Hukuki durumu fiili duruma uydurmak: İmar Affı
İlk imar affı uygulamasının ardından geçen 75 senede toplam 22, son 10 senede ise toplam 10 imar affı uygulaması gerçekleştirildi. Siyaset kurumu için bu kazanç oy, sermaye içinse para demek.
Murat Obay*
6 Şubat depremlerinde kaybettiğimiz ve sayısını henüz bilmediğimiz on binlerce cana mâl olan ihmaller zincirinin yalnızca bir halkası imar afları. Türkiye’de ilk uygulaması 1948 yılında Hasan Saka hükümeti döneminde, yalnızca Ankara sınırları içinde yapılan kaçak gecekonduların yasal statüye kavuşturulması için yapıldı. Yani birileri “fiili bir durum vardır ve yasa buna uydurulmalıdır” dedi. Bu cümleyi bir yerden hatırladığınızı biliyorum. Elbette bu durum köyden göçün artırdığı nüfusun barınma sorununu çözecek bir sosyal devlet faaliyeti olarak değerlendirilebilir. Fakat ilk imar affı olarak belirttiğimiz 5218 sayılı yasanın meclis görüşmelerinde söz alan Prof. Dr. Sadi Irmak’ın sözlerini 75 yıl sonra hatırlamamız gerekir:
“Dr. SADİ IRMAK (Konya) — Muhterem arkadaşlar; kanunun bu maddesi muhtelif sebepler tesiri altında meydana gelmiş içtimai bir yaramızın tedavisini istihdaf etmektedir. Bütün yaralar ve hastalıklar gibi bunda da şüphesiz en ucuz, en rasyonel olan yol böyle marazi hallerin zuhurunu önlemektir. Bunun da asri bir mefhum olarak ifadesi, Devletimizin bir sosyal politika çerçevesi içerisinde hususi ve sistemli bir mesken politikası olmasıdır. Karşısında bulunduğumuz içtimai âfet uzun zamanlardan beri böyle sistemli bir mesken politikasından mahrum oluşumuzun fiilî ve hazin neticelerinden birisidir. Ben de arkadaşlarım gibi bu esas hedefi ortadan kaldırmamakla beraber, mevcut arazi iyi ettiği, şifa verdiği içindir ki, bu maddeye muvafakatimi bildiriyorum. Ancak hâsıl olan mesele bundan böyle de bu gibi âfetlerin zuhurunu ve yayılmasını önlemektir. Arkadaşlar; bizim bir şehirleşme programımız olmalıdır.”
Devamı da olan konuşmanın son cümlesi oldukça önemli, "bizim bir şehirleşme programımız olmalıdır!" Peki Türkiye’nin sağlıklı bir şehirleşme programı var mı? Bunun cevabının bir hukukçudan değil, işin uzmanlarından alınması gerektiğini bilsem de, sağlıklı bir şehirleşme programımız olmadığını söylemek için maalesef çıplak gözlerimiz yeterli.
İlk ve görece masum bu imar affı uygulamasının ardından geçen 75 senede toplam 22, son 10 senede ise toplam 10 imar affı uygulaması gerçekleştirildi.[i] Öyle ki artık torba kanunlara dağıtılan maddelerin takibi bile ayrı bir iş. Biliyoruz ki yaşadığımız büyük yıkımın tek sebebi bu değil ama imar affı düzenlemelerindeki motivasyon önemli. Kısa dönemde büyük kâr! Siyaset kurumu için bu kazanç oy, sermaye içinse para.
Peki şimdi ne olacak? Cumhuriyet tarihindeki 23. imar affı düzenlemesi için Ankara Milletvekili Mustafa Destici[ii] tarafından verilen son kanun teklifinin Cumhurbaşkanlığı kabinesinde 6 Şubat tarihinde görüşülerek karara bağlanacak olduğu gazeteciler tarafından ifade edildi.[iii] Evet, büyük yıkımın yaşandığı gün yeni imar affı düzenlemesi hakkında karar verilecekti. Dediğim gibi, büyük yıkımın tek sebebi olmasa da, diğer sebeplerle aynı motivasyondan beslenen bir uygulama imar affı.
Henüz enkazlar kaldırılmadı ve biliyorum ki bu yazıyı yazarken, karanlık ve soğukta kurtarılmayı bekleyen canlarımız var.
Peki şimdi ne olacak?
*İzmir Barosu
NOTLAR:
[i] http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=417&RecID=4520
[ii] https://www.tbmm.gov.tr/Yasama/KanunTeklifi/325786
[iii] https://yetkinreport.com/2023/02/13/bu-depremin-ustune-hala-oy-icin-imar-affi-mi/