Kazadan sonra sac kavurma yapmaya başladı!

Derince'de başını kaldırıma çarpan Serdar Mete hafızasını kaybetti. Mete, kazadan sonra evli olup olmadığın, eşini, dostlarını tanıyamadı. Mete'nin eşi Nurşah Mete ise şakayla karışık bu durumu 'avantaja çevirdiğini' söyledi: "Kazadan önce bir tavaya bile yumurta kırmışlığı yoktu. Kazadan sonra ise bir anda kendi kendine evde sac kavurma yapan bir adam oldu. Ağlayacaktım sevinçten..."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kocaeli'nin Derince ilçesinde, 2014 yılında otomobilini bir ara sokağa park eden Mete, aracından indiği sırada dengesini kaybetmesi sonucu düşerek başını kaldırım kenarına çarptı. Bir ağacın dalına tutunarak kalkmaya çalıştığı esnada ikinci kez düşen Serdar Mete gözlerini hastanede açtı. 5 yıllık eşi, çocuğu ve hayata dair hiçbir anısını hatırlamayan Mete, hayata sıfırdan başladı. Bu olaydan sonra Mete'nin hafızasındaki 34 yılı silindi.

EŞİNİ TANIYAMADI...

Başına aldığı darbe sonucu gözlerini hastanede açan Mete yaşadığı hafıza kaybı nedeniyle eşini tanımadığını söyleyerek, "Kaldırımda ayağım kayıyor ve başımı kaldırımın kenarına vuruyorum. Biraz kendime gelmeye başlayınca zeytin ağacının dalına tutunup kalkmak istiyorum ama tekrar başımı vuruyorum sonra da gözümü hastanede açıyorum. O saatten sonra hiç kimseyi tanımıyorum. Hastanedeyim ama ne oluyor, ne bitiyor bilmiyorum. Nerdeyim? Ben kimim? Hiçbir şey yok o sıra bende. Eşim geldi, bana 'Ne oldu? Bir şey mi oldu? Nasılsın, iyi misin?' diye sorunca ona boş boş bakmaya başladım. Tekrar sorunca ben yanımdakine sordum, 'Bu bayan kim?' dedim, 'Eşin' dediler. 5 yıllık eşimi tanıyamadım. 'Nasıl tanımazsın?' diye eşim beni silkelemeye başladı. Ondan sonra doktorlar beyin kanaması da geçiriyor olabilir diye uyardılar. Yaklaşık 2-2,5 ay hastanede yattım" dedi.

.

Mete olaydan sonra ilk zamanlarda büyük sıkıntılar yaşadığını belirterek, "Kimseyi ama hiç kimseyi tanımıyordum. İlk zamanlar büyük sıkıntılar yaşadım. Eşimi, annemi tanıyamadım. Ağabeyimi, ablamı yakın çevrem dahil hiç kimseyi tanıyamadım. Herkes gelip kendini tanıtmaya başladı. İlk zamanlar o kadar çok geldiler ki o zaman biraz da kafam karıştı, biraz boğuldum, bunaldım, ne yapacağımı kime nasıl davranacağımı da bilemiyordum. Herkes geliyor bir şey söylüyor, kendini anlatıyor, beni anlatıyor ama ben kendimi bile tanımıyordum. Kendinizi tanımıyorsunuz, kim olduğunuzu, ne yapmanız gerektiğini, nasıl davranacağınızı bilmiyorsunuz çok zordu" diye konuştu.

'ÇOCUKLUĞUMU HATIRLAMAYI ÇOK İSTERİM'

Bu süreçte eşinin kendisine çok destek olduğunu ifade eden Mete şöyle devam etti: "Eşim sağ olsun çok büyük destek oldu. Uzun zaman evde gecenin geç saatlerine kadar işimle ilgili ders çalışıyorduk, ilaçları öğrenmeye çalıştım, nasıl bir iş yaptığımı öğrenmeye çalıştım. Onun haricinde zaten öğrenmem gereken o kadar çok şey vardı ki, 34 seneyi bir anda sildim. 34 sene 2 saniyede gitti bende. Geçmişi hatırlamak ister misin diye sorsalar bu saatten sonra bilmiyorum ama çocukluğumu hatırlamayı çok isterim. Ama çok zor bu saatten sonra bu hayata alışmaya çalışıyorum."

