HIV pozitifler anlatıyor: Aynı bardağa dokunduk diye işyerindeki herkes test yaptırdı
HIV pozitif bireyler önyargıya maruz kalıyor ve ayrımcılığa uğruyor. Adana’da yaşayan 42 yaşındaki Yasin, böbrek taşı aldırma operasyonu için gittiği hastanede HIV pozitif olduğu için son anda ameliyata alınmadığını söylüyor. İstanbul’da yaşayan 27 yaşındaki Oğuzhan ise, diğer çalışanların sağlığını korumak gerekçesiyle çalıştığı şirketin kendisini işten çıkarmaya çalıştığını anlatıyor.
DUVAR - İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü olarak adlandırılan HIV, vücudun savunmasında rol oynayan önemli hücreleri etkisiz hale getirerek bağışıklık sisteminin direncini zayıflatıyor. HIV ile karşılaşılan andan itibaren başlayan klinik süreç, HIV enfeksiyonu diye adlandırılıyor. 1990’lı yıllarda uygulanmaya başlanan tedavilerle birlikte Dünya Sağlık Örgütü tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkartılan HIV enfeksiyonu, tansiyon ve şeker hastalığı gibi kontrol altına alınabilen kronik hastalıklar arasına yer alıyor.
HIV ve AIDS tanımları sıkça karıştırılıyor ve çoğu zaman birbirinin yerine kullanılıyor. Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu olarak adlandırılan AIDS, HIV enfeksiyonunun ileri bir evresi. Bağışıklık sisteminin savunma görevini yerine getiremediği bu evrede, viral ve bakteriyel enfeksiyonlar ortaya çıkabiliyor. Günümüzde erken tanı ve gelişen tedavi koşulları ile HIV pozitif bireylerin büyük bir bölümü, AIDS evresine geçmeden hayatlarını sürdürebiliyor.
Türkiye’de sosyal güvenlik sistemine dahil olan herkes HIV tedavisi için kullanılan ilaçlara ücretsiz olarak erişebiliyor. Tanı ve test hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının önemsendiği sağlık sisteminde HIV tedavisi ve takibi yapan hekim ve merkez sayısı da artıyor.
YANLIŞ BİLGİLER ÖNYARGIYA SEBEP OLUYOR
Tedavi ve takip alanında pozitif bir görünüm hakim olsa da enfeksiyonun nasıl bulaştığına dair yanlış bilgilerin sebep olduğu önyargılar, HIV pozitif bireylerin ayrımcılığa uğramasına ve damgalanmasına sebep oluyor. HIV, korunmasız cinsel ilişkiyle, içinde virüs bulunan kan ve kan ürünleriyle ve doğum sırasında ya da emzirmeyle anneden bebeğe bulaşabiliyor. Uzmanlar HIV’in ter, tükürük, idrar, gözyaşı gibi vücut sıvılarıyla, hapşırık ya da öksürük sırasında vücuttan çıkan partiküllerle, aynı tabak, çatal, bıçak, havlu kullanımıyla, aynı tuvalet ve duşun kullanımıyla, sivrisinek ve böcek ısırıklarıyla, tokalaşmak, sarılmak, öpüşmek ya da aynı ortamda bulunmak gibi sosyal davranışlarla bulaşmadığına dikkat çekiyor.
HIV ile yaşayan bireylerin temel haklarını savunmak ve güçlenmelerini sağlamak için 2005 yılında kurulan Pozitif Yaşam Derneği, bu alandaki önyargılarla mücadele etmek için çalışmalar yapıyor. Aynı zamanda Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu’nun (CİSÜ) üyelerinden biri olan dernek, HIV’le yaşayan bireylerin mahremiyetlerini koruyarak hizmet alabildiği ve sosyalleşebildiği bir merkez olma özelliğini taşıyor.
Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı, HIV pozitif bireylerin bulaşıcı hastalıklar alanında uzman olmayan sağlık çalışanları tarafından da ayrımcılığa uğrayabildiğini ifade ediyor. Harmancı, HIV pozitif bireylere bilimsel değil kişisel yargılarla yaklaşılmasının enfeksiyon yönetimini zorlaştıran en önemli faktörlerden biri olduğunu söylüyor. Harmancı’ya göre bu durumun en önemli nedenlerinden biri, temel tıp eğitimi içerisinde HIV’e dair güncel ve olumlu tutumu teşvik edecek bilgilerin öğrencilere aktarılamıyor olması. Bununla beraber sağlık alanında HIV kaynaklı ayrımcılığın raporlanmasının zor olduğuna dikkat çeken Harmancı, şöyle diyor: “Şikâyet mekanizmaları içerisinde hastane yönetimlerinin ve meslektaşların ayrımcılık olduğunu bile bile birbirini koruma davranışı bu alanda yol alınmasını zorlaştırıyor.”
DAMGALANMA KORKUSUYLA İDARİ İZİN KULLANAMIYORLAR
Korona virüsünün yayılmasını engellemek için risk grubunda bulunan kronik hastalar idari izin kullanabiliyor. Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen idari izin belgelerinde hastalık ismi gibi kişilerin mahremiyetini ihlal edecek bilgiler bulunmuyor. Ancak HIV pozitif kişiler damgalanma korkusuyla bu haktan faydalanamıyor. Canberk Harmancı, bu süreci şöyle özetliyor. “Kişiler kurumları içerisinde yaşayabilecekleri ayrımcılığı düşünerek bu izni kullanma taraftarı dahi olamadılar. İdari izinden yararlanmak için verilen belgelerde doğrudan HIV tanısı yazmayacak olsa dahi bir anda bir kronik enfeksiyon nedeniyle idari izin almak aynı iş yerindeki akranların merakını çekecek ve kişilerin yargılanmasına, mahremiyetlerinin ihlal edilmesine neden olacaktır.”
‘HIV POZİTİF OLDUĞUM İÇİN AMELİYAT ETMEDİLER’
Korona virüsü pandemisiyle beraber bulaşıcı hastalıklara karşı önyargının artması, HIV pozitif bireylerin yaşamını daha da zorlaştırıyor. Adana’da yaşayan ve ev tekstili üzerine çalışan 42 yaşındaki Yasin, 9 yıldır HIV pozitif. Böbrek taşı aldırma operasyonu için gittiği hastanede son anda ameliyata alınmayan Yasin, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Hastaneye yattım. Kızılay’dan operasyon için kan dahi istendi. Damar yolum açıldı, ameliyat elbisesi giydirildi. Ameliyathaneye giderken başka bir hemşire ‘O hasta alınmayacak’ dedi ve tekrar odaya geldim. Sonra hemşireye sorduğumda ‘Doktor size bilgi verecek’ dedi. Doktorlar akşam üzeri geldiler ve yoğunluktan dolayı ameliyat yapamayacaklarını söylediler. Ben de ‘HIV pozitif olduğum için beni ameliyat etmediler’ yazarak çıkış kağıdını ellerine verdim ve hastaneden ayrıldım.”
Sağlık hizmetlerine erişim hakkı ihlal edilen Yasin, bu olay üzerine bir özel hastaneye gidip ücret ödeyerek ameliyat olmak zorunda kalmış.
‘AYNI HAVAYI SOLUYORUZ DİYE HERKES TEST YAPTIRDI’
Moda sektöründe görsel tasarımcı olarak çalışan Oğuzhan ise HIV pozitif olduğu işyerinde öğrenilince yoğun bir ayrımcılığa maruz kalmış: “Bir çalışma arkadaşıma söylemek zorunda kalmıştım, çok yakın gördüğüm biriydi. O da haberim olmadan başka insanlara söylemiş. Bu durum işyerinde yayıldı ve en sonunda olan şuydu: Aynı kahve bardağına, aynı mankenlere dokunuyoruz ve aynı havayı soluyoruz diye herkes gidip test yaptırdı.”
Öte yandan Oğuzhan’ın HIV pozitif olduğunu öğrenen şirket yönetimi, diğer çalışanların sağlığını korumak gibi bilimsellikten uzak bir gerekçeyle Oğuzhan’ı işten çıkarmak istemiş. Bu süreçte hukuki danışmanlık alan Oğuzhan, haklarını koruyarak işine devam etmeyi başarmış.
Pandeminin başında ücretsiz izne çıkarılan Oğuzhan, karara itiraz ederek çalışmasına bir engel olmadığına dair doktor raporu almış. Ancak sonuç değişmemiş. “Biz tamamen senin ve ailenin sağlığını düşünüyoruz” diyen şirket yönetimi, ücretsiz izinde ısrarcı olmuş. Oğuzhan, şu anda 1171 TL’lik kısa çalışma ödeneğiyle geçinmeye çalışıyor ve evde kalmanın beraberinde getirdiği sosyal izolasyon sebebiyle kendini iyi hissetmediğini söylüyor.
Oğuzhan’a göre HIV pozitif bireylere ayrımcılığın önlenmesi için toplumun bu konuda bilgilendirilmesi gerekiyor. “En azından dokunarak ya da aynı havayı soluyarak bulaşıyor algısının yıkılması gerektiğini düşünüyorum. Bunu halledersek gerisi kolay gelir.”