YAZARLAR

HDP neden kapatılmalı!

Neredeyse hiçbirimiz, ‘HDP neden kapatılıyor?' diye düşünmüyoruz bile ya da düşünsek de hazır cevaplarımız var.

Burada bu yazıyı okuyan hiç kimsenin, HDP’nin şimdilik duraklayan kapatılma davasının ya da altı yıl sonra servis edilen Kobane davasının hiçbir hukuki bir tarafının olmadığı konusunda kesinlikle kuşkusu yoktur. Sadece Gazete Duvar ya da sol dergi ve gazete okurları da değil, herkes biliyor bunun böyle olduğunu zaten. Yani en faşist partinin, en faşist üyesi bile mahkemede olanların hukuksal olmadığını zaten biliyor ama karşı tribünde yer aldığından, bunu keyifle izliyor o kadar. Onun için eldivenin içine bir at nalı yerleştirilmiş olmasının önemi yok, atılmış yumruğun parçaladıklarını ve havaya savruluşunu izliyor, ağır çekim…

- cinayeti kör bir kayıkçı gördü 

  ben gördüm kulaklarım gördü –*

Bu hepimiz için sıradan bir şey. Hatta birisi tutuklandığında şaşırıyorduk bazen ‘Kürt bile değil’ ya da ‘Öyle çok solcu bile değil’ diye mesela. Fakat istisnalara da alıştık artık. Günlük faşizm, çekirdek çitleme rahatlığı ile dolaşıyor aramızda, kabukları yerlerde ve tuzlu bırakıyor sürekli damaklarımızı. Kapatılmış parti, gazete, dergi, radyo, televizyon isimlerini bilebilmek, başlı başına bir maharet. Bu her yeri kaplamış, hukuk dışılığın dayanılmaz hafifliği, ateşin düşmediği yerlerde, mutat akşam serinliği gibi geliyor bize.

Bu sıradanlaşma hali, bizi de köreltiyor aslında. Mesela neredeyse hiçbirimiz, ‘HDP neden kapatılıyor?' diye düşünmüyoruz bile ya da düşünsek de hazır cevaplarımız var. Boşluklara onu koyup, önümüzdeki maça bakıyoruz. Klasik nedenleri ya da mesela oy hesaplarını filan, buraya yazmama gerek yok. Onlar da şu anda bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiyor zaten.

Fakat sadece bu nedenlerle kapatılmıyor HDP. Bu yüzden ‘HDP neden kapatılmalı’nın gözümüzden kaçan tarafına dikkat çekmek istiyorum; HDP kapatılıyor çünkü ister beğenin, ister beğenmeyin HDP bir kadın partisi aynı zamanda ve bu yüzden kapatılmak istiyorlar.

Abarttığımı düşünmeyin. Bunu şu sandalye olayının kökeninde, cinsiyetçiliğin yattığını söyleyerek, Avrupa Komisyonu Başkanı Von Der Leyen de vurguladı; "Avrupa Birliği Müktesebatı'nda bana yapılan muameleyi haklı çıkaracak hiçbir şey bulamadım. Dolayısıyla şu sonuca vardım: Bu olay, kadın olduğum için yaşandı. Eğer takım elbise giyiyor ve kravat takıyor olsaydım yaşanacak mıydı? Daha önceki görüşmelerde hiç sandalye eksikliği görmedim. Ama yine söylüyorum, bu resimlerin hiçbirinde kadın da yoktu"** diyordu Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada.

Her iktidar sembollerle yürür. Devlet denilen kurum, ideolojinin sembolleriyle kendisini inşa eder ve var eder. Bu yüzden, son devletin vitrini sarayda, geçen bu olay, tesadüf olabilir mi?

Bu doğrudan, istenerek ya da istenmeyerek yapılan, saray ideolojisinin, sarayda, kadının olmayan yerinin dışa vurumudur ve bu yüzdendir aynı zamanda HDP’nin kapatılmak istenmesi. Çünkü HDP, mesela ‘Yaşam ve toplumda eşitsizlikleri, tahakkümü üreten en eski ve en köklü mekanizma erkek egemen sistem ve onun ürettiği toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. Toplumun yaşamına dair kararların alındığı siyaset alanı, erkek egemen sistemin kendisini ve iktidarı, hiyerarşiyi, zihniyeti yeniden ürettiği temel alanlardan biridir. İşte HDP Kadın Meclisi iktidarcı ve tekelci bir erkek alanı olarak kurgulanan siyaseti dönüştürmeyi, demokratikleştirmeyi, kadınların siyasete katılımını artırmayı, siyaseti toplumsallaştırmayı amaçlar. Kadınların kendi yaşamları üzerinde söz ve karar sahibi olmasını sağlayacak, öz iradesini açığa çıkaracak, doğrudan politika yapma mekanizma ve araçlarını geliştirir.’*** Dediğinde kapatılmayı hak eder!

Avrupa konseyi kadın başkanına bir sandalyeyi çok gören, iktidar ideolojisinin, yukardakini talep edeni yok etmek istememesi mümkün müdür?

HDP, sadece bu yüzden bile kapatılmalıdır!

Ayrıca bir de tam aksine, HDP’nin her alanda baskı altına alınmaya çalışıldığı bir zamanda, kadına ilişkin yaptığı bu vurguyu ve her şeye rağmen, sürdürdüğü pratiğini anlatmak, bu lanetli çemberden, hep birlikte çıkmanın bir yolu, belki de tek yolu değil midir?

*Atilla İlhan
** BBC Türkçe…  
*** HDP Kadın Meclisi… 


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...