Hekimler: 15 Aralık bakanlığa ve trollere cevaptı

İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen basın açıklamasında, "O gün sağlık çalışanlarının omuz omuza haklarını savunması Sağlık Bakanlığı'na, trollere, yandaş sendikalara verilmiş bir cevaptı" denildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR – İstanbul Tabip Odası, sağlıkta yaşanan sorunlarını dile getirmek için bir araya geldi. İstanbul Tabip Odasının düzenlediği basın toplantısına diğer illerin tabip odaları başkanları da online olarak katıldı. Tabip odaları başkanları, sağlıkta yaşanan sorunları dile getirdi, sorunlar çözüme kavuşana kadar eylemleri sürdürme kararlıklarını vurguladı.

11 Kasım’dan beri yapılan eylemlere dikkat çeken İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Küçükosmanoğlu, şunları söyledi: “11 Kasım’da başlattığımız beyaz eylemler, 23 Kasım’da bir Beyaz Yürüyüş ile devam etti. Ankara’da gerçekleştirdiğimiz beyaz forumun ardından, 15 Aralık’ta sağlık meslek örgütlerinin yoğun katılımıyla bir ‘g(ö)rev eylemi gerçekleştirdik. Bunun bir uyarı eylemi olduğunu belirttik. Sonuç alınıncaya kadar eylemlerimizi devam etme kararlığımızı vurgulamak için burada bulunuyoruz. ‘Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz. Sonuç alana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”

‘MÜCADELE KAÇINILMAZ’

Ekim ayından beri hakları için mücadele ettiklerinin altını çizen Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı da, “Ekim ayından beri haklarımız için mücadele ediyoruz. Özellikle 15 Aralık'la beraber gördük ki biz derdimizi yurttaşa da anlatabilmişiz ve onlar da yanımızda, bize destek verdiler. Bütün bu süreçte mesleğimizin tahrip olması, meslek değerlerimizin tahrip olması, bizim değersizleştirilmemiz ve buna karşı bir mücadele kaçınılmaz. Ekim ayı ile birlikte beyaz eylemlere başladık. Bundan sonra da elbette devam edeceğiz, ta ki haklarımızı alana kadar” dedi.

‘NİTELİKLİ HİZMET VERENE KADAR BU MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ’

“Son yıllarda hekimler hiç bu kadar tükenmiş, niteliksizleşmiş, iyi hekimlik değerlerine uygun olmayan koşullarda hizmet verme durumunda kalmamışlardı” diyen İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Pınar Saip, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim bu mücadelemiz bir kere kesinlikle özlük haklarımızla ilgili değil. Bu mücadelede halkımızın yanımızda olduğunu hissettik. Biz haklarımızı alana kadar, halkımızın sağlık hakkına kavuşana kadar, performans sistemi bir şekilde ortadan kaldırılıp gerçek iyi hekimlik değerleriyle, nitelikli hizmet verene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”

‘15 ARALIK YANDAŞ SENDİKALARA CEVAPTI’

Türk Tabipler Birliği Eylem Çalışma Grubu'ndan Dr. Osman Öztürk, “15 Aralık çok muhteşem bir gündü. Genç ve asistan hekimler çok yoğun katıldı. Aslında eylemin dinamiğini oluşturan bir günü yaşadık. O gün bütün sağlık çalışanları yan yana, el ele birlikte haklarını savunması hem Sağlık Bakanlığına hem de sağlık çalışanlarını birbirine düşürmeye çalışan trollere, yandaş sendikalara verilmiş bir cevaptı. Bu mücadeleyi aynı birliktelikle ve kararlılıkla sürdüreceğiz” diye konuştu.

İstanbul Tabip Odası Merkez Konsey Üyesi Dr. Çiğdem Arslan, tabip odalarının ortak hazırladığı basın metnini okudu. Metinde şu ifadelere yer verildi.

TOPLUM YÖNETEMEME KRİZİYLE BOĞUŞMAKTADIR: Sağlığa emek veren bizler toplumun bir parçası olduğumuzu asla unutmuyoruz. Bu anlamıyla sağlık bilgimiz bizim için bir ayrıcalık değil, aksine toplumda aldığımız bir görevin gereğidir. Toplumsal ve bireysel görevimizin başında sadece hastaları tedavi etmek değil, sağlığı koruma, hastalığı önleme ve hastalığın bir daha olmasını engelleme gelmektedir. Toplum pandemide iyice ayyuka çıkan, yaşadığımız günlerde de giderek derinleşen yönetememe kriziyle boğuşmaktadır. Her alanda yaşanan krizin sağlıktaki karşılıklarını hep dile getirdik. Bolca açılan tıp fakültelerini sadece binalarla ve hak etmeyenlere liyakatsiz peşkeş çekilen kadrolarla doldurulacak yerler değil. Sağlığımızın geleceğimizin altını oyuyorsunuz dedik. Buna karşı mücadele verdik. Bugün hizmet veren hekim sayısında azlık, geleceği yurt dışında arayan genç hekimlerin bu kadar artması uyarılarımızı haklı çıkarıyor. İnsanca yaşayacağımız, emekliliğe yansıyan temel ücret, hekimleri motive edecek genel gerekliliklerdir. Döner sermayelere sarılan iktidar, pandemide özellikle emekli hekimleri çalıştırmak zorunda bırakmış, hastalanmalarında ve ölümlerinde sorumlu olmuştur.

ŞİDDETE UĞRARKEN NE SAĞLIK BAKANI NE DE YETKİLİ BULABİLDİK: Mevcut iktidar Covid-19’u meslek hastalığını dahi kabul edemeyecek acımasızlıkla karşımıza dikmiştir. Her gün bir başka sağlık kurumunda bizler şiddete uğrarken, şiddetin failleri ellerini kollarını sallayarak dışarıda gezerken yanı başımızda sorumluluğu yerine getiren ne sağlık bakanı ne de yetkili bulabildik. Yıllardır sağlıkta şiddet yasa tasarımıza sahip çıkamayan, etkili bir sağlıkta şiddet yasası çıkarmayan iktidar, en az bize saldıranlar kadar sorumludur. Asistan hekimlerin 36 saatlik nöbetlerini engelleyecek hiçbir maddi manevi kayıplarına uğramaya izin vermeyecek, resmi düzenleme getirmeyenler, eğitimlerini öncelemeyenler, topluma iyi yetişmiş hekimlerin sözünü nasıl verecektir? Yorgunluktan, bezginlikten, daha fazla hekim arkadaşımızı kaybetmemiz mi beklenmektedir? Birinci basamakta iktidarın olmayan pandemi politikasına rağmen salgınla mücadele eden aile hekimlerine, aile yönetmenliği ceza yönetmenliği ile teşekkür eden iktidar, ikinci basamaktaki hekimleri de unutmamış, büyük firmalara sattığı şehir hastanelerinin borçlarını da döner sermayelerini vermeyerek ödetmiştir. Güvencesizleştirilen bir diğer hekim grubu olan iş yeri hekimlerimizin yüzde 38’i işini kaybetme korkusu yaşamakta, yüzde 37’si ücretlerini ve maaşlarının bir kısmını ya da tamamını alamamaktadır. Sağlık hizmetini sunamayan iktidar, oluşan sanal kuyrukları eritebilmek için halkın sağlığını tehlikeye atarak muayene sürelerini 5 dakikaya indirmiştir. "Önemli olan sağlık değil para" demenin de yeni bir yolunu bulmuştur.

KARANLIĞI BİRLİKTE AYDINLATACAĞIZ: Bizler iktidarı uyaracak her türlü seçeneği zorladık. Her türlü iletişim yolunu denedik. Bir kez daha açıkça söylüyoruz. Covid-19 döneminde yaşanan fazladan ölümlerden, tıp öğrencilerinin kaybolan gelecek umutlarından, her şiddet olayından, güvensiz çalışma ortamı nedeniyle kaybettiğimiz her arkadaşımızdan, satılan her hastaneden, kamudan sağlık hizmeti alamayan, özellerin ellerine terk edilen, fakirleşen toplumdan iktidar sorumludur. Bunu da bir kez daha vurgulamak isteriz. Asla umutsuz değiliz. Çünkü yalnız değiliz. Birlikte önlüğümüzün beyazına sahip çıkıyoruz ve karanlığı birlikte aydınlatacağız.