Hayli Duyarlı Kişi: Gürültülü dünyadaki sessiz güç
Elaine Aron'ın 'Hayli Duyarlı Kişi: Hassas Ruhlar İçin Bir Kılavuz' çalışması, Epsilon Yayınevi tarafından yayımlandı. Kitap, "hayli duyarlı" kişilerin dünyada ve toplumdaki rolüne odaklanıyor.
Mina Maraşlıgil
'Hayli Duyarlı Kişi: Hassas Ruhlar İçin Bir Kılavuz', klinik psikolog ve yazar Elaine Aron'ın psikoloji kanonuna kazandırdığı önemli bir eser. Çoğunlukla aşırı çekingen veya aşırı endişeli gibi görülen, tam da bu yüzden yanlış anlaşılan kişiler için yazılmış bu kitap, esasen kalıtımsal ve çevresel unsurların etkisiyle "hayli duyarlı" olanlarımızı doğru anlayabilmek için kapsamlı bir rehber olma işlevi üstleniyor.
Hayli duyarlı kişilerden kısaca "HDK" olarak bahsederek devam edersek, HDK olmanın aslında ne olduğunu, ne olmadığı üzerinden tanımlayarak işe koyuluyor yazar. HDK olmanın çekingenlik, korkaklık ya da aşırı içe dönüklük olmadığını, bu karakter özelliklerle beraber görülebildiğini ama bunlardan ibaret olmayan, özel bir durumu temsil ettiğini anlatıyor. Bunu bilimsel çalışmaların ve klinik psikolog olarak yaptığı gözlemlerin ışığında okuyucuya aktarıyor.
Hayli duyarlı kişilerin HDK olmayanlardan fizyolojik ve psikolojik açıdan ayrıldığını, bunun nörolojik çalışmalarla tasdik edildiğini öğreniyoruz. Nitekim yüksek duyarlılık, "bilgiyi daha derinden işleme" kapasitesi ile karakterize olan bir durum ve yapılan araştırmalar, hayli duyarlı kişilerin karşılaştıkları görevlerde HDK olmayanlara göre farklı beyin aktivasyonuna sahip olduğunu ortaya koyuyor.(1) Ayrıca beynin "insula" adı verilen bölgesinin HDK'lerde daha aktif olduğunun gözlemlenmesi, yani hem fiziksel hem de ruhsal açıdan yüksek farkındalığa sahip olmaları, konuyla ilgili elde edilen önemli sonuçlardan.(2) HDK'lerin yüksek empati gücüne sahip insanlar olmaları da yine araştırmalarla, bilimsel zeminde destekleniyor: Ayna nöronlarının HDK olmayanlara göre daha aktif olduğu gözlemleniyor.
Peki fazla farkında olmak, fazla hissetmek ve yaşantıları daha derinden anlamlandırmak sadece birtakım nörolojik bulgular mı? Böylesine bir içsel yaşamın dış dünyadaki izdüşümü neye benzer? HDK olmanın hiç şüphesiz bedelleri var. Strese verilen yanıtın hem kalıtsal hem de çevresel koşullarla kişiden kişiye farklılık gösterdiği zaten biliniyor. HDK'ler, yukarıda bahsi geçen özelliklerine "sık yalnız kalma ihtiyacı" ile yanıt verme eğilimindeler zira anksiyete ve depresyona daha fazla eğilimliler (özellikle kadın HDK'ler). Günlük yaşamlarında yükses sesten, fazla ışıktan veya birinin üzgün yüzünden, HDK olmayanlara kıyasla fazla etkileniyorlar. Bu anlamda sistemli olarak görüşülen HDK'lerin stresi yönetmek adına geliştirdikleri stratejiler, belli davranış kalıplarını ve yaşam biçimi tercihlerini (kaçış, izolasyon vb.) içeriyor.