İlk zamanlar büyük zorluklar yaşadığını söyleyen Mete, "Hafızamı kaybettiğim ilk dönemlerde geçici olduğunu zannettikleri için yakın arkadaşlarım benimle şakalaşıyorlardı" derken şöyle devam etti: "Hastanedeyken bana 'sarışın, uzun boylu, mavi gözlü bir karın var birazdan gelecek' dediler. Eşim geldi ben tanıyamadım. Sonra eşim de bana arkadaşlarımın şaka yaptığını söyledi. İlk günler bazı şeylere inanmak çok zor geliyordu. Hastaneden eve gelince bende de bir şeyler oturmaya başladı. Telefon, bilgisayar, google gibi arama motorlarını kullanmaya başladım. Konuşurken evlilik üzerine, evlilik nedir, bunun bir belgesi var mı diye bakınırken evlilik cüzdanını gördüm. Eşimden evlilik cüzdanını istedim. Baktım üzerinde bir fotoğraf var, benim fotoğrafım yanında da eşimin fotoğrafı var onu görünce o zaman evli olduğuma inandım. Tamam dedim bu kadın benim eşim."

'HERKESİN ONU KANDIRDIĞINI DÜŞÜNÜYORDU'

Eşinin hafıza kaybından sonra kendisini tanıtmasının zor olduğunu söyleyen Nurşah Mete ise şöyle konuştu: "Alışma dönemi çok uzun sürdü. Kendimi anlatmam, ona tanıtmam çok zordu. Çünkü başlangıçta arkadaşları inanmamışlar ve geçici hafıza kaybı sanmışlar. Kendisine şaka yapıp 'Senin sarışın, uzun boylu bir karın var. Birazdan gelince görürsün' demişler. Ben de ne sarışın ne de çok da uzun boylu bir kadınım. Hastaneye gittiğimde doğal olarak eşim bana bir baktı, bir de arkadaşlarına baktı sonra 'Hani benim eşim uzun boylu sarışın biriydi?' deyince ben şok oldum. O süreci atlatmak çok uzun ve zor oldu. Ben de 'Arkadaşların seninle şaka yapmışlar. Senin hafızanı kaybettiğine inanmıyorlar' diye anlatmaya çalıştım. Ondan sonra eve geldik benden evlilik cüzdanımızı istedi, inanmadı onun eşi olduğuma. Daha doğrusu kimsenin onun eşi, dostu, akrabası, annesi olduğuna da inanmıyor. Herkesin onu kandırdığını düşünüyordu. Eve gelince evlilik cüzdanını görmek istedi, 'Evlilik cüzdanı diye bir şey varmış, onu görmek istiyorum.' dedi. Bende o sinirle hem evlilik cüzdanımızı hem de dini nikahta kıyılan belgelerin tamamını tek tek gösterdim. O süreçte 4-5 ay kendimi, çocuğumu, ailesini ve arkadaşlarını ona tanıtmak için çok çaba sarfettim."

.

EŞİ DURUMA AVANTAJA ÇEVİRDİ

Nurşah Mete eşinin durumunu şakayla karışık 'avantaja çevirdiğini' söyleyerek şunları söyledi: "Kazadan önce bir tavaya bile yumurta kırmışlığı yoktu, bir gün eve geldiğimde yumurtayı kabuğuyla beraber kırmaya çalışmıştı, öyle bir insandı. Kazadan sonra ise bir anda kendi kendine evde sac kavurma yapan bir adam oldu. Ağlayacaktım sevinçten. Bu durumu avantaja çevirmeyi de o anda düşündüm. Avantaja da çevirdim, önceden sen yemek yapardın, temizlik yapardın, bulaşık yıkardın diye anlattım ona hep. Yapar mıydı? Asla yapmazdı ama şu anda yapıyor her şeyi." (DHA)