Hukukun değirmen taşı: Kavala iddianamesi
Kavala iddianamesi ile hukuk arasında yüzükle değirmen taşı arasındaki kadar güçlü bir bağ var: İkisi de sert, ikisi de yuvarlak, ikisinin de ortası delik. Tek fark birini avucunda taşırsın, birini taşıyamazsın.
Osman Kavala iddianamesini okudum. Ne diyeceğimi ne yazacağımı bilemedim. Bir öyküyle anlatacağım derdimi, büyük yazar Sadi-i Şirazî’den bir öykü, şöyle:
Bir adamla bir çocuk varmış. Çocuk, saklanan, gizlenen şeyleri, sorduğu sorularla buluyormuş. Bir gün bir handa deneyelim demişler, çocuğu dışarı çıkarmışlar, bir şey saklamışlar.
Sonra çocuk gelmiş, sormuş sormuş, demiş ki, “Sakladığınız şey yuvarlaktır.”
Tamam demişler, sonra? Sormuş sormuş, demiş ki sakladığınız şey sert bir maddedir. Tamam demişler, sonra?
Sormuş sormuş, demiş ki sakladığınız şeyin ortası deliktir.
Tamam demişler, sonra? Sormuş sormuş, demiş sakladığınız şey bir kişinin avucunda durmaktadır. Tamam demişler, sonra?
Heyecanlanmış herkes. Acaba? Ola ki? Kim bilir? Tutturuyor galiba?
Çocuk durmuş tekrarlamış: Sakladığınız şey sert bir metadır, yuvarlaktır, ortası deliktir ve bir kişinin avucunda durmaktadır.
E tamam demişler, heyecanla, sonra?
Çocuk, gururla demiş, sakladığınız şey bir değirmen taşıdır!
Oysa yüzükmüş.
Kavala iddianamesinin hukukla ilişkisi, değirmen taşının yüzükle ilişkisinden daha uzak. Bir tek benzerlik var: Büyük bir değirmen taşının altında un ufak oluyoruz gün be gün.
Teşekkür: Gazete Duvar beş yaşında 08 Ağustos 2021
Tırşıkçi sistem cinayetleri 10 Temmuz 2021
2 Temmuz: Anayasa Mahkemesi sen merak etme, yedi yıl daha bekleriz 02 Temmuz 2021
Bahçeli’nin fermanı ve kahraman katillerin tarlası 23 Haziran 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI