Güvercinler en güçlü antidepresan
Kanatlı Hayvanseverler Derneği Başkanı Mehmet Batmaz, bu yıl Güvercin Festivali’nin ikincisini düzenledi. Festival sayesinde Mezopotamya’nın güvercinlerini tanıttıklarını söyleyen Batmaz, aynı zamanda Diyarbakır’ı da tanıttıklarını söyledi.
DİYARBAKIR - Kanatlı Hayvanseverler Derneği Başkanı Mehmet Batmaz, yerinde duramayan güvercinleri tanıtıyor: “Narinci, Gökela, Cigeri, Atlas, Zeytini…” Böyle devam edip gidiyor. Sonra, “Mezopotamya’da 20 cins güvercin var. Bunların her biri çok değerlidir, çünkü kültürümüzün bir parçasıdır” diyor.
Diyarbakır’ın merkez ilçesi Bağlar’da, birkaç katlı bir binanın damındayız. Damda, biri Mehmet Batmaz’ın, yaklaşık on tane güvercin kümesi var. Batmaz’dan başka, damda kümesi olan başka güvercin yetiştiricileri de var. Biz Batmaz’la konuşurken onlar arada bir güvercinleri uçuruyorlar. Uzaklaşmıyor güvercinler, biraz havalandıktan sonra geri dönüyorlar, guruldayarak yem arıyorlar damda.
'DÜNYANIN EN GÜZEL GÜVERCİNLERİ DİYARBAKIR, MARDİN, URFA'DA'
Mehmet Batmaz ise bu yıl ikincisini düzenledikleri Güvercin Festivali’ni anlatıyor bana: “Dünyanın en güzel güvercinleri Diyarbakır’dadır, Mardin’dedir, Urfa’dadır. Diyarbakır’da güvercin meraklısı da çoktur. Valisinden imamına, işçisinden doktoruna kadar güvercin sevenler çoktur. Diyarbakır’da evler çatılı değildir, gördüğün gibi damdır. Hemen hemen her binanın damında güvercin yetiştirilir. Biz de dernek olarak festival düzenleyelim, dedik. Geçen yıl ilkini yaptık. Baktık ilgi var, bu yıl ikincisini de düzenledik.”
Festivalde en iyi, en güzel, cinsinin özelliklerini kusursuz olarak taşıyan güvercinler seçiliyor. Dereceye giren güvercinlerin sahiplerine kupa veriliyor. Bu yıl Urfa ile Diyarbakır güvercinleri arasında kıyasıya bir yarışma olmuş. Yarışmanın jürisi de işin ehli elbette. Yarışmada jüri heyeti, dişi ve erkek olmak üzere iki ayrı kategorideki kuşları gagalarının düzgünlüğü, renkleri, fiziksel kusursuzluğu, kuyruk ve ayak yapısına göre değerlendiriyor. Güvercinlere puan veren 15 hakem, değişik illerden gelmişler Diyarbakır’a. Batmaz, “Bu şekilde şike olayı olmuyor” diyerek, herhangi bir şaibenin önüne geçmek için kendi güvercinlerinin festivalde yarışmadığını da ekliyor.
Mehmet Batmaz, yarışma ile güvercinseverleri bira araya getirdiklerine dikkat çekerek, “Bölgedeki bütün illerden güvercinseverlerin yanı sıra İstanbul’dan, Ankara’dan da insanlar festivale katıldılar. Bu sayede Diyarbakır’ın güvercinlerini dünyaya tanıtıyoruz. Ama aynı zamanda UNESCO tarafından tescillenen surlarımızı ve diğer tarihi yerlerimizi de göstermiş oluyoruz” diyor.
GÜVERCİNLERLE BÜYÜMEK
“Bu güvercin merakı ne zaman başladı” sorusunu Mehmet Batmaz, “Gökyüzüne bakarken başladı” şeklinde cevaplıyor. Batmaz, sözlerine şöyle devam etti: “ Eskiden beri Diyarbakır halkı meraklıdır güvercine. Damlarda hep güvercin yetiştirilir. Çocukken ne zaman gökyüzüne baksam güvercin görürdüm. Güvercinleri havada görmek heyecanlandırıyor, dinlendiriyordu beni. Anlayacağın, çocukluğumdan beri meraklısıyım, hastasıyım güvercinlerin.”
