Çatlak Zemin, Ekmek ve Gül, Reçel Blog: Kadının eline tutuşturulan lacivert döpiyesle olmaz!

Ekmek ve Gül ekibinin hikayesi 2008’de şimdilerde kapatılmış olan Hayat TV’de bir televizyon programı olarak başlamış. Reçel blog, daha çok Müslüman kadınların hikayelerine yer veriyor. Çatlak Zemin ise boğucu siyasi gündemden daha ziyade güçlendirmeye, feyz almaya yönelik içerikler üretiyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Her biri kadın odaklı konuları kendi tarzına, bakış açısına göre işliyor. Ortak yönleri yazı işlerinin ve yazarlarının kadınlardan oluşması. Üretilen içerikler diğer mecralarda bulunamayacak kadar özgün. Nokta atışı yaparak anlatıyorlar. Bazı muzır başlıklarla, bazı da "amme hizmeti" diyerek… Yani, politikanın kadının eline tutuşturduğu lacivert döpiyesle olmaz bu işler diyorlar.

"Camilerde kadınların bir senesi nasıl geçti?" başlıklı bir konuya ya da işçi bir kadının kendi tecrübelerini anlatarak, politika ürettiği bir yazıya hangi mecrada denk gelebilirsiniz?

"Evlilik aşkı öldürmesin, ilk günkü heyecan hep sürsün mü istiyorsunuz? Öyleyse ona küçük bir dava açın ve soyadınızı geri alın!" gibi tembihlerden tutun da, pek kaale alınmayan "Komünist Polonya’da kadın orgazmına adanmış bir hayat: Michalina Wislocka" gibi biyografilere yer açan, "Patriyarkada Bu Hafta" diyerek safını belli eden mecralardan bahsediyoruz: ekmekvegul.net, 5harfliler.comrecel-blog.com, catlakzemin.com

Hassasiyetler ortak, hikayeler benzer lakin yılların tartışması -sorun arz etmese de- halen sürüyor. Kadın meselesini sınıfsal perspektiften okumak ya da "feministim" demek. Bu konuda ayrı düştükleri yerler var.

Ekmek ve Gül’den Sevda Karaca, Çatlak Zemin’den Cemre Baytok, Reçel Blog’dan Rumeysa Çamdereli ile konuştuk. Ofisleri var mı? İçerikleri nasıl oluşturuyorlar? Kimler okuyor, takip ediyor bu mecraları? Diğer yayın mecralarından yahut muadillerinden farkları neler? Anlattılar. Buyrunuz...

Sevda Karaca

Ekmek ve Gül ekibinin hikayesi 2008’de şimdilerde kapatılmış olan Hayat TV’de bir televizyon programı olarak başlar. Yaygın medya gündüz kuşağı kadın programlarının aksine her kesimden kadının meramını anlattığı, feryat figan olmaktan ziyade çareler üretildiği, politika yapmanın yollarının düşünüldüğü program, 2009’da dergiye de dönüşür. Sonrasında yine aynı ekip Evrensel Gazetesi’nin kadın sayfasına dokunur ve devamı gelir.

2016’da Hayat TV kapatıldıktan sonra Ekmek ve Gül’ün hikayesi bitmez. Programın başından beri farklı illerde, mahallelerde, üniversitelerde, fabrikalarda “Ekmek ve Gül grupları” olarak bir araya gelen kadınlarla irtibat kesilmez.

'POLİTİK OLARAK KENDİMİZİ FEMİNİST OLARAK TANIMLAMIYORUZ'

İlk günden bu yana ekip içerisinde yer alan gazeteci Sevda Karaca anlatıyor: "Ekmek ve Gül sadece dört kişilik bir editör ekibinden oluşmuyor. Kadınların ve memleketin gündemine dair her şeyi konuştuğumuz, tartıştığımız, birlikte okumalar yaptığımız gruplarımız var. Yereldeki kadınların gündemi neyse, onları konuşmak, tartışmak önceliğimiz."