Peki hayli duyarlı kişi olmak, sadece zorlukları olan, yaşamı sadece omuzlarımızda ağırlaştıran bir durum mu? Yazar, toplumdaki önyargıların gölgesinde kalmış gibi gözüken bu insanlara "doğru" şekilde bakmayı, bunun için de bir "yeniden çerçeveleme" gerektiğini dile getiriyor. Bunun anlamı, son derece faydalı bir içsel dönüşüm yolculuğu: HDK olmanın bir hastalık veya bir dezavantaj değil, kutlanacak bir özellik olduğunu keşfetmek. Bu farkındalığın hayata adapte edilmesi için de yapıcı bir hayat felsefesini içselleştirmek ve buna uygun olarak yaşam koşullarını düzenlemek gerekiyor. HDK yakını olanların konuyla ilgili bilinçlenmesi de bu sürecin ideal eşlikçisi sayılıyor elbette.
Elaine Aron'ın eserini özel ve faydalı kılan en büyük özellik, yazarın HDK olmaya atfettiği anlamlar ve bunları bir araya getirme şekli. Zira kendini gürültülü bir biçimde ortaya koyan kişiliklerin ve girişken davranışların toplum tarafından düzenli olarak yüceltildiği, kültür ürünleriyle pekiştirildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bazen metafor olarak, bazen gerçekten yüksek sesle konuşmanın, "yüksek" tavırların idealize edildiği bu dünyada, "aşırı endişeli ve çıtkırıldım" olarak mimlenmenin zorlukları hakkında yeterince konuşulmuyor. Böyle bir atmosferde, kitabın hayli duyarlılara yaptığı bir çağrı var: Kendimizle olan ilişkimizde ve her türlü ilişkimizde HDK olmanın gücünü kavrayıp potansiyelimizi hakkıyla gerçekleştirmek sadece mümkün değil, kişiyi son derece özel kılan bir durum.
"HDK olmak avantajlıdır" diyor Elaine Aron. Bu noktada, Malcolm Gladwell'in 'Davut ve Golyat: Olağan Mağluplar İçin Devlerle Savaşma Sanatı' kitabının ana argümanını çağrıştıran bir şeyi fark edebiliriz: Bariz gözüken gücü elinde tutanların, bizim durumumuzda kültürün yücelttiği "cesur"ların çoğu zaman sahip olmadığı duyarlılıklar, HDK'leri sessizce güçlü kılan şeyin ta kendisi. HDK'nin henüz farkında olmadığı ve belki tam olarak hayatına uyarlayamadığı bu güç, azımsanacak türden değil.
- HDK'ler detayları fark etmek konusunda olağanüstü bir yetenekle donatılmıştır. Bu yüzden başkalarının fark etmediği potansiyel tehlikeleri atlatabilir, titizlik ve yaratıcılık gerektiren işlerde çok başarılı olabilirler.
- Hayattaki basit zevklerin farkına varmak ve onların tadını çıkarabilmek anlamında HDK'ler çok şanslıdır. Sade bir gün veya genel olarak sade bir yaşam, onlar için gündelik mucizelerle dolu sayılabilir.
- Canlılarla empati kurabilmek ve sosyal meselelere karşı duyarlı olmak konusunda HDK'ler, etik anlamda örnek alınacak insanlardır. İnce düşünmek onların en büyük meziyetlerindendir.
Yazarın belirttiği gibi: "Biz HDK'ler, kendimizi savaşçılarla kıyaslayarak hem kendimize hem de diğerlerine büyük haksızlık etmiş oluruz. Bizim gücümüz farklıdır ancak çoğunlukla daha etkilidir. Sıklıkla acı ve kötülüğün karşısına dikilebilecek tek güçtür. Aynı şekilde cesaret gerektirir ve kendine uygun bir eğitimle artar."(3)
HDK'ler, HDK çocuğu olanlar veya içindeki çocuğu yeniden büyütmek isteyenler için bu kitap, son derece ufuk açıcı bir potansiyel taşıyor. Ne de olsa hayli duyarlı kişilere dünyamızın hiç olmadığı kadar ihtiyacı var.
Dipnotlar
- Jadzia Jagiellowicz'in yönettiği bir araştırmadan, s. 20
- Bianca Acevedo'nun ekibi tarafından yönetilen araştırmaların bir sonucu, sayfa s. 20
- Hayli Duyarlı Kişi: Hassas Ruhlar İçin Bir Kılavuz, s. 298-299