Uzayda suç ve ceza nasıl değerlendirilecek?
Gelecekte, uzayda da çeşitli suçlar işlenecek; ancak adalet sisteminin Dünya’dakiyle aynı olması gerekmiyor. Yerleşim birimlerinde hayati öneme sahip işler yapan çalışanları cezalandırmak, belki de tüm yerleşimin varlığını tehlikeye düşürecek bir davranış olabilir.
Erika Nesvold
Yıl 2169. Mars’ta, insanlığın uzayda kurduğu birçok sınır yerleşiminden birinde yaşıyorsunuz ve komşunuz botlarınızı çaldı. Ortada çözülecek hiçbir sır yok, Mars’ın olay yeri inceleme ekiplerini aramanız gerekmiyor; zira komşunuz botlarınızı çaldığını itiraf ediyor. Botlarınız onunkilerden daha iyiydi ve onları aldığını fark etmeyeceğinizi düşündü; bu yüzden onları aldı ve sırtınızı döndüğünüzde en sevdiğiniz kaskınızı da araklayacağından şüpheleniyorsunuz. Bu durumda ne yapardınız?
Şu anda, uzayda yürütülen etkinlikler, 1967 tarihli Dış Uzay Antlaşması gibi Dünya bazlı kanun ve anlaşmalarla yönetiliyor ve uzay yasalarına ilişkin ihlaller Uluslararası Adalet Divanı ve söz konusu uzay yolcularının ulusal hükümetleri tarafından kovuşturuluyor. Ne var ki gelecekte, Dünya’dan uzaktaki uzay topluluklarında, insanlar hangi seçenek ya da zorunluluklarla kendilerini idare edecekler?
ÜTOPYALARIN TATSIZ YÜZLERİ
Günümüzde, uzay yerleşimleriyle ilgili konuşmaların büyük kısmı, insan uygarlığını geliştirmek yolunda beraber çalışan vatandaşlarca doldurulan ileri teknolojili ütopya hayalleri üstüne kurulu; fakat, bu senaryoların en iyimser olanında dahi, uzayda yaşayacak torunlarımız, insan doğasının daha karanlık tarafıyla nasıl baş edeceklerini bulmak ve toplumlarının sağlığını ve istikrarını tehdit eden davranışları ele almak zorunda kalacaklar.
Kültürel ve yasal bağlamda, ABD ceza-adalet sisteminde öngörülen ceza hapishanedir. Buna taraftar olanlar, kanunları çiğneyen kişilerin fiziksel özgürlüğünün kısıtlanmasının birçok amaca hizmet ettiğini öne sürüyorlar: Onlara göre, bu, mahkûmları nüfusun geri kalanından izole ederek toplumu koruyor, potansiyel suçluları gelecekteki suçları işlemekten caydırmak için yeterince can sıkıcı bir ceza ve mahkûmların rehabilitasyonunu ve serbest kalmak için daha iyi davranışlar sergilemelerini teşvik fırsatı sunuyor. Botlarınızı çalan komşunuzu bir ay boyunca kilit altında tutmak, diyelim ki 30 Mars günü boyunca botlarınıza güvenlik sağlayabilir ve komşunuz evine döndükten sonra gelecekteki hırsızlıklardan vazgeçebilir.
Öte yandan hapishaneler, destekleyici topluluklardan büyük miktarda kaynak aktarılmasını gerektirir; ancak bunlar, birçok nesil açısından kısa süreliğine tedarik edilebilecek kaynaklardır. Bir hapishane inşa etmek için öncelikle, cezaevinin kendisine yetecek miktarda fiziksel alan gerekir; bu da Dünya dışı bir yerleşimde küçük bir talep değildir. Zira burada yaşanabilir bir alanın her santimetrekaresinin topraktan elde edilmesi ya da basınçlı bir düzenek vasıtasıyla korunması gerekecektir. O halde, hapishaneyi inşa edecek ya da en azından makineyi çalıştıracak veya robotları yönlendirecek birine ihtiyacınız olacaktır. Hatta, 1990’ların sonlarında yaygın çocuk cinsel istismarı suçlarıyla sarsılıncaya dek küçük nüfusu bir hapishaneye ihtiyaç duymayan Güney Pasifik’teki Pitcairn Adası’nda yaşandığı üzere, hapishaneyi inşa eden işçilerin bir kısmı, ilk mahkumlar olarak hapse girebilirler. Görülen davalardaki sanıklar, duruşmayı beklerken Pitcairn’in ilk hapishanesini inşa ettiler ve daha sonra hüküm giyenler, cezalarını burada çekti.
HAPİSHANE İŞLERİ DAHA KÖTÜYE GÖTÜREBİLİR
Bunun dışında, besin üretmek, tıbbi tedavi sağlamak ya da yaşamsal ekipmanları korumakla meşgul olacak cezaevi gardiyanlarının emeğine de ihtiyacınız olacak. Hükümlüleri hayatta tutmak için yiyecek, su, hava ve ısı dahil yaşam desteği sunmak zorunda kalacaksınız; buna karşın, vatandaşlarınızın geri kalanından farklı olarak, mahkûmlar, topluma emeklerini sunarak bu kaynakların tüketimini dengeleyemezler. Belki de suç işleyen Marslı komşunuz, santrali korumaktan sorumlu başmühendis ya da gezegendeki birkaç eğitimli cerrahtan biridir. O hapsedilmişken, yerleşim gerçekten de onun becerileri olmadan varlığını sürdürebilir mi?