İstanbul’da olan editöryal ekip bu tartışmalardan konu başlıkları belirliyor. Hangi konuda kimin yazabileceği üzerine kafa yoran yazı işleri grubunun içinde işçiler, kamu emekçileri, hukukçular, psikologlar, gazeteciler var. "Farklı illerdeki kadınlar her ay gündem buluşmaları yapıyorlar, hem dergiyi hem siteyi değerlendiriyorlar hem de sonraki ayın gündemini belirleyip bizimle paylaşıyorlar. Bu kadınlara tartışma ve birbirleriyle deneyimlerini paylaşma olanağı da sunuyor. Karşılıklı ‘o zaman bunu şöyle ele alalım, bunu öne çıkaralım’ diyoruz" diyerek anlatıyor Sevda. Şimdilerde Evrensel Gazetesi’nin ofisini paylaşıyorlar. "Feminist altyapılı mecralar" deyince düzelterek izah ediyor Sevda: "Biz kendimizi feminist bir yayın olarak ifade etmiyoruz. Politik olarak da kendimizi feminist olarak tanımlamıyoruz. Ekmek ve Gül, aynı zamanda kendilerini muhafazakar, dindar, milliyetçi, sosyalist, Alevi, Sünni şu ya da bu biçimde ifade eden kadınların da içinde yer aldığı bir örgütlenme ağı. İşçi kadınların ağırlıkta yazdığı, tartıştığı, konuştuğu, birbirinden haberdar olduğu, memleket meselelerini kendi cephelerinden yorumladığı bir yayınız. Temel amacımız özellikle yoksul, emekçi kadınların birbirlerinden haberdar olmalarını sağlamak ve tartışmalarını Ekmek ve Gül mecrasında yapmalarını sağlamak."

'DERDİ YAŞAYANIN KENDİ DENEYİMLERİYLE POLİTİKA ÜRETTİĞİ BİR MECRAYIZ'

Ekmek ve Gül’ün özgün yanı Karaca’nın ifadesiyle, "Yazmaktan ve söz söylemekten uzaklaştırılmış kadınların eline kalem, klavye aldığı, profesyonel yazarlığın değil hayatın hükmünün geçtiği bir mecra olmaları..." Ne demek bu? Şöyle anlatıyor Karaca: "Bir ev kadının, devletin sosyal politikalarının ev kadınlarının hayatlarını nasıl etkilediği üzerine yazı yazdığı ya da metal işçisi bir kadının, iş güvenliğinin nasıl olması gerektiğini kendi deneyimiyle anlatabildiği bir mecrayız. Bizzat derdi yaşayanın kendi deneyimleriyle politika ürettiği bir alan Ekmek ve Gül."

'MÜSLÜMAN KADINLARIN SÖZ SÖYLEDİĞİ, GÖRÜNÜR OLDUĞU BİR PLATFORM YOKTU'

Reçel Blog, 6 kişilik bir ekipten oluşuyor. Ofisleri yok. "Zaten tam zamanlı bir haber sitesi gibi çalışan bir yayın tempomuz yok" diyor Rumeysa Çamdereli. Reçel blog kurucularının bazıları Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi olarak zaten birlikte çalışıyormuş. Zaman geçtikçe, “Bu kadar zamandır birlikte çalışıyoruz ama gündelik hayatımıza dair çok az şey biliyoruz” denilmiş. “En azından başlangıç için benim motivasyonum buydu” diyor Rumeysa.

Muadil blogların da denemeler yaptığı bir dönem. Reçel blog ise 2014, Eylül’de açılmış. “Çok fazla destekle, çok fazla insan hikayesiyle buluşma şansı oldu Reçel’in” diyor Rumeysa. İçerikler nasıl oluşuyor derseniz… Şöyle anlatıyor: "Neredeyse 500 tane içeriğimiz var. Bunun 300’e yakınını konuk yazarlar oluşturdu. İlk açıldığımız günden beri belirli aralıklarla ‘yazılarınızı gönderebilirsiniz’ diye çağrı yapıyoruz. Artık çok ihtiyacımız da kalmadı açıkçası. Reçel’i Reçel yapan konuk yazarlar. Çoğu rumuzla yazıyor.”

Rumeysa Çamdereli

Reçel Blog'un, Facebook’ta 8 bin, Twitter’da 4 bin civarında takipçisi var. Kimler okuyor Reçel bloğu? "Düzenli şekilde sosyal medya hesaplarını kullanan, orta yaşta, genç, muhtemelen kentli kadınlar bizi okuyor" diyor Rumeysa.

Reçel Blog da Ekmek ve Gül ekibi gibi kendine 'feminist' bir blog demiyor, "Bir kadın bloğu" diyor. Fakat ekliyor Rumeysa: "Feminizmi de kapsayan bir blog." Editörlerin içerisinde de kendine feminist demeyen kadınların olduğunu belirtiyor.

Reçel Blog'un özgün yanı ne? "Bizim farklılığımız Müslüman kadınların hikayelerine yer vermek. Müslümanlıkla ilişkili kadınların şimdiye kadar bu şekil doğrudan hikayelerini paylaştıkları, görünür kıldıkları bir platform yoktu. Hayatları başörtü mücadelesi ekseninde tartışılan, konuşulan bir şeydi. Reçel’de kamusal hayatta kendini Müslüman olarak ifade eden kadınların gündelik hayatları, çıkmazları, üzüntüleri yani sanıldığı gibi homojen olmayan hikayeleri yer alıyor.”

Son olarak sitenin herhangi bir ek geliri yok. O yüzden telif verilmiyor: "Biz de editöryal işlerimiz için para kazanmıyoruz..."

