Almanya'ya kendini kabul ettiren kadın futbolcu: Bilgin Defterli
Bilgin Defterli, Türkiye kadın futbolunun en önemli isimlerinden biri, belki de birincisi. Her şeyin yolunda gittiği, gol kraliçesi olarak sezonları kapattığı yıllarda federasyon aniden kadın futbolunu lağvedince, o dönem futbol oynamak üzere yoluna devam eden yegâne isim olur. Dilini bilmediği, daha önce gitmediği bir ülkenin kulüplerine mail atarak kendine bir kariyer inşa eder...
KÖLN - Almanya'nın büyük futbol takımlarından 1. FC Köln'ün şehrin merkezindeki taraftar mağazasına gittiğimde Türkiye futbolunun efsanevi isimlerinden birini buluyorum: Bilgin Defterli. Defterli, hem Türkiye'de hem de Almanya birinci liginde birkaç kez gol kraliçesi olmuş bir futbolcu. Yaklaşık bir buçuk yıl önce futbolu bırakan Defterli, taraftar mağazasında tezgahtarlık yapsa da bu geçici bir durum. Çünkü kendisi Köln'de bir futbol okulu açmak istiyor. Ancak ondan önce Almanya vatandaşlık başvurusu yaptığı için bir süre bu mağazada çalışmak zorunda.
Aslında buradan bile kadın ve erkek futbolundaki eşitsizliği görebiliriz. Hem kendi ülkesinde hem de Almanya'da sayısız başarı yakalamış, milli takımın kaptanlığı üstlenmiş bir erkek futbolcuya bu tip bürokratik engellerin çıkarılmasını hayal dahi edemeyiz.
Bilgin Defterli'nin futbolculuk serüveni daha çocukluğunda başlıyor. 1 Kasım 1980 doğumlu Defterli, İstanbul'da Nurtepe mahallesinin sokaklarında erkeklerle top oynamaya başladığında henüz ilkokul çağındaymış. “'Anne ben ekmek almaya gidiyorum' diye evden çıkar, arkadan dolanır, mahalledeki erkek çocuklarla maç yapmaya giderdim. Birisi annemin geldiğini görünce haber verir ve tekrar arkadan eve girerdim. Ama dayaktan kaçamazdım, kız çocuğuyuz ya!” diyen Defterli kız çocuklarına uygun görülen oyunları ve toplumsal rolleri ta o zamandan reddetmeye başlamış.
Ailesi, futbolu çok seven Defterli'yi bu oyundan uzak tutmak için ilkokulda onun sadece koşmasına izin verir. “Sadece kız çocukları olduğu için böyle istiyorlardı,” diyen Defterli, hep erkeklerle oynadığı için hemcinslerine göre daha kuvvetli olmanın avantajını ilk kez bir kadın takımıyla birlikte antrenmana çıktığında görmüş: “Hocam bana 'sen futbolu nerede öğrendin' diye sordu. Ben ilkokuldan itibaren atletizme başladım. Ama ortaokulda beden eğitimi derslerinde erkeklerle maç yapıyordum. Öğretmenim beni okulun erkek futbol takımına aldı. O zamandan beri forvet oynuyorum.”
Defterli'nin ortaokulda yaşadığı bir olay hiç aklından çıkmıyor: “Okul takımıyla final maçını oynayacağız. Okul müdürü oynamama izin vermiyor, öğretmenim ise oynamamı istiyor. Ama müdürün dediği oldu ve finale kadar birlikte geldiğimiz takımla o son maçı oynamadım. Saha kenarında otrurup ağladım, öyle bir ağladım ki sanki elimden hayatımı almışlar gibiydi.”
O beden eğitimi öğretmeni Defterli'nin yeteneğine inanır ve ailesini kızlarının futbol oynaması konusunda ikna eder. Bilgin Defterli ilk kez bir kadın futbol kulübünün kapısından içeri girer; hem de o dönem ülkedeki en köklü kulüplerden biri olan Dinarsu'ya. “3 ay altyapıda oynadıktan sonra hemen A takıma çıkarıldım. Bize maaş bağladılar. İlk maaşımı bir zarf içinde aldığımda çok şaşırmıştım” diyen Defterli'nin futboldan para da kazanmaya başlaması ailesinin ona bakışını iyice değiştirir.
