Hindistan siyasetinde çiftçilerin ve protestoların önemi çok büyük

Hindistan’da aylardır sürmekte olan çiftçi protestoları ülkede hayatı olağan seyrinden çıkardı. Tarım alanında büyük şirketlerin tekelleşmesine yol açacak yeni tarım yasaları, küçük çiftçileri topraksız bırakarak yoksulluğu daha da büyütme potansiyeli taşıyor. Yaşanan direnişse, örgütlü olmasalar bile tarım işçileri ve küçük çiftçilerin aslında ne kadar güçlü olduklarının en bariz göstergesi.

Google Haberlere Abone ol

Surupa Gupta

Hindistanlı çiftçiler, çiftçilerin ürünlerini nasıl ve kime satabileceklerini serbestleştirmek için Eylül 2020’de parlamentoda onaylanan üç yasaya karşı iki ayı aşkın bir süredir büyük ölçüde barışçıl bir protesto gerçekleştiriyorlar.

Bu protestolara genç ve yaşlı kadın ve erkekler katılıyor ve hiçbir vazgeçme belirtisi göstermiyorlar. Hindistan’ın dört bir yanından on binlerce çiftçi 6 Şubat günü bir araya gelerek ülkedeki bütün ana yollara barikatlar kurdu ve yaklaşık üç saat boyunca tüm trafiği durdurdu.

Hindistan’daki tarım sektörünün ekonomi-politiği üzerinde çalışan bir bilim insanı olarak, şahsen, Hindistan’daki çiftçiler örgütlü olmasa bile, yine de ülkede büyük bir siyasi güç olduklarını düşünüyorum. Geçmişte, hükümetle yaşanan anlaşmazlıklarda ülke genelindeki şehirleri neredeyse durma noktasına getirmişlerdi ve bunu tekrar yapabilirler.

HİNDİSTAN’IN DEVLET DENETİMLİ TARIM PAZARLARI

Hükümet, yeni yasaların çiftçilerin gelirlerini artırma ve Hindistan tarımını dönüştürme amacı taşıdığını öne sürüyor. Hükümetin savunduğu kadarıyla, bu yasalar 'aşırı denetimci müdahaleye' bir son verecek ve bu sayede özel sektörü depolama, taşımacılık ve tarım tedarik zincirinin diğer bölümlerine yatırım yapmaya teşvik edecek. Yetkililer, yasaların, çiftçilere ürünlerini -aracılar, perakendeciler, ihracatçılar ve benzeri- çeşitli satın alma gruplarına daha iyi koşullarda pazarlama fırsatı sunacağını dile getiriyorlar.

Geçmişte, Hint hükümeti, Hindistan’da tarımsal altyapının oluşturulmasında mühim bir rol oynamıştı. 1960’lı yıllarda süregiden gıda güvensizliğine bir yanıt olarak, hükümet yüksek verimli tohumlar, kimyasal gübreler, yeterli su ve elektrik temini gibi olanakların kullanımı yoluyla tarımsal üretimi artıracak bir dizi politikayı hayata geçirmişti. Denklemin talep tarafında, hükümet çiftçilerden tahıl ve diğer mahsulleri satın alarak taban fiyatlarını garanti altına aldı ve sonrasında gıda ürünlerini ülke genelindeki tüketicilere dağıttı.

Hükümet, fiyat istikrarını korumak ve çiftçilerin aracılar tarafından dolandırılmasını engellemek için devlet denetimli pazarlar kurdu. 1947’de Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonraki yirmi yıl içinde hayata geçirilen bu politikalar, Hindistan’ın benimsediği sosyalist yönetim modeliyle de tutarlıydı. Bununla birlikte, uzmanlara göre, çiftçileri korumak amacıyla oluşturulan bu denetimli pazarlar, zamanla tarım sektöründeki büyümenin önündeki engeller haline geldi.

ÇİFTÇİLERİN KAYGILARI

Hindistan anayasasına göre, tarımın denetlenmesi eyalet düzeyinde gerçekleşiyor. Son yirmi yıl içinde, birçok eyalet çiftçilerin bu denetimli pazarlar dışında satış yapmasını daha kolay hale getirmek için politikalarını değiştirdi fakat bu politika değişiklikleri özel sektörü tarımsal tedarik zincirlerine yatırım yapmaya çekmek için yeterli değildi. Hükümet, yeni yasaların ülke çapında geçerli tek tip bir mevzuat oluşturacağını öne sürüyor.

Ancak çiftçiler, yeni yasaların fiyatları düşürerek çiftçileri topraklarından etmesinden korkuyorlar. Aynı zamanda, depolara ve soğutmalı taşımacılık gibi bir altyapıya sahip olacak güçlü bir kurumsal sektöre karşı dengesiz bir pazarlık durumundan ötürü de kaygı duyuyorlar.

ÇİFTÇİLERİN GÜCÜ

Çiftçiler kişisel bazda çok fazla güce sahip olmasalar bile, Hindistan siyasetinde mücadele eden bir güç olagelmişlerdir.

En dikkat çekici olaylardan biri, 1980’lerde, çiftçilerin düşük seviyelerdeki mahsul fiyatlarını protesto ederek kendilerine ücretsiz elektrik verilmesi isteğiyle Yeni Delhi’yi neredeyse felce uğratmasıydı. O dönemde, ülkenin çeşitli yerlerinden gelen ve farklı siyasi ideolojilere sahip olan çiftçi grupları, süratle ortak taleplerinin arkasında birleştiler.

O dönemde, bir güç gösterisi olarak, Yeni Delhi’de protesto yürüyüşleri düzenlediler; Hindistan kırsalında, hükümet yetkililerinin kendi işyerlerine girişlerini engellediler ve ülke çapında gıda nakliye güzergâhlarındaki ulaşımı durdurdular. Federal hükümet, çiftçilerin baskılarına boyun eğdi ve tarım mahsullerine uygulanan asgari destek fiyatını yükseltti ayrıca, birçok eyalet hükümeti çiftçilere ücretsiz elektrik sağladı.

Çiftçiler, aynı zamanda Hint hükümeti, Dünya Ticaret Örgütü’nü oluşturmak için müzakerelere başladığında da çeşitli vesilelerle sahip oldukları gücü sergilediler. Çiftçilerin uyguladığı baskı, Hindistan’ın ithalattaki rekabeti azaltmanın bir yolu olarak yüzde 100 ilâ yüzde 300 arasında değişen yüksek bir gümrük tarifesi talep etmesine yol açtı.

Hindistan’ın kırsal ekonomisi hâlâ büyük oranda tarım ve ilgili faaliyetlere bağlı ve tarım sektörü ülkedeki toplam işgücünün yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Hâl böyleyken, çiftçiler görmezden gelinemeyecek bir oy potansiyeli oluşturuyorlar.

ÜLKE ÇAPINDA DESTEK

Devam eden protestolar, ağırlıklı olarak Hindistan’ın gıda üretim merkezi olan Haryana ve Pencap gibi kuzey eyaletlerinden gelen çiftçiler tarafından yönlendiriliyor. Bunlar, Hindistan hükümetinin neticede Hindistan’ın geri kalanında yaşayan tüketicilere sübvansiyonlu fiyatlarla ulaştırdığı buğday ve pirincin büyük kısmını satın aldığı eyaletler. Geçmişte, bu eyaletlerdeki çiftçiler de çok büyük bir siyasi nüfuza sahiplerdi. Bu protestoların gücünü arttırmak için, diğer eyaletlerden gelen çiftçiler de protestolara katılıyorlar.

Mevcut hükümet, şu ana dek yasaları yürürlükten kaldırmayacağını dile getirdi. Kişisel görüşüm, protestonun uzamasının hükümeti aciz bir duruma düşürdüğü, bunun da büyük eyalet seçimleri yaklaşırken hükümetin pek de almak istemeyeceği bir risk olduğu yönünde. Protesto, çiftçiler için de pahalıya mal oluyor.

Protestolar şimdiye dek büyük oranda barışçıl olsa da, Hindistan’da Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı 26 Ocak’ta, çiftçiler ve polis arasında çatışmalar yaşandı. Eğer bu bir kez daha yaşanırsa, ilgili tüm taraflar için endişe verici bir ihtimal yaşanabilir.


Yazının orijinali The Conversation sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)