HDP’li Ayşe Acar Başaran: Seçim sürecine kadın ittifakı damga vuracak

HDP’nin 5’inci Olağan Kongresi öncesi sorularımızı yanıtlayan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, yaklaşan seçimin sonucunu kadınların belirleyeceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - HDP’nin 5’inci Olağan Kongresi 3 Temmuz Pazar günü Ankara Spor Salonu’nda yapılacak. Son dakika bir sürpriz olmazsa eş başkanların görevine devam etmesi beklenen kongrede parti yönetiminde kapsamlı değişiklikler olacağı ifade ediliyor. HDP’ye açılan kapatma davasının gölgesinde düzenlenecek kongre hem bu davaya karşı hem de yaklaşan seçimlerde verilecek mesajlar açısından önem taşıyor. Büyük bir katılım öngörülen kongrede verilecek mesajlar arasında kadın vurgusunun da öne çıkması bekleniyor.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, kongrede verecekleri mesajlardan Danıştay’da devam eden İstanbul Sözleşmesi davalarına, toplumun derinden hissettiği ekonomik sorunların kadınlara yansımasından seçimlerdeki tutumlarına kadar güncel birçok konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Seçimin sonuçlarını kadınların belirleyeceğini ifade eden Başaran, "Kadın dayanışması kadın ittifakı bu sürece damga vuracak. Bu seçimde de kazanan kadınlar olacak sonucu da kadınlar belirleyecek" dedi.

'PARTİMİZ HİÇ KAPANMAYACAK GİBİ ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDİYORUZ’

HDP’nin 5’inci Olağan Kongresi Ankara’da düzenlenecek. HDP’ye yönelik kapatma davasının olduğu süreçte yapılan kongrede söyleyeceğiniz sözler merakla bekleniyor. Ne söyleyeceksiniz, özellikle kadınlar olarak?

Bizim için heyecanlı günler. Yaklaştıkça heyecanımız daha çok artıyor. Kapatmayı görmezden gelen bir yaklaşımımız yok ama çok işin merkezine aldığımız, çalışmalarımızı bunun etrafında yürüttüğümüz bir süreç değil. Biz, partimiz hiç kapanmayacak gibi çalışıyoruz. Tüm bu saldırılara cevap niteliğinde bir kongre olacak. Aynı zamanda alternatif de olduğumuzu ifade edeceğiz. “Çözüm Biziz Sözümüz Var” şiarıyla gidiyoruz. Üçüncü yolun örgütleyicisi olan HDP, kendini bir kez daha yeniden yapılandıracağını ve Türkiye’nin bütün problemlerini çözme açısından bir alternatif adres olacağını gösterecek.

‘HİÇBİR DÖNEM KADINLARIN KAZANIMLARI BU KADAR HEDEF ALINMAMIŞTI’

Kadınlar açısından da böyle. Türkiye’de her gün kadına yönelik şiddetin daha da arttığı, kadın kırımı olarak değerlendirebileceğimiz bir süreç yaşıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hiçbir zaman kadınlar açısından sağlanmamıştı ama hiçbir dönem kadınların kazanımları bu kadar keskin hedef alınmamıştı. Kadın cinayetlerinin bu kadar normalleştirildiği bir süreci görmedik. Kadın kazanımları sistematik olarak hedef haline getiriliyor. İstanbul Sözleşmesi, eş başkanlık sisteminin hedef haline getirilmesi, kayyımlarla kadın kurumlarının kapatılması bazı örnekler. Bu kongrede bir kez daha bu erkek egemen siyasete karşı kadın siyasetini var edeceğimizi de ifade edeceğiz. HDP demek kadın siyaseti, kadın partisi demek.

EŞ BAŞKANLAR DEĞİŞECEK Mİ?

5’inci Olağan Kongrenizde HDP Eş Genel Başkanları’nda bir değişiklik söz konusu olur mu?

Mutabakat komitesi çalışmalarına devam ediyor. Bizim açımızdan eş başkanlık çok kıymetli. Bu sadece iki kişinin yetki paylaştığı bir alan değil, demokrasinin oluşturulduğu, ortak aklın açığa çıktığı mekanizmanın kendisi. İktidar her şeye saldırdığı gibi eş başkanlık sistemimize de saldırmaya çalışıyor ama bunda çok başarılı olamayacağını bu kongrede göstereceğiz. İsim önümüzdeki günlerde paylaşılır. En nihayetinde biz bu mekanizmayı savunmaya devam edeceğiz.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran


'YARGIDAN BÜYÜK BİR BEKLENTİM YOK'

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Danıştay’da açılan davada konuştu. Karar merakla bekleniyor. Siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi sadece hukuki alanda savunabileceğimiz bir mesele değil. Kadınların büyük mücadeleyle elde ettikleri bir kazanım. Kadınlar yaşamın bütün alanlarında mücadele verdiler ve bu sözleşmeyi kazandılar. Bir erkek bir gece yarısı, “Ben çekiliyorum” dedi. Kadınlar bunu kabul etmediklerini defalarca söylediler. Eylemler düzenlediler ve kadınlar eylemler düzenlemeye devam edecek. Mahkemelerin karar vermesinde en büyük etki kadınların mücadelesi olacak. Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir yargı yok. İktidarın aracı haline gelmiş bir yargıdan söz ediyoruz. Siyaseti ve toplumu dizayn için kullanılan bir mekanizmadan söz ediyoruz. Bu açıdan yargıdan büyük bir beklentim yok. Ama yine de umudumuzu kaybetmemeye çalışıyoruz ve kadınlar olarak mücadele etmeye devam ediyoruz.

‘MAHKEME İSTER REDDETSİN İSTER KABUL ETSİN HAKİKATİ DEĞİŞTİREMEYECEK’

İstanbul Sözleşmesi kararının olumsuz çıkması durumunda ne yapacaksınız?

Bu sözleşmeden çekilmenin hukuken geçersiz olduğunu savunuyoruz. Parlamentoda imzalanmış bir sözleşmeden bir erkeğin tek başına alacağı kararla çekilemeyeceğine inanıyoruz. Mahkeme ister davayı reddetsin ister kabul etsin bu hakikati değiştiremeyecek. Biz hâlâ İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte olduğunu ve uygulanması gerektiğini savunuyoruz. Önümüzdeki günlerde İstanbul Sözleşmesi’ni sadece korumak değil uygulatmak için de mücadele etmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi bir adımdı. Adım adım bütün kazanımlarımız hedef alınmaya çalışılıyor. Dünyada da benzer bir tablo var. Umuyoruz ki hakimler bağımsız ve tarafsız bir şekilde vicdanlı, anayasa ve uluslararası kararları görerek bir karar verirler.

‘İKTİDARIN YARGI KARARINI ELEŞTİRMESİ SAMİMİYETSİZ’

İstanbul Sözleşmesi davaları devam ederken katledilen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in katili Metin Avcı’ya ‘haksız tahrik’ indirimi uygulandı. İktidar kanadından da bu karara dönük tepkiler dile getirildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘indirimlere’ dair çalıştıklarını, Avrupa örneklerini incelediklerini söyledi. Siz bu adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence bu açıklamalar çok samimiyetsiz. Her platformda kadın erkek eşitsizliğine vurgu yapan, neredeyse kadın cinayetlerini teşvik eden, meşrulaştıran bu iktidarın kendisi. Cumhurbaşkanı "Kadın erken fıtraten eşit değil" diyor. "Kadın mı kız mı" diye ayrımcı söylemde bulunabiliyorlar. Kazanımlara, saldırılara değinmiyorum bile. Bu kadar siyaseten eşitsizliğin derinleşmesi için elinden geleni yapan bir iktidarın, kendi fikri dışında adım atmayan yargının kararını eleştirmesi samimiyetsiz. Hiçbir hâkim ve savcının, istisnaları vardır belki ama, iktidarın perspektifi, ideolojisi dışında karar vermediklerini görüyoruz. Pınar Gültekin ilk örnek değil. Erkeklerin kravat takıp indirim aldığı birçok örnek var. Bizim yakından takip ettiğimiz Gültekin davasında suçlu değil Pınar Gültekin’in yaşamı konuşuldu. Pınar’ın yaşam tercihi hedef haline getirildi. Yargı, medya, iktidar toplu bir şekilde kadına yönelik ayrımcılığı örgütlüyor ve tetikliyor. Yasal düzenlemelerle bu meseleler çözülemez. En önemli yapılması gereken şey toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasıdır.

‘AKP İKTİDARLAŞTIKÇA HALKLA BAĞLARI KOPTU’

Seçime bir yıldan az bir zaman kaldı. AK Parti’nin özellikle ilk yıllarında teşkilatı ve seçmeninde kadınlar çok etkiliydi. Bugün baktığınızda ne görüyorsunuz?

AKP toplumsal zeminini her geçen gün biraz daha kaybediyor. Aradaki bağ her geçen gün biraz daha zayıfladı. Bugün halkla iletişim bile kuramadıklarının farkındayız. AKP’nin kadroları gün geçtikçe ekonomik olarak zenginleşti. İktidarlaştıkça halkla bağları koptu. Topluma bu süreçte şikâyet etmemesini öneren ama kendisi de sürekli büyüyen bir AKP var karşımızda. Bir yüzüğüyle çıkıp birden fazla saray inşa eden bir cumhurbaşkanı var. AKP’nin kadınların özgürleşmesi için bir siyaseti yoktu. Kadınlardan oy almak için bir çalışması vardı, hâlâ var. Ama hiçbir zaman, "kadınlar bu ülkede daha özgür olsun daha fazla kendilerini ileriye taşısınlar, siyasette daha aktif olsunlar toplumsal yaşamın daha içinde olsunlar, kendi yaşamlarıyla ilgili kendi tercihlerini yapsınlar" gibi bir politikaları hiçbir zaman olmadı. En iyi döneminde bile olmadı.

AK Parti’nin eleştirdiğiniz politikaları kendi kadın seçmenlerini nasıl etkiledi? Anketlere iktidar kanadının oy düşüşü olduğu yansıyor. Sizce bu düşüşte bu durumun etkisi var mı?

Mutlaka vardır. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme dahil yürütülen bu politikalar sadece HDP’li seçmenleri ya da CHP’li, İYİ Partili seçmenleri etkilemiyor. Öldürülen kadınlar sadece bu siyasi partinin seçmenleri de değil. Katledilen kadınların Türkiye coğrafyasındaki dağılımına bakıyorsunuz, neredeyse her ilde kadın cinayetlerinin arttığını, AKP’nin yönetimi içindeki kadınların da benzer biçimde katledildiğini görüyoruz.

‘ÇALIŞIYORUZ AMA EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ’

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği içinde yaşadığımız bu toplumda mutfak ve kadın ilişkisi çokça kuruluyor. Ev ekonomisinin belirleyicisi olarak kadınlar görülüyor. Böyle görmemekle birlikte ekonomik kriz kadınları nasıl etkiliyor? Yakıcı etkisini daha çok mu hissediyorlar?

Hiçbirimizin fiyat algısı kalmadı. Eskiden bir ekmeğin fiyatının ne kadar olduğunu bilirdik şu an her gün değiştiği için fiyatları kimse takip edemiyor. Biz bu uyarıyı HDP ve HDP Kadın Meclisi olarak yapmıştık. Geçen yıl onlarca ilde yüzlerce kadınla bir araya geldiğimiz kampanya gerçekleştirdik. Gittiğimiz her yerde benzer değerlendirmeler yapılıyordu. Çalışıyoruz ama emek sömürüsüyle yüz yüzeyiz. Çalışıyoruz ama emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Çalışıyoruz aldığımız ücretlerle geçinemiyoruz. En büyük emek sömürüsüne maruz kalanlar, sosyal güvencesi olmayan kesimler kadınlar.

‘KADINLAR AKP’NİN EŞİTSİZ POLİTİKALARI NEDENİYLE ONDAN UZAKLAŞIYOR’

Kadınlar açısından yaşamsal ihtiyaçlar var. Kadınlar ped ihtiyaçlarını bile artık karşılayamıyorlar. Markette bir ped 60 lira. Bunlar kadınlar için en önemli ihtiyaç. Kadınlar AKP’nin kadına yönelik bu eşitsiz politikaları nedeniyle ondan uzaklaşıyor. Başta AKP’nin demokratik yönelimi olacağına inanan bir kesim vardı. Ama her gün biraz daha çizgisini netleştirdi. Kadın düşmanı politikası gün geçtikçe netleşti. Şimdi çıkıp Gezi’ye katılanlara "sürtük" diyebiliyor. Bu bir örnek.



‘KADINLAR KENDİ SÖZÜNÜ SÖYLEYECEK’

Bu anlattıklarınızın gölgesinde bir seçime gideceğiz. Kadınlar seçim sonucunu nasıl belirleyecek?

Bizde ittifak tartışmaları var ama kadınların içerisinde olmayan hiçbir hesap tutmayacak. Muhalefet masada olursa olsun, nasıl masalar kurulursa kurulsun, kaçlı kurulursa kurulsun o masada kadınlar olmadığı müddetçe başarılı olabilecek bir siyaset yok. Kadınlar bu dönem kendi sözünü söyleyecek kendi siyasetini belirleyecek. Kendi yol haritasına göre bir yol inşa edecek. Bizim HDP olarak ifade ettiğimiz 3’üncü yolun inşasında kadınların öncülük yapması tam da bu. Seçime giderken bütün siyasetlerde de, yenide de kadınlar olmazsa olmaz.

‘KADINLAR YENİ İNŞADA OLMAZSA OLMAZ’

"Yeni" derken yeni bir iktidarı mı kastediyorsunuz?

Yeni iktidar yeni yaşam. Sadece iktidarlardan söz etmiyorum. Kişilerin değişikliğinin çözüm olacağını düşünmüyorum. Türkiye’de yeni sisteme, yeni inşaya ihtiyaç var. Kadınlar yeni inşada olmazsa olmaz. Tıpkı halkların olmazsa olmazı gibi. Herkes bunu bilmeli. Bazı reformist yaklaşımlar süreci yönetebiliriz diye düşünmemeli. Seçime gidiyoruz. Daha belki seçim kampanyalarına çok var. Kadın dayanışması kadın ittifakı bu sürece damga vuracak. Bu seçimde de kazanan kadınlar olacak sonucu da kadınlar belirleyecek.