Defterli'nin o dönemki antrenörü Hasan Semerci kendisine “Çok iyi futbolcu olacaksın ama şımarmayacaksın!” diye tembih etmiş defalarca. A takıma çıkmasının ardından bir sezon sonra ise 1999'de ilk kez Türkiye milli takımına çağrılır Defterli ve daha ilk maçında Yunanistan'a karşı ilk 11'de başlar.
Defterli, liseyi bitirene kadar yollarda harcadığı zamanın, teneffüslerde değiştirmek zorunda olduğu kıyafetlerinin, muhasebe bölümü okuduğu sırada bir holdingte kendisine sunulan iş teklifini “futbol oynayacağım” diye reddetmenin karşılığını almış olur bir bakıma. Oynadığı her takımda şampiyonluk yaşayan Defterli, Dinarsuspor'da 3 kez, Kuzeysuspor'da ve Feriköy'de de 1'er kez gol kraliçesi olur.
Defterli, ilk kez İstanbul dışına transfer olduğu sezon Hatay Sanayispor'la da şampiyonluk sevinci yaşar. Fakat o sezonun sonunda, 2002'de, federasyon herhangi bir gerekçe göstermeksizin Türkiye'de kadın futbolu faaliyetlerini durdurur.
“Hayatımı önüme koymuşlardı ama ben onca şeye rağmen futbolu seçmiştim. Dedim ki, federasyona inat yoluma devam edeceğim,” diyen Defterli, Almanya'daki kulüplere e-posta göndermeye başlar. Almanya'nın kadın futbolunda önde olması ve belki biraz da bu ülkede yaşayan dayısının etkisiyle gelir bu fikir aklına. Dillerini konuşamadığı bu ülkenin Frankfurt, Bayern, Wolfsburg, Dortmund gibi kulüplerine durumunu anlatan, fotoğraf ve videolarla desteklediği ve İngilizce yazılmış e-postalar gönderir. Öyle bildiği bir isme filan da değil, "info" ile başlayan genel mail adreslerine!
Yaklaşık 6 ay yanıt alamayınca Defterli, Frankfurt'ta yaşayan dayısından yardım ister bu kez e-postaları Almanca olarak gönderir. O kulüplerden sadece FSV Frankfurt Defterli'ye dönüş yapar: “Gelin, sizi bir de antrenmanda görelim.”
“Ne İngilizce ne de Almanca biliyordum. Onlar da Türkçe bilmiyordu. Zor da olsa bir süre sonra futbolun diliyle anlaşmayı başardık,” diye anlatıyor, Frankfurt'taki ilk deneme ayına nasıl başladığını Defterli. İsmine dilleri dönmediği için “Billy” derler Defterli'ye ve Almanya'da attığı her golden sonra bu isimle ismi anons edilir. “Yemek masasına takımla birlikte oturduğumuzda ne yemek istediğimi bile söyleyemiyordum. Takım arkadaşlarım domuz taklidi yaparak, 'bunda ondan yok, yiyebilirsin' demek istiyorlardı. Sadece su içebiliyordum. Sürekli başkasının yardımına muhtaç olmak çok zordu, ağlayacaktım,” diyor Defterli o günlerde yaşadıkları için.
Defterli'nin yaşadığı sorun otelde bir Türk çalışan bulununca çözülür. Sadece dil sorunu değil, Defterli'nin her yemekte bira içmelerine rağmen nasıl fit kalmayı başardıklarına şaştığı takım arkadaşlarının sırrı da çözülür: İçtikleri elma suyudur.
Bir aylık kampın sonunda Defterli'ye antrenörü sorar: “Almanya'ya neden geldin?” Defterli, “Düşündüğünüz gibi kapağı buraya atmak için değil, futbolcu olmak için geldim. Almanya kadın futboluna üst düzey yatırım yapıyor. Bir de burada çok Türk olduğundan yabancılık çekmeyeceğimi düşündüm,” yanıtını verir ve bu konuşmanın hemen ardından FSV Frankfurt ile 2 yıllık sözleşmeyi imzalar.
