Ali Nesin: Babamla tartışmalarımızı özlüyorum
Özkan Özgür ile 23 Soru'nun konuğu bilim insanı Ali Nesin...
1. Sizin için kullanılan hitap biçimlerinden hangisi daha çok hoşunuza gidiyor?
En hoşuma gitmeyeninin Ali Bey olduğunu söyleyebilirim. Diğerlerine karşı kayıtsızım. Aliciğim, bitanem, sevgilim gibi hitap biçimlerini saymıyorum.
2. Sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz arkadaşlarınız var mı?
Çok var. Hepsi hatta. Niye başkalarıyla arkadaşlık yapayım ki?
3. Arada sırada saçma şeylerle uğraşmak zorunda olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Maalesef. Ve bu saçmasapan işler giderek artıyor.
4. ‘Tüm yaşadığım sıkıntılara değdi bu!’ dediğiniz olaylar yaşadınız mı?
Tabii ki ve iyi ki. Matematik Köyü öncelikli olarak.
5. Bir evcil hayvanın insanı mısınız? Geçmişte böyle bir deneyiminiz oldu mu, ileride bir gün düşünür müsünüz?
Belli bir yaşa kadar evimde hep en az bir kedi oldu. Ama artık kendimi insanlara vakfettim, kedilere hayatımda yer kalmadı.
6. Çocukluğunuzdan kalan ve ilk fırsatta tatmak istediğiniz özel tat var mı?
Evet, o zamanların tahin pekmez tadı! Ben mi değiştim, tahin pekmezler mi değişti bilmiyorum ama eski tadı alamıyorum. Oysa ne severdim küçüklüğümde... Hayatın anlamıydı bir zamanlar!
7. Sanatın ya da sanatınızın neresindesiniz?
30-40 yaşlarında en tepedeydim. O günden bugüne çok daha derinleştiğim doğru, ama eskisi kadar yaratıcı, hızlı ve zeki olmadığımın farkındayım.
8. Ezberinizde şiir var mı? Hangi şairin hangi şiiri?
Matematikçi olmamı ezberimin olmamasına borçluyum. Ezberleyemediğimden anlamak zorundaydım. Ama yanımda kopya çekebileceğim bir kitap varsa, en iyi Baudelaire'i okurum ezberden.
9. Okuduktan sonra çok etkilendiğinizi düşündüğünüz bir kitap var mı?
Edebiyattan söz ediyorsanız hiç kuşkusuz Dostoyevski'nin Budala'sı, bir de Baudelaire'in Kötülük Çiçekleri.
10. En son ne zaman tiyatroya gittiniz?
Ben en son tiyatroya gitmedim, en son tiyatro bana geldi! Tiyatro Medresesi kapı komşumuz...
11. Belleğinizde yer eden ve tavsiye edeceğiniz bir film var mı?
Film sevmem ben, sinemacı severim. Daha da genelleyecek olursak, sanat eserinin değil sanatçının peşine düşerim. Sevmekten de öte sanatçıyı anlamaya çalışırım. Rejisörlerden Kurosawa, Bergman, Herzog, Visconti, Wertmüller sevdiğim ve anlamaya çalıştığım sinemacılardan birkaçıdır. Sevmeyip anlamaya çalıştıklarım da vardır, mesela Fellini. Umutsuz vaka sanırım.
12. Size göre ‘yabancı’ kimdir?
İncelikten yoksun kişilerden ve bayağılıktan hazzetmem. Bir de hareketlerini, söyleyeceklerini, tavırlarını önceden tahmin ettiklerimi. Galiba bunu soruyorsunuz.
13. En son ne zaman haksızlığa uğradığınızı düşündünüz?
Güzel soru. Haksızlığa sık sık uğradım ve hâlâ da uğruyorum ama artık bunları haksızlık olarak değil de Türkiye'de yaşamanın bir bedeli olarak kabul ediyorum. 21 yaşımdayken en iyi öğrencisi olmama rağmen Fransa'da bir Math Sup sınıfından atılmamı çok büyük bir haksızlık olarak görüyorum ve nedenini hâlâ daha tam olarak anlamış değilim.
14. Hak etmediğini düşündüğünüz birilerine saygı göstermek zorunda kaldığınız oldu mu?
Tabii ki oldu ve iyi ki oldu. Ortak yaşamın gerektirdiği zorunluluklardan biri değil midir bu? Bu zorunluluğu yerine getirmeyen yakın bir arkadaşım Türkiye'den kaçmak zorunda kaldı.
15. Günlük hayatta görünce nefret ettiğiniz hareket nedir?
En nefret ettiğim hareketi bilemedim şimdi birden ama milyonlarca kez söylenmiş sözlerden, özellikle benim hiç duymamış olduğum sözleri söylediklerini sananlardan hiç ama hiç hoşlanmıyorum.
16. Sizi umutlandıran bir duruma örnek verir misiniz?
Konuyu anladığında bir öğrencinin yüzünde mutluluk ifadesi görmek hiç kuşkusuz.
17. Hayallerinizin peşinden koştunuz mu? Hayal kurmaya devam ediyor musunuz?
Başka neyin peşinden koşulur ki? Şimdi bir fen lisesi hayalinin peşinden koşuyorum. Ama maalesef bürokrasi aksi istikamete koşuyor...
18. Rekabetçi olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Düşünmüyorum, biliyorum. Ama ben rakiplerini seven ve rakiplerine saygı duyan biriyimdir. Yoksa rakibim bile olamaz.
19. Özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi ihmal ettiğiniz olur mu?
Özür dilerim. Eğer karşımdakini kırmışsam, suçlu olmadığımı bildiğim zaman bile özür dilerim. Bu konuda hiçbir sorunum yok. Ama teşekkür etme alışkanlığım pek yok maalesef. Hatta teşekkür etmeyi sevmediğim bile söylenebilir. Teşekkürü de sözle değil gözle etmeyi tercih ederim.
20. Neyi ya da kimi özlüyorsunuz?
Babamı özlüyorum, onunla tartışmalarımızı özlüyorum, geceler, haftalar, aylar değil, yıllar süren tartışmalarımızı özlüyorum.
21. Stres atmak ya da kafanızı dağıtmak için ne yaparsınız?
Öyle bir ihtiyacım yok! Kafamı dağıtmak hele hiç istemem. Kafa yoğunken güzeldir.
22. Şu ana kadar geçen hayatınızı özetleyen kelime hangisidir?
İçtenlik sanırım. Doğruyu, güzeli, iyiyi aramak ve bunu yaparken de içten olmak. Başka bir marifetim olduğunu da düşünmüyorum doğrusu.
23. Allah gecinden versin, hak vaki olursa, geride kalanların sizi nasıl anacağını düşünüyorsunuz?
Hiçbir fikrim yok ama 'İnsan hakları önceliğiydi ve her şeyini herkese veren tam bir komünistti' derlerse sevinirim.