'68'lilerin ablası' Şekibe Çelenk vefat etti

68 kuşağının simge isimlerinden Şekibe Çelenk vefat etti. Çelenk'in cenazesi bugün ikindi namazının ardından Karşıyaka mezarlığına defnedilecek.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sosyalizm mücadelesine 1962 yılında TİP'e katılarak başlayan ve 68 kuşağıyla yakın ilişki kuran Şekibe Çelenk vefat etti.  Çelenk'in cenazesi bugün ikindi namazının ardından 65 yılını birlikte geçirdiği “Denizlerin avukatı” olarak tarihe geçen Halit Çelenk’in yanına, Karşıyaka mezarlığına defnedilecek.

DENİZLERİN ŞEKİBE ABLASI...

68 kuşağının Türkiye'deki öncü kadrolarından Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972'de idam edilmeden önce Deniz Gezmiş, Şekibe Çelenk için şöyle diyordu:

"Şekibe ablaya selam söyleyin, arkadaşlara çok emeği geçti..."

ŞEKİBE ÇELENK KİMDİR?

1921 Selanik doğumlu olan Şekibe Çelenk, bir İstiklal savaşı gazisi Hakkı Sayar'ın kızıdır. Mübadele sonrası kendilerine verilen İstanbul'da bir eve taşınan Sayar ailesi, Baba Hakkı Sayar'ın görevi gereği Anadolu'nun birçok kentini gezdi. Ailenin iki kızından büyüğü olan Şekibe Sayar, ilk, orta ve lise öğrenimini Bursa'da yapar.

Aile görevi göreği Malatya'ya giderken, Şekibe Sayar, İstanbul Hukuk Fakültesi'nde okumak için İstanbul'a gider. Ailenin zar zor geçinmesi nedeniyle hukuk eğitimini zorluklar içinde yapan Şekibe Sayar'ın yolu, 60 yılını birlikte geçireceği Halit Çelenk ile kesişir.

60 YIL SÜREN BİRLİKTELİĞİN İLK BULUŞMASI

Antalya Lisesi mezunu Halit Çelenk ile Bursa Kız Lisesi mezunu Şekibe Sayar'ın yolları Hukuk Fakültesi'nin posta kutusunun önünde çakışır, önce okul arkadaşlığı olarak başlayan birliktelikleri, sonra gönül ve düşünce birlikteliği ile 60 yıl sürer.

1944 yılında üniversite son sınıfta Halit Çelenk ile evlenen Şekibe Çelenk, Halit Çelenk'in Ankara’ya yedek subay okuluna gitmesinden sonra İstanbul’da Deniz Yolu İşletmelerinde onun yerine çalışmaya başlar. Halit Çelenk’in kıta hizmeti Devrek’te sürer ama bu kez karı koca birlikte Devrek'e giderler. Askerlik sonrasında iki avukat stajlarını Antalya’da Mesut Fani Bilgili’nin yanında yaparlar. İlk çocuğu Serpil'e hamile olan Şekibe Çelenk, stajı bitirir ve İstanbul’a doğuma gider.

Çelenk ailesinin avukat olarak yolları Samsun'a düşer. Birlikte bir avukatlık bürosu açıp çalışmaya başlarlar, ancak ortam Şekibe Çelenk’in verimli çalışmasına elverişli olmadığı için avukatlığı bırakıp, öğretmenliğe başvurur. Ama iktidarda Demokrat Parti vardır ve Şekibe Çelenk'in öğretmenlik başvuruları sonuçsuz kalır.

1960’larda Ankara’ya göç eden Çelenkler, 1962’den itibaren TİP’ te çalışmaya başlarlar. Şekibe Çelenk, TİP’te, Ankara Merkez İlçe başkanlığı, Partinin YSK’de temsilciliği, parti yüksek onur kurulu üyeliklerinde bulunur. TİP’in katıldığı ilk seçimlerde ilk kadın sesi olarak radyo programlarına katılır. 1966’da Malatya Kongresi sonrasında, çoğu kişi ihraç edilirken, Şekibe Çelenk de uyarı alır.

Lastik İş’te sendika hakemliği görevi yapan Şekibe Çelenk, cezaevlerinde, tutukevlerinde devrimci dostlarını, devrimci gençliği yalnız bırakmaz.

YARALI YUSUF ASLAN'I HASTANEDE ZİYARET EDER...

Şekibe Çelenk'in yolu Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve daha nice devrimci genç ile de kesişir. Onları evinde misafir eder, Sivas'ta yaralı olarak Numune Hastanesi'ne getirilen Yusuf Aslan'ın asker gözetiminde olmasına rağmen yanına girmeyi başarır.

Deniz,Yusuf ve Hüseyin’in Sıkıyönetim 1 Nolu askeri mahkemesinde her duruşmasına katılan, babalarıyla TBMM'de idamı engellemek için çaba gösteren Şekibe Çelenk, 12 Eylül’de Muzaffer Erdost’la birlikte bir işkence merkezine dönüşen DAL’a götürülen Halit Çelenk için Ankara'yı birbirine katar.

