HDP'li Temel: Millet-Cumhur ittifakları dışındaki tüm güçlerle görüşüyoruz
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel'e göre seçimde Millet ve Cumhur ittifakları dışındaki 3. seçenek kilit rol oynayabilir. Temel, Ocak'ta deklarasyon açıklamayı hedeflediklerini söyledi.
ANKARA - Meclis'in 3. büyük partisi HDP bir yandan hakkında açılan kapatma davasına karşı hukuki mücadele veriyor, diğer yandan günlük siyasi faaliyetlerine devam ediyor. 27 Eylül'de seçimlere ve Cumhurbaşkanı adaylığına dair tutum belgesini açıklayan HDP son günlerde de kamuoyuna yansıyan solda 3. ittifak tartışmalarıyla gündemde.
Cumhur ve Millet ittifakları dışındaki tüm siyasi anlayışlarla görüştüklerini söyleyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel kurmak istedikleri ittifakın sadece sol ile sınırlı olmayacağını söyledi. Bütün toplumsal kimliklerin kendi farklılıklarını koruyarak dahil olacağı geniş bir toplumsal ittifak arayışı içinde olduklarını söyleyen Temel, ikinci tur görüşmeleri bu ay tamamlayıp Ocak ayı içinde paydaşlarla bir deklarasyon yayınlamayı planladıklarını açıkladı.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel ile muhalefetin erken seçim çağrısı, ittifakların geleceği, solda 3. ittifak seçeneği ve cumhurbaşkanı adayının nitelikleri başta olmak üzere gündemdeki konuları konuştuk...
Cumhurbaşkanı, faiz düşüşü öngören, ihracata dayalı üretim hedefleyen yeni bir ekonomik modelden bahsediyor. Kur krizine yol açan bu çıkış bakan değişimi de getirdi. HDP bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyor?
Ekonomik sorunun esas sebebini yönetim biçimine bağlıyoruz. Toplumsal barış, demokrasi, adalet, adil paylaşım askıya alınmış. Dışarıya savaş politikası dayatılıyor, tezkerelerle operasyonlar sürüyor. İçeride yolsuzluk, yandaşlara harcanan devasa ekonomik potansiyel var. Bunların yarattığı kriz haliyle karşı karşıyayız. Dolar kendiliğinden fırlamıyor. İddia ettikleri gibi bir dış müdahale yok. Yönetim şeklinin değişmesi gerek, çözüm burada. Ya toplumun karşısına çıkıp istifa edecekler ya da muhalefeti, toplumsal yapıların tümünün önerilerini, görüşlerini alıp bunları hayata geçirecekler. Bizimki çağrı. İkincisini yapmazlarsa seçime gidecekler.
MUHALEFET MECLİS’E ERKEN SEÇİM ÖNERGESİ SUNMALI
CHP de 'Biz çözüm önerdik, karşılık alamadık, seçim dışında seçenek yok' diyor, 'Derhal seçim' çağrısı için sokağa iniyor. Erken seçim olasılığı görüyor musunuz?
Muhalefet iktidarın belli vekillerinden de destek talep ederek derhal erken seçim önergesini Meclis’e sunmalı. Ama bunun için muhalefetin tümünün bir araya gelmesi gerekiyor. AKP’nin varsa vicdanı sızlayan vekilleri, iktidarın diğer ortaklarına da seslenerek bu adımı atması gerek. Çoğunluk sağlanırsa seçime zorlamış oluruz hükümeti.
Erken seçim için önerge çağrısını bir girişime dönüştürecek misiniz?
Bazı muhalif çevreler ve muhalefet partileriyle temaslarımız var. Bu teklifi ortaklaştırmaya dönük girişimlerimiz var, olacak.
Seçime ne kadar hazırsınız? Bir tutum belgesi açıkladınız. Partilere götürdünüz. Dönüşü nedir? Nasıl karşılandı?
Hiçbir kesimden tutum belgesinin bir cümlesine dahi itiraz yok. Çünkü Türkiye’de yaşayan halkların tümünün yararına maddeler içeriyor. Tutum belgesini götürdüğümüz hem ittifak zeminindeki güçler hem de Meclis zeminindeki siyasi partiler olumlu karşıladı. Deklarasyonumuz siyasete bir ölçü de kazandırdı. Esas olarak tutum belgesindeki çağrının muhatabı muhalefetti. Sorunları tartışıp çözüm bulacak bir birliktelikle mevcut iktidarın karşısına dizilebiliriz, karşısında durabiliriz çağrısı vardı.
MUHALEFET İKTİDARIN AYRIŞTIRMA TUZAĞINA DÜŞMESE POTANSİYELİ YÜZDE 70’TİR
Bu çağrı karşılık buldu mu?
Her yönüyle ortaklaşmaya gerek yok. Temel üç-dört maddede buluşmak yeterlidir. Çünkü bu ülkenin bir felakete gittiğini hepimiz görüyoruz. Kimsenin itiraz etmediği maddeler ama şu devreye giriyor; İktidarın başarılı olduğu bir alan var. Karşı tarafı bölerek, parçalayarak, ayrıştırarak yönetmeye çalışıyor. O birlikteliğin sağlanmasının önüne geçecek bir özel algı operasyonu düzenliyor. Bir şekliyle de korku iklimi yaratıyor. Partileri birbiriyle yakınlaştığı iddiasıyla suçluyor. Örneğin CHP’yi, HDP’ye yakın durmakla suçluyorlar. Bir suç, ayıp gibi propaganda ediliyor. Bu siyaseten korkunç bir şey. MHP’yle AKP’nin geçmişte birbirlerine söyledikleri düşünüldüğünde, şimdi bir arada durmalarının zeminini düşünmezdik. Bu, muhalefete çok büyük bir tuzak ve yer yer bu tuzağa düşüldüğünü görüyoruz. Muhalefetin bu kaygılara takılmadan temelde üç dört maddede uzlaştığını düşünün. Emin olun mevcut iktidar karşısında harekete geçirilecek potansiyel yüzde 70, daha aşağı değil. “HDP’nin terör örgütleriyle yakınlığı, ilişkisi” tamamen bir algı operasyonudur. Çok sayıda arkadaşımız yargılanıyor, ortaya koydukları tek bir argüman yok. Vekillerimiz, parti yöneticilerimiz konuşmalarından dolayı yargılanıyor.
İKİ MİLLİYETÇİ PARTİ İKİ TARAFA BLOKAJ UYGULAYARAK KİLİTLİYOR
Yani muhalefet, iktidarın ayrıştırma tuzağına mı düşüyor?
Algı operasyonlarından etkileniyor. Muhalefet İYİ Parti’nin de blokajıyla karşı karşıya. Bugün nasıl iktidar cephesinden MHP blokaj uyguluyorsa, AKP’yi bir şekilde MHP’leştirdiyse, diğer taraftan İYİ Parti de bu rolü oynamaya hazır bir siyaset yürütüyor. Milliyetçilerin iki bloğunun kuşatma ve blokajıyla karşı karşıyayız. Bu Türkiye açısından, sosyal demokratlar, liberaller, sosyalistler ve solcular açısından acı bir durum. İki milliyetçi partinin iki tarafa da blokaj uygulayarak kilitleme hali...
Buradan çıkış için önerdiğiniz bir yol var mı?
CHP bu konuda daha cesur, daha net, ülkenin yararına, daha kapsayıcı bir siyaset izlemeli. Bunun için İYİ Parti’den vazgeçmek zorunda değil. İYİ Parti’nin de şüphesiz iktidarın gidişine katkısı olabilir sandık boyutuyla, ama zihnen bir yeniliği, mevcudu aşan bir demokratik ortamı yaratmasına engel olacak pozisyondan çıkarmalı. Bunun yolu da şu: İYİ Parti’yi kontrol etmeli, doğru yere konumlandırmalı.
ÜÇÜNCÜ SEÇENEK KİLİT ROL OYNAYABİLİR
Sizin Millet İttifakı’na girme talebiniz yoktu. Burada bir değişiklik var mı?
Bizim o ittifaka girme talebimiz yok. Ama AKP sonrası yönetimi ve ülkeyi yeniden inşa ederken daha demokratik, kapsayıcı, ırkçı düsturdan uzaklaşmış, kucaklayıcı bir anlayışın iktidara gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda iddialıyız. Belki de oluşturacağımız üçüncü seçenek bu konuda kili rol oynayabilir. Mevcut diğer blokların önüne geçebilir. Restorasyon, küçük değişikliklerle mevcut AKP’yi göndermeye endeksli zihniyet Türkiye’yi kurtaramaz. Bu nedenle CHP’nin daha demokratik, çözümleyici ve kapsayıcı bir yerde durması Türkiye’nin yararınadır. Buna engel olacak hangi zihniyet ve siyasi anlayış varsa CHP’nin mesafe koyması gerektiğini düşünüyoruz.
MİLLET VE CUMHUR İTTİFAKI DIŞINDAKİ TÜM SİYASİ ANLAYIŞLARLA GÖRÜŞÜYORUZ
“Üçüncü seçenek” ne anlama geliyor. HDP ‘demokrasi ittifakı’, TİP ‘Halk İttifakı’ diyor. Nasıl bir çalışma var?
Hiçbir ittifak basında tartışılarak oluşmamıştır. HDP şu an sessizse de bu, durduğu anlamına gelmiyor. HDP, hiçbir gücün, hiçbir siyasi anlayışın dışında kalamayacağı esneklikte ve genişlikte, ilkeleri de bir o kadar sade ve net ittifak zemini arayışı içinde. Bunun için görüşmeler yapılıyor. Belli bir olgunluğa gelmeden basına konuşmama konusunda kararlıyız. Ama özetle şunu söylüyorum: Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı’nın dışındaki bütün güçlerle ve siyasi anlayışlarla görüşüyoruz. İktidarın yardakçılarını ve yancılarını, bazı kafatasçı zihniyete sahip olan siyasi anlayışları ayıralım. Onun dışında kadın hareketlerinden sol sosyalist partilere, emek güçlerine; inanç gruplarından kendilerini Kürt partisi olarak tanımlayan güçlere kadar görüşmeler ve tartışmalar hem etkili hem de olgunlukla yürüyor. Büyük oranda sonuç alacağımızı düşünüyoruz. Öyle esnek, öyle kapsayıcı bir ittifak anlayışına sahibiz ki, dışında yer alacak olan her güç, artık toplumsal zemin açısından tarih karşısında Türkiye'nin siyasi geleceği noktasında hesap vermek durumunda kalabilir.
SADECE SOL GÜÇLER DEĞİL, DEMOKRATİK DEĞERLERE DAYALI BİR TOPLUMSAL İTTİFAK
Geçmişte de ittifaklarınız oldu. Bu yeni ittifak sürecinde fark ne olacak? Hedef ne?
Bu defa bizim hedeflediğimiz sadece sol güçlerin dahil olduğu bir ittifak değil. Esas olarak ekseni sol ama özü itibariyle bütün toplumsal kimlikleri, kendi farklılıklarını koruyarak dahil olacağı geniş bir toplumsal ittifaktan bahsediyoruz. HDP zaten özü itibariyle sol-sosyalist güçlerin dinamiğini oluşturduğu, çoğulcu bir parti. Demokratik değerlere dayalı toplumsal bir ittifaktan bahsediyoruz.
Emek Partisi, SOL parti, TKP görüşüyor. TİP ayrıca bir görüşme trafiği içinde. Siz bu temasların neresindesiniz?
Biliyorsunuz, HDP’siz arayışların olabileceğine dair değerlendirmeler yapıldı. Herkesin kendi ekseninde bir araya gelerek ilkeler oluşturma hakkı ve hukuku var. Fakat HDP’siz bir ittifakın amacının iktidarı göndermek ve Türkiye’yi AKP sonrasına hazırlamak olmadığını düşünüyoruz. HDP kilit bir rol oynuyor. Bu arayışlar mümkün ama arayışların getireceği sonuç iktidarı göndermek olmaz.
İKİNCİ TUR GÖRÜŞMELER ARALIK'TA YAPILACAK, OCAK'TA DEKLARASYON HEDEFLENİYOR
TKP’den Kemal Okuyan’ın bu yönde açıklamaları vardı...
Biz şimdi basın üzerinden eleştiri yapmaktansa doğrudan temasla hem eleştiri hem de öneriler geliştirme aşamasındayız. O yüzden bunu sabote edecek, sıkıntı yaratacak bir tutumdan özenle kaçınıyoruz. Başka ittifakların olma ihtimaline ve gelişimine bir şey diyemeyiz. Ama bunların toplumsal karşılığının ne olacağı, Türkiye’de iktidarı değiştirebilecek perspektifi ne kadar taşıdığı tartışmalı. Çünkü HDP’siz, Kürtler olmadan, sol/sosyalistler olmadan ittifakın bu cepheyi yarmak ve bölmek anlamına geldiğini biliyoruz.
İttifak çalışmalarının geldiği aşama nedir? Bir takvim oluştu mu?
Adı geçen partiler dahil tüm partilerle ilk tur görüşmeler tamamlandı. Bu bir yoklama ziyaretiydi. İkinci tur görüşmeler aralık ayı içerisinde başlayacak. Bu görüşmeler bittikten sonra da paydaşlarımızla ulaştığımız sonuçları ve toplumsal kimliklere çağrımızı kamuoyuyla paylaşacağız. Bunu da ocak ayı içinde yapmayı hedefliyoruz.
Peki bu ittifakın bir cumhurbaşkanı adayı olacak mı? Görüşmelerde bu başlık da var mı?
Cumhurbaşkanı adaylığına yaklaşımımızı tutum belgemizde belirttik. İttifak kuracağımız güçlerin bu konudaki yaklaşımları da önemli. Prensipte Cumhurbaşkanlığı adaylığında ilkeleri tartışacağımız bir birlikteliğe varız. Bu tüm toplumsal kesimleri ve muhalefeti kapsayabilecek, açık bir tartışma olmalı. Bir partinin, örgütün, ittifakın sadece dar anlamda tercih ettiği bir kişiden bahsetmiyoruz. Üzerinde mutabakat sağlanan, yetkilerinden vazgeçebilecek bir aday…
ERDOĞAN’IN YAPTIKLARININ TERSİNİ YAPACAK BİRİ OLMALI
Muhalefet ortak adayı tartışıyor. Ama isim konuşulmuyor çokça tanım yapılıyor. Sizce Cumhurbaşkanı adayı hangi nitelikleri taşımalı?
Erdoğan’ın yaptıklarının tümünün tersini yapacak bir profilden bahsediyoruz. Örneğin; barış politikası yürütecek, toplumsal mutabakat ve uzlaşıyı tesis edecek, ülkenin iç kimliklerinin ve toplumsal kesimlerin tümünün barışına hizmet edecek, ama ilk iş tüm yetkilerinden vazgeçecek. Eğer mümkünse o yetkileri kısa süreliğine mevcut tahribatı düzeltmek için kullanacak. En önemlisi Kürt sorunu ve ekonomik sorunu toplumun tüm kesimleri ile mutabakat ve tartışma temelinde çözme perspektifi taşıyacak cesur bir kişi aranıyor.
Cumhurbaşkanı adayında ortaklaşma olmazsa 3. ittifakın ayrı adayı olur mu?
İlkelerde uzlaşamadığımız, tercih edilen şahsiyetlerin güven vermemesi durumunda kendi adayımızı çıkarma ihtimalimiz yüksek.
BU SİYASİ GELENEK HİÇBİR ZAMAN SEÇENEKSİZ KALMADI
HDP’nin yüzde 15 oy alacağı iddiası var ama kapatma davası baskısı altında seçime hazırlanıyorsunuz. Dava sonucuyla ilgili öngörünüz var mı? Kapatma olduğunda ne yapacaksınız? İttifak bu durumda nereye akacak?
Kapatma davasının gerçekten hukuken hiçbir zemini yok, o nedenle kapatma dahil her türlü sonuçla karşılaşabiliriz. Güçlü bir hukuki mücadele veriyoruz. Perspektifimiz HDP’yi savunma ve kapattırmama üzerine. Bunun yanı sıra olağan siyasi çalışmalarımız da sürüyor. Kapatmanın teknik olarak zorlukları ve sıkıntıları olsa da psikolojik ve seçmen sosyolojimiz açısından bize kaybettirmez. Bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama belki de böyle bir karar (kapatma) verirlerse daha güçlü çıkarız. Toplumun bu adaletsizliği gördüğünü, bunu haksızlık olarak değerlendirdiğini görüyoruz. Seçmen, HDP’nin seçim denklemi dışına atılma çabasını iktidarın kendini koruma operasyonu olarak görüyor. Seçim açısından bir sorunumuz yok. Her türlü seçenekte mevcut iktidarın karşısına sandıkta durabiliriz. Bileşenlerimiz var, ittifak güçlerimiz var. Hatta muhalefet ekseninde yer alan, dayanışma içinde olan siyasi partiler var. Bu konuda bu siyasi gelenek hep kapatmalara maruz kaldı ve hiçbir zaman seçeneksiz kalmadı.
AYHAN BİLGEN’İN TANIMLADIĞI SİYASİ ANLAYIŞ HDP’DİR
İçişleri Bakanlığınca görevden uzaklaştırılan Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen, siyasetin tıkandığını yeni bir seçenek yaratmak gerektiğini söylüyor. Hatta yeni bir siyasi partiden bahsetti. Bu açıklamaları nasıl değerlendirdiniz?
Ayhan Bilgen bizim belediye başkanımız, parti üyemiz. Çok emeği olan siyasi bir aktör. Böyle konuşmaması gerekir. Bir siyasi partinin yöneticisi, durduğu yerde bir başka partinin ihtiyaç olduğu değerlendirmesini yapmaması gerekiyor. Parti yönetimi olarak Ayhan Bilgen’le tartışmalarımızı, istişarelerimizi sürdürüyoruz. Ayhan Bilgen halen bu partinin belediye eş başkanıdır. Görevden uzaklaştırılmıştır, görevden alınmamıştır. Değerlendirmelerini takip ettiğimizde, tanımladığı siyasi anlayış HDP’dir. HDP’yi aşan bir tarif hala yok. Ayhan Hoca'yla görüşmelerimiz, tartışmalarımız sürüyor ve bu tartışmaların faydalı sonuçlanacağına inanıyoruz.