Hulusi Akar 15 Temmuz gecesini anlattı: 'Sık ulan şerefsiz' dedim
Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişimi gecesini anlattı: Emir subayım silah doğrulttu. 'Sık ulan şerefsiz' diye bağırdım..."
DUVAR - 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı olan eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TV100'de katıldığı programda Kübra Par''ın sorularını yanıtladı. Darbe gecesi yaşananları anlatan Hulusi Akar "Ben tek başıma çalışırken kapı çalındı, Mehmet Dişli geldi ‘Darbe girişimi oluyor başımıza geçer misiniz?’ dedi. Şiddetle mukabele ettik, bağırdık, çağırdık, küfür ettik. O günlerde darbe havası söz konusu değildi ‘Çıldırdınız mı?’ ifadesini kullandı.
Akar'ın açıklamaları şöyle:
SORULARI YANITLADIK: Bazı yayın organlarında, bazı siyasiler veya bazı kişiler, kurumlar 15 Temmuz’da yaşanan olaylarla alakalı değişik yorumlar yapıyorlar. Gerçekleri yansıtan, yansıtmayan bilgilerden bahsediyorlar. Bunlar tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Savcılıkta bütün gerçekleri anlattık. TBMM Komisyonu’ndan gelen soruları açık ve net cevapladık. Gerçekten, gerçekleri öğrenmek isteyenler buradan gerçekleri öğrenebilirdi. Bazıları gerçeklere dayanmayan yorumlar yaptılar. Her şey çok açık ve çok net şekilde dururken, siyasi amaçlarla olayları çarpıttılar, bunlar hiçbir şekilde gerçek değil.
DUYUMLARA KARŞI İŞLEM YAPTIK: 17-25 Aralık’tan önce F Tipi, PDY, FETÖ gibi birtakım bilgiler ortaya çıkmaya başlamıştı. Biz de TSK olarak burada bir sıkıntı olduğunu gördük, tedbirlerimizi almaya başladık. MİT, emniyetin istihbaratı, savcılıkla, basın mensuplarıyla iş birliği yaptık. Görevimiz sırasında işlem yapmadığımız herhangi bir duyum yok. Hiyerarşi dışı bir oluşumdan bahsedildiği zaman biz buna işlem yaptık. 15 Temmuz'dan sonra bu çok daha yaygın bir şekilde yapılmaya başlandı. Büyük bir dikkat ve hassasiyetle yaptık. Bizde hiyerarşi esastır. Hiyerarşi dışında herhangi bir varlığı kabul etmemiz söz konusu değildir. Buna aykırı ne varsa bizim bunlara karşı tedbir almak mecburiyetimiz var. Eğer herhangi bir şekilde bu 15 Temmuz’la muhatap olmasaydık. Yüksek Askeri Şura marifetiyle birçok konuyu temyize çıkaracaktı. Her şeyin MİT tarafından ispatlanması mümkün olmuyor. Aldığımız tüm tedbirlere rağmen aldığımız bilgiler sızdırıldı, panik halinde buna kalkıştılar.
CUMHURBAŞKANIMIZIN DİREKTİFİ: Bütün bunları yapan darbe teşebbüsüne karşı, necip milletimiz Sayın Cumhurbaşkanı’mızın direktifiyle ilerleyerek şahlandı ve eli kanlı terör örgütüne geçit vermedi. Türkiye yüzyılının, demokrasinin kahramanları buna engel oldular. Dünyada hiç örneği olmayacak şekilde kahraman insanımız, tank dahil hepsini durdurdular, bu bizim için övünç kaynağı. Cumhurbaşkanı’mızın o girişimde bulunması, bu hain darbe girişiminin akamete uğramasına neden oldu.
HAKAN BEY'İ ARADIK: Yüksek Askeri Şura çalışması yaparken bir haber aldık. O günkü ikinci başkanımız, MİT’ten bir bilgi geldiğini bir operasyon yapılacağını MİT Müsteşarı'nın alınacağını söyledi. Biz hemen toplantıyı kestik Hakan Bey’i (Hakan Fidan) aradık, Kara Kuvvetleri komutanımızla beraber durumu değerlendirdik. Biz de havadaki araçları indirme ve bütün uçuşları durdurma kararı aldık. O sırada Hava Kuvvetleri Komutanı, İstanbul'da bir düğünde. Bu tür operasyonlarda kullandığımız yerler harekat merkezleri. Bu merkezler 7 gün 24 saat çalışırlar. Bu talimatı verdikten çok kısa süre sonra bütün birliklerimize bu talimat ulaştı. Bu çalışma devam ederken Ankara Garnizon Komutanımıza talimat verdik, zırhlı araç çıkmasın diye. Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, kara havacılık komutanlığına gidiyor. Herhangi bir sorun olmadığı konusunda bizi bilgilendiriyor. Bizim oradaki konuşmalarımıza hainlerin sızdığını anlıyoruz ki bunlar gece yarısı yapacakları darbe girişimini erkene alıyorlar.
'BAŞIMIZA GEÇER MİSİNİZ' DEDİ: Ben tek başıma çalışırken kapı çalındı, Mehmet Dişli (eski tümgeneral) geldi ‘Darbe girişimi oluyor başımıza geçer misiniz?’ dedi. Şiddetle mukabele ettik, bağırdık, çağırdık, küfür ettik. O günlerde darbe havası söz konusu değildi ‘Çıldırdınız mı?’ dedik. Biz tepki gösterince emir subayım silah doğrulttu. Büyük bir hiddetle 'Sık ulan şerefsiz' diye bağırdım. Ellerine sert bir şeyle bayıltmaya çalıştılar, ona tepki gösterdik. Elimize naylon kelepçelerle bir şey yapmaya çalıştılar. Bizi alıp helikoptere bindirdiler, nereye götürdüklerini söylemediler. Daha sonra ben oranın Akıncı Üssü olduğunu öğrendim. Helikopterde sağa sola tekme attık. Orada gelip ‘Biz darbe yapıyoruz, ülkeyi kurtaracağız. İsterseniz sizi hocamızla görüştürebiliriz’ dediler, reddettik. 2 sayfalık bir bildiriyi yüzümüze okudular. Gitmeden önce iki rekat namaz kıldık.
MEHMET DİŞLİ HELİKOPTERE NASIL BİNDİ?: Sabaha kadar beni ikna etmeye uğraştılar. Gelip gidiyorlar. Biz bağırıp çağırıyoruz. 'Beni serbest bırakın. Bu işten vazgeçin, bu yaptığınız alçaklıktır' dedim. Televizyon açıldı, bombalanan yerleri gördük. Öncesinde köprüyü gördük. 'Bu ne rezillik, siz ne yapıyorsunuz?' dedik. Polis merkezinin bombalanmasını görünce daha çok küfür ettik. En son söyleyebildiğimiz 'Güneş ağarmadan şu rezilliği kesin' dedik. En sonunda sabaha karşı ümitleri kesildi. Sabah saatlerinde ‘Cumhurbaşkanı’na ulaşamıyoruz’ dediler. Telefon yanımda yok, almışlardı. Telefon numarası bulmak da güç. Sonunda Binali Yıldırım’la görüştüm. Darbenin gittiğini anlayınca ‘Gidebilirsiniz’ dediler, daha saygılı olmaya başladılar. 'Genelkurmaya gideceğim' dedim.
Helikopter sahasına gittik Akın Öztürk ‘Ben de geleyim’ dedi, ‘Sen burada kal’ dedim, güvenmedim. Mehmet Dişli helikoptere kadar geldi, 'Sen de kal dedim' dedim. Mehmet Dişli "Benim helikoptere binmem lazım, burada uçak kaldırmıyorlar, kalkan uçakları düşürüyorlar, ben de telefonla irtibat kurup helikopterde genelkurmay başkanı var diyerek emniyetle intikali sağlayacağım" dedi. Binali Yıldırım 'genelkurmaya gitmeyin, daha kontrol altında değil' dedi biz Çankaya'ya gittik. Tuğrul Türkeş'e 'bu adam kim' deyince Mehmet Dişli için 'beni tutuklayan buydu' dedim. (HABER MERKEZİ)