'Her şeyin bir sınırı var' diyen İsrailli askerler: Yesh Gvul

Yesh Gvul yani 'Her Şeyin Bir Sınırı Var', Birinci Lübnan Savaşı'nda görev almayı reddeden askerlerin başlattığı ve hâlâ aktif olan bir 'vicdani ret' hareketi. Dr. Menuchin, Yesh Gvul'u anlattı...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR – İsrail'in saldırıları sonucunda Filistin ile yaşanan çatışmalar, son dönemde doruk noktasına ulaştı. Hal böyle olunca gözler büyük ölçüde İsrail bombardımanları sonucunda Filistin'de yaşanan çatışmalara çevrildi. Her ne kadar ilan edilen ateşkesle birlikte sular geçici olarak durulmuş görünse de nihai bir çözüme yaklaşıldığı söylemek oldukça güç.

Elbette işin bir de İsrail toplumu tarafı var. 2000'lerin başındaki 'barış' rüzgarları uzun süre İsrail'de fazla güçlü bir şekilde esmedi. Ancak son dönemde, muhafazakar siyasetin yer yer kan kaybettiği seçim sonuçları ve sokak gösterileri gündeme geliyor. Sadece bu gündemi ilgilendiren bir konu olmasa da İsrail toplumunun alternatif seslerine kulak vermek gerekebilir.

En dikkat çekici örneklerden bir tanesi 'Yesh Gvul', yani 'Her Şeyin Bir Sınırı Var' hareketi. Bilindiği üzere İsrail, zorunlu askerliğin ağır şekilde uygulandığı ülkelerden biri. Yesh Gvul ise, 1982 Birinci Lübnan Savaşı sırasında görev almayı reddeden askerlerin başlattığı bir 'vicdani ret' hareketi. 1987 İntifada döneminde de hareket, 'işgal altındaki topraklarda askerlik yapmak istemediklerini' belirten bir mektup kaleme alıyor. Ancak bu açıklamanın ardından binlerce üyesi kendini askeri cezaevinde buluyor.

İŞGAL BÖLGELERİNDE ASKERLİĞE KARŞI ÇIKANLAR

Bugün, hukuksal, siyasi ve toplumsal olarak daha farklı bir durum söz konusu. Ancak hâlâ aktif olan Yesh Gvul, İsrail ordusundan daha farklı bir çizgiyi savunuyor. Biz de konuyu Yesh-Gvul üyesi Dr. Ishai Menuchin ile konuştuk.

İsrail'de vicdani reddini açıklayanların karşılaştıkları gerek toplumsal gerekse cezai sorunlar, dünya basınında da yer yer gündeme gelen bir konu. Yasal olarak kadın ve erkek tüm İsrail vatandaşları askere çağırılıyor. Zorunlu askerlik genellikle 24 ile 32 ay arasında değişirken, bu zaman dilimi çağırılan kişinin cinsiyetine, yaşına veya profesyonel eğitimine göre değişebiliyor. 2018 verilerine göre nüfusunun %20'si Müslüman ve Hristiyan Araplardan oluşan İsrail'de işler biraz daha karmaşık hale geldiği için, bu kesimler için 'çağrılma' olmaksızın tercihi bir askerlik hizmeti uygulanıyor. Ultraortodoks Yahudiler için de benzeri bir durum söz konusu. (1)

