Herkes tatil yaparken onlar çalışır

Otellerde çalışmak, göründüğü kadar kolay ve lüks bir iş değildir. Dilerim insanlar, otel emekçilerine daha saygılı davranmayı öğrenirler ve bu çalışanlar da biraz olsun baskıdan kurtulabilir.

Google Haberlere Abone ol

Bahar Göçer*

9 günlük tatile girdik ve tatil deyince akla ilk gelen, konaklama yerleri olan otellerdir. Lüks ve gösterişli, yüksek özende hizmete sahip oteller, şimdilerde çoğunluk için hayal olan mekanlardır. Konaklama için maddi gücün yetmesi gerekir ve alt gelirli insanların bu otellerde kalması pek mümkün değildir. Daha çok yurt dışından gelen turistler ve kalbur üstü, cepleri dolu insanların tatillerini yaptıkları yerlerdir. Bazen de yemeyip içmeyip 1 yıl boyunca biriktirilmiş tatil parasıyla gidilen ve kendimizi kalbur üstü hissetmemizi sağlayan, lüks ve ayrıcalıklı atmosferinin tadını çıkardığımız mekanlardır.

Bu oteller dışarıdan bakıldığında ayrı ışıltılı, içinde kalındığında ayrı konforludur. İnsanın gözünü alır. Tabii ki böyle ışıltılı konforlu bir yerde kalmak insana ayrıcalıklı hissettirir. Servis kalitesi, hizmet standartları, temizlik ve hijyen gibi unsurlar da özenle hazırlanarak sunulur. En şatafatlı ve çok yıldızlı olanlar genellikle en pahalı olanlardır ve özel hizmet sunarlar.

Bu çok yıldızlı ve şatafatlı oteller, birkaç yılda bir tadilata girerler. Otellerin iç ve dış mekanları tamamen değiştirilerek görüntüsel olarak yenilenirler. Çünkü sürekli aynı görüntüde kalmaları durumunda sıradanlaşırlar ve yüksek fiyatlara satılamazlar. Bu nedenle oteller, büyük paralar harcayarak birkaç yılda bir yenilenirler. Yaşadığım bir süreci anlatmadan geçemeyeceğim. Depreme dayanıklılık için tadilat yapılan bir otelin iş güvenliğini yapmıştım. Sözde otel depreme dayanıklı hale getirilip görüntüsü de yenilecekti, ama dayanıklı hale getirilmiş bölümlerde yürürken, merdiven ve zemin sallanıyordu. Sonrasında dışarıyı çok güzel süslediler. Muhtemelen konaklamak isteyenlere de "depreme dayanıklı hale getirdik" deyip, satış yaptılar.

DIŞ GÖRÜNÜŞ VE YAŞ ÇALIŞILACAK BİRİMİ BELİRLER

Tabii, otellerde hizmet verenler, onca konforu sağlayanlar, otel emekçileridir. Özellikle misafirlerle doğrudan ilişki kurması için seçilen, genç kadınlar ve erkekler aynı zamanda da çalışkan ve güler yüzlü olmak zorundalardır. Dış görünüş ve yaş çalışılacak birimi belirliyor. İnsan, bu çalışanları görünce onların ne kadar güzel ve iyi koşullarda işe sahip olduğunu düşünüyor. Lüks ve temiz ortamlarda, kalburüstü insanlarla birlikte ne kadar da çekici görünüyor. Birçok kişi için fabrikalarda toz içinde ve gürültülü ortamlarda çalışmaktansa buralar harika yerler. Ancak durum hiç de öyle değildir. İç yüzünü görmeye başladığınızda otellerde çalışmanın ne kadar zor olduğu fark ediliyor. Çoğu çalışmanın yapıldığı yerler, benim nitelendirmemle, otellerin arka bahçeleri, gerçekte göründüğü kadar temiz, bakımlı ve düzenli değildir.

