İHD Hatay: İşkence 2022 yılında da Türkiye’nin baş sorunu oldu

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında açıklama yapan İHD Hatay, 2016’dan beri OHAL’le yönetilen Türkiye’de 2022 yılının hak ihlalleriyle geçtiğini söyledi.

Açıklamayı, İHD Hatay Şube Yöneticisi Mürsel Salmanoğlu yaptı.
Google Haberlere Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Şubesi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Köprübaşında yapılan açıklamaya, siyasi parti ve dernek temsilcileri katıldı.

Açıklamayı, İHD Hatay Şube Yöneticisi Mürsel Salmanoğlu yaptı. Birleşmiş Milletlerin (BM) dünyadaki savaşla, mülteci göçleri ve adaletsizlikle mücadelede etkin bir rol almadığını vurgulayan Salmanoğlu, güçlü devletlerin bir araya gelerek oluşturduğu ilişki, askeri ve ekonomik birlikteliklerin, insanların hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önünde birer engele dönüştüğünü söyledi.

‘TÜRKİYE’DE 2016’DAN BERİ OHAL VAR’

Türkiye’nin süreklilik kazandırılan bir OHAL rejimi ile yönetildiğinin altını çizen Salmanoğlu şunları söyledi: “Böylece siyasal iktidarın gücünü sınırlandıran anayasacılık ilkesi terk edildi, keyfiyet ve belirsizlik, kamusal alanda hâkim oldu. Siyasal iktidarın ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda, 2022 yılında çok fazla yaşam hakkı ihlali yaşandı. Anayasa’nın ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel hukukun mutlak olarak yasaklamasına rağmen işkence olgusu, 2022 yılında da Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olmuştur.”

‘FİNCANCI İFADE ÖZGRÜLÜĞÜNÜ KULLANDI’

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yaptığı bir açıklamadan dolayı hukuk dışı biçimde tutuklandığını söyleyen Salmanoğlu, “Prof. Dr. Fincancı kimyasal silah kullanıldığı iddialarının kimden geldiğine bakmaksızın, bir hak savunucusu olarak hakikati açığa çıkarmak için bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesini gerektiğini söyleyerek ifade özgürlüğünü kullanmıştır” dedi.