İHD Diyarbakır Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu
İHD ve kayıp yakınları, 1994'te gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu.
DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, 'Kayıplar bulunsun failler yargılansın' eylemini gerçekleştirdi. Her hafta olduğu gibi yine Koşuyolu Parkı'nda gerçekleşen eyleme sivil toplum örgütleri de destek verdi.
770'inci kez bir araya gelen kayıp yakınları, bu hafta 13 Kasım 1994'te gözaltında kaybettirilen Ali Tekdağ'ın akıbetini sordu. Eylemde Tekdağ'ın eşi Hatice Tekdağ ile kardeşi İffet Mutaş da yer aldı. Eylemde konuşan Hatice Tekdağ, eşinin tek suçunun Kürt olmak olduğunu vurgulayarak, kendisinin de kaçırıldığını, işkence gördüğünü ve ölümle tehdit edildiğini söyledi.
'EŞİMİ BEYAZ BİR MİNİBÜSE BİNDİRDİLER'
Tekdağ'ın kaybedilme hikâyesini İHD Şube Yönetim Kurulu Üyesi Jiyan Ormanlı paylaştı. Ormanlı, şunları söyledi: "Diyarbakır merkezde pastane işletmecisi olan Ali Tekdağ, evli ve 7 çocuk babasıdır. 1982 yılında Demokrasi Partisi üyesi olan Ali Tekdağ, 'örgüt üyesi olma' iddiasıyla gözaltına alınarak, sıkıyönetim komutanlığına bağlı Diyarbakır 5 Nolu Hapishanesi'nde tutulur. Uzun süre tutuklu kalan Ali Tekdağ, 1985 yılında tahliye olur. Sürekli bir şekilde evi basılan ve takip edilen Ali Tekdağ, ailesi ile birlikte İzmir’e taşınır. Ancak belli bir süre sonra tekrar Diyarbakır’a döner. Yine devletin baskı ve tehditlerine maruz kalır. 12 Şubat 1993’te kardeşi Mehmet Tekdağ, faili meçhul saldırı sonucu katledilir. Ali Tekdağ, hapishaneden tahliye olduğu 1985 yılından kaybettirildiği 1994 yılına kadar 19 kez gözaltına alınır. Birçok gözaltı sırasında ağır işkencelere maruz kalır.
13 Kasım 1994 tarihinde eşi Hatice Tekdağ ile alışveriş yapmak üzere Dağkapı semtine gider. Eşi o gün yaşananları şöyle anlatır: 'Evden beraber çıktık ve Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var, döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Beni tanımazlıktan gelerek, yanımdan geçti. Ardından ‘Ali’ diye seslendim. Bana el işareti ile ‘git’ dedi. Sivil giyimli, telsizli ve uzun namlu silahlı olan 3-4 kişi peşindeydi. Eşim köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Onu takip eden silahlı kişiler ateş etti. Eşim kendini yere attı. Eşim yakalandıktan sonra ceketini çıkarıp başına doladılar. Onu alıp bir binaya girdiler. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Ali’yi minibüse bindirip çevik kuvvet merkezine doğru gittiler.
Bu olaylar olurken, bankanın önünde askerler ve bir trafik polisi vardı. Ateş edilmesine karşın bu şahıslar hiç karışmadı. Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim, bizde değilmiş’ dedi."
'BENİ ÖLDÜRECEKLER, AİLEME SÖYLEYİN DİYE BAĞIRIYORDU'
Ali Tekdağ'ın eşinin cümlelerini aktarmaya devam eden Ormanlı, şunları söyledi: "Aynı dönemde Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan Seyfettin Demir'in, Özgür Gündem Gazetesi'ne ‘Ben, Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler, aileme söyleyin', diye bağırıyordu şeklinde açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana eşim ile ilgili her hangi bir bilgi alamadım.”
'JİTEM ELEMANI İŞKENCEYİ VE CİNAYETİ BASINA ANLATTI'
Ormanlı açıklamasında bir JİTEM elamanının basında yer alan itirafını anlattı. Buna göre, Ali Tekdağ, DEP’liler hakkında ifade vermeye zorlandı, 120 gün boyunca ağır işkenceler ile sorgulandı, ardından öldürülerek Diyarbakır-Silvan arasında bulunan bir dere kenarına gömüldü.
Ailesinin Ali Tekdağ’ın akıbetinin ortaya çıkması için yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını söyleyen Ormanlı, "İç hukuk yollarından da bir sonuç elde etmeyen aile davayı AİHM’e taşır. AİHM, Ali Tekdağ dosyasında Türkiye’yi mahkûm eder. Ali Tekdağ’ın annesi, Arife Tekdağ yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekledi. Ne yazık ki Arife Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana, Meryem Ana, Asiye Ana gibi çocuğuna kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti. Arife Ananın adalet arayışını sürdürmekten, Ali Tekdağ için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Konuşmaların ardından Ali Tekdağ ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemi yapıldı.