Helenistik dönem mirası
İçinde bulunduğu dönemi ve kültürü yansıtması gereken mimari eserlerin, geçmişin kötü kopyalarını yansıtması özellikle kamu yapısı olarak topluma gözükmesi, kültürsüzlük örneği sergilemekte.
Rumet Şahin*
Dünya Mimarlık tarihine yön veren en önemli kişiler kimlerdir desem belki kimsenin adını saymayacağı bir isimden bahsetmek gerekir. Aynı zamanda Jul Sezar, Napolyon Bonaparte, Mustafa Kemal Atatürk, Fatih Sultan Mehmed hatta Cengiz Han gibi bu kadar önemli ismin ortak noktası olan ünlü kralın kim olduğunu biliyor musunuz?
III. Aleksandros veya yaygın adıyla Büyük İskender.
O kadar renkli bir kişi ki İskender, kendisi Aristo’nun öğrencisi. Savaş taktikleri askeri okullarda günümüzde bile ders olarak okutuluyor. İslam öğretisinde bile adı geçen, hatta Kur’an'da bahsedilen çift boynuzlu anlamına gelen Zülkarneyn Peygamberin de İskender olduğu düşünülüyor. Ünlü divan Şairi Ahmedi de Türk Edebiyatında yazılmış ilk manzum eser olan İskendername'de İskender’in hikayesini anlatır.
Yunan şehir devletlerini bir araya getiren Makedonya Kralı II. Filip’in oğlu İskender'in yolculuğu Anadolunun batısı ile başlıyor. Bütün Ege kıyılarını topraklarına kattıktan sonra, bugünkü Ankara olan Gordion’a, oradan yine bugün Tarsus olarak bilinen Tarsos'a, Suriye'ye, Filistin'e, Mısır'a kadar gidiyor. Sonrasında seferleri Asya’nın doğusuna, Hindistan'a kadar uzanıyor. Avrupadan Asyaya kadar ayak bastığı, savaştığı, fethettiği ordusunun içerisinde sadece piyadeleri, süvarileri, askerleri yoktu; silah ve güç dağılımı açısından çok iyi düzenlenen orduya mühendis, mimar, bilim insanı ve tarihçiler de eşlik ediyordu.
Aristo’nun öğrencisi İskender, savaş dehası olduğu kadar sosyoloji anlamında da iyi bir liderdi. Gittiği yerlerde Helen kültürüne ait öğeleri bölgenin kültürüyle harmanlayıp yapılar inşa etmiş, kente Helen kültüründen mutlaka bir şeyler bırakmıştır. Seferleri sırasında kendi adını taşıyan 20 kadar şehir ve bölge kurmuştur. Birçoğunun adı günümüze kadar ulaşabilen bu yerleşimlerin en ünlüsü, Mısır'da bulunan İskenderiye'dir. Ayrıca Türkiye'nin Hatay ili sınırları içerisinde yer alan İskenderun ilçesi de buna örnek verilebilir. Bıraktığı eserler arasında en ünlülerden biri İskenderiye Feneri'dir. Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri ve tarihte inşa edilmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı.
Mimarlık her zaman güç sahiplerinin kullandığı bir araç olmuştur. Ortaçağ Avrupa’sında güç kilisedeyken tanrısallığı vurgulayan, tanrının ve kilisenin ihtişamını yücelten ve vurgulayan kiliseler yapılmıştır.
16. yüzyılın ilk çeyreğinde, İtalya’da yaşanan siyasi bunalımların arasında Floransa'nın kontrolünü eline alan Medici ailesi, gücünü ve toplumdaki nüfuzunu arttırmak için katedral ve yetimler hastanesi gibi sosyal kurumlar inşa ettirmiştir. Bu yapıların mimarilerine özen gösterilmesini istemiştir.
8. yüzyılda İspanya’ya gelen Emeviler bölgeye Endülüs ismini vermiş ve bölgede kendi kültürlerini yansıtan çeşitli eserler bırakmıştır.
Bu düşünce mimari ürünlerin kent içindeki konumları, görsellikleri, görkemleri, plan ve cepheleri ile süslemelerindeki detaylara yüklenmiş sembolik anlamlarla can bulur.
Mimari, gücü yansıtan fikirleri somutlaştıran bir araç olarak tarih boyunca her zaman karşımıza çıkmaktadır. İskender'in yaptığı tam olarak budur ve amacına ulaşmıştır. Helen kültürünün en önemli sembolü olan sütunları ve sütunlarda yer alan İyon, Dor ve Korint düzenindeki sütun başlıklarını, ayak bastığı çeşitli coğrafyalarda doğan imparatorluklarda, dinlerde ve eserlerde Helen kültüründen örnekleri görmekteyiz.
Kendisinin mirasını Roma imparatorluğunun devraldığını söyleyebiliriz. Roma İmparatorluğu'nun da kendi krallığında olduğu gibi yayılmacı bir politika izlemesi ve gittiği yerlerde inşa ettiği yapılarla bölgenin kültürünü değiştirme çabaları, İskender'in başlattığını devam ettirme niteliğinde olduğunu göstermekte.
Öyle ki, 13. yüzyılda yaptırılan Anadolu'da yapılan ilk ahşap cami örneklerinden biri olan Selçuklu camisinde, ahşap olarak yapılmasına rağmen taşıyıcı dikmelerin başlığında Helen kültürüne atıflar olduğunu görüyoruz.
14.yüzyılda yaptırılan Osmanlı Camisinde de Helen kültürüne ait çeşitli örnekler görülmekte.
Günümüzde ise kötü taklitleri görmek mümkün. Bazen yapıların girişlerinde, bazen cephe süslemesi olarak gördüğümüz Helen kültürüne ait örneklerin, Antik Yunan döneminde başta tapınaklar olmak üzere çeşitli yerlerde kullanıldığını unutmamakta fayda var. Özellikle devletin yerel temsil organlarından biri olan kamu yapılarında bir zamanların tapınak unsurlarını görmek zamanda algı karmaşası yaratmakta. İçinde bulunduğu dönemi ve kültürü yansıtması gereken mimari eserlerin, geçmişin kötü kopyalarını yansıtması özellikle kamu yapısı olarak topluma gözükmesi, kültürsüzlük örneği sergilemekte.
Yazının başına dönersek, dünya mimarlık tarihinin en önemli insanlarından biri sayılması gerekirken, çok yönlülüğünden dolayı bu yönü atlanan Büyük Kral, Büyük İskender’in bu yönünü atlamamak gerekiyor. Her yerde gördüğüm Helenistik Dönem sütunların sebebini uzun zamandır merak ederken, araştırıp sebebini öğrenmenin verdiği huzurla bu yazıyı kaleme aldım. Merak edip, öğrenip paylaşmak istediğim çok konu var.
*Mimar
KAYNAKLAR:
- Goldschmidt, Arthur (2013). Historical dictionary of Egypt (4. bas.). Lanham: Rowman & Littlefield Publishers. ISBN 978-0810861893.
- Zülkarneyn - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi. 17 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2021.
- Kut, Günay (2010) "Şeyyad Hamza" Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. c.39 say. 104-105,
- bursa.com.tr
- ensonhaber.com
- Egemen ideoloji ve mimarlık: Totaliter rejimlerin mimari üzerindeki etkileri, Haziran, 2018, Veli Rauf Velibeyoğlu
- worldhistory.org
- indyturk.com
- sanatinoykusu.com