'GÜNCEL SİYASETE SIKIŞMADAN KADINLARI GÜÇLENDİREN HİKAYELERE YER VERİYORUZ'

Çatlak Zemin’den Cemre Baytok, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu koordinatörü. Site 2016’da kuruldu. Ofisleri yok. Beyoğlu’ndaki Feminist Mekan’da ayda bir toplantı yapıyorlar. 10-15 arası değişen koordineli gönüllü bir ekipleri var.

Çatlak Zemin ekibi feminist hareketten gelen bir ekip. Bu konuda netler. İçeriklerini oluşturmada kriterleri neler peki?

"2013’te Gezi’den sonraki dönemde, feminist örgütlenmelerin dağıldığı bir süreçte böyle bir fikri öne attık" diyor Cemre ve devam ederek şöyle anlatıyor: "Dedik ki, ‘bir web sitesi yapalım, orada bir feminist tartışma zemini oluşturalım.’ Bu sırada nabzı yokladık. Bize gelen ve kendi ekibimiz olarak yazdığımız yazılar bir çerçeve oluşturdu. Gündeme dair konular ya da siyasi analizlerden ziyade esas çoğunluğu örneğin dünyanın başka yerlerinde kadınları güçlendiren hikayeler ya da Türkiye’den gündelik benzer olaylar oluşturuyordu. Biraz el yordamıyla bu içeriğe vardık."

Sitelerinde "Halet-i Ruhiye" adlı bir köşe var. OHAL sonrası burada bir çok yazı yayınlanmış. Daha çok kişisel hikayeler.

Çatlak Zemin’de gündemle ilgili yazılar da yayınlanıyor. Misal, çocuk istismarı tartışması, krizle ilgili yazılar, yürütülen kadın hareketi kampanyaları duyuruluyor, tartışmak istenen meselelere yer veriliyor… Fakat, buradan anlatıyor Cemre: "Ben on yıldır feminist hareket içerisinde olan biri olarak görüyorum ki bugün birkaç sene öncesinden farklı olarak benden genç olan kuşağın ilgisini çeken Türkiye’nin boğucu siyasi gündemi değil, daha ziyade güçlendirmeye, feyz almaya yönelik içerikler. Bunu bir karşıtlık olarak söylemiyorum, üzerimize üzerimize gelen siyasete karşılık bizi güçlendiren, mücadeleleri çeşitlendiren örnekler öne çıkıyor."

Cemre Baytok

'FEMİNİST HAREKETTEN GELEN KADINLARIZ'

Telif vermiyorlar. "Çünkü para kazanan bir yer değiliz. Herhangi bir yerden fon almıyoruz" diyor Cemre. Bugüne kadar içeriğe katkı sunanlar arasında bu soruyu soran olmamış. Soruma istinaden anlatıyor Cemre: "Türkiye’de özellikle son yıllarda gazetecilik faaliyetleri gönüllülük üzerinden gittiği için sorduğun soruyu bu bağlamda düşünmek lazım. Bugün ülkede feminizmi güçlendirmek için de birçok kadın gönüllü emek veriyor. Karşı değiliz tabii fon ile desteklenmeye ve başka tür yapılara ama biz de böyle bir gelenekten geliyoruz diyeyim."

Benzer mecraları soruyorum Cemre’ye. Tek tek muadil mecraları anıyor: "Reçel, Ekmek ve Gül, 5harfliler bunların hepsine bakıldığında aslında birbirini tamamlayan mecralar. Başka deneyimler, evet ama dikkat edilirse çok benzer temalar okuyucunun karşısına çıkıyor. Farklı kitleler okumuyor aslında bu siteleri. Çatlak Zemin okuyucusunun yüzde 60’ını 18-30 yaş grubu oluşturuyor. Çoğunluğu Facebook’tan, telefonla takip ediyor. Bunlar bir tür kentli kadına özel benzer alışkanlıklar. Homojen bir şekilde anlatmayalım ama mesela 5Harfliler’de bir yazı okuyan Çatlak Zemin’e de bakıyor. Reçel’dekini okuyan 5Harfliler’de ne çıkmış diye bakıyor."

"Çatlak Zemin ekibi olarak feminist hareketten gelen kadınlarız" diyor Cemre. Feminist gündemin, Çatlak Zemin’de yer alması önemseniyor.

Buradan hareketle anlatıyor: "5Harfliler’de uluslararası tartışmalar, güncel-popüler kültür içerikleri ve görselliğin öne çıktığı bir malzeme var. Reçel, Müslüman kadınlardan çok yazı alıyor ve erkek egemenliği, evlilik, annelik, boşanma, din, kadın olarak Müslüman camialar içerisinde var olmayı tartışan bir içeriğe sahip. Ekmek ve Gül feminizmi temel almıyor, başka yerde duyamayacağınız işçi kadın hikayelerini görünür kılıyor."