YAZARLAR

Hemen tıklayın: 'Göz Kararı' pratik tarifler

Yaşasın Tuval resmine göz ucuyla bakıp, resmin önünden geçiverip karşısındaki QR kodunu ekranımızda okutuyoruz. Kodun yönlendirdiği bağlantı, arkamızda duran resmi gösteriyor duvarda. Arkanı döndüğün resmin resmine ekrandan bakıyorsun. 'Gerçeğe arkanızı dönmeyin', diyor sanatçı Burhan Kum. Ekrandan bakacağınıza gelin sergiyi bizzat görün! Bekliyor!

Bir evi kendi evin, yuvan yapanlardan bir tanesi kek kokusudur der bir arkadaşım. Özellikle kışın soğuk havada içeriden gelen mis gibi, fırından yeni çıkmış kek kokusu... O arkadaşım evime gelecekse hamaratlık pek adetim olmasa da zevkle kek yaparım. Kekten sonra artık milli olmayan milli içkimiz ve mezelere geçilir. Tartışılır, misafir sayısı çoksa tartışma mutlaka harlanır, aşağı yukarı aynı fikirde olan insanlardan oluşan masada biri birine kesin aşırı gıcık olur, sesler yükselebilir bile. Meyveyle olaylar bir şekilde yatışır, ardından Türk kahvesi, ülkedeki her probleme çare bulunup aslında hiçbir şeyin çözülmediği masadan kalkış, evlere dağılış...

Bu döngü ve tarif, hayatım boyunca hatta nesiller boyunca uygulandığı için sizinle evimizi ev yapan kekin tarifini paylaşmak isterim: Biraz namus davası, bol kadın nefreti, bir tutam ırkçılık, biraz kapitalist sömürü, üç-dört ölçü din sömürüsü, birkaç totaliter demeç, (eskiden biraz asker, ordu da veriyorduk ama o malzemelerden pek kalmadı). Arzu edenler için üzerine iç bayacak derecede şekerli milli duygular sosu... Malzemelerin hepsini gram gram ölçmenize gerek yok, göz kararı olur. Biz bu keki hiç tam ölçülü yemedik zaten, kendimi bildim bileli göz kararıydı. Hem göz kararı olunca kendin karar vermişsin “gibi” de hissediyorsun, bu kandırmaca iyi geliyor.

Bir sergi yapmadan önce uzun süreli rahatsızlık biriktirdiğini söylüyor Burhan Kum. Öyle çok da meşakkatli bir biriktirme süreci olmuyormuş; ne de olsa yaşadığımı dünya ve içinde bulunduğumuz ülke insana rahatsızlıkları seri bir şekilde sunuyor. Bakın ben de hep derim, Türkiye’de “servis hızı” muazzamdır. Burhan Kum, devletin düşmanlaştırdığı “ötekiler” üzerine resimler yapıyor: LGBTIQ+ bireyler, feministler, Kürtler... Kum, aynı zamanda çizgi romanlar çizdiği için sergi resimleri de birbirini izleyen, bu zamanın meselelerini hikâyelendiren bir seri gibi sunuyor. 'Göz Kararı' bir durum özeti. Öktem Aykut’ta devam eden 'Göz Kararı' sergisinin kataloğu da kalitesiz, üçüncü hamur kağıda siyah-beyaz basılıyor. Ülkede bugün 20 bin TL maaş alan bile kiradır, faturadır, markettir baktığında yoksulluk sınırının altında ne de olsa. Artık kuşe kağıda basılan, renkli sergi kataloğu basma fikri, sanatçının deyimiyle, arka tarafımızda yama yokken ipek kravatla gezmek gibi. Sergi kataloğu da günün özeti. Kek tarifi fazla göz kararı oldu sanırım, sınırsız ölçüsüzlük tatları kaçırdı, kaliteyi düşürdü.

İHTİMALLERİN HAYALLERİ

Biriktirdiği rahatsızlıklarını, tepkilerini sanatıyla ortaya koyuyor Burhan Kum. Bizim masada konuşup dertlendiğimiz konular, topluma mal olan resimlerde yer alıyor. Eleştiri yaparken de birden o kullanılmayan ölçüleri kullanası da gelmiyor neyse ki net koyuyor ortaya lafını. O yüzden çok seviyorum Burhan Kum’un resimlerini, o da masada bizimle gibi.

Christo Ankara’da

Bizimle gibi ama bizden daha incelikli ve bilgili. Sanat tarihinden, sanatçılardan referanslarla yola çıkıp sözünü söylüyor. Sergide en hoşuma giden işlerden biri Christo Ankara’da. Tüm dünyada, özellikle sömürgeciliğin başını çekmiş ülkelerin büyük şehirlerinde tarihsel anlam atfedilen binaları kumaşla kaplayarak bu binalara yüklenen anlam ve işlevleri, binaların algılardaki kutsallıklarını iptal eden Christo ve Jeanne-Claude’a bir atıf yapıyor. Bugün bizim ülkemizde kutsallaştırılan ama Mimarlar Odası’nın kaçak ilan ettiği “Saray”ı kaplıyor Christo adına. Bugün Christo yaşasaydı ve Türkiye’ye gelseydi hangi binayı kaplardı sorusunu kendisine sorarak... Saray kaplanıyor, yücelik atfı yok oluyor ve çağdaş sanatla özdeşleşen bir kütleye dönüşüyor. "Christo yaşasaydı bile bu enstalasyonun gerçekleşme ihtimali sıfırdı ama hayalin resmin yapmak bile beni motive eden bir konu oldu", diyor sanatçı.

POLİTİK EROTİK

Burhan Kum’u uzun zamandır takip edip beğenmekle beraber hep kafama takılan, resimlerindeki kadın bedenini sergileyiş şeklini soruyorum sanatçıya. Hem resimlerinde hem çizgi romanlarında (Gentile Bellini'nin Resimli Konstantiniyye Günlüğü, 1972 | Meşaleyi Yakanların Öyküsü) sanki erotik kadın bedenleri bedeni metalaştırıyormuş gibi geliyor. Sanatçı, cinselliğin Türkiye’de her zaman politik olduğunu söylüyor. Bu konu üzerine özellikle çalışmak istediğini fakat çalışırken de başka bir politik doğruculuğa girmek istemediğini söylüyor. Kadını resmettiği resimlerde onu kendi gördüğü gibi, güzel ve estetik çizdiğini anlatıyor.

Resimlerde kadınların çıplak olmasının bir diğer sebebi ise Türkiye’de kadınların büyük bir oranda iradeleri dışında soyunmalarına dikkat çekmek. Bireyle ilgili olması gereken bir mesele, bizim toplumumuzda senelerdir toplumsal bir konu. Bu toplumsal mesele üzerindeki her türlü, her yoldan baskı mübah görülüyor. Gelenek olsun, görenek olsun, din olsun, kutsallık olsun... “Sanat da politik mücadelenin başka araçlarla sürdürülmesi olduğuna göre erotik ve politiğin sanat düzleminde buluşmasından daha olağan bir durum yoktur,” diyor Burhan Kum. Sergide bu kapsamdaki en çarpıcı resimlerden biri Sarı Kurdele’de Manet’nin Olympia’sından ve Tiziano’nun Urbinolu Venüs’ünden esinlenilirken, romantizm yerine bir olay yeri görüyorsunuz kurdeleyle çevrilmiş. Erkek egemen, aile içi cinsel tacizin “aile içinde olan aile içinde kalır” mantığıyla meşrulaştığı toplumda, buna izin veren eli kanlı devlet olay yeri inceleme yapıyor. Burhan Kum’un yaptığı her resim, sanatçının duyduğu, gördüğü, okuduğu bir hikâyeyi anlatıyor. Bu resimler sadece mesaj vermek için yapılmıyor, aynı zamanda bir terapi, bir iyileşme... Olay yerine beraber gidiyor, bize uzak olsun, yakın olsun, orada olduğunu bildiğimiz suçların, hataların hesaplaşmalarını beraber yapıyoruz.

ARKANI DÖNDÜĞÜN, EKRANDAN ULAŞMAYAN GERÇEKLİK

Sergide konu çok, konuşulacak çok, öğrenilecek de çok. İşaret etmek istediği konuları, referansları okutacak, izletecek alternatif bir yol bulmuş Burhan Kum. Bu konuya çok değindiğim için bu kez uzatmayacağım ama bir sanat eserinin karşısına geçmeden, sadece ekrandan bakarak, o ekranda gördüğünüz, gün içinde maruz kaldığınız binlerce görüntüden biri olarak bir esere bakıp onu anlayamazsınız. Kendisi de aynı fikirde olan Burhan Kum, 'göz kararı' yaşadığımız, bolca manipüle edildiğimiz, sürekli ekrana baktığımız bu hayatta, “düşmanı” kendi silahıyla vurmak istiyor. Sanat eserlerinin cep telefonuyla bakılıp değerlendirilmesinden rahatsız olan sanatçı, interaktif bir alan yaratıyor resimlerinin içinde. Bir işaret dili olarak algıladığı QR kodlarla resimler ve izleyenler arasında bir diyalog yaratıyor. Ünlü ressam Vermeer, Burhan Kum’un resminin içinde bir kare kod çiziyor; Kamber Ateş kelepçeli eliyle işaretle bile anlaşamazken, resimdeki kodlarla biz onun hikâyesine ulaşıyoruz. Resimlerin içinden Metin Erksan’ın şiirsel filmlerine, Nazım Hikmet’in şiirlerine, Mondrian’a ve hatta “kimsenin zamanın olmadığı” bu dönemde seyircinin muhtemelen galeride izlemeyeceği ama ekranda gördükleri için izleyecekleri düşünülen sanatçının kendi video çalışmasına (Her Türk Asker Doğar – Art is War by Other Means) ulaşıyoruz. Hepsi sanatçının Malevich’in Siyah Karesi’ne benzettiği QR kodlardan çıkıyor ve ekran çocuklarını hep baktıkları noktadan yakalayıp sergiye geri getiriyor.

.

En son Yaşasın Tuval resmine göz ucuyla bakıp, resmin önünden geçiverip karşısındaki QR kodunu ekranımızda okutuyoruz. Kodun yönlendirdiği bağlantı, arkamızda duran resmi gösteriyor duvarda. Arkanı döndüğün resmin resmine ekrandan bakıyorsun. 'Gerçeğe arkanızı dönmeyin', diyor sanatçı. Ekrandan bakacağınıza gelin sergiyi bizzat görün! Bekliyor!

Burhan Kum’un 'Göz Kararı' başlıklı sergisi 10 Aralık 2022’ye kadar Öktem Aykut’ta görülebilir.


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.