HDP’li Buldan: Saldırılara karşı birliğimizi koruyacağız
Adana’daki Adalete Çağrı mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AK Parti’nin güç kaybettikçe HDP’ye saldırdığını belirterek “Biz birlik ve beraberliğimizi koruyacağız” dedi.
Tuğba Eroğlu
ADANA - HDP milletvekilleri Ayşe Sürücü, Kemal Peköz, Sezai Temelli, Alican Önlü, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Fatma Kurtulan, Tülay Hatimoğulları ile SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve parti yöneticileri, bugün Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Adana'daki ‘Adalete Çağrı’ mitingine katıldı.
'BU KATLİAMIN SORUMLUSUNU BİLİYORUZ'
Mitingde ilk olarak DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk konuştu. Öztürk, Paris’teki saldırıyı hatırlatarak "Yine üç kişi öldürüldü. Ailesine ve halkına başsağlığı dileriz. Bu ilk değil, bugünden önce üç Kürt kadını katledildi. Ancak Fransız devleti sözünü yerine getirmedi. Bu katliamın sorumlusunu biliyoruz ama Fransa o dönemde üzerine düşen görevi yerine getirmedi. O dönemde görevlerini yerine getirmiş olsalardı bu katliam şimdi olmayacaktı. Fransa'nın artık kapsamlı bir soruşturma yürütmesi gerekiyor. Eğer yapmazlarsa onların da bu katliama ortak olduklarını bileceğiz” dedi.
2015’te Öcalan üzerindeki tecridin artması üzerine savaş kararı alındığını dile getiren Öztürk, “2013-2015'te görüşme oldu, kimsenin burnu kanamadı, hesabı sorulmadı. Görünen o ki Kürt halkı güçleniyor, demokrasi ve insan hakları alanında ilerleme var. Bu sisteminiz için bir tehdittir ve süreç kötüdür. Tecrit, Kürt halkının tek sorunu değildir. İzolasyon ve savaş birbirine bağlıdır. Tecrit ağırlaştığında hükümet Kürtleri düşman olarak gösteriyor ve ben sizi kurtaracağım diyor. Bugüne kadar dört parça Kürdistan'da husumetleri apaçık ortadadır. Demokrasiden bahsedenler seslerini yükseltmelidir. Demokrasi, hukuk diyenler tecride karşı durmuyor, siyasetimiz sahipleniliyor, oy kullanmıyorlar" diye konuştu.
'BUGÜN HUKUKSUZLARIN SON BULMASI İÇİN MEYDANLARDAYIZ'
Hukuksuzluğun son bulması için alanlarda olduklarını ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bugün adalete büyük bir ihtiyaç olduğu için meydanlardayız. Biz biliyoruz ki, bu ülkeyi yöneten AKP hükümeti, 20 yıllık iktidarı boyunca bu süreçte özellikle hukuksuzlukları, haksızlıkları, baskıyı, inkarı, şiddeti daha fazla yükseltiyor. Biz biliyoruz ki, bundan besleniyor. Bugün AKP’nin artık toplumun yüzüne bakacak yüzü kalmadı. Bugün AKP’nin artık anketlerde düştüğünü görüyoruz. Oy kaybeden bir iktidarın sarıldığı ve kendisini ayakta tutabilmek için yaptığı hukuksuzlukları, haksızlıkları da biliyoruz. Evet, bugün HDP olarak en büyük haksızlıklara maruz kalmış bir parti olarak, en büyük hukuksuzluklarla karşı karşıya kalmış bir parti olarak, AKP’nin bu hukuksuzluklarını bu haksızlıklarını elbette afişe etmek, deşifre etmek bizim görevimizdir, sorumluluğumuzdur. Onlar ayakta durmanın iktidarda kalmanın ve bir kez daha seçimi kazanmanın yol ve yöntemlerini Kürtlere saldırarak, HDP’ye saldırarak, kadınlara saldırarak yapmaya çalışıyor. Ancak Kürtler de direniyor mücadele ediyor ve ayakta kalıyor" şeklinde konuştu.
‘AKP SAVAŞ POLİTİKALARI İLE AYAKTA DURUYOR’
AK Parti’nin ayakta kalmak için savaş politikalarına sarıldığını dile getiren Buldan, “Biz, bütün bu yaşanan ekonomik krizin de rantın da özellikle Türkiye’deki hukuksuzlukların da savaşla bağlantısını kuruyoruz. Niye? Çünkü biliyoruz ki, Türkiye'nin kaynakları savaşa aktarılıyor. Bu kaynak Türkiye halklarına aktarılmıyor. Türkiye’nin kaynakları işçiye, emekçiye, esnafa, kadına ve bu ülkede üretim yapanlara aktarılmıyor. Bu ülkenin kaynakları savaşa aktarılıyor. Savaş konseptiyle birlikte rant sağlanıyor ve bunlarla birlikte de AKP, kendisini ayakta tutmaya çalışıyor. Bu ülkede yaşayan halklar, bu ülkenin insanları, kadınları, farklı inançları, farklı kimlikleri bu ülkenin kaynaklarını savaşa aktarılmasını istemiyor. Çünkü savaş ölüm demek, gözyaşı demek, kan demek, acı demek. Bunun getirisi elbette yoksul halkımızı daha çok vuruyor. HDP olarak Türkiye'nin huzuru için, Türkiye’nin geleceği için Türkiye’nin yarınları için savaşa karşı olduğumuzu bir kez daha bu alandan, bu meydandan bu ülkeyi yönetenlere söylemek istiyoruz” dedi.
‘BARIŞ SÜRECİNDE İSTİKRAR VE HUZUR VARDI’
28 Şubat 2015 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda kurulan masanın devrilmesi ile barış sürecinin heba edildiğini kaydeden Buldan şunları söyledi: “Barış sürecini bitirenler, Kürtlere düşmanlığı esas aldılar. Oysa Kürtlerle barış, uzlaşı, diyalog mümkündü. Üç yıllık süre içerisinde bu ülkede kan akmadı, gözyaşı dökülmedi, canlar toprağın altına girmedi, anneler ağlamadı. Bu ülkede huzur vardı. Bu ülkede istikrar vardı, refah vardı. Fakat ne oldu? O masa devrildikten sonra Kürtlerle düşmanlık yolu seçildikten sonra bir kez daha Kürtlerin bütün kazanımlarına ve bütün haklarına el konuldu. Milletvekillerimiz 4 Kasım darbesiyle cezaevine gönderildi. Halkın iradesiyle seçilen belediye eş başkanları görevinden alındı, yerlerine kayyımlar atandı. Onlar da cezaevlerine gönderildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde fezlekelerle birlikte dokunulmazlıklar kaldırıldı ve milletvekilliği düşürüldü. İşte bunun en son örneği Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel arkadaşımızın vekilliğinin düşürülmesiydi. Oysa bilsinler ki Semra Güzel, kadınların da Amed halkının da Kürtlerin de hala milletvekilidir. Milletvekili olmaya da devam edecektir.”
‘BOYUN EĞMEYECEĞİZ, DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ’
İktidarın baskı için tercih ettiği yollardan birinin de tecrit olduğunu ifade eden Buldan, “Evet İmralı Cezaevi’nde Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit, yaklaşık iki yıldır derinleştirilmiş ve mutlak bir tecrit haline gelmiştir. Bu tecridin gayri meşru olduğunun, Sayın Öcalan’ın avukatlarıyla ve ailesiyle görüştürülmemesinin hiçbir yasal tarafı yoktu. Yapılan bu hukuksuzluk hiçbir yasa hükmünde geçerliliği olan bir şey değildir. Tamamen keyfi olarak, AKP’nin keyfine bağlı olarak uygulanan ve tecridi İmralı’dan başlayıp Türkiye’nin her yerine yaymak isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. HDP olarak, bir an önce bu ülkedeki yasaların anayasanın, hukukun, adaletin, işletilmesini ve tecride bir an önce son verilmesini ifade ediyoruz. Tecritin son bulması için de mitinglerimizi ve etkinliklerimizi yapmaya devam edeceğiz. İşte dün DBP’ye bir operasyon yapıldı. Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, şu an gözaltında. Keskin Bayındır'a yapılan bu saldırı, aslında bütün Kürtlere yapılan bir saldırıdır. HDP’nin bileşenlerine, HDP’nin yanında olanlara, HDP’nin çeperinde olanlara, HDP’ye selam verenlere görün verenlere elini tutanlara yapılan bir saldırıdır. Ama şunu ifade etmek isterim ki artık ne yaparsanız yapın, HDP gümbür gümbür geliyor. Kürt halkının da birlik ve beraberliğinin özellikle bu dönem açısından çok elzem olduğunu, ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz birlik ve beraberliğimiz koruyacağız. Biz mücadelemizi büyüteceğiz, direnişi büyüteceğiz ve bu saldırılar karşısında pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz, biat etmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz” diye konuştu.