2011 YILINDA HALİT ÇELENK'İ KAYBETTİ

5 Mayıs 2011 yılında, 60 yılını birlikte geçirdikleri, birbirlerinin gözlerinin içine bakmaktan bir an geri durmadığı Halit Çelenk'i kaybeder. Denizlerin katledilişlerinin yıldönümü olan 6 Mayıs'ta Halit Çelenk'i de evlatlarının yanına gönderen Şekibe Çelenk, ileri yaşına, zaman zaman kendini zorlayan hafızasına rağmen her 6 Mayıs'ta Karşıyaka'da Deniz, Yusuf, Hüseyin'in, 2011'den beri de Halit Çelenk'in mezarları başındadır. Onlara karanfillerle birlikte sevgilerini gönderen Şekibe Çelenk de artık sevdiklerinin yanına, son yolculuğuna uğurlanacaktır.

ŞEKİBE ÇELENK'İ KIZI ANLATIYOR

Evrensel Basım Yayın'dan çıkan “Denizlerin Şekibe Ablası Şekibe Çelenk” kitabında kızı Serpil Çelenk Güvenç annesini şöyle anlatıyor: (Temmuz 2011)

"Sayarlar, Selanikli bir göçmen ailesi. Ailesinin tek çocuğu olan baba Mehmet Hakkı Sayar, , Birinci Dünya Savaşı’na katıldığı yıllarda Arabistan’ı karış karış gezmiş, İstiklal savaşına katılmış ve aldığı şarapnel yarasıyla bir ciğerini kaybetmiş bir İstiklal savaşı gazisi. Selanik’te Mustafa Kemal’in ya da kendi deyimiyle ”Musta bey”in kapı komşusu olan Hakkı Sayar, Macaristan’da makine mühendisliği tahsili yapmış az sayıdaki Türk öğrencisinden birisi. Macarca, Fransızca, Almanca, Arapça bilen ve Marksizm’in çok ileri ve doğru bir düşünce akımı olduğunu düşünen Sayar, Anadolu insanının bunu kavrayıp değerlendirmesinin, içinde yaşanan koşullar nedeniyle çok zor hatta olanaksız olduğunu yakınlarına sık sık söyleyen birisi. Aydınlanmacı ve ilerici yanı oldukça ağır basan ve komşularla bir tartışma sonucu evinin kapısına “Darwin teorisine inanmayan bu eve giremez” ibaresini yazdırdığını biliyoruz.

Mübadele sonrası Türkiye’ye gelen Sayar ailesine Selanik’teki varlıkları karşılığında İstanbul’da ufak bir ev verilir. Her namuslu memur gibi zor geçinen Hakkı Bey, Tokat’ta, Bursa’da, Malatya’da devlet memurluğu ve son olarak ise Samsun’da Abdi Fuat Akev tütün şirketi müdürlüğü görevlerinde bulunur. Mehmet Bey, kendi gibi Selanikli olan Zeliha Sayar’la evlidir. Ev kadını olmakla birlikte Cumhuriyet’in ilk yıllarında Halk Eğitim merkezlerinde dil öğretmenliği yapan Zeliha Sayar, çok iyi Fransızca ve Almanca bilmektedir. Sayar ailesinin iki kızları olur. Her iki kız da okurlar ve İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun olurlar.

Kızların büyüğü olan Şekibe Sayar, zeki ve çalışkan bir öğrencidir. Aile, babanın memuriyeti nedeniyle sürekli mekan değiştirdiği halde, ilk, orta ve lise eğitimini Bursa’da yapan Şekibe, İlkokulu Bursa’nın Setbaşı semtindeki Namazgah İlkokulunda, Orta okulu Bursa Kız Öğretim Okulu’nda, liseyi ise 1939 yılında Afet İnan, Muazzez İlmiye Çığ gibi bilim insanlarının da mezun olduğu Bursa Kız Lise’sinde tamamlar. Sanata, özellikle sahne sanatlarına büyük ilgisi ve yeteneği vardır. Konservatuara gitmek ister ama Hakkı Sayar kızının Üniversiteye gitmesini istemektedir. Sonuçta, aile, yine bir memuriyet zorunluluğu sonucu Malatya’ya doğru yola çıkarken, Şekibe Hukuk Fakültesi’nde okumak üzere İstanbul’a gider. Babasının para yollayamadığı Şekibe’ye dayısı ayda 10 TL ile destek olur. CHP’den de on TL’lik bursla zar zor geçinmeye ve okumaya çalışmaktadır.

İstanbul Hukuk Fakültesi’nin çok kalabalık olan birinci sınıfında, 1960’lı yıllardan itibaren demokratların, sosyalistlerin, komünistlerin yani tüm devrimcilerin yılmaz savunucusu olarak tanınacak Halit Çelenk de bulunmaktadır. O da Antakya Lisesi’nden mezun olmuş ve hukuk okumak üzere İstanbul’a gelmiştir. Halit ile Şekibe’nin yolları Fakültenin posta kutusunun önünde çakışır. İlk kez burada tanışır ve konuşurlar. Önceleri okul arkadaşlığı, sonraları ise gönül ve düşünce birlikteliği ile sürecek bir beraberliktir onlarınki.. Birlikte ders çalışmakla başlayan yakınlaşma, Nazım’ı Bursa hapishanesinde ziyarete gitmeye, TİP’te bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi vermeye, 12 Mart ve 12 Eylül’ün acılarını ve yüklerini paylaşmaya dek uzanır gider…

Ailesinden gelen ilerici, aydınlanmacı düşünceler, okumaya inanılmaz bir düşkünlüğü olan Şekibe Sayar’ı, babasının Marksizm sempatizanlığından sosyalizme taşır. Bilimsel sosyalist görüşü küçük yaşlardan itibaren benimseyen Halit Çelenk’le olan en büyük ortak paydalarının, birbirlerine duydukları büyük aşkın yanı sıra, düşünce ve eylem birliği olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. 1944’de, üniversite son sınıfta evlenirler.

Şekibe Çelenk, eşinin Ankara’ya yedek subay okuluna gitmesinden sonra İstanbul’da Deniz Yolu İşletmelerinde onun yerine çalışmaya başlar. Halit Çelenk’in kıta hizmeti Devrek’te sürer ama bu kez karı koca birliktedirler. Askerlik sonrasında iki avukat stajlarını Antakya’da Mesut Fani Bilgili’nin yanında yaparlar. İlk çocuğuna hamile olan Şekibe, stajı bitirir ve İstanbul’a doğuma gider. Çelenk çifti, doğumdan sonra, avukatlık yapmak üzere, Hakkı Sayar’ın memuriyetinin son durağı olan Samsun’a giderler. Birlikte yazıhane açar ve çalışmaya başlarlar ama koşullar Şekibe Çelenk’in verimli çalışmasına elverişli değildir. Avukatlığı bırakır, öğretmenliğe başvurur ama DP Hükümetinin anti komünizminin gücü burada da kendisini gösterir, başvurular, ihtiyacın çok olmasına karşın, karşılıksız kalır.

1960’larda Ankara’ya göç eden Çelenkler, 1962’den itibaren TİP’ te çalışmaya başlarlar. Şekibe Çelenk, TİP’te, Ankara Merkez İlçe başkanlığı, Partinin YSK’da temsilciliği, parti yüksek onur kurulu üyeliklerinde bulunur. TİP’in katıldığı ilk seçimlerin ilk kadın sesidir o. 1966’da Malatya Kongresi sonrasında, çoğu kişinin ihracı ile sonuçlanan olaylarda, Şekibe Çelenk de uyarı alanlar arasındadır. Partiden kopmuştur ama bu, sosyalizmden, mücadeleden kopma anlamına gelmez onun için. Ev işleri, çocukların yükü de verdiği mücadeleyi engellemeyi başaramaz. Lastik İş’te başarılı bir sendika hakemliği görevi yapar, cezaevlerinde, tutukevlerinde devrimci dostlarının, devrimci gençliğin peşinde koşar durur. Parti’de de Parti dışında da sosyalizmin emekçiliğini sadece beyniyle, kafasının emeğiyle değil, minyon gövdesinin tüm gücüyle yapmış olan ender insanlardan birisidir. Bir bakarsınız TİP’te Altındağ gecekondularında konut sorununu anlatmaktadır, bir bakarsınız zincirler içindeki Yusuf Aslan’ın Numune hastanesindeki yatağının başucundadır ya da Komer davasının görüldüğü Ankara Adliyesinin salonlarında gençlerle birliktedir. Davutpaşa’da yatan sevgili dostu İlhami Soysal’a anasonlu kurabiye yapan, Yıldırım Bölge Tutukevinin kapısında eşini ve kızını görmeye çalışan, Deniz,Yusuf ve Hüseyin’in Sıkıyönetim 1 Nolu askeri mahkemesi duruşmalarında ve TBMM’de üç babayla birlikte bulunan da Şekibe Çelenk’tir. 12 Eylül’de Muzaffer Erdost’la birlikte DAL’a götürülen Halit Çelenk ve Erdost için Ankara’yı birbirine katan ve DAL Başkanı’nı bile şaşırtan da odur, TİP’in TBMM’deki yasa taslaklarını hazırlayan da. Şekibe Çelenk’in ve Halit Çelenk’in mücadelesi sanki “Dayan ha, yıkılma” diyen Enver Gökçe’nin dizelerinin yaşama yansımasıdır…

Halit Çelenk’le birliktelikleri 60 yılı geçen, 1921 doğumlu Şekibe Çelenk, dört sevgili torununa ve onları ziyarete gelen gençlere geçmiş yılların mücadelelerini büyük bir inançla anlatıyor, her yıl Denizlerin mezarına gidiyor, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’le konuşuyor, mezarların otlarını temizliyor, mezarları okşuyor da okşuyor…" (HABER MERKEZİ)