Yahut, uzayda hapsedilenlerin, Mars çalışma programı kapsamında, cezalarını çektikleri esnada çalışmaya devam etmelerini talep etmeliyiz. Kimi mahkûmların çalışmaya istekli olması kesinlikle mümkün. Zorlu bir ortamda hayatta kalmanın sınırında olan her insan toplumu gibi, uzaydaki yerleşimlerin sakinleri de büyük ihtimalle toplumsal sorumluluğu ciddiye alacaktır. Bize sürekli olarak ekip çalışmasının ve fedakârlığın önemini hatırlatan uzayın soğuk boşluğundan uzakta, Dünya’da dahi, Kaliforniya ve Kuzey Carolina gibi yerlerdeki mahkûmlar, hayatlarını saati yalnızca 1 dolardan, büyük vahşi yangınlarla mücadele etmek için riske atmaya gönüllü oluyorlar.
Aksine, komşunuzun bilhassa özverili ya da topluluğa değer veren biri olmadığını ya da mahkûm edilme gerekçesine veya yasanın kendisine karşı çıktığını varsayalım. Her iki durumda da yerleşimin sağlığı ve güvenliği işbirliğine bağlı olsa bile, özgürlüğü kısıtlandığı müddetçe çalışmayı reddediyor. Cezayı, hapsetmekten zorla çalıştırmaya mı dönüştürmeliyiz? Onu uzun bir hapis cezasıyla mı tehdit etmeliyiz? Daha göz korkutucu koşullar mı öne sürmeliyiz? Zorunlu ve düşük ücretli mahkûm emeği, 2018 yılında ABD cezaevlerindeki grevin başlamasına yol açan şikâyetlerden biriydi. Bu yöntem, kendimizle birlikte uzaya taşıdığımız bir miras mı olmalı?
REHABİLİTASYON BAŞARISIZSA ÖLDÜRECEK MİYİZ?
Diyelim ki hüküm giymiş komşunuz, erzak hakkı yarıya indirildikten ve tüm eğlence olanakları kısıtlandıktan sonra çalışmaya ikna (!) oldu. Otuz gün cezaevinde kalmasının ardından evine döndü ama rehabilitasyon süreci başarısız oldu ve cezaevi yetkililerine, kanuni sisteme ve size karşı kin besliyor.
Küçük hırsızlıklar yapmayı sürdürerek ve işyerinde sabotaj tehditleri savurarak, baş belası ve suça eğilimli bir kişiye dönüştü. Çok geçmeden, kendisini, onu toplumsal güvenlik açısından bir tehdit olarak gören adalet sisteminin karşısında buluyor. Şimdi onunla ne yapmak gerek?
Bu ‘yatırımın’ geri döneceği umuduyla onu hayatta tutmak için yerleşimin kısıtlı kaynaklarını harcayarak, hayatının sonuna kadar onu kilitli mi tutarsınız? Onu yerleşim yerinden sürmek ve Dünya’ya geri yollamak cazip bir seçenek olabilir ama maliyeti yüksektir. Bu, Mars’tan en az altı aylık bir yolculuk demek. Peki, bu yolculuğun parasını kim ödeyecek?
Onu yerleşimden dışlamak ve Dünya’ya geri göndermek dışında, daima bir başka seçenek daha mevcut: Suç işleyen kişiyi toplumun yaşam alanından uzaklaştırmak ve yüzeyde kendi başının çaresine bakmasına izin vermek. Ne var ki, Mars’ta veya gezegenimizin yaşama elverişli bölgelerinin dışındaki herhangi bir yerde, sürgün, ölüm cezası anlamına gelir. Uzayda parıldayan fütüristik ütopyamız, artık çalıntı bir çift bot için ağır cezaevi koşulları, zorla çalıştırma ve ölüm cezasıyla uğraşır hale geldi.
BAŞKA BİR SEÇENEK DAHA VAR!
İşler böyle yürümek zorunda değil. Uzaydaki yayılmamızı, toplumdaki normal dışı davranışlarla baş etmenin diğer yöntemlerini bulmak için bir fırsat gibi kullanabiliriz. Üstelik, her şeye sıfırdan başlamaya bile gerek kalmadan: Günümüzün cezaevi köleliği karşıtları, sistemin tamamen ortadan kaldırılmasını savunma noktasında reformun ötesine geçiyorlar.
Onlar, şiddetin ve diğer suçların azaltılmasına yönelik olarak, örneğin toplum içinde arabuluculuk yoluyla kişiler arası anlaşmazlıkları ortadan kaldıran dönüştürücü adalet yöntemleri gibi alternatif yaklaşımları savunuyorlar. Bu tür fikirler, modern bir Amerikalının gözüne radikal bir yaklaşım gibi görünebilir; çünkü cezaevi, toplumumuzun temel bir parçası ve bu kadar büyük ölçüde farklı bir adalet sistemine geçmenin imkânsız olduğunu hissedebilirsiniz.
Buna karşın, zaten hayal etmekte olduğumuz kubbeli yerleşim birimlerini, çocukların bile içine zor sığacağı uzay giysilerini ve asteroid madenciliğini göz önünde bulundurduğumuzda, bu coşkumuzun bir kısmını belki farklı bir adalet sistemi hakkında hayal kurmak için de sarf edebiliriz.
* Yazının aslı Slate sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)