İHD'den hapishane raporu: F tiplerinin ismi değişse de varlığı sürüyor

İHD’nin “Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Hapishaneler Raporu” açıklandı. Ağır tecrit sisteminin kabul edilemez olduğu belirtilen raporda, yaşam ve sağlık haklarının korunması vurgusu yapıldı.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu'nun "Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı Hapishaneler Raporu", İHD Diyarbakır Şubesi Vedat Aydın Konferans Salonu'nda düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı. Toplantının açılış konuşmasını İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı ve Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Ercan Yılmaz yaptı.

‘İSİMİ DEĞİŞSE DE VARLIĞI ARTARAK SÜRÜYOR’

Türkiye’deki hapishanelerin uzun süredir gündemde olduğunu ve kronikleşen ihlallerin sürekli yaşandığını belirten Yılmaz, “Bugün geldiğimiz aşamada F tiplerinin isminin değiştirildiğini, S tipleriyle, Y tipleriyle, yüksek güvenlikli hapishanelerle varlığını daha da artarak sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Özellikle bu hapishanelerle ulaşılmak istenen hedef mahpusların tecrit edilmesidir. Bu tür hapishanelerin isimleri değiştirilse bile aynı amaca hizmet ettiğini, mahpus sağlığı üzerinde olumsuz yansımaları olduğunu belirtmek istiyoruz” dedi.

Yılmaz, her ne kadar ismi değişse de bu hapishanelerin mahpusları tecrit etmeyi amaçladığını söyledi. 

‘ENGELLİ MAHPUSLAR DAHİ TEK KİŞİLİK ODALARDA TUTULUYOR’

Yılmaz’ın ardından Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen, raporun tespitlerini paylaştı. Çevirmen, 2021 yılından itibaren tecrit koşullarını daha da ağırlaştıran ve mahpusların büyük kısmının tek kişilik hücrelerde, çok az kısmının da 3 kişilik odalarda tutulduğu hapishanelerin devreye konulduğunu söyledi. Çevirmen, özellikle Yüksek Güvenlikli ve S Tipi kapalı hapishanelerde bulunan mahkumların, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri ile aynı koşullarda tutulduğuna dikkat çekti.

Mahkumların yazmış olduğu mektuplar, avukat-müvekkil görüşmeleri ve aileler tarafından yapılan başvurular doğrultusunda tespit edilen hak ihlalleri de paylaşıldı. Tespit edilen ihlallerden bazıları şöyle:

-Hasta mahpuslar ve engelli mahpusların bir kısmı tekli odalarda tutulmaya devam edilmekte, bu da yaşam hakkı ihlallerini beraberinde getirmektedir.
-Mahpuslar, çamaşırlarını bulundukları odalarda yıkamak ve kurutmak zorunda kalmaktadırlar. Tek bir oda içinde banyo, tuvalet ve yaşam alanının iç içe bulunması ortamın nemli ve mikrobik olmasına yol açacak ve bu nedenle çeşitli hastalıklar meydana gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
-Mahpuslar, her hapishanede farklı olmakla birlikte günde 1 ya da 1,5 saat havalandırma hakkından yararlandırılmaktadırlar. Geri kalan 22,5-23 saati tek kişilik yerde kimse ile temas etmeden tutulmaktadırlar.
-Bu hapishanelerde TV kanalları mahpusların taleplerine göre değil idarenin isteğine göre verilmektedir. Mahpusların taleplerine rağmen Halk TV, Artı TV, Tele1 gibi muhalif kanallara izin verilmiyor, bu kanalların yanı sıra Meclis TV yayınına da izin verilmemektedir.
Yeni Yaşam, Evrensel vb. muhalif olan gazetelere izin verilmiyor. Süreli olan yayınlarda da yasaklamalar bulunmaktadır.
-Diğer hapishanelerde olduğu gibi YGC ve S Tipi Hapishanelerde de çıplak arama dayatması yapılmaktadır.
-Mahpusların revire çıkma talepleri geç cevaplanmakta, hastaneye gidişler sırasında mahpuslara çift kelepçe takılmakta, muayene sırasında kelepçeler çıkarılmamaktadır.
-Ağır hasta olan ve tek başına yaşamını devam ettiremeyecek durumda olan engelli mahpuslar dahi tek kişilik odalarda tutulmaktadır.

‘MAHPUSLARIN YAŞAM HAKKI VE SAĞLIK HAKKI KORUNMALIDIR’

Çevirmen’in ardından İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Yusuf Erdoğan, raporun sonuç kısmını ve talepleri açıkladı. Yüksek Güvenlikli ve S Tipi kapalı hapishanelerin F Tipi hapishanelerden daha da ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyonu sağlayacak şekilde inşa edildiğini belirten Erdoğan, “Tek kişilik ve 3 kişilik odaların meydana getirdiği izolasyon ve havalandırmanın yalnızca bir saat olması nedeniyle 23 saatini odalarında geçirmek zorunda kalan mahpuslar üzerinde ciddi anlamda fizyolojik ve psikolojik tahribatlar meydana gelecektir. Hücre tipi cezalandırma sisteminin mahpuslar üzerinde psikolojik olarak rahatsızlıkların başlayacağı ve fiziksel olarak kas ve iskelet sisteminde tahribat meydana getireceği, bağışıklık sistemini zayıflatacağı, odada oluşan nem ve havalandırmanın yeterli olmaması nedeniyle de solunum ve akciğer rahatsızlıkları, romatizmal hastalıkların da başlayacağı unutulmamalıdır” dedi.

Ağır tecrit ve izolasyon sisteminin kabul edilemez olduğunu belirten Erdoğan, “Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerde uygulanan tecrit uygulamaları, mahpusları fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak yıpratmakta, telafisi zor mağduriyetler yaratmaktadır. Tecrit uygulamasını hapis cezasının amacıyla bağdaştırmak mümkün değildir. Mahpusların maruz kaldığı tecrit uygulamalarını hukuken hapis cezası kavramıyla açıklamak mümkün değildir. Söz konusu uygulamalar Anayasanın 17/1. Maddesi güvenceye alınmış kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile bağdaştırılmaz. Mevcut uygulamalar ancak kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramlarıyla açıklanabilir uygulamalardır. Yüksek Güvenlikli, S Tipleri ve F Tipi Hapishaneler kapatılmalı, mahpusların, insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca mahpusların yaşam hakkı, sağlık hakkı korunmalıdır” ifadelerini kullandı. (DUVAR)