Hekimler: Bakanlık kürtaj yapılmaması için baskı uyguluyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Sağlığı Kolu'ndan Deniz Erdoğdu ile Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu, Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüklerinin kürtaj yapılmaması konusunda doktorlara baskı uyguladığını söyledi: "Hekimler de korkuyorlar. Kadınlar, özel klinikleri tercih ediyorlar, yüksek ücretler çıkınca merdiven altı yerlerde çok sağlıksız, riskli işlemler yapılıyor."

Google Haberlere Abone ol

 DUVAR - Kürtaj, 10 haftalık gebeliğe kadar yasal olan bir sağlık hakkı, ancak kadınlar bu hakka ulaşamıyor, evli olan kadınlardan ise eşlerinden izin kağıdı getirmeleri isteniyor. TTB Denetleme Kurulu ve Kadın Sağlığı Kolu üyesi Deniz Erdoğdu ile Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu Sağlık Bakanlığı'nın kürtaj yapılmaması için baskı yaptığını söyledi.

Ayşe Uğurlu şu bilgileri verdi: 

KADIN, MÜDAHALE ODASINA ULAŞAMIYOR: Tüm Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın bunu açıkça söylemeden 'de facto' olarak yapmaya çalıştığı durum söz konusu. Kadın, kürtaj yapılacak müdahale odasına ulaşamıyor. Ulaşamamasının değişik nedenleri ortaya çıkıyor. Kürtajın ülkemizde yasal olduğunu bildiğimiz halde bu, bile isteye Sağlık Bakanlığı’nın bir politikası haline getirilmiş. Hem kamu hastanelerinde hem özel hastanelerde kürtajlar büyük oranda düştü. 

KÜRTAJ CİNAYET DEĞİLDİR: AKP iktidarı 'Kürtaj cinayettir' gibi bir cümle söyledi. Bu kadına bakış açısının en önemli tezahürü. Kürtaj cinayet değildir. Kadınların isteğe bağlı kürtaj talepleri olabilir. Tecavüze uğrayabilirler, zor durumda kalabilirler, tehdit ile hamile kalmaları sağlanabilir. Kadınların hayatlarına istemedikleri bir çocuk getirmeme gibi bir tercihleri ve hakları var. Bu devletin sosyal politikası. Kadını ekonomik ortamdan uzaklaştırma erkek egemen politikaların daha baskın bir hale gelmesini sağlamak için yapılan bilinçli bir politikadır. Doktorlar direkt 'hayır yapmıyoruz' demiyor. İşleri zorlaştırarak, dinsel temalar üzerinden, ‘günah, istersen doğur’ tarzında kadınların inançları üzerinden çok bariz bir şekilde olmamakla birlikte böyle bir şey var. 

DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ ÜCRETLİ HALE GETİRİLDİ: AKP öncesi dönemde, sağlıkta dönüşüm projesinden önceki dönemlerde doğum kontrol yöntemleri devlet tarafından karşılanan ücretsiz yöntemlerdi. Doğum kontrol yöntemleriyle ilgili özel merkezleri vardı devletin. Orada hem rahim içi araçlar hem diğer kontrol yöntemleri ucuz bir şekilde, erişilebilir şekilde kadınların hizmetine sunuluyordu. Sağlıkta dönüşüm sonrası bu hizmetlere ulaşamama ve bu hizmetlerin paralı hale getirilmesi gibi bir dönüşüm yaşandı. Kadını çok çocuk doğurarak aile kavramının içine hapsetmek gibi bir talepleri var. Kadını kadın olmanın dışında ailenin bir parçası görmek isteyen bir zihniyet var.

'SPİRAL TAKTIRMANIN PUANI DÜŞÜK, ÇIKARMANIN YÜKSEK'

Deniz Erdoğdu ise bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılan rahim içi araç olan spiral ile ilgili, "Spiralin takmanın puanı düşük, çıkarmanın puanı yüksek. Bunların sonucunda doktorların mesleki faaliyetleri etkileniyor" dedi.

Erdoğdu, kürtaj oranlarının düşmesini ise şöyle yorumladı:

Kadın 18 yaşından fazlaysa ki öyle olmalı. Kadın, kendi kararını verebilmeli, eşinden, ailesinden, diğerlerinden izin, onam, rıza almamalı. Kendi kararı yeterli olmalı. Bu da bir sıkıntı, kocasından yazı isteniyor. Bu da zorlaştırıcı bir etken. AKP döneminde kadınların kazanılmış hakları, kadın bedeni, üreme sağlığı, doğum kontrolü anlamında ve özgürlükler kapsamında çok kayıplar yaşadı. Kazanılmış hakları ve kazanımları yok ettiler, biz bununla mücadele ediyoruz. Bir araştırma yapılsa kürtaj sayılarının yine eskisi gibi olduğu ortaya çıkacaktır. Kayıt dışı, merdiven altı, gizlenen, bilgilerine ulaşamadığımız kürtajlar var. O anlamda güvenilir değil ama devlet hastanelerinde düştü, ücretsiz bir şekilde yapılmasının önüne geçildi."

Erdoğdu, kamu hastanelerinde kürtaj olamayan kadınların özel klinikleri tercih ettiğini, ancak yüksek ücretlerden dolayı merdiven altı kliniklere yöneldiklerini belirterek şöyle konuştu: "Kürtaj yasal olarak Türkiye’de serbest. 10 haftaya kadar Sağlık Bakanlığı’na bağlı bütün kurum ve kuruluşlarda, kliniklerde yapılabilir, yapılmalı. Ücretsiz bir şekilde yapılmalı. Fakat bakanlığın ve müdürlüklerin bu konuda kadın bedeninde, üretkenliğine, doğurganlığına müdahalesi nedeniyle baskılar var. Böyle olunca, özel klinikleri tercih ediyorlar. Orada da yüksek ücretler çıkınca merdiven altı yerlerde çok sağlıksız, riskli işlemler yapılıyor. Özellikle mülteciler için üreme sağlığı konusunda çok eksiklik var."