Sözleşmeyle birlikte Türkiye'ye dönen Defterli, Almanya Başkonsolosluğu'na çalışma izni için başvurusu yapar. Almanya Futbol Federasyonu, Frankfurt kulübüne “neden bir amatör futbolcuyu transfer etmek istediklerini” sorar. Çünkü Türkiye'de kadın futbolu amatör statüsündedir. İlginç olan şu ki kaptanlığını yaptığı Türkiye milli takımıyla uluslararası alanda boy gösteren Almanya ile aynı turnuvalara katılan Defterli'nin profesyonelliği ülke sınırları dışında geçerli değildir. Ne Frankfurt kulübü ne de Defterli bir türlü karşı tarafı ikna edemez.
Tam 6 ay geçer aradan ve Defterli'ye ret yanıtı verilir. “Kağıdı aldığımda Taksim meydanında oturdum ve ağladım. Bütün mücadelem boşa çıkmıştı,” diyen Defterli "Yanımda walkman vardı. Kulaklıkla son ses müzik dinliyorum bir yandan. O sırada bir adam geldi, yanıma oturdu. Oturdu ama beni dürtüyor, bir şeyler söylüyor: Üzülme, ben de çok ağladım ayrıldığımda. Daha gençsin, aldırma. Adam meğerse benim sevgilimden ayrıldığımı sanmış!"
Defterli bunları yaşarken Frankfurt kulübü ısrarını sürdürür ve vize sorununu halleder. Bu süreçten haberi olmayan Defterli, hayat macerasını nasıl devam ettireceğini düşünürken eve bir zarf gelir: "Baktım konsolosluktan. Dedim, 'Elime verdikleri yetmiyormuş gibi bir de eve yolluyorlar ret kararını' dedim ve zarfı bir köşeye attım. Birkaç saat sonra nedense açıp bakayım dedim. Baktım iki paragraf var, biri Türkçe. 'Vizeniz onaylanmıştır, 2 adet fotoğrafla başvurunuzu yapın' yazıyor. İnanamadım. Anneme, babama da okuttum."
Vizesi onaylanmış ama kaybettiği zamandan dolayı sezon başı kampını, antrenmanları kaçırmıştır Defterli. Kulübü ona “3 ay hazırlan gel,” diye haber gönderir. “Türkiye'de hep halı sahada idman yaptık, çim sahada antrenmanı ilk kez Almanya'da görmüştüm. O yüzden o dönem Eyüpspor'un sahasında çalıştım çim olduğu için,” diyen Defterli'nin buradaki bireysel antrenmanları ilgiyle izlenir. Çünkü müthiş bir azim ve güçle çalışır, oradaki erkek futbolcuların bile yapmakta güçlük çektiği hareketlerin üstesinden gelmeyi başarır.
Frankfurt'ta ayakta kalır ama talihsiz başlangıcından dolayı kendisini tam olarak gösteremez. Bu yüzden ertesi sezon Brauweiler Pulheim takımına transfer olur. Burada ilk 11'in değişmez oyuncusu olmasının yanında 24 gol kaydeder. Almanya'da her profesyonel erkek takımının bir de kadın futbol takımı olma kuralı getirilince Defterli'nin kulübü 1. FC Köln'le birleşir. “Kadın futbolunun özel taraftar grubu ve kendi stadyumumuz vardı. Profesyonelliği, antrenman tekniğini Köln'de gördüm. Erkek futbolcularla aynı şekilde muamele ediliyordu bize,” diyor Defterli.
Buradaki kariyerine de hızlı başlayan Defterli bu kez 20 maçta attığı 22 golle gol kraliçesi olmayı başarır. Burada tam 5 yıl geçirir Defterli ve takım kaptanlığını da üstlenir. Sonrasında hem bir değişiklik yapmak hem de bir ikinci lig takımını birinci lige yükseltmek amacıyla Alemannia Aachen'a transfer olur. Birinci lige yükselmeyi başaramayınca Defterli yeniden Köln'e döner ve son sezonunu oynar. “Hocalarım çok konuştular benimle bırakmamam için ama özel hayatı unutuyorsun, aile hayatını özlüyorsun, bir aile kurmak istiyorsun” diyen Defterli'ye futbolu bıraktıktan sonra bile transfer teklifleri gelmeye devam etmiş.
“Çok iyi Almanca bilmese de gülmesi bize yetiyor”diye tarif ediyor onu 1. FC Köln taraftarları. Şimdiki hedefi Köln'de bir futbol okulu açmak olan Defterli, UEFA'nın düzenlediği antrenörlük kurslarına katılıyor.