ESNEK ÇALIŞMA VE SEZONLUK ÇALIŞMA VARDIR

Bu sektörde çalışanlar genellikle sezonluk, üniversite öğrencisi veya benzeri paraya ihtiyacı olan insanlardır. Otelde çalışanların çok az bir kısmı kalıcı personeldir. Bu insanlar genellikle asgari ücretle çalışır ve sezon sonunda işlerine son verilir. Çalışma süreleri esnektir ve bitmeyen bir iş yükü ve büyük sorumlulukları vardır. Aynı zamanda, kibarlık ve profesyonelliklerini koruma gibi bir görevleri de vardır. Hizmet kalitesini artırmak için, oteldeki düzeni ve şatafatı sağlamak için büyük emek harcarlar. İçeri girdiğinizde ve konakladığınızda "İnanılmaz güzel bir yerdeyim ve kendimi çok iyi hissediyorum" diye düşündüğünüz yerde, çalışanlar yoğun ve zorlu mücadeleler verir. Şimdi size bu zorlu koşulları biraz anlatayım.

Örneğin, sabahları konukların açık büfe kahvaltı yapabilmesi için çalışanlar çok erken saatlerde kalkar, hazırlık yaparlar. Poğaça, börek ve çeşitli kızartmalar, garnitür hazırlanması gerekir. Kahvaltı çok çeşitli olmalıdır ve herkesin istediği şeyleri bulabileceği bir sunum hazırlanmalıdır. Çoğu zaman otelde kalan insan sayısından üç veya dört katı fazla insanı doyuracak yemekler hazırlanır. Akşam yemekleri de benzer şekilde açık büfe olarak sunulur ve hem gözü hem de karnı doyurmayı hedefler. Ancak bu yemeklerden çalışanlar yiyemez. Genellikle kalan yemekler hayvan yemi yapan yerlere satılır. Onca emek ve malzemeyle üretilen yiyecekler israf olup gider.

Yıllar önce bir otelin mutfağında bir iş kazası yaşanmıştı. Otellerde kocaman tencereler vardır. Bu tencerelere bir insan rahatça sığar. Bir çalışan içinde sıcak su olan böyle bir tencerenin içine düşerek erimiş ve hayatını kaybetmişti. Otellerde en çok kaza mutfaklarda olur, kayma, düşme ve kesikler mutfaklarda sık sık olur. Büyük otellerin mutfaklarında çalışmak gerçekten büyük bir eziyettir. Mutfakta çalışırken her an tetikte olmanız, hızla hareket etmeniz ve büyük tencereleri kaldırıp indirmeniz gerekebilir. Kendi evinizin mutfağındaki gibi rahat hareket etmeniz ve istediğiniz gibi çalışmanız mümkün değildir. Her gün sayısız soğan ve patates soymak gibi tekrarlayan işleri yapmanızın yanı sıra, yaptığınız yemeğin en iyi olmasını sağlamak için büyük çaba sarf etmeniz gerekir. Bu mutfaklar, bir fabrikada olduğu gibi büyük üretim yapan yerler gibidir aslında.

Temizlik personeli için de ayrı zorlu çalışma koşulları mevcuttur. Her birine belirli görevler verilir ve gün içinde birçok odanın temizliğiyle uğraşmaları gerekir. Örneğin, bazen 18 odanın temizlenmesi istenir ve bazı dönemlerde yoğunluk o kadar fazla olur ki öğlen yemeği yemeye zaman bulamazlar. Bizler tek bir evi temizlemekte zorlanırken, onlar bir sürü odanın temizliği, nevresim değişimi ve hatta cam silme gibi işleri hızlıca yaparak bir diğerine geçerler. Ayrıca, yoğun kimyasallara maruz kalmaları da kaçınılmazdır. Birçoğunun farklı kimyasallara karşı alerjileri, astım gibi rahatsızlıkları bulunmakta ve sürekli kimyasal kullanımı sıkıntı yaratmaktadır.

Otellerde bir de teknik ekip bulunur. Bu ekip, otelde meydana gelen arızaları gidermekle yükümlüdür. Çalışma koşulları fabrika ortamına benzer niteliktedir. Görevleri oldukça zorlu ve ağırdır. Hem hızlı hem de temiz bir şekilde sorunları çözmeleri gerekir. Eğer işlerini geç yaparlarsa, müşteriler çok fena sorun çıkarır. Kırık kapılar, bozulan klimalar, düzgün çalışmayan havalandırma gibi her türlü sorunla uğraşırlar. Teknik ekip için bitmek bilmeyen bir iş yükü vardır. Onlardan başka hiçbir bakım onarım ekibi böylesine temiz ve böylesine hızlı çalışıp tadilat yapmak zorunda değildir. Sürekli diken üstünde koşturup durular

Resepsiyon ve hizmet birimlerinde genellikle genç kadınlar ve erkekler çalışır. Bu çalışanların diksiyonu düzgün ve fiziksel olarak güzel olmaları tercih edilir. Ancak, bu çalışanların da önemli sorunları var. Müşteriyle yüz yüze çalıştıkları için, müşterilerin olumsuz davranışlarına ve aşağılamalarına maruz kalırlar. Otele gelen misafirler, ödedikleri ücretin karşılığında her istediklerini söyleme ve yapma hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. Bu durum, her şeyin para ile satın alınabileceği algısını oluşturan şeyin ta kendisi.

ARKA BAHÇE DIŞ GÖRÜNÜŞE BENZEMİYOR

 Ne tuhaftır ki, misafirlerin gördüğü her yer lüks ve gösterişliyken, aslında benim "arka bahçe" olarak nitelendirdiğim kısım pek de öyle değildir. Genellikle ofisler bodrum katlarda bulunur ve gün ışığı almazlar. Bu ofisler çoğunlukla küçüktür ve izbe durumdadır. Aynı şekilde çalışanların bulunduğu alanlar da, misafirlerin gördüğü yerler gibi düzenli, parlak ve yeni yapımlar değildir. Birçok çalışma alanının havalandırması düzgün çalışmaz, klima soğutması çalışanların olduğu yerlerde genellikle yetersizdir. Deniz kenarında ve basık bölgelerde bulunduğu için yüksek nemden dolayı insanlar nefes almada zorlanır.

Otel çalışanlarının genellikle uzun çalışma saatleri ve esnek çalışma programlarına uyum sağlamaları gerekir. Özellikle yoğun sezonlarda çalışma süreleri daha da artmaktadır. Bu durum, çalışanların yorgunluğunu ve stresini tetiklemektedir. Çalışanlar her zaman misafirlerin memnuniyetini sağlamak ve sorunları çözmek için hazır olmak zorundadırlar. Aynı zamanda, özellikle üst düzey otellerde, protokol kurallarına ve müşteri beklentilerine uygun olarak hareket etmek de ayrı bir efor gerektirir.

HERKES TATİL YAPARKEN ONLAR ÇALIŞIR

Bir iş güvenliği uzmanı, otellerde çalışmayı sevmediğini belirtmişti. "Herkes tatil yapıp denize girerken, biz orada çalışmak zorundayız." Bir de sürekli çalışanları düşünün, siz şezlongda limonatanızı yudumlarken, onlar güneşin altında sizi memnun etmeye çalışıyorlar. Her ne kadar bu iş için para kazansalar da, hayatta her şeyin değeri para ile belirlenemiyor maalesef. Bir bayram tatilinde otel genel müdürü şöyle söylemişti: "Herkesin tatil yaptığı zamanlar, turizm çalışanlarının en yoğun çalıştığı zamanlardır." Gerçekten öyle, bayramlar, yaz mevsimi, hafta sonları turizm işçilerinin en çok çalıştığı zamanlardır.

Sonuç olarak, otellerde çalışmak, göründüğü kadar kolay ve lüks bir iş değildir. İş yetiştirme telaşı, yoğun çalışma temposu, insanları memnun etme çabası üzerine bir de müşteriden yedikleri azar ve küçümseyici davranışlar, yaptıkları işin ne kadar çetrefilli olduğunu göstermektedir. Birileri ellerini sıcak sudan soğuk suya vurmadığı halde, birilerinin bu kadar iş ve sorumluluk yüklenmesi hiç de adilane değildir. Dilerim insanlar, en azından otel emekçilerine daha saygılı davranmayı öğrenirler ve bu çalışanlar da biraz olsun baskıdan kurtulabilir.

*A sınıfı iş güvenliği uzmanı