance'ın Mc Donald's , Eleven, Dole, Holiday İnn  gibi kuruluşlarla da anlaşmaları da bulunuyor. Şirketlerin standartlarını kendisinin belirlemeye karar vermesi küçük üreticinin doğa dostu ürünler üretmesine izin verilip verilmeyeceğini de belirleyecek.


Ingrid Caldironi’s sets up her new store Bulk Market in east London, August 24. Thomson Reuters Foundation/Anna Pujol-Mazzini

Açık markette her şey var, plastik atık yok

Her şey İngiltere vatandaşı Ingrid Caldironi'nin doğa dostu bir hayat sürdürmeye kara vermesiyle başladı. Önce tekrar kullanılabilir bir kahve  fincanı satın aldı. Kendi güzellik, kozmetik ürünlerini üretmeye başladı. Sonraki adım olan ambalajsız poşetsiz ürün alışverişinde ise duvara tosladı. Çuval içinde meyve sebze satan market bulmak için kendi deyimiyle Londra'da aylaklar gibi dolaştı ama bir sonuç alamadı.

Ingrid Caldironi sonunda kendi başının çaresine bakmaya karar verdi ve kendine ait bir sıfır atık dükkanı açtı. Caldironi'nin dükkanı Londra'nın merkezindeki ilk ve tek sıfır atık dükkanı. Dükkan şu anda günde 50 kişiye hizmet veriyor. Ingrid Caldironi tarafından kurulmuş olan Açık Market'te (Bulk Market) plastik ürünler yerine dayanıklı çatal bıçak takımları, süngerler ve jiletler bulunuyor. Açık Market'te köpek maması pirinç ve pasta gibi yiyecek seçenekleri de bulunuyor. İşletme catering hizmeti bile veriyor.

Açık Market gibi işletmeler Danimarka Kopenhag'dan Kanada Montreal'e kadar çok sayıda şehirde yaygınlaşmaya başladı. Dünyada gıda atığı ve plastik kirliliği konusunda duyarlılık giderek artıyor. Ambalajlar plastik üretimi içinde en geniş payı oluşturuyor.