Rêzan Kaya: İmkânlar kısıtlı, tiyatro büyük
2009 yılından bu yana profesyonel olarak sahneye çıkan tiyatro oyuncusu Rêzan Kaya, OHAL’e rağmen Diyarbakırlıların sanattan uzak kalmadığını belirterek, “Birçok imkânı elimizden aldılar ama bu olumsuz koşullara teslim olmadık ve seyirci de bizi yalnız bırakmadı” dedi.
DİYARBAKIR - Rêzan Kaya, 2001’de Metin Boran’ın verdiği kursa katılarak tiyatroya ilk adımını attı. Buradan aldığı derslerin ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi Oyunculuk Ana Sanat Dalı’nda okudu. Kaya, Erzurum’da geçen öğrencilik yılları için, “Erzurum sosyal olarak zor bir şehir, gidecek doğru dürüst bir yer yok. Ama bir taraftan da iyidir, gidecek yer olmadığı için evde oturup ders çalışıyorsun” diyor gülerek.
Okul bittikten sonra, 2009 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda oyuncu olarak çalışmaya başladı. Pek çok oyunda rol aldı. Yönetmenlik deneyimi de var Kaya’nın, Şehir Tiyatrosu’nda biri çocuk oyunu olmak üzere 3 oyunun yönetmenliğini de üstlendi.
Şehir Tiyatrosu’nda oyunculuk, yönetmenlik yaptığı sırada yakınları, “Ne güzel, hem sevdiğin işi yapıp eğleniyorsun hem para kazanıyorsun” şeklinde takılmışlar ona. Ne de olsa memlekette birçok üniversite mezunu işsiz ya da okulunu okuduğu işten bambaşka işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
KAYYIM GELDİ BİNLERCE İNSAN GİTTİ
Ancak Büyükşehir Belediyesine kayyım atanınca, belediyede çalışan yüzlerce insan gibi Rêzan Kaya’nın hayatında da önemli bir değişiklik gerçekleşti. Hatırlanacağı gibi kayyım Cumali Atilla’nın ilk icraatlarından biri, belediyenin önünde bulunan iki lamassu heykelini kaldırtmak olmuştu. Ardından hızla Şehir Tiyatrosu çalışanlarının sözleşmelerini yenilemeyerek işten çıkardı ve tiyatroyu fiilen kapattı. Daha sonra belediye bünyesinde kadın ve çocuklara yönelik çalışmalar yürüten kurum çalışanları işten uzaklaştırıldı ve kurumlar işlevsizleştirildi.
Kayyım Atilla bir taraftan da şehrin caddelerine asfalt döküp kaldırım taşlarını yeniledi. Ama doğrusu asfalt ve kaldırım çalışmaları belediyede çalışanların uğradığı haksızlık kadar ilgilendirmedi Diyarbakır’ı. İnsanlar işsiz bırakılırken caddelere asfalt dökerek hoş görünmeye çalışmak sempatik bir şey değildi.
Rêzan Kaya, “İşsiz kalınca ekonomik olarak sarsılmadım arkadaşlarım gibi çünkü ailemle yaşıyorum” diyor. Ancak yıllarca Şehir Tiyatrosu’na hizmet veren kimi arkadaşları evliydi, çocuk sahibiydi. Onlar Kaya kadar şanslı değillerdi elbette ve bir anda işsiz kalınca bocaladılar. Vural Tantekin 20 yıl sonra tiyatroyu bırakıp lokanta açtı.
AMED ŞEHİR TİYATROSU KURULUYOR
Şehir Tiyatrosu fiilen kapatılınca Rêzan Kaya ve arkadaşları Amed Şehir Tiyatrosu’nu (AŞT) kurdular. Kaya, AŞT’nin kuruluşu ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor:
“Aslında daha kayyım atanmadan kendi aramızda konuşmaya başlamıştık. Kayyım atanırsa bizim tavrımız ne olacak? Bu sorunun cevabını arıyorduk. Kayyım atandı ve ilk iş olarak sözleşmemizi yenilemeyerek işimize son verdi. Bu, iyi de oldu. Kayyımla çalışma isteğimiz, imkânımız olacak mıydı, emin değilim. İşimize son verildiğinde ve arkadaşlarım AŞT için çalıştığında babamın hastalığı nedeniyle İzmir’deydim. Döndüğümde tiyatro kurulmuştu, ben de hazıra kondum.”
AŞT’nin kısa sürede kurulması ve oyun sahnelemeye başlaması uzun zamandır birlikte çalışan tiyatro sanatçılarının dağılmasının önüne geçti. Öte yandan nüfusu 2 milyon civarında olan ve hatırı sayılır bir tiyatro izleyicisine sahip olan Diyarbakır da tiyatrosuz kalmadı.
Rêzan Kaya bir yıla yakındır sahneledikleri oyunlara duyulan ilgiden memnuniyetini şöyle dile getiriyor: “Şehir Tiyatrosu’nun sahnesi büyük, koltuk sayısı çoktu. Şimdiki sahnemiz küçük, koltuk sayımız az. Seyircinin ilgisi ise hiç değişmedi. Bütün oyunlarımız yoğun ilgi gördü. Amed Tiyatro Festivali düzenledik. Festival oyunları için insanlar bilet bulmakta güçlük çekti. Bu ilgi de elbette bize büyük moral oldu.”
‘SANATTAN VE KADINLARDAN KORKUYORLAR’
OHAL’in ilanıyla toplumun tamamının baskı altında tutulduğunu söyleyen Rêzan Kaya, “Hepimizi bir bataklığa gömmeye çalışıyorlar. Sur’daki çatışmalardan bu yana niyetleri, insanları korku içinde yaşatmak. Belediye başkanlarını, Selahattin Demirtaş’ı tutuklamaları da bu nedenle. Bazı insanlar bu süreçte köşesine çekilmeyi tercih etmiş olabilir. Ama bu, hükümetin politikalarını onayladıkları anlamına gelmiyor. Onlar bataklığa gömmek istese de biz güneşe bakmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Rêzan Kaya yaratılmak istenen korku iklimine rağmen insanların siyaset yapmaya devam ettiğini hatırlatarak, “Sanatı da bitirmek istiyorlar çünkü sanattan korkuyorlar. Ama sanat boyun eğmedi. AŞT kuruldu, sinema ve müzik festivalleri yapıldı. İmkânlar kısıtlı olsa da yapıldı bunlar ve Diyarbakırlılar bu etkinliklere duyarsız kalmadı” dedi.
Kayyımların kadın kurumlarına da yöneldiğini ve çok sayıda kadının işsiz bırakıldığını belirten Rêzan Kaya, şunları söyledi: “Çünkü kadınlar onları çok korkutuyor. Kadınların değiştirme gücü var, bunu biliyorlar. Bu nedenle kadınları, sokakta, sanatta, siyasette görmek istemiyorlar. Kadınlar evlerine çekilsin, çocuk büyütsün istiyorlar. Ama bir buçuk yıldır bunu başaramadılar. Diyarbakır’da ve bütün bölgede kadınlar çok değişti, onların istediği yere gelmeyecekler.”