Batmaz, güvercin sevgisinin çocuk sevgisinden farklı olmadığını söyleyerek, şunları söyledi: “Çocuğunuz hastalanırsa uykunuz kaçar. Bizim güvercinlerimiz hastalandığında da uykumuz kaçıyor, ‘Nasıl oldu acaba’ diyerek. Çocuklarımız gibi bakıyoruz güvercinlerimize. En iyi yemlerden alıyoruz, ilaçlarını eksik etmiyoruz.”
GÜVERCİNLER EK İŞ
Beş çocuk babası olan Mehmet Batmaz, bir kurumda asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücretle yedi kişilik aileyi geçindirmesi mümkün değil. Güvercinler için “ek iş” diyor ancak güvercin satışından elde ettiği para asgari ücretin çok üstünde. Yine de bir kurumda çalışıyor olmak iyi elbette, hiç değilse sosyal haklar açısından.
“İşten çıkıp buraya geliyorum, güvercinlerle zaman geçiriyorum ve bütün stresimi, yorgunluğumu üstümden atıyorum” diyor Batmaz. Bu kadar zamanı güvercinlere ayırması eşi tarafından nasıl karşılanıyor peki? “Eskiden kızıyordu” diyor Batmaz, “Ama şimdi hem alıştı hem de para kazandığımı gördü ya, artık destek oluyor bana.”
Bu arada damda güvercin kümesi bulunanlardan biri söze giriyor: “Şimdi biz güvercinlerle uğraşmazsak ne yapacaktık? Bahis oyunları oynardık. Kötü arkadaşlarımız olurdu. Bunlardan hiçbiri yok bizde. Bir de güvercinler en güçlü antidepresan bizim için. Güvercinlerin yemini verirken, onları uçururken her şeyi unutuyorum. Daha ne olsun.”
Batmaz, bir başka güvercin üreticisini göstererek, “Bak, bu genç arkadaş nişanlı. Asgari ücretle çalışıyor ama nişanı için parayı nereden buldu dersen, yetiştirdiği güvercinlerden buldu. Ayda en az 2 milyar kazanıyor yetiştirip sattığı güvercinlerden. Düğününü de sattığı güvercinlerden kazandığı parayla yapacak” diyor.
ANKUT’UN KERAMETİ
Güvercinlerin fiyatını da soruyorum Mehmet Batmaz’a. Dediğine göre 100 liradan 20 bin liraya kadar satılan güvercinler var. 20 bin liraya kadar satılan güvercinler elbette cinsinin bütün özelliklerini taşıyanlar oluyor. Alıcılar rengine, paçasına, gagasına bakıyor. Her şeyi tamamsa, meraklısının gözleri parayı görmüyormuş.
Batmaz’ın bana gösterdiği güvercinlerden biri, diğerlerinden bariz farklılıklar gösteriyor. Bir kere hiç böyle uzun paçalı güvercin görmemiştim. Batmaz, “Bunun adı Ankut’tur” diyor. Güzelliğini ve özelliklerini anlatıyor güvercinin. Ama ilgimi çeken, Ankut’un başka özellikleri oluyor. Batmaz, “Ankut’u insanlar nazara karşı korunmak için alıp evlerinde besliyorlar. Çocukları olmayanlar da alıyor.” Ankut’un var mıdır böyle kerametleri bilmiyorum ama sahiden güzel bir kuş.
Damdan aşağı inerken Mehmet Batmaz, festivali kendi olanaklarıyla hazırladığını belirterek, “Diyarbakır’ın nefes almaya ihtiyacı var. Biliyorsunuz, Sur yıkıldı, oradan göç edenler Bağlar’a geldi. Böyle etkinlikler hepimize iyi iyi geliyor. Olağanüstü Hal var ama önümüzdeki yıl festivali surlarda yapmayı düşünüyorum. Diyarbakır çok ağır günler yaşadı ama her şey düzelecek” diyor.