Şehir efsanesi nasıl yaratılır?

Şehir efsaneleri, kimlerin ne zaman ortaya attığı belli olmayan ama insanların genellikle inanmak istediği, çekici yalanlardır. Eskiden kulaktan kulağa dolaşan efsaneler, sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle dijital ortama taşındı. Bir süredir acıklı hikayesiyle çokça paylaşılan Yalova’da deniz kenarında terk edilmiş halde duran eski model turuncu araba gibi...

Google Haberlere Abone ol

Pelin Akdemir

DUVAR - Yalova’nın Armutlu ilçesine bağlı Kapaklı Köyü’nde denizden yana yol kenarında park edilmiş turuncu renkte eski model bir araba resmi. Hikayesi acıklıdır denilerek sosyal medyada şu hikaye yayılır:

“1977 yılında, Armutlu'nun en zenginlerinden bir ağa, 18 yaşına basan oğluna doğum gününde acenteden bu arabayı 0 kilometre alıp doğum günü hediyesi olarak verir. Bu hediyeye çok sevinen genç, arkadaşlarıyla birlikte deniz kenarına kutlama yapmak için gider. Aracı bu gördüğünüz yere park edip denize girerler ve ne yazık ki genç doğum gününde boğularak ölür. Söylenenlere göre cesedi bulunamaz. Oğlunun anısına babası bu arabayı ne satabilir ne de kendi kullanabilir. Bir mezar taşı gibi park edildiği şekilde bu aracı yerinden oynatmaz. Oğlunun anısını yaşatmak için de yıllık bakımlarını ve temizliğini hâlâ düzenli olarak yaptırmaya devam eder. Yalova'ya bağlı Armutlu-Kapaklı arasındaki bu araç, bir anıt mezar gibi hâlâ oğlunun park ettiği şekilde 43 seneden beri burada bulunmaktadır.”

SOSYAL MEDYA İNSANLARI SÜRÜKLEDİ

22 Ağustos’ta sosyal medyada yayılmaya başlayan bu hikaye bir hafta içinde bir çok kişiye ulaşıyor. İnsanların hüzünlenerek okuyacağı hikayeyi sözlük, blog yazarları kendi sayfalarına taşıyorlar.

Hikayenin doğru olup olmadığını araştırmaya başladığımda elimde bir araba resmi ve arabanın nerede olduğunu gösteren bir harita vardı. Haritadan bakıldığı zaman arabanın plakası net bir şekilde okunuyordu. Plakadan arabanın kime ait olduğunu öğrenmek ‘kişisel bilgiler’ kapsamında yer aldığı için imkansızdı. Plakadan ne öğrenebilirim diye araştırdığımda SMS ile ‘araç hasar kaydı sorgulama’ yapabileceğimi fark ettim. Aracın 2011 ve 2019’da 2 adet kazaya karıştığı bilgisine ulaştım.

ARABA ORADA YAŞAYAN İNSANLARA AİT

Hikayenin doğru olup olmadığını öğrenmek için arabanın 43 yıldır durduğu söylenilen yere gidip sormaktan başka çare yoktur. Araba, Kapaklı Köyü’nün birkaç kilometre ilerisinde denizden yana yol kenarında park edilmiş duruyor. Sosyal medyada yayılan resimlerde görünmese de arabanın bulunduğu yerde bir çit var. Arabanın olduğu yerin aşağısına doğru bakıldığında bir ev görünüyor.

Denizin kenarında 80-85 yaşlarında yaşlı bir çiftin kaldığı bir ev. Yolda park edilmiş bekleyen araba, yıllardır bu yaşlı çifte ait. Yaşlı çift, arabayı ve hikayeyi soranlardan o kadar bunalmış ki ‘araba orada duruyor, fotoğrafını çekin, gidin’ diye isyan ediyor.

Kapaklı’da yaşayan insanlara hikayeyi sorduğumda sosyal medyada dolanan hikayenin ‘yalan’ olduğunu söylediler. Hikayenin yaşandığı söylenen 1977 tarihi, zengin bir ağa, 18 yaşında doğum gününde hayatını kaybeden bir genç, cesedin bulunamadığı, arabanın bir anıt mezar gibi 43 yıldır orada beklediği bilgilerinden hiçbiri doğru değil. Doğru olan sadece arabanın bulunduğu yer.

YAŞANILAN OLAYIN ARABAYLA İLGİSİ YOK

Evet, yaşlı çift iki oğullarından birini otuz yaşlarındayken kaybetmiş fakat anlatılan gerçek yaşantıyla arabanın orada bulunmasının hiçbir ilgisi yok. Yaşlı çiftin oğullarının gerçek hikayesi ise şöyle:

Yaşlı çiftin iki oğullarından biri Bursa’da bir tekstil fabrikasında üst düzey yöneticilik yapmaktadır. Çevresinde çok sevilen ve cömertliğiyle tanınan biridir. İstanbul’da geçirdiği trafik kazası esnasında çevrede bulunan bir beyin cerrahının müdahalesiyle hayatta kalır. Fakat kazadan sonra beyin fonksiyonları zarar görür, zaman zaman akli dengesini yitirir. Yaşamına deniz kenarında bulunan evinde devam eder. Bir gün evinin yakınlarında denize girer ve haber alınamaz. İki üç gün sonra cesedi kıyıya vurur. Savcılığın yaptığı soruşturma sonucunda boğularak öldüğü anlaşılır. Babası oğlunun mezarını yalnız bırakmaz, sık sık ziyaretine gider.

Arabanın, gerçek hikayede anlatılan kazayla ya da oğullarının ölümüyle hiçbir ilgisi yok. Araba kullanmaya fazla ihtiyaç duymadıklarından dolayı yaşlı çiftin arabası evlerinin önünde sürekli aynı yerde duruyor.