HDP'li Dede: Kobanê Davası’nda seçim öncesi karar çıkarılmaya çalışılıyor
Kobanê Davası’nda adil yargılama hakkının doğrudan ihlal edildiğini belirten HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, iktidarın seçim öncesi karar çıkarıp kullanmayı amaçladığını söyledi.
DUVAR - IŞİD'in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin hakkında açılan Kobanê Davası’nın 13’üncü duruşması 30 Mayıs’ta başlayacak.
Yargılamanın yapıldığı Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi, siyasetçiler Aysel Tuğluk, Dilek Yağlı, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Mesut Bağcık, Sebahat Tuncel, Sibel Akdeniz, Aynur Aşan ve Zeynep Karaman’ın savunmalarının avukatlarıyla birlikte bir gün, birleşen dosyaları bulunanlar için iki gün olacağını belirtti.
Mezopotamya Ajansı'ndan Berivan Altan'a konuşan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, tutuklu siyasetçilerin savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik kararı değerlendirdi.
'SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Anayasa’da uluslararası sözleşmelerde en temel hakkın yargılananların “savunma hakkı” olduğunu anımsatan Dede, “Hiçbir şekilde kısıtlanamaz. Adil bir yargılama olacaksa, hiçbir şekilde savunmanın kısıtlanmaması gerekiyor. Bu kadar kapsamlı bir davada 3 bin 530 sayfalık iddianame, dava başlarken 324 olan klasör sayısı bini aştı. Arkadaşlarımızın bir gün de savunmasını yapmasını beklemek, adil yargılama hakkının doğrudan ihlali demektir. Bu karar bizim açımızdan yok hükmündedir. 30 Mayıs’ta başlayacak duruşmalarda bu yöndeki itirazımızı sunacağız. Hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. Yargılanan siyasetçiler de bu sınırlandırmayı kabul etmeyecek. Arkadaşlarımızın savunma hakkının kısıtlanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
‘İKTİDARDAN BAĞIMSIZ DEĞİL’
Birdenbire mahkeme heyetinin böyle bir karar almasının 2023 Haziran seçimlerinden bağımsız olmadığını da sözlerine ekleyen Dede, “Bu soruşturmanın yürütülmesi döneminde de biçiminde de siyasi kararlar olduğu çok açıktı. 2014 yılında gerçekleşen olaylarda arkadaşlarımızın her birinin ifadesi alınmışken, suçlama sadece 2911 sayılı kanuna muhalefete teşvik suçlaması iken, 2018’de Erdoğan’ın seçim kampanyasının bir aracı olarak bu dosya tozlu raflardan çıkarıldı. Özel olarak görevlendirilmiş savcı Ahmet Altun, dosyaya gizlilik kararı koydu ve bu süreç örüldü. Yargılama başlaması ardından da Devlet Bahçeli, Fahrettin Altun, Süleyman Soylu, Erdoğan’ın bizzat kendisi bu yargılamaya doğrudan müdahale olan söylemler, tweetler ve videolar paylaştı. Mahkemenin son aldığı kararında bu siyasi iradeden bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değil. Osman Kavala, Canan Kaftancıoğlu, Gezi davalarında kararlar verildi. Seçim öncesinde siyasi iktidar Kobanê Davası’nda da bu ülkenin demokrasisi için mücadele eden insanları bir mahkeme kararıyla suçlu sıfatıyla seçim malzemesi olarak kullanılması amacı var. Mahkeme bir rutin içerisinde devam ediyordu. Yaşanan olağanüstü bir durum yok iken mahkemenin böyle bir ara karar alması, gerçekten bizde de bir yerlerden böyle bir talimat geldiği, tehdit edildiği, sıkıştırıldığı ya da gönüllü olarak siyasi iktidara iradelerini teslim ettikleri kanısını uyandırıyor” ifadelerini kullandı.
'YOĞUN KATILIMLI DURUŞMA OLACAK'
Heyetin ara kararında 20 Mayıs’a kadar siyasetçilerin savunma için isim bildirmesine dair kararına ilişkinde Dede, verilen kararın hukuksuz olduğunu söyledi. Mahkemenin aldığı kararın Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda (CMK) yeri olmadığını da aktaran Dede, “Böyle bir düzenleme, usul yok. Bugüne kadar Türkiye’de yapılan hiçbir yargılamada bu karar alınmamıştır, bunun alınabilmesinin imkanı yok. Bu ara karara istinaden bize söylenen hiçbir şeyi yapmayacağız. İsim bildirmedik, bildirmeyeceğiz. Mahkemenin hukuksuz bir şekilde yürüttüğü bu yargılamada aracı haline gelmeyeceğiz. Baştan beri bu tavrımızı koruyoruz. Bu duruşma öncesi barolarla, hukuk örgütleriyle çeşitli görüşmeler yaptık. Uluslararası temsilciliklerle görüşme yaptık. Yapılan hukuksuzluğun ortadan kaldırılması adına, karşı durmak adına, 30 Mayıs’ta başlayacak duruşmalara gelmelerini istedik. Orada olacaklarını söylediler. Biz o gün davanın yüzlerce avukatı, baro başkanları ve Türkiye Barolar Birliği’nden, hukuk kurumlarından katılacak kişilerle mahkemenin ara kararından dönmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’
Dede, siyasetçilerin savunma hakkının kısıtlanması yanı sıra avukatların da mesleki faaliyetlerinin bu kararla engellendiğini belirtti. Dede, şunları kaydetti: “Barolar, hukuk örgütleri, avukatların mesleki faaliyetlerini sürdürmelerini, müvekkillerinin haklarını, hukuklarını savunma imkanlarının ellerinden alınması için mücadele edeceklerdir. Asla geri adım atmayacağız. Mahkemenin ara kararını uygulamasına fırsat vermeyeceğiz.”
'AYM’NİN KARARI HUKUKA UYGUN DEĞİL'
Dede, AYM’nin Aysel Tuğluk ve Sebahat Tuncel hakkında Kobanê Davası kapsamında yapılan başvuruya verilen ret kararını değerlendirdi. Bu kararında ülkedeki siyasi atmosferden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Dede, “Anayasa Mahkemesi kararı hukuka uygun değildir. Bir kişi hakkında bir tutuklama kararı varken, ikincisi verildiğinde ‘ben denetleyemem’ diyor. Denetlenmeyen bir kararsa o karar verilmemelidir. Eğer birkaç dosyadan aynı anda tutuklamaya hukuk izin veriyor ve bu kararlar alınıyorsa, AYM’de verilen kararların hukuka uygun olup, olmadığını denetlemekle yükümlüdür. Orada bir hukuka aykırılık varsa AYM’nin bunu incelemesi gerekir. AYM’nin ikinci ya da üçüncü tutukluluk kararlarda verdiği retler mağduriyetlere yol açacak. Mahkemeler de bu konuda AYM’nin kararları nedeniyle pervasız davranacaktır. İdris Baluken hakkında benzer bir karar olduğu için bugün 2911 sayılı kanuna muhalefetten dahi hakkında tutuklama kararı verildi” diye belirtti.
‘NEDEN İNCELEMİYOR?’
AYM’nin de bilinçli bir şekilde birkaç tutuklama kararı olan ya da ceza almış siyasetçilere yönelik başvuruları değerlendirdiğini anlatan Dede, şöyle konuştu: “Selahattin Demirtaş sadece bu dosyadan tutuklu ve başvurular eş zamanlı yapıldı. AYM, ikinci tutuklulara dair hızla karar veriyor neden Demirtaş’ın başvurusunu önüne alıp, onun üzerinden karar vermiyorlar. Bugün Kobanê Davası’nda heyetin de kendine dayanak yaptığı aleyhe olan kararları öncelikle ele alıyor. Ülkedeki siyasi atmosferin AYM nezdinde de etkili olduğunu gösteriyor. Bu gerçekten tehlikeli kişilerin hürriyeti tehdit altında. Bu noktada AYM’nin rolünü oynaması gerekir. İkinci tutukluk meselesinin uygulanabilir olup, olmadığını bir tarafa bırakarak, tutuklama meselesinin hukuka uygun olup, olmadığını tespit edip, karar vermesi gerekir. Bu yerel mahkemeler ve toplum nezdin de bir sonuç doğururdu.”