Yeşil Gündem: Türkiye'nin iklim eylemi kritik derecede yetersiz

Türkiye iklim değişikliğiyle mücadelede kritik derecede yetersiz! San Fransisco ve Oakland petrol şirketleri dava açıyor. Bir insan 60 derecelik çöl sıcağında 12 saat nasıl yaşar? Hepsi Yeşil Gündem'de....

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ülkelerin iklim değişikliği alanında yaptıkları bildirimleri inceleyerek raporlayan uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Climate Action Tracker  (CAT) yeni bir rapor yayınladı. Türkiye de dahil 33 ülkenin dahil edildiği bu çalışmada ABD, Rusya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle birlikte Türkiye'yi de iklim taahhütlerinin yeterli ve adaletli olması kriterlerine göre yaptığı sıralamada 'kritik derecede yetersiz' kategorisine aldı.

Climate Action Tracker (CAT) hükümetlerin iklim eylemlerini derecelendirme sistemini Paris Anlaşması’nın 1 buçuk derecelik uzun vadeli küresel ısınma sınırını daha iyi yansıtması için güncelledi. Yeni kategoriler hükümetlerin Paris Anlaşması çerçevesinde sundukları iklim taahhütlerinin yeterliliğine ve ne kadar adil olduklarının vurgulanmasına katkıda bulunması bekleniyor.

CAT iklim eylemi değerlendirmesini en son bilimsel verileri ve emisyon trendleri ekleyerek güncelledi ve bazı ülkelerin derecelendirme notları değişti.

CAT hükümetlerin tüm eylemleri ya da eylemsizliklerini doğru tanımlayabilmek için bu güncellemede kategori sayısını dörtten altıya çıkardı Ülkelerin emisyon taahhütlerinin notlandırılması  Rol model, 1.5°C derece Paris Anlaşması ile 'uyumlu', '2 derece derece uyumlu', 'yetersiz', 'çok yetersiz', 'kritik derecede yetersiz' olarak listelendi.

.

Climate Analytics’ten Bill Hare, “Bu yeni kategorileri oluşturmamızın nedeni hükümetlerin iklim taahhütlerinin Paris Anlaşması’nın 1 buçuk derecelik ısınma limiti hedefini tutturmak için yeterli olup olmadığını daha kesin bir biçimde göstermek ve eylemlerini değerlendirmek için bir referans çizgisi sağlamak istemiş olmamızdır. Bir önceki derecelendirme sistemimizde derecelendirdiğimiz 33 ülkenin çoğu iki kategoriye giriyordu: ‘orta’ ve ‘yeterli değil”. Bu derecelendirme bir hükümetin göreceli ve mutlak performansının değerlendirilmesini zorlaştırıyordu” dedi.

Hare, “orta” kategorisinin yedi yıl kullanıldıktan sonra bu kategorideki bir iklim taahhüdünün ısınmayı Paris Anlaşması’ndaki 1.5°C derece ile sınırlandırmak bir yana, 2°C derecenin altında tutmak için diğer ülkelerin eylemlerini önemli derecede arttırmasını gerektireceğini açıkça yansıtmadığını belirtti. Bu kategorinin adı “yetersiz” olarak değiştirildi.

Hare bu durumu, “Aynı şekilde, geniş bir küresel ısı artış aralığını kapsayan ‘yeterli değil’ kategorisinde o kadar çok ülke vardı ki iki kategoriye ayırdık: ‘çok yetersiz” ve “kritik derecede yetersiz”. Artık en az çaba gösterenin kim olduğu ve çaba arttırılmadığı takdirde sonuçların ne olacağı daha net görülüyor” sözleriyle açıkladı.

EN İYİ VE EN ZAYIF ÜLKELER HEMEN GÖRÜLEBİLİYOR

Daha iyi bir sınıflandırmaya sahip yeni derecelendirme sistemiyle iklim eylemlerinde hangi ülkelerin en iyi ve en zayıf konumda olduğu hemen görülebiliyor: CAT artık ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri “kritik derecede yetersiz” olarak tanımlıyor  Japonya ve Güney Afrika’yı “çok yetersiz” listesinde yer alıyor.

Öte yandan iklim değişikliği konusunda yıllarca sabıkalı bir ülke olarak bilinen Çin’de iklim eylemi uygulaması Ulusal Katkı Beyanı'nın ilerisine geçmiş durumda.

Bir Çin şirketi olan Ecofys’ten Yvonne Deng’e göre: “Çin yenilenebilir enerji gelişiminde ulusal planlarının ilerisinde. İlk başta belirlediği hedeflerin planlanandan neredeyse dört yıl önce gerçekleşmesinin ardından, Çin 2020 fotovoltaik güneş santrali gelişim hedefini kısa bir süre önce iki misli artırdı. Bu ve diğer etkenlerin Çin’in emisyonunu azaltmasında olumlu rol oynayacağı ve Çin’in karbon emisyonlarının şimdiden zirve yapmış olma ihtimalini güçlendireceği öngörülüyor. Hindistan’a baktığımızda yakın zamanda konulan elektrikli araç hedefleri, yenilenebilir enerjide  devam eden artışı ve iptal edilen kömürlü termik santrallerle pozitif gelişmeler görüyoruz” dedi.


ABD eyaletlerinden petrol şirketlerine dava

ABD'de San Fransisco ve Oakland beş büyük petrol şirketi hakkında dava açtı San Fransisco başsavcısı Dennis Herrera ile Oakland City başsavcısı Barbara J. Parker deniz bariyerleri ve iki şehri iklim değişikliği ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı koruyacak diğer altyapı gereksinimlerinin maliyetinin beş büyük fosil yakıt üreticisi tarafından karşılanması için dava açtı.

Savcılar, hakkında dava açılan Chevron, Conoco Phillips, Exxon Mobil, BP ve Royal Dutch Shell gibi şirketlerin fosil yakıtların yan etkilerinin bu şirketler tarafından on yıllardır bilindiğini buna rağmen agresif bir biçimde büyük miktarlarda fosil yakıt üretimine devam ettiklerini  savunuyor.

Dava 1980'li yıllarda tütün şirketlerine açılmış olan davalara benzetiliyor. Aynı o dönemde sigara şirketlerinin olduğu gibi petrol firmalarının da bilinçli olarak kamu zararı yarattıkları, insan hayatına mülkü için milyarlarca dolarlık risk oluşturdukları söyleniyor.

ŞİRKETLER HER ŞEYİ BİLİYORDU

San Fransisco Savcılığı tarafından yayınlanan bilgi notuna göre eyalet başsavcısı Dennis Herrera Bu şirketler şehirleri tehlikeye attıklarını bile bile yüklü kârlar elde ettiler diyor. Petrol şirketlerinin kendi bilim insanlarını yalanlamak ve itibarsızlaştırmak için milyonlarca dolar harcadığı söyleyen Herrera, şimdi firmaların faturayı ödeme zamanlarının geldiğini ifade etti. Oakland başsavcısı Barbara J. Parker ise "Söz konusu şirketler fosil yakıtların yarattığı iklim değişikliğini biliyordu ama astromonik kârlarını korumak yalan söyleyip, kamuoyundan bilgi sakladılar" dedi Parker, hukukun açık olduğunu vurgulayarak şehirlerin hasar almaya başladığını, her şeyin daha, kötüye gideceğini ifade etti. Parker bunun sorumlusunun da davalıların pervasız davranışları olduğunu belirtti. Şu anda San Fransisco'da 10 milyar dolarlık kamu, 39 milyar dolarlık özel mülkiyetin tehlike altında olduğu düşünülüyor.


İnsan ne kadar sıcağa dayanabilir?

Fransız asıllı İsviçreli seyyah Christian Clot İran'ın Deşt-i Lut Çölü'nde 12 saat süren bir deney yaptı. Sabah sekizden akşam sekize kadar süren 30 günlük deneyde ekstrem hava koşullarının insanlar üzerinde fiziksel ve psikolojik olarak yarattığı etkinin ölçülmesi hedefleniyordu.

Christian Clot, böylesi deneylerin hep laboratuvar ortamında yapıldığını, hiç gerçek koşullarda denenmediğini söylüyor. Clot'un deneyinde gündüz saatinde sıcaklık 60 dereceye kadar çıkabiliyor. Christian Clot deneyini gerçekleştirirken en çok aşırı mental ve fiziksel yorgunluk yüzünden zorlandığını ifade etti. Christian Clot, bu kadar yüksek sıcaklıklarda ölebilmiş olabileceğini de kabul ediyor.

'HER İNSANIN KAPASİTESİ FARKLIDIR'

Clot günlük olarak vücut sıcaklığı, kalp durumuna ve akli dengesine (karar alma yeteneği, bellek kapasitesi) dair veriler topladı. Hong Kong Çin Üniversitesi'den  Emily Y.Y. Chan "Clot yetersiz beslenme gibi öngörülemeyen sorunlarla uğraşmış olmak zorunda kalabilirdi" dedi. Amerikan Kamu Sağlığı Derneği'nden Georges Benjamin, deneyin özgün bir tarafının olmadığı her insanın terleme kapasitesi, yaş ve ilaç kullanıp kullanmadığı gibi değişkenlere bağlı olarak insan vücudunun kendini soğutma kapasitesinin farklılık gösterebildiğini  olduğunu belirtti.

Christian Clot, insanların doğadan güçlü olduğunu zannettiğini ve bunun aslında hiç de olmadığını söylüyor. Clot, seneye bu deneyi on erkek ve on kadının katılımıyla tekrarlamayı düşünüyor.