İHD İzmir'de yürüyüş düzenledi: İnsan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz
İHD İzmir Şubesi, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası'nın son gününde yürüyüş düzenleyerek vefat eden ve öldürülen tüm insan hakları savunucuları anısına denize karanfil bıraktı.
İZMİR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası'nın son gününde yürüyüş düzenledi.
Konak Eski Sümerbank önünde toplanan dernek üyeleri ve çeşitli siyasi parti ile sivil toplum kuruluşları temsilcileri, “İnsan Hakları ile insandır” yazılı pankart ile İl Kültür Turizm Müdürlüğü binası önüne doğru yürüyüşe geçti.
Sık sık “Susma sustukça sıra sana gelecek”, “Kayıplar Bulunsun failler yargılansın” ve “Susma haykır işkenceye hayır” sloganları atılan yürüyüşte, “Barış hemen şimdi”, “İşkence insanlık suçudur”, “Anadilde eğitim haktır” ve “Darbelere hayır” yazılı dövizler taşındı.
'BUGÜN GELİNEN NOKTADA İDEALLERİN ÇOK GERİSİNDE KALINDI'
Dernek adına açıklama yapan Şube Başkanı Zafer İncin, Birleşmiş Milletler'in İkinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı ağır insani yıkımın bir daha asla yaşanmaması için, barış, insan hakları ve demokrasi ideallerine dayalı uluslararası bir sistem oluşturma hedefiyle inşa edildiğini belirtti.
Bugün gelinen noktada bu ideallerin çok gerisinde kalındığını belirten İncin, insan hakları savunucularının yaşanan tüm olumsuzluklara karşın dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükselttiğini dile getirdi.
Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtının ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde olduğunu söyleyen İncin, dünyadaki krizin Türkiye'deki yansımasının ise her ne kadar kaldırıldığı söylense de uygulamalarla kalıcılaşan OHAL şeklinde kendini gösterdiğini ifade etti.
'EGE BÖLGESİNDE 11 BİN 687 HAK İHLALİ YAŞANDI'
Hukukun, baskıcı rejimin “aracı” haline getirildiğini ve bu yılın 8 ayında, Ege Bölgesi'nde 11 bin 687 hak ihlali yaşandığını aktaran İncin, cezasızlık uygulaması hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
“Siyasal iktidarın ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda bu yılda da ülkede yüksek sayılarda yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır. Çok faklı toplumsal kesimlerden insanlar ya doğrudan kolluk güçlerinin şiddeti ya da devletin, 'önleme ve koruma' yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yapısal şiddetin ve/veya üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen şiddetin sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir.”
'İŞKENCE EN BAŞAT SORUN'
İnsanlığa karşı bir suç olan işkencenin bu yıl en başat sorun olduğunu ifade eden İncin, resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra kolluk güçlerinin barışçıl toplanma ve gösterilere müdahalesi sırasında, resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının, yeni bir boyut ve yoğunluk kazandığını kaydetti.
2021 yılında insan hakları örgütlerinin, dernek, vakıf, emek ve meslek örgütleri ile siyasi partilerin çok sayıda üye ve yöneticisinin gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirten İncin, İzmir HDP İl Binası'na yapılan silahlı saldırıda Deniz Poyraz'ın katledildiğini de hatırlattı.
Kürt sorununun, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden bir olarak varlığını koruduğunu söyleyen İncin, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine de dikkat çekti.
'CEZASIZLIKLA MÜCADELE ETMEYE VE İNSAN HAKLARINA SAYGIYI YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Artık Türkiye toplumunun bir parçası, doğal unsuru haline gelen mültecileri, her türlü ayrımcılığa ve istismara, nefret söylemine ve ekonomik sömürüye yoğun bir şekilde maruz kaldığını da dile getiren İncin, kadın cinayetlerine ve LGBTİ+'lara yönelik saldırılara da değindi.
Siyasi iktidarın oluşturduğu insan hakları eylem planları ve yargı alanında reform söylemlerinin tüm bu tablo altında gerçekleşebilecek vaatler olarak gözükmediğini vurgulayan İncin, son olarak şunları söyledi:
“Gerçekten insan haklarına olan saygıyı yükseltmek ve reform yapılmak isteniyorsa kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı yeni ve demokratik bir anayasanın yapılması ve geçmişle yüzleşmeyi sağlayacak, gerçek bir çatışmasız çözüm sürecine girilmesi bir zorunluluktur. Bu adımlar atılmadan yapılacak şey reform değil, ancak uluslararası taleplere cevaben yapılan bir vitrin düzenlemesi olur. Son söz olarak; varoluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz.” (DUVAR)