Dr. Ishai Menuchin

Biz de Menuchin'e üyelerinin kimlerden oluştuğunu soruyoruz. Kendisi Yesh Gvul'un hangi değerler üzerine kurulduğundan başlayarak sorumuzu detaylı bir şekilde yanıtlıyor: “Temel varsayımı, demokratik bir devletteki her vatandaşın orduda hizmet ederken, kırmızı çizgilerinin ne olduğuna ve hangi eylemlerin bu çizgileri aştığına karar vermesi gerekliliğidir. Hareketin üyeleri içerisinde orduda hizmet etmeyi reddeden ve alternatif bir ulusal hizmet modeli arayanların yanı sıra, işgal ve savunma olmayan savaşlara karşı itiraz edenler de var. Yesh Gvul'un üyeleri, bireysel reddi kamusal siyasi eyleme dönüştürerek, asker ve yedek görevliler olarak yapılan askerlik hizmetini İsraillilerin yurttaşlık görevlerinin en üstünde konumlandıran anlayışa karşı çıkıyorlar. Hareket, tercih edilen savaşlara ve Filistin topraklarının işgaline karşı kamuoyunu etkilemeyi hedefliyor. Bugün ordu yedek askerleri askeri cezaevine gidiyor. Son 3 yıl içerisinde aralarından yalnız biri, 1 haftalık hapis cezası aldı. Çoğu acemi asker için de aynı şey geçerli. Düzinelerce yedek ve yüzlerce acemi askerin vicdani reddini açıklamasına karşın her sene 5-7 asker hapse giriyor. Aslında üyeliği sıkı olmayan bir hareketiz. 6-7 aktif yönetim kurulu üyemiz, düzenli gösterilerimize katılan 30-40 aktivist ve birkaç yüz de destekçimiz var.”

'HÜKÜMET BARIŞ İÇİN ÇABA HARCAMIYOR'

İsrail toplumunun vicdani redde bakış açısını sorduğumuzdaysa geçmişten bu yana bazı şeylerin değiştiğini hatırlatan Dr. Ishai Menuchin, gençlerin önemli bir kesiminin askere gitmeye hevesli olmadığı görüşünde: “Aslında bugünlerde askere gitmeyi reddetmek, toplum açısından eskisine göre hassas bir konu sayılmaz. 18 yaşındaki yurttaşların %50'si askere gitmiyor. Bu %50 kim diyecek olursak eğer, Araplar, Ultraortodokslar ve çoğu genç diyebiliriz. Aslında sadece 5-7 genç, bilinçli siyasi nedenler sunarak vicdani reddini açıklıyor ve 2-3 ay askeri cezaevinde kalıyor.”

Tüm bu ideallere karşın, günümüzde İsrail hükümetinin kendine bambaşka bir rota çizdiği açık bir şekilde karşımıza çıkıyor. Öyleyse işgal topraklarında askerlik yapmayı reddeden Yesh Gvul için işin içerisinde bir yanlış olmalı. İsrail'in askeri yöntemlerle sorunlara yaklaşımına dair nelerin yanlış olduğunu sorduğumuzda Menuchin bize net bir şekilde 'barışa yanaşmama' yanıtını veriyor: “İşgale karşıyız ve tercihen girişilen savaşların hiçbirine katılmak istemiyoruz. Barış müzakeresini benimseyen bir yaklaşımdan yanayız ve hükümetimizin çatışmanın çözümü için hiçbir çaba harcamadığına eminiz.”

Menuchin “Aslında an itibariyle ordu, askere gitmeyi reddedenleri askeri cezaevine atmadığı için vicdani ret hareketinin sessiz olduğunu söyleyebiliriz” ifadeleri ile bugün vicdani ret hareketinin görece durağan bir konumda olduğunu belirtiyor. Ancak kendisi, bunun İsrail için sabit bir durum olmadığını uyarısını yapıyor: “Ne zaman ki büyük bir vicdani ret dalgasına şahit olacağız ve ordu düzinelerce askeri cezaevine gönderecek, o zaman hareket de sokakta ve basında daha görünür olacak.”

Her ne kadar Filistinlilerle kıyaslanamayacak olsa da bugün İsrail toplumu farklı bir dönemin içerisinden geçiyor. Ülkede siyasi çıkarların neden olduğu çatışma ortamı, belli bir doygunluk seviyesine gelmesine karşın henüz bu yorum için hâlâ erken.

* 1- https://www.loc.gov/law/help/military-draft/israel.php#:~:text=Israeli%20law%20subjects%20all%20male,training%20in%20medicine%20